Danıştay Kararı 6. Daire 2019/12705 E. 2020/9735 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/12705 E.  ,  2020/9735 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12705
Karar No : 2020/9735

DAVACI : … Deniz Turizmi ve Suüstü Sporları Turizmi Geliştirme Kooperatifi
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : 01/06/2018 tarih ve 30438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 2., 3., 4. ve 5. maddelerinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğininin 7. maddesinde yapılan değişiklik ile valiliklerin parkur ilanını ne zaman ile şartlarının belli olmadığı ve sezonluk bir faaliyet olan mevcut su sporları parkurlarının akıbetinin ne olacağının belli olmadığı öne sürülmüştür.
Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklik ile getirilen 5 yıllık sürenin çok uzun bir süre olduğu ve bir kere izin alan işletmenin bu süre zarfında bir daha denetlenemeyeceği iddia edilmiştir.
Yönetmeliğin 9. maddesinin 3. fıkrasında yapılan değişiklik ile tesis önünde belirlenen parkurlarda hiç bir izin şartı aranmayacağı, sadece tesis önünde olmasının yeterli olacağı, bu uygulamanın otel sahiplerine ayrıcalık tanıyacağı ve bu durumun eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtilmiştir.
Ayrıca tesis önü dışında kalan parkurlar için getirilen düzenlenmenin ise ihale uygulaması niteliğinde olduğu ancak ihale usulünün uygulanmadan işlem yapılacağını bu durumun da Devlet İhale Kanunu’na aykırılık oluşturduğu öne sürülmüştür.
Yine Yönetmeliğin 9. maddesinin 3. fıkrasında yapılan değişiklik ile tesis önü dışında kalan parkurlarda işletme izninin en yüksek katkı payını veren işletmeye verilmesinin gerekli yeterliliğe sahip olmayan işletmelerin de parkur işletme hakkına sahip olması sonucunu doğurabileceği gibi, bu düzenleme ile bir parkuru ecrimisil ödemek suretiyle kiralayan işletme varken başka bir işletmenin daha fazla katkı payı ödemesi suretiyle söz konusu alanda işletme hakkını almasının mülkiyet hakkının ihlalini oluşturacağı belirtilmiştir.
Yönetmelik değişikliği ile en fazla katkı payını verenin nasıl tespit edileceğinin de açık olmadığı öne sürülmüştür.
Yönetmeliğin 12. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişikliğin ise tamamen sezonluk olarak faaliyet gösteren mesleğin niteliği düşünülmeden yapılmış bir değişiklik olduğu ve mevcut Yönetmelikte bulunan sürenin kaldırılmasının uygulamada sorunlar yaratacağı ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :
Öncelikle, usule ilişkin olarak, davanın süresinde açılmadığı bu yüzden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmüştür.
Yönetmeliğin 7. maddesinde yapılan değişiklik ile her yıl parkur belirleme mecburiyetinin kaldırıldığı, dolayısıyla valiliklerce her yıl tekrarlanması gereken bürokrasi ve kırtasiyeceliğin azaltılmasının amaçlandığı, bununla birlikte valilikler tarafından istenilmesi halinde her yıl parkur belirleme işleminin yapılmasına bir engel bulunmadığı belirtilmiştir.
Yönetmeliğin 9. maddesindeki değişikliğin mevcut yönetmeliğin 5. maddesine paralel hazırlandığı, anılan maddede belirtilen tesis önündeki öncelik hakkının korunduğu, diğer yerlerdeki parkurlar için birden fazla başvuru olması halinde parkurun kime verileceğine ilişkin belirsizliğin ortadan kaldırıldığı, böylece en fazla katkı payını veren işletmeye izin verileceği savunulmuştur.
Tesis önü parkurlarında hiç bir izin şartı aranmayacağı iddiasına ilişkin olarak ise, ilgili değişikliğin tesis önü parkurları dışında kalan parkurlar için yapıldığı, tesis önündeki parkurlara ilişkin düzenlemeyi içeren yönetmeliğin mevcut 5. maddesinin aynen korunduğu, bu maddede izin için gerekli şartların sayıldığı, yine yönetmeliğin 11. maddesi kapsamında kurulan sportif turizm kurulları tarafından sportif faaliyet talepleri incelenmekte olduğu ve 12. maddede belirtilen şartların sağlanması halinde yeterlilik belgesi verileceği belirtilmektedir.
En fazla katkı payı verenin nasıl tespit edileceğine ilişkin olarak ise; bu hususta uygulamada birliği sağlamak ve mülki idareye yol göstermek için Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Müzakere Usul ve Esasları belirlenmiş ve valiliklere dağıtımı yapıldığı belirtilmektedir.
