Danıştay Kararı 6. Daire 2019/12042 E. 2023/540 K. 19.01.2023 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/12042 E.  ,  2023/540 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/12042
Karar No : 2023/540

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı/ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU : Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 10/10/2018 tarihli oluru ile onaylanan 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planının İzmir İli, Urla İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu planda taşınmazlarının tarım alanında kaldığı, ancak taşınmazların tarıma elverişli olmadığı, yerleşik alan olarak belirlenmesi gerektiği, kazanılmış hakları yok sayan dava konusu planın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI : Uyuşmazlığa konusu taşınmazların dava konusu plan değişikliği sınırları dışında kaldığı, taşınmazlar hakkında herhangi bir değişiklik yapılmadığı 23.06.2014, 30.12.2014, 16.11.2015 ve 10.10.2018 onay tarihli 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planında tarım ve doğal sit alanında kaldığı, bu nedenle öncelikle davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği, taşınmazların kentsel ve kırsal yerleşim alanlarından kopuk yapılaşmamış bir alanda bulunduğu, 7.14 sayılı plan notu ile de kazanılmış hakların korunduğu, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu planın ölçeği (1/100.000) göz önünde bulundurulduğunda parsel bazında kararların üretilmesinin mümkün olamayacağı,bölge ve havza bazında, mevzuata uygun olarak yapıldığı, koruma kullanma dengesinin gözetilmesi gerektiği alanlarda, yapılaşmalarda keyfiliğin önlenmesi ve azami ölçüde korumanın sağlanması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği dikkate alındığında dava konusu taşınmaza leke olarak getirilen kullanım kararında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı, bu nedenle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ: Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 10.10.2018 tarihli oluru ile onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının İzmir İli, Urla İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmaza ilişkin kısmının ve plana yapılan itirazın zımnen reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Bölgeye ilişkin olarak, 14.08.2009 tarihinde onaylanan Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 26.12.2012 günlü, E:2010/786, K:2012/8225 sayılı kararıyla planın tümünün iptaline karar verilmesi üzerine İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı … günlü, … sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oluru ile onaylanmıştır. Bu plana askı sürecindeki itirazların değerlendirilmesi sonrasında … günlü, … sayılı Bakanlık oluru ile yeniden onaylanmış, askı süreci içerisindeki itirazların değerlendirilmesi sonrasında da İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı (…, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı paftaları ve plan hükümleri) 644 sayılı KHK’nın 7. maddesi uyarınca 16.11.2015 tarihinde onaylanmış, bu planda 27.01.2017 tarihinde … sayılı plan paftasında, 10.04.2018 tarihinde … sayılı plan paftası, … sayılı plan paftası ve bazı plan hükümlerinde değişiklik yapılmış, … plan paftasına ilişkin yapılan değişiklik 25.07.2018 tarihinde onaylanmış ve İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği (…, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı plan paftaları, lejant paftası, plan hükümleri, plan açıklama raporu, plan değişikliği gerekçe raporu ve eki) 1. No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 102. maddesi uyarınca 10.10.2018 tarihinde onaylanmıştır.