Yönetmeliğin 12. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişikliğin ise yine bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmak için yapıldığı, bu madde de süre kaldırılmışsa da yönetmeliğin 9. maddesinde 1 yıldan az 5 yıldan fazla olmayacak şekilde süre belirtildiği, bu düzenleme ile süre sınırı koyulduğu savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ :
Dava konusu Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi, 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 1. ve 2. fıkraları ile 3. 4. ve 5. maddelerine ilişkin, 2634 sayılı Kanuna uygun ve yönetmeliğin diğer maddeleri ile uyumlu olması nedeniyle bu kısma yönelik davanın reddine; 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 3. fıkrası yönünden ise, turizm amaçlı sportif faaliyette bulunabilme izni ve işletme izni belgesi verilmesi konusunda ayrıntılı düzenleme yapılmadığı ve somut kurallara bağlanmadığından, idare hukukunda bulunan belirlilik, öngörülebilirlik ve hukuk güvenliği ilkelerine aykırı olduğu, dolayısıyla hukuk devleti ilkesine uygun olmadığından Yönetmeliğin bu kısmının iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ :
Dava, 01/06/2018 tarih ve 30438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 2., 3., 4. ve 5. maddelerinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin davanın süresinde açılmadığı yolundaki iddiası yerinde görülmemiştir.
1982 Anayasasının 124. maddesinde; “Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” düzenlemesine yer verilmiştir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 37. maddesinin (C) bendinin (3) numaralı alt bendinde; Kanunun uygulanmasında ihtiyaç duyulacak diğer konuların Bakanlıkça hazırlanacak yönetmeliklerle düzenleneceği yolundaki hüküm uyarınca hazırlanan ve 23.2.2011 gün ve 27855 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinin 1. maddesinde; Yönetmeliğin amacının, çeşitli spor disiplinlerinin turizm faaliyeti olarak uygulanması sırasında, turizm amaçlı sportif faaliyette bulunacak turizm işletmelerinde aranacak nitelikleri belirlemek, faaliyetin güvenli biçimde sürdürülebilmesi için önlemleri almak, denetlemek ve turizmin çeşitlendirilmesini geliştirmek olduğu ifade edilmiş; 4. maddesinde “ğ)Tesis: 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve 21/6/2005 tarihli ve 25852 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik uyarınca Bakanlıkça belgelendirilmiş işletmeyi, h) Turizm amaçlı su altı ve su üstü sportif faaliyet: Gezi, spor ve eğlence amaçlı olarak su altı ve su üstünde gerekli ekipmana sahip deniz turizmi araçları ile denizde gerçekleştirilen faaliyeti, ı) Turizm amaçlı sportif faaliyet: Herhangi bir spor disiplininin veya birden fazla spor disiplininin kurallarının tamamen veya kısmen uygulanması ile turiste yaptırılan, turistle birlikte yapılan veya turistler için organize edilen, rafting, paragliding, handgliding, su altı ve su üstü sporları (araca bağlı ya da bağımsız), binicilik, dağcılık, oto ve motokros, mağaracılık ve benzeri turizm faaliyetlerine konu, spor türleri ve turizm çeşitliliği olarak gelişecek diğer turizm amaçlı sportif faaliyetleri, ifade eder” tanımına yer verilmiş; 5. Maddenin 1. fıkrasında, “Turizm amaçlı sportif faaliyetler Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde gerekli izinleri alan, Bakanlıktan işletme belgeli acenta, tesis ve deniz turizmi aracı işletmelerince yapılabilir. Ancak, denizde turizm amaçlı su altı ve su üstü sportif faaliyetlerde bulunacak acenta ve tesislerin, ayrıca deniz turizmi aracı işletmesi belgesi alması zorunludur. Tesisin önünde denizde yapılacak sportif faaliyetlerde öncelik tesise aittir.” kuralı yer almış; “İzin ve yeterlilik belgesinin iptali” başlıklı 15. Maddesinde, turizm amaçlı sportif faaliyetlerdeki yasakları belirleyen 14 üncü maddede belirtilen hususlardan herhangi birine aykırı faaliyette bulunan işletmelerin deniz turizmi araçları işletmesi belgesi veya izin belgesi valilik tarafından, yeterlilik belgesi ilgili Kurul tarafından iptal edileceği hüküm altına alınmış; “Denetim” başlıklı 16. Maddesinde “(1) Spor kurallarının uygulanması veya sportif faaliyetin tabi olduğu diğer konular, bu konuda yetkili kılınmış kurum ve kuruluşlarca denetlenir.
(2) Turizm amaçlı sportif faaliyetler, Bakanlık, valilik ve ilgili Kurul tarafından denetlenir.
(3) Sportif turizm faaliyeti alanlarında ilgili Kurul adına gerek görüldüğünde valilikler tarafından bir görevli bulundurulabilir.” kuralı yer almııştır.
Dava konusu 01/06/2018 tarih ve 30438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile bir kısım maddelerinde değişiklik yapılmış; Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinin “Parkur” başlıklı 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sportif turizm faaliyeti, valiliklerin her yıl belirleyip ilan edeceği alanlar içinde yapılır.” yolundaki hüküm dava konusu Yönetmeliği 1. maddesiyle değiştirilerek “her yıl” ibaresi yürürlükten kaldırılmış; Yönetmeliğin “izin” başlıklı 9. Maddesi, “(1) İşletmeler her yıl, her turizm amaçlı sportif faaliyet türü için ayrı ayrı olmak üzere, bu Yönetmelikte belirtilen şekilde valilikten izin alır.
(2) Denizde gerçekleştirilecek turizm amaçlı su üstü ve su altı sportif faaliyetleri için en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde valilikten alınan deniz turizmi aracı işletmesi belgesi, izin belgesi yerine geçer.” şeklinde düzenlenmişken, dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle Yönetmeliğin 9. Maddesi ;
” (1) İşletmeler, her turizm amaçlı sportif faaliyet türü için ayrı ayrı olmak üzere, bu Yönetmelikte belirtilen şekilde valilikten izin alır. Bu izin bir yıldan az olmamak üzere talep doğrultusunda, faaliyet türü, parkur alanının genel ve özel şartları da göz önünde bulundurularak en fazla beş yıla kadar verilebilir.
(2) Denizde gerçekleştirilecek turizm amaçlı su üstü ve su altı sportif faaliyetler için valilikten alınan deniz turizmi aracı işletmesi belgesi, izin belgesi yerine geçer.
(3) Tesis önünde belirlenen parkurlar dışında yer alan ve bir işletmeye verilecek parkur için birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda, yeterliliği uygun görülen işletmelerden altyapı hizmetlerine en çok katkı payı veren işletmeye izin verilir. Bu katkı payı Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına yatırılır. Helikopterli kayak (Heliski) için belirlenen parkur alanında turizm amaçlı sportif faaliyette bulunabilme izni tek bir acentaya verilir.” şeklinde yeniden düzenlenmiş; Yönetmeliğin “Yeterlilik belgesi” başlıklı 12.maddesinin 4. Fıkrasında yer alan “İl Müdürlüğü, yeterlilik belgesi ile kendisine başvuran izin taleplerini inceler ve üzerinde süresi, ait olduğu sportif turizm faaliyet türü ile parkurun belirtildiği sportif turizm faaliyeti izin belgesini en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde düzenler.” hükmündeki “en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde” ibaresi dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış; 4.maddesinde bu Yönetmeliğin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği, 5. Maddesinde de bu Yönetmelik hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı yürüteceği ifade edilmiştir.
Turizm sektörünü düzenleyecek, geliştirecek, dinamik bir yapı ve işleyişe kavuşturacak tertip ve tedbirlerin alınmasını sağlamak amacıyla çıkartılan Turizmi Teşvik Kanununun uygulanmasını göstermek üzere, çeşitli spor disiplinlerinin turizm faaliyeti olarak uygulanması sırasında, turizm amaçlı sportif faaliyette bulunacak turizm işletmelerinde aranacak nitelikleri belirlemek, faaliyetin güvenli biçimde sürdürülebilmesi için önlemleri almak, denetlemek ve turizmin çeşitlendirilmesini geliştirmek amacıyla çıkarılan Yönetmeliğin 7 ve 12. Maddesinde yapılan değişikliklerin sportif turizm faaliyetlerinin her yıl belirlenip ilan edilmesini ve sportif turizm faaliyeti izin belgesini en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde düzenlemesinin kaldırılmasına ilişkin olup, bu değişikliklerle her yıl tekrarlanan bürokrasi ve kırtasiyeciliğin azaltılmasının amaçlandığı, valiliklerce yine her yıl düzenleme yapılmasının engellenmediği, Yönetmeliğin 9. Maddesinin 1. fıkrasında getirilen turizm amaçlı sportif faaliyetler için 5 yıla kadar izin verilebileceği yolundaki hüküm ile uyumlu olduğu, anılan değişikliklerde Yönetmeliğin amacı ve kapsamı içerisinde değerlendirildiğinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinin 9. Maddesinde yapılan değişikliğe göre turizm amaçlı sportif faaliyetler için en fazla 5 yıla kadar izin verilebileceği yolundaki hüküm işletmenin bu süre boyunca denetimsiz kalacağı sonucunu doğurmayacağı, Yönetmeliğin yukarıda anılan 15 ve 16. Maddeleri uyarınca denetim altında olacağı, aynı maddenin 3. fıkrasında getirilen düzenlemede tesis önünde belirlenen parkurların hariç tutulmasının Yönetmeliğin yukarıda anılan 5. Maddesinin 1. fıkrasıyla uyumlu olduğu, bu düzenlemeye karşı açılan davanın Danıştay 14. Dairesinin 25.12.2013 günlü, E:2012/156, K:2013/10195 sayılı kararıyla reddedildiği anlaşıldığından dava konusu Yönetmelik değişikliğiyle getirilen düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Yönetmeliğin 4 Ve 5. Maddelerinde ise, hukuka aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY: Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 01/06/2018 tarih ve 30438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesi üzerine 1., 2., 3., 4. ve 5. maddelerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
1982 Anayasasının 124. maddesinde; “Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler.” düzenlemesine yer verilmiştir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu’nun amaç başlıklı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; turizm sektörünü düzenleyecek, geliştirecek, dinamik bir yapı ve işleyişe kavuşturacak tertip ve tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.” düzenlemesi, 37. maddesinin (C) bendinin (3) numaralı alt bendinde; Kanunun uygulanmasında ihtiyaç duyulacak diğer konuların Bakanlıkça hazırlanacak yönetmeliklerle düzenleneceği hükmü yer almaktadır.