Dava konusu planın plan notlarının 7.1. maddesinde, bu çevre düzeni planının, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, 7.2.maddesinde, bu plandan ölçü alınarak uygulamaya geçilemeyeceği, 7.13 sayılı maddesinde, bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış imar planlarının geçerli olduğu, onaylı imar planlarında, bu planın ilkeleri ve nüfus kabulleri ve 7.6 sayılı maddesi doğrultusunda uygulama yapılacağı, 7.14 sayılı maddesinde, bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar planlarının geçerli olduğu, mevzi imar planlarında değişiklik yapılması durumunda bu planın arazi kullanım kararları ve plan hükümlerine uyulacağı, bu planın onay tarihinden önce mevzii imar planları onaylanmış, ilgili idaresine başvurarak yapı ruhsatı, yapı kullanma izni ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı almış ve bu ruhsatlara uygun olarak faaliyetin sürdürüldüğü yapıların bulunduğu alanlarda faaliyetlere devam edileceği, ancak bu alanlarda bu plan kararlarına aykırı olarak yoğunluk artışı ve arazi kullanım türü değişikliği getirecek plan değişikliği/revizyonu ve tevsi yapılamayacağı belirtilmiş; 4.57 sayılı maddesinde, sit alanları, ilgili mevzuat uyarınca ilan edilmiş; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu, sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlar olarak tanımlanmış, 8.17.7.1 sayılı maddesinde, “Sit ilan edilen, statüsünde değişiklik yapılan veya statüsü kaldırılan sit alanlarında aşağıdaki plan hükümleri doğrultusunda işlem tesis edilir.”, 8.17.7.2 sayılı maddesinde, “Bu planın onayından önce mevzuata uygun olarak onaylanmış imar planı, mevzi imar planı bulunan alanların sit alanı ilan edilmesi durumunda, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili yönetmelikleri ile ilke kararları ve yeni koruma statüleri doğrultusunda, sit alanı ilanı öncesinde onaylanan imar planlarındaki kararların incelenerek ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri doğrultusunda, mevzuat gereği yapılması gerekli olan koruma amaçlı imar planları, bu planda değişikliğe gerek olmaksızın ilgili idaresince onaylanabilir.”, 8.17.7.3 sayılı maddesinde, “Bu planın onayından önce mevzuatına uygun olarak onaylanmış imar planı, mevzii imar planı varken, sonrasında sit ilan edilen alanların koruma statüsünün kaldırılması durumunda, sit alanı ilanından önce onaylanan imar planlarındaki kararlar incelenerek mevzuat gereği zorunlu olan imar planına ilişkin düzenlemeler, bu planda değişikliğe gerek olmaksızın alt ölçekli planlar Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği çerçevesinde ilgili idaresince onaylanabilir.”, 8.17.7.4 sayılı maddesinde, “Onaylı koruma amaçlı imar planı bulunan sit alanlarında, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili yönetmelikleri uyarınca hazırlanan bilimsel araştırma raporu sonucuna göre koruma statüsünde değişiklik olması durumunda, bu alanlara ilişkin koruma amaçlı imar planlarına ilişkin değişiklikler, belirlenen yeni statü dikkate alınarak bu planda değişikliğe gerek olmaksızın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, ilgili yönetmelikler ve ilke kararları gereğince onaylanabilir.” kurallarına yer verilmiştir.
Plan notlarının 4.42 sayılı maddesinde, “Tarım arazileri: toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup halihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazilerdir.” şeklinde tanımlanmış, 8.7.1 maddesinde tarım arazileri ile ilgili genel kurallar getirilmiş ve devamı maddelerde tarım arazilerinin niteliğine göre yapılaşma şartları belirtilmiş; planın plan açıklama raporunun 4.4.9 sayılı maddesinde çevre düzeni planları sınırları içinde kalan tarımsal nitelikli alanların tarımsal niteliği korunacak alanlar, özel mahsul alanları ve bağ alanları olarak veri tabanına üç farklı tanım içinde aktarıldığı, planda ise tümünün tarımsal niteliği korunacak alanlar olarak tanımlanmış, başta ifraz koşulları olmak üzere bu alanlardaki uygulamaların 5403 sayılı Kanun ile bu Kanun uyarınca çıkarılan yönetmelikler uyarınca yapılmasının kurala bağlanmış, tarım alanlarında, ilgili mevzuat doğrultusunda yapılacak belirlemelerin temel alınarak geçerli olacak koruma ve kullanım koşullarının plan hükümleri arasında düzenlenerek, plan hükümlerinde yapılan düzenleme ile tarımsal niteliği korunacak alanlarda tarımsal amaçlı yapılaşmalar ve çiftçinin barınmasına yönelik yapılaşma istemlerine ilişkin kurallar ayrı ayrı belirlenmiş, bunun yanında planlama bölgesi sınırları içindeki alanlarda 5403 sayılı Yasa öncesinde geçerli mevzuat uyarınca ilgili kurumlarca tarım dışı kullanıma uygun bulunmuş alanlarda, verilmiş bu görüşler doğrultusunda hazırlanmış nazım ve uygulama imar planlarından, arazi kullanım kararları çevre düzeni planının arazi kullanım kararlarıyla çelişmeyen bölümlerinde yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planlarının yapılaşmaya ve ifraza ilişkin kararların geçerli olduğu düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazların dava konusu planda tarım alanı ve doğal sit alanında kaldığı anlaşılmaktadır.