23/02/2011 gün ve 27855 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinin 1. maddesinde; Yönetmeliğin amacının, çeşitli spor disiplinlerinin turizm faaliyeti olarak uygulanması sırasında, turizm amaçlı sportif faaliyette bulunacak turizm işletmelerinde aranacak nitelikleri belirlemek, faaliyetin güvenli biçimde sürdürülebilmesi için önlemleri almak, denetlemek ve turizmin çeşitlendirilmesini geliştirmek olduğu ifade edilmiş, 4. maddesinde; “a) Acenta: 14/9/1972 tarihli ve 1618 sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat Acentaları Birliği Kanununa uygun olarak kurulmuş seyahat acentasını, ç) Deniz turizmi aracı işletmesi belgesi: Denizde turizm amaçlı su altı ve su üstü faaliyette bulunacak işletmelere valilikçe verilecek belgeyi, e) İzin: Valilikçe işletmeye verilecek sportif turizm faaliyetinde bulunabilme izin belgesini, g) Parkur: Valilikçe belirlenecek sportif faaliyet alanını, ğ)Tesis: 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ve 21/6/2005 tarihli ve 25852 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmelik uyarınca Bakanlıkça belgelendirilmiş işletmeyi, h) Turizm amaçlı su altı ve su üstü sportif faaliyet: Gezi, spor ve eğlence amaçlı olarak su altı ve su üstünde gerekli ekipmana sahip deniz turizmi araçları ile denizde gerçekleştirilen faaliyeti, ı) Turizm amaçlı sportif faaliyet: Herhangi bir spor disiplininin veya birden fazla spor disiplininin kurallarının tamamen veya kısmen uygulanması ile turiste yaptırılan, turistle birlikte yapılan veya turistler için organize edilen, rafting, paragliding, handgliding, su altı ve su üstü sporları (araca bağlı ya da bağımsız), binicilik, dağcılık, oto ve motokros, mağaracılık ve benzeri turizm faaliyetlerine konu, spor türleri ve turizm çeşitliliği olarak gelişecek diğer turizm amaçlı sportif faaliyetleri, i) Yeterlilik Belgesi: Sportif Turizm Kurulu tarafından düzenlenecek belgeyi ifade eder” tanımına yer verilmiş, 5. maddesinde, “(1) Turizm amaçlı sportif faaliyetler Yönetmelikte belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde gerekli izinleri alan, Bakanlıktan işletme belgeli acenta, tesis ve deniz turizmi aracı işletmelerince yapılabilir. Ancak, denizde turizm amaçlı su altı ve su üstü sportif faaliyetlerde bulunacak acenta ve tesislerin, ayrıca deniz turizmi aracı işletmesi belgesi alması zorunludur. Tesisin önünde denizde yapılacak sportif faaliyetlerde öncelik tesise aittir.(2) Gerçek ve tüzel kişiler tarafından denizde gerçekleştirilecek turizm amaçlı su altı ve su üstü sportif faaliyetler için, deniz turizmi aracı işletmesi belgesi diğer faaliyet türleri için acenta belgesi alınması şarttır.” kuralı yer almış; parkur başlıklı 7. maddesinde; “(2) Bu alanların düzenlenmesi valilik tarafından yapılır. Birden fazla il sınırlarını kapsayan düzenleme ise ilgili valiliklerin eşgüdümü ile yapılır. (3) Parkur, her sportif turizm faaliyet türü için valiliklerce ayrı ayrı belirlenir. Özel parkur gerektirmeyen sportif turizm faaliyetleri için de ayrıca düzenleme yapılır. (4) Parkur alanlarının belirlenmesi ve ilan edilmesinde ilgili mevzuat ile ülkemizin taraf olduğu uluslar arası sözleşme, anlaşma ve düzenlemelere uyulur, bunun yanı sıra ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınır.” hükmü, 11. maddesinde; ” (1) Yönetmeliğin belirlediği görevleri yapmak, turizm amaçlı sportif faaliyette bulunmak isteyenlerin taleplerini incelemek, yeterlilik belgesi düzenlemek, Yönetmeliğin uygulanması için gerekli çalışmaları yapmak, denetimi sağlamak için, valiliklerce belirlenecek bölgelerde Sportif Turizm Kurulu kurulur.” hükmü, 12. maddesinde; Yeterlilik belgesinin her sportif turizm faaliyet türü ve her parkur için ayrı ayrı düzenleneceği, Yeterlilik Belgesi alabilmek için, madde de belirtilen belgeler ile başvurulacağı, Kurul’un başvuruları inceleyerek, uygun olan başvurular için yeterlilik belgesi vereceği, İl Müdürlüğü’nün yeterlilik belgesi ile kendisine başvuran izin taleplerini inceleyerek üzerinde süresi, ait olduğu sportif turizm faaliyet türü ile parkurun belirtildiği sportif turizm faaliyeti izin belgesini düzenleyeceğine ilişkin hüküm, 14. maddesinin 1. fıkrasında, “İzinsiz olarak turizm amaçlı sportif faaliyette bulunulması, işletme belgesi veya izin belgesinde belirlenen türün ve ilan edilen parkur dışında sportif faaliyet yapılması, faaliyetin yeterlilik belgesi kapsamında olmayan malzeme-araç ve personel ile gerçekleştirilmesi yasaktır.” düzenlemesi, “İzin ve yeterlilik belgesinin iptali” başlıklı 15. maddesinde, turizm amaçlı sportif faaliyetlerdeki yasakları belirleyen 14 üncü maddede belirtilen hususlardan herhangi birine aykırı faaliyette bulunan işletmelerin deniz turizmi araçları işletmesi belgesi veya izin belgesi valilik tarafından, yeterlilik belgesi ilgili Kurul tarafından iptal edileceği hüküm altına alınmış; “Denetim” başlıklı 16. maddesinde “(1) Spor kurallarının uygulanması veya sportif faaliyetin tabi olduğu diğer konular, bu konuda yetkili kılınmış kurum ve kuruluşlarca denetlenir. (2) Turizm amaçlı sportif faaliyetler, Bakanlık, valilik ve ilgili Kurul tarafından denetlenir. (3) Sportif turizm faaliyeti alanlarında ilgili Kurul adına gerek görüldüğünde valilikler tarafından bir görevli bulundurulabilir.” kuralı yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul Yönünden:
Davalı tarafından, 01/06/2018 tarih ve 30438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin anılan maddelerinin iptali istemiyle 29/06/2018 tarihinde kayıtlara giren dilekçeyle dava açılmış, dilekçe ret kararı kararı üzerine ise dava dilekçesinin süresi içerisinde yenilendiği görülmüştür.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesindeki “dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı” düzenlemesi uyarınca davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından, davalı idarenin süre aşımı itirazı yerinde görülmemiştir.
Esas Yönünden:
Dava konusu Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinin “Parkur” başlıklı 7 nci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Sportif turizm faaliyeti, valiliklerin her yıl belirleyip ilan edeceği alanlar içinde yapılır.” yolundaki hüküm değiştirilerek “her yıl” ibaresi yürürlükten kaldırılmış; dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesiyle; ana Yönetmeliğin 9. maddesindeki “(1) İşletmeler her yıl, her turizm amaçlı sportif faaliyet türü için ayrı ayrı olmak üzere, bu Yönetmelikte belirtilen şekilde valilikten izin alır. 2) Denizde gerçekleştirilecek turizm amaçlı su üstü ve su altı sportif faaliyetleri için en fazla birtakvim yılını kapsayacak şekilde valilikten alınan deniz turizmi aracı işletmesi belgesi, izin belgesi yerine geçer.” şeklindeki hüküm değiştirilerek “madde 9- (1) İşletmeler, her turizm amaçlı sportif faaliyet türü için ayrı ayrı olmak üzere, bu Yönetmelikte belirtilen şekilde valilikten izin alır. Bu izin bir yıldan az olmamak üzere talep doğrultusunda, faaliyet türü, parkur alanının genel ve özel şartları da göz önünde bulundurularak en fazla beş yıla kadar verilebilir. (2) Denizde gerçekleştirilecek turizm amaçlı su üstü ve su altı sportif faaliyetler için valilikten alınan deniz turizmi aracı işletmesi belgesi, izin belgesi yerine geçer.(3) Tesis önünde belirlenen parkurlar dışında yer alan ve bir işletmeye verilecek parkur için birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda, yeterliliği uygun görülen işletmelerden altyapı hizmetlerine en çok katkı payı veren işletmeye izin verilir. Bu katkı payı Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına yatırılır. Helikopterli kayak (Heliski) için belirlenen parkur alanında turizm amaçlı sportif faaliyette bulunabilme izni tek bir acentaya verilir.” şeklinde yeniden düzenlenmiş; ana Yönetmeliğin “Yeterlilik belgesi” başlıklı 12.maddesinin 4. fıkrasında yer alan “İl Müdürlüğü, yeterlilik belgesi ile kendisine başvuran izin taleplerini inceler ve üzerinde süresi, ait olduğu sportif turizm faaliyet türü ile parkurun belirtildiği sportif turizm faaliyeti izin belgesini en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde düzenler.” hükmündeki “en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde” ibaresi dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır.