Sit alanları, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 10/07/2018 günlü, 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109. maddesinin 1.fıkrasının (b) ve (c) bendi hükümleri ile öngörülen usül ve esaslar çerçevesinde konusuna göre yasal olarak yetkili idarelerin kararları doğrultusunda tespit edilerek tescil edilmektedir.
Bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getiren, stratejik bir plan olması nedeniyle sadece fiziki kullanım kararları içermeyen çevre düzeni planlarının niteliği gereği, planlama sürecinde ilgili idarece tespit edilerek tescil edilen sit alanları, paftalara aktarılarak, plan notlarıyla sit alanlarında uygulanacak usül ve esaslar düzenlendiğinden, sit alanlarıyla ilgili kararların mevzuatta farklı ölçeklerde karşımıza çıkan çevre düzeni planları ile plana aktarılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu plan ölçeği itibariyle genel arazi kullanım kararlarının üretildiği leke plan niteliğinde olması nedeniyle parsel bazında kararlara yer verilmesinin mümkün olmadığı; planın havza, bölge ve mevzuata uygun tesis edildiği, planlama bölgesinde koruma-kullanma dengesi gözetilerek korunması gereken alanların yapılaşmalardan korunması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma koşullarının belirlendiği genel arazi kullanım kararlarının üretildiği, diğer taraftan, dava konusu plan notlarında, bu planın onay tarihinden önce mevzuata uygun onaylanmış imar planları ile mevzii imar planlarının geçerli olduğunun belirtildiği anlaşıldığından, dava konusu planda ve uyuşmazlığa konu taşınmazlara getirilen kullanım kararlarında planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Daire since, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : 14.08.2009 tarihinde onaylanan Manisa-Kütahya-İzmir Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesinin 26.12.2012 tarihli, E:2010/786, K:2012/8225 sayılı kararıyla planın tümünün iptaline karar verilmiştir. Söz konusu karar üzerine İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı … tarihli, … sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı oluru ile onaylanmıştır. … tarihli, … sayılı Bakanlık oluru ile onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı askı sürecindeki itirazların değerlendirilmesi sonrasında …4 tarihli, … sayılı Bakanlık oluru ile yeniden onaylanmıştır. Anılan plana yönelik askı süreci içerisindeki itirazların değerlendirilmesi sonrasında da İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı (…, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı paftaları ve plan hükümleri) 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesi uyarınca 16.11.2015 tarihinde onaylanmış, bu planda 27.01.2017 tarihinde … sayılı plan paftasında, 10.04.2018 tarihinde … sayılı plan paftası, … sayılı plan paftası ve bazı plan hükümlerinde değişiklik yapılmış, … plan paftasına ilişkin yapılan değişiklik 25.07.2018 tarihinde onaylanmış ve İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği (…, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı plan paftaları, lejant paftası, plan hükümleri, plan açıklama raporu, plan değişikliği gerekçe raporu ve eki) 1. No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 102. maddesi uyarınca 10.10.2018 tarihinde onaylanmıştır.
Bakılan davada, 10.10.2018 tarihinde onaylanan İzmir-Manisa Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğinin İzmir İli, Urla İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada … ve … parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak iptali istenilmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT: 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
10/7/2018 tarihli 30474 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 102.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde, yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak, (c) bendinde ise, havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasında, “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespiti, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılır.” hükmü, ikinci fıkrasında, “Yapılacak tespitlerde, kültür ve tabiat varlıklarının tarih, sanat, bölge ve diğer özellikleri dikkate alınır. Devletin imkanları gözönünde tutularak, örnek durumda olan ve ait olduğu devrin özelliklerini yansıtan yeteri kadar eser, korunması gerekli kültür varlığı olarak belirlenir.” hükmü, üçüncü fıkrasında “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitler koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunur.” son fıkrasında, “Tespit ve tescil ile ilgili usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.” hükmü, 17. maddesinin (a) bendinde “Bir alanın koruma bölge kurulunca sit olarak ilanı, bu alanda her ölçekteki plân uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim-geçiş sahası varsa 1/25.000 ölçekli plân kararları ve notları alanın sit statüsü dikkate alınarak yeniden gözden geçirilerek ilgili idarelerce onaylanır.