I- Dava konusu Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1., 3. maddeleri ve 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 1. fıkrası yönünden değerlendirilmesi;
a- Dava konusu Yönetmeliğin yukarıda anılan 1. ve 3. maddeleri ile ana Yönetmeliğin 7. maddesindeki “her yıl” ibaresi ve 12. maddesindeki “en fazla bir takvim yılını kapsayacak şekilde” ibaresinin kaldırılmasına ilişkin değişikliklerle, sportif turizm faaliyetinin yapılacağı alanların Valiliklerce belirlenip ilan edilmesindeki süre ve İl Müdürlüklerince düzenlenecek sportif turizm faaliyeti izin belgesinin kapsayacağı süreye ilişkin düzenlemeler kaldırılmıştır.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun amacı, turizm sektörünü düzenleyecek, geliştirecek, dinamik bir yapı ve işleyişe kavuşturacak tertip ve tedbirlerin alınmasını sağlamak olarak açıklanmış, Kanunun uygulanmasını göstermek için çıkarılan Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde ise, çeşitli spor disiplinlerinin turizm faaliyeti olarak uygulanması sırasında, turizm amaçlı sportif faaliyette bulunacak turizm işletmelerinde aranacak nitelikleri belirlemek, faaliyetin güvenli biçimde sürdürülebilmesi için önlemleri almak, denetlemek ve turizmin çeşitlendirilmesini geliştirmek amacıyla ve sportif turizm faaliyetinin yapılmasına ilişkin uyulması zorunlu şartlar kapsamında düzenlendiği belirtilmiştir.
Yönetmelik kapsamında düzenlenen turizm amaçlı sportif faaliyetlerinin özellikleri değerlendirildiğinde, gerçekleştirileceği alan, zemin ve zaman dilimleri arasında farklılıklar olabileceği gibi, düzenleneceği alanların iklimsel ve coğrafi özelliklerinin de faaliyetler üzerinde etkili olabileceği; sportif turizm faaliyetinin yapılacağı parkurun ve valilikten alınacak sportif turizm faaliyet belgesinin süresinin belirtilen hususlar da dikkate alınarak belirlenmesi gerektiği, dava konusu düzenlemenin valiliklerce her yıl düzenleme yapılmasını ve Müdürlüklerce düzenlenecek sportif turizm faaliyeti izin belgesinin kapsayacağı sürenin belirlenmesini engelleyici mahiyette olmadığı, turizm sektörünü geliştirecek, dinamik bir yapı ve işleyişe kavuşturacak nitelikte olduğu, çeşitli spor disiplinlerinin turizm faaliyeti olarak uygulanması sırasında, faaliyetin gerektirdiği düzenlemelerin yapılmasına, tedbirler alınmasına olanak tanıdığı, Yönetmeliğin iptali istenilen 1. maddesinin Kanun ve Yönetmelikteki düzenlemelerin amaç ve kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır.
b- Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 1. fıkrasındaki “İşletmeler, her turizm amaçlı sportif faaliyet türü için ayrı ayrı olmak üzere, bu Yönetmelikte belirtilen şekilde valilikten izin alır. Bu izin bir yıldan az olmamak üzere talep doğrultusunda, faaliyet türü, parkur alanının genel ve özel şartları da göz önünde bulundurularak en fazla beş yıla kadar verilebilir.” düzenlemesine gelince, anılan düzenleme ile valilikten alınacak iznin bir yıldan az olmamak üzere talep doğrultusunda, faaliyet türü, parkur alanının genel ve özel şartları da göz önünde bulundurularak en fazla beş yıla kadar verilebileceğine ilişkin düzenlemenin dava konusu Yönetmeliğin 1. ve 2. maddesindeki düzenleme ile uyumlu olduğu sonucuna varılmıştır. Maddedeki, her turizm amaçlı sportif faaliyet türü için ayrı ayrı olmak üzere, bu Yönetmelikte belirtilen şekilde valilikten izin alınacağına ilişkin düzenlemenin ise, her faaliyet türünün kendine münhasır özellikleri nedeniyle izin verilirken aranacak unsurların farklılık göstereceği, ana Yönetmeliğin 12. maddesindeki yeterlilik belgesinin her sportif turizm faaliyet türü ve her parkur için ayrı ayrı düzenleneceği ve üzerinde süresi, ait olduğu sportif turizm faaliyet türü ile parkurun belirtildiği sportif turizm faaliyeti izin belgesini düzenleyeceğine ilişkin hüküm ile uyumlu olduğu, ana yönetmelikteki maddenin değişiklikten önceki halinde de bu düzenlemenin mevcut olduğu anlaşılmaktadır.
Diğer yandan, Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde yukarıda açıklanan değişiklikler ile ana Yönetmelikteki düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; Yönetmelik kapsamında sportif turizm faaliyetlerinin yapılmasına ilişkin uyulması zorunlu şartların belirlendiği, yasaklar, yaptırımlar ve denetiminin de ayrıntılı olarak düzenlendiği, dava konusu Yönetmelikteki yukarıda belirtilen süreye ilişkin düzenlemelerin, yapılacak denetimleri engellemeyeceği, sportif turizm faaliyetlerinin denetimine ilişkin de olmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının, Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğininin 7. maddesinde yapılan değişiklik ile valiliklerin parkur ilanının zamanının ve şartlarının belli olmadığı, sezonluk bir faaliyet olan mevcut su sporları parkurlarının akıbetinin ne olacağının belli olmadığı, Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklik ile getirilen 5 yıllık sürenin çok uzun olduğu ve bir kere izin alan işletmenin bu süre zarfında bir daha denetlenemeyeceği, Yönetmeliğin 12. maddesinin 4. fıkrasında yapılan değişikliğin ise tamamen sezonluk olarak faaliyet gösteren mesleğin niteliği düşünülmeden yapılmış bir değişiklik olduğu, mevcut Yönetmelikteki sürenin kaldırılmasının uygulamada sorunlar yaratacağına ilişkin iddialarına ise yukarıda açıklanan nedenlerle itibar edilmemiştir.
II- Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 3. fıkrasındaki “Tesis önünde belirlenen parkurlar dışında yer alan ve bir işletmeye verilecek parkur için birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda, yeterliliği uygun görülen işletmelerden altyapı hizmetlerine en çok katkı payı veren işletmeye izin verilir. Bu katkı payı Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına yatırılır.” hükmüne ilişkin yapılan incelemede;
Davalı idare tarafından verilen savunma dilekçesinin ekinde, bir işletmeye verilecek parkur için birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda yapılacak müzakere usul ve esasların belirlenerek 08/06/2018 tarihli yazı ile Valiliklere dağıtıldığı belirtilerek, bir örneği de dosyaya sunulmuştur.
Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinin 5. maddesinde; turizm amaçlı sportif faaliyetlerin,belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde gerekli izinleri alan, Bakanlıktan işletme belgeli acenta, tesis ve deniz turizmi aracı işletmelerince yapılabileceği; tesisin önünde denizde yapılacak sportif faaliyetlerde önceliğin tesise ait olduğu, gerçek ve tüzel kişiler tarafından denizde gerçekleştirilecek turizm amaçlı su altı ve su üstü sportif faaliyetler için, deniz turizmi aracı işletmesi belgesi, diğer faaliyet türleri için acenta belgesi alınması şartı getirildiği; tesisin önünde denizde yapılacak sportif faaliyetlerde önceliğin tesise ait olduğu’na ilişkin düzenlemenin ve alınması gereken belgelerin de bu madde de düzenlendiği, dava konusu işlemdeki tesis önünde belirlenen parkurlar dışında yer alan parkurlara yönelik düzenleme yapılmasının 5. madde ile uyumlu olduğu görülmektedir.