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, aynı Kanunun Ek 4.maddesinin birinci fıkrasında, “Taşınır tabiat varlıkları hariç tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları ile ilgili olarak bu Kanunda öngörülen iş, işlem ve kararlar bakımından görevli ve yetkili bakanlık, Çevre ve Şehircilik Bakanlığıdır.” hükmüne, üçüncü fıkrasında, “Bu Kanunda Koruma Yüksek Kurulunca alınması öngörülen kararlar, tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Merkez Komisyonunca, koruma bölge kurullarınca alınması öngörülen kararlar koruma bölge komisyonlarınca alınır ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının onayıyla yürürlüğe konulur.” hükmüne, dördüncü fıkrasında “Bu Kanunda ve diğer mevzuatta tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunlara ilişkin koruma alanları bakımından Koruma Yüksek Kuruluna ve koruma bölge kurullarına yapılan atıflar ilgisine göre Koruma Merkez Komisyonuna ve koruma bölge komisyonlarına yapılmış sayılır ve ilgili maddelerde geçen Koruma Yüksek Kurulundan Koruma Merkez Komisyonu ve koruma bölge kurullarından koruma bölge komisyonları anlaşılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda, 10/07/2018 tarihli, 30474 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 109.maddesinin 1.fıkrasının (b) bendinde, “Tabiat varlıkları ve doğal sit alanları ile özel çevre koruma bölgelerinin tespit, tescil, onay, değişiklik ve ilanına dair usul ve esasları belirlemek ve bu alanların sınırlarını tespit ve tescil etmek, yönetmek ve yönetilmesini sağlamak”, (c) bendinde “Milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, doğal sit alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanların kullanma ve yapılaşmaya yönelik ilke kararlarını belirlemek ve her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak” Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde, “Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı ifade eder.” kuralı yer almaktadır.
Yönetmeliğin “Planlama alanı” başlıklı 18.maddesinde, “Çevre düzeni planı; coğrafi, sosyal, ekonomik, idari, mekânsal ve fonksiyonel nitelikleri açısından benzerlik gösteren bölge, havza veya en az bir il düzeyinde yapılır.” kuralına, “Plan ilke ve esasları” başlıklı 19. maddesinin 1.fıkrasında ise, “Çevre düzeni planları hazırlanırken; a) Varsa mekânsal strateji planlarına uygunluğun sağlanması, b) Yeni gelişmeler ve bölgesel dinamiklerin dikkate alınması, c) İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının mekânsal kararları etkileyecek nitelikteki bölge planı, strateji planı ve belgesi, sektörel yatırım kararlarının dikkate alınarak değerlendirilmesi, ç) Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların bir arada değerlendirilmesi, d) Tarihi, kültürel yapı ile orman alanları, tarım arazileri, su kaynakları ve kıyı gibi doğal yapı ve peyzajın korunması ve geliştirilmesi, e) Doğal yapının, ekolojik dengenin ve ekosistemin sürekliliğinin korunması amacıyla arazi kullanım bütünlüğünün sağlanması, f) Ulaşım ağının arazi kullanım kararlarıyla birlikte ele alınması suretiyle imar planlarında güzergahı netleştirilecek yolların güzergah ve yönünün genel olarak belirlenmesi, g) Çevre sorunlarına neden olan kaynaklara yönelik önleyici strateji ve politikaların belirlenerek arazi kullanım kararlarının oluşturulması, ğ) İmar planlarına esas olacak şematik ve grafik dil kullanılarak arazi kullanım kararları ile koruma ve gelişmenin sağlanması, h) Afet tehlikelerine ilişkin mevcut raporlar ve jeolojik etütler dikkate alınarak afet risklerini azaltıcı önerilerin dikkate alınması esastır.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan 19.maddenin 2.fıkrasında, “Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alanı sınırları kapsamında aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konular ile diğer konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir; bu veriler kapsamında analiz, etüt ve araştırmalar yapılır: a) Sınırlar. b) İdari ve bölgesel yapı. c) Fiziksel ve doğal yapı. ç) Sit ve diğer koruma alanları, hassas alanlar, doğal karakteri korunacak alanlar. d) Ekonomik yapı. e) Sektörel gelişmeler ve istihdam. f) Demografik ve toplumsal yapı. g) Kentsel ve kırsal yerleşme alanları ve arazi kullanımı. ğ) Altyapı sistemleri. h) Yeşil ve açık alan kullanımları. ı) Ulaşım sistemleri. i) Afete maruz ve riskli alanlar. j) Askeri alanlar, askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri. k) Planlama alanına yönelik bölgesel ölçekli kamu projeleri ve yatırım kararları. l) Her tür ve ölçekteki plan, program ve stratejiler. m) Göller, barajlar, akarsular, taşkın alanları, yeraltı ve yüzeysel su kaynakları ve benzeri hidrolojik, hidrojeolojik alanlar. n) Çevre sorunları ve etkilenen alanlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı maddenin 3.fıkrasında, ” Çevre Düzeni Planlarının hazırlanması sürecinde planlama alanı sınırları kapsamındaki tüm veriler 1/25.000 ölçekli harita hassasiyetinde hazırlanır.” kuralı, 4.fıkrasında, “Plan hazırlık sürecinde ihtiyaç duyulan veri, bilgi ve belgeler; ilgili veriyi hazırlamakla sorumlu kurum ve kuruluşlardan, bilimsel çalışmalardan ve uzmanlarca arazide yapılacak çalışmalardan elde edilir.” kuralı, 5.fıkrasında, “Planlama sürecinde coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama yöntemleri kullanılarak güncellenebilir ve sorgulanabilir sayısal veri tabanı oluşturulur.” kuralı bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davalı idarece uyuşmazlığa konu taşınmazların dava konusu çevre düzeni planında kullanım kararının değişmediği, bu nedenle davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği ileri sürülmüşse de, davacı tarafından taşınmazın tarım arazisi alanında kalmasına itiraz edildiği, dava konusu planda taşınmazın tarım arazisi olarak gösterildiği dolayısıyla davacının davayı açmakta menfaatinin etkilenmeye devam ettiği anlaşıldığından davalı idarenin usule ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Dava konusu taşınmazların Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 10/10/2018 tarihinde onaylanan 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planında tarım ve doğal sit alanında kaldığı anlaşılmıştır.
Davaya konu çevre düzeni planının plan notlarının 7.1 sayılı maddesinde, bu çevre düzeni planının, plan hükümleri ve plan açıklama raporuyla bir bütün olduğu, 7.2 sayılı maddesinde, bu plandan ölçü alınarak uygulamaya geçilemeyeceği belirtilmiş, 7.13 sayılı maddesinde, bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış imar planlarının geçerli olduğu, onaylı imar planlarında, bu planın ilkeleri ve nüfus kabulleri ve 7.6 sayılı maddesi doğrultusunda uygulama yapılacağı, 7.14 sayılı maddesinde ise, bu planın onama tarihinden önce mevzuata uygun olarak onaylanmış mevzi imar planlarının geçerli olduğu, mevzi imar planlarında değişiklik yapılması durumunda bu planın arazi kullanım kararları ve plan hükümlerine uyulacağı, bu planın onay tarihinden önce mevzii imar planları onaylanmış, ilgili idaresine başvurarak yapı ruhsatı, yapı kullanma izni ve işyeri açma ve çalışma ruhsatı almış ve bu ruhsatlara uygun olarak faaliyetin sürdürüldüğü yapıların bulunduğu alanlarda faaliyetlere devam edileceği, ancak bu alanlarda bu plan kararlarına aykırı olarak yoğunluk artışı ve arazi kullanım türü değişikliği getirecek plan değişikliği/revizyonu ve tevsi yapılamayacağı, kuralına yer verilmiş, 4.57 sayılı maddesinde, sit alanları, ilgili mevzuat uyarınca ilan edilmiş; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu, sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlar olarak tanımlanmış, 8.17.7.1 sayılı maddesinde, “Sit ilan edilen, statüsünde değişiklik yapılan veya statüsü kaldırılan sit alanlarında aşağıdaki plan hükümleri doğrultusunda işlem tesis edilir.”, 8.17.7.2 sayılı maddesinde, “Bu planın onayından önce mevzuata uygun olarak onaylanmış imar planı, mevzi imar planı bulunan alanların sit alanı ilan edilmesi durumunda, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili yönetmelikleri ile ilke kararları ve yeni koruma statüleri doğrultusunda, sit alanı ilanı öncesinde onaylanan imar planlarındaki kararların incelenerek ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri doğrultusunda, mevzuat gereği yapılması gerekli olan koruma amaçlı imar planları, bu planda değişikliğe