Tesis önünde belirlenen parkurlar dışında yer alan ve bir işletmeye verilecek parkur için birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda, yeterliliği uygun görülen işletmelerden altyapı hizmetlerine en çok katkı payı veren işletmeye izin verilmesine ve bu katkı payının Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına yatırılmasına ilişkin kısmına gelince; birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda, başvuranlar arasından yeterliliği uygun görülen işletmelerin değerlendirmeye alınacağının ve izin verilecek işletmenin tespitindeki yöntemin belirlendiği, yapılacak işlemlere ilişkin öngörülebilir ve somut bir düzenlemeye yer verildiği, düzenlemenin ilgili kişilerin mevcut şartlar altında hangi işletmeye izin verileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak nitelikte olduğu, dava konusu değişiklikten sonra kuralların uygulanmasını göstermek için müzakere usul ve esaslarının da belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan gerekçeler dikkate alındığında, davacının, yapılan değişiklik ile tesis önünde belirlenen parkurlarda hiçbir izin şartı aranmayacağına yönelik düzenlemenin otel sahiplerine ayrıcalık tanıyacağı ve eşitlik ilkesine aykırı olacağı, diğer parkurlar için getirilen düzenlenmenin ise ihale uygulaması niteliğinde olduğu, ancak ihale usulü uygulanmadan işlem yapılacağından Devlet İhale Kanunu’na aykırılık oluşturduğu, tesis önü dışında kalan parkurlarda işletme izninin en yüksek katkı payını veren işletmeye verilmesinin yeterliliğe sahip olmayan işletmelerin de parkur işletme hakkına sahip olması sonucunu doğurabileceği, bir parkuru ecrimisil ödemek suretiyle kiralayan işletme varken başka bir işletmenin daha fazla katkı payı ödemesi suretiyle söz konusu alanda işletme hakkını almasının mülkiyet hakkının ihlalini oluşturacağı iddialarında hukuki isabet görülmemiştir.
III- Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 3. fıkrasının son cümlesinde yer alan “Helikopterli kayak (Heliski) için belirlenen parkur alanında turizm amaçlı sportif faaliyette bulunabilme izni tek bir acentaya verilir.” şeklindeki düzenlemeye gelince;
Öğretide ve uygulamada “Hukuk devleti”; vatandaşlara hukuk güvenliğini sağlayan devlet olarak tanımlanmaktadır. Hukuk güvenliği ise; devletin açık ve belirgin hukuk kuralları koyduğu ve kendisinin de bunlara uyduğu zaman sağlanmış olmaktadır. Hukuk güvenliğinde; vatandaş, kuralların neler olduğunu, keyfi uygulamalarla karşılaşmayacağını bilir; güvenle yaşar.
Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri de “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal ve yönetsel düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey, yasal ve yönetsel düzenlemelerden, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.
Yasa kuralı ve bu kuralların uygulanmasını sağlamak amacıyla çıkarılan yönetmelikler; ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir. “Öngörülebilirlik şartı” olarak nitelendirilen bu ilkeye göre yasal ve yönetsel düzenlemelerin uygulanmasında takdirin kapsamı ve uygulama yöntemi bireyleri keyfi ve öngöremeyecekleri müdahalelerden koruyacak düzeyde açıklıkla yazılmalıdır.
Dava konusu Yönetmeliğin 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 3. fıkrasının son cümlesinde yer alan helikopterli kayak (Heliski) için belirlenen parkur alanında turizm amaçlı sportif faaliyette bulunabilme izninin tek bir acentaya verileceğine ilişkin hükümde; sportif faaliyette bulunabilme izni verilecek acentenin belirleneceği usullere ilişkin düzenleme yapılmadığı, bu konuda keyfi uygulamalara yol açabilecek nitelikte geniş takdir yetkisinin verildiği, takdir yetkisinin bu ölçüde geniş tutulmasının belirlilik, öngörülebilirlik ve hukuk güvenliği ilkelerine aykırı olduğu, dolayısıyla hukuk devleti ilkesine uygun olmadığı görüldüğünden, söz konusu Yönetmelik hükmünde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
IV- Öte yandan, dava konusu Yönetmeliğin 4.maddesinde, bu Yönetmeliğin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği, 5. maddesinde ise Yönetmelik hükümlerini Kültür ve Turizm Bakanı’nın yürüteceğine ilişkin düzenlemelere yer verilmiş olup, anılan kurallarda hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu 01/06/2018 tarih ve 30438 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Turizm Amaçlı Sportif Faaliyet Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi, 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 1. ve 2. fıkrası ile 3. fıkrasındaki “Tesis önünde belirlenen parkurlar dışında yer alan ve bir işletmeye verilecek parkur için birden fazla işletme tarafından başvuruda bulunulması durumunda, yeterliliği uygun görülen işletmelerden altyapı hizmetlerine en çok katkı payı veren işletmeye izin verilir. Bu katkı payı Bakanlık Döner Sermaye İşletmesi Merkez Müdürlüğü hesabına yatırılır.” hükmü ile 3., 4. ve 5. maddelerine ilişkin kısmı yönünden davanın REDDİNE,
2. Dava konusu Yönetmeliğin, 2. maddesi ile değiştirilen 9. maddenin 3. fıkrasının son cümlesindeki “Helikopterli kayak (Heliski) için belirlenen parkur alanında turizm amaçlı sportif faaliyette bulunabilme izni tek bir acentaya verilir.” hükmünün ise İPTALİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre …-TL’sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, …-TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, …-TL vekâlet ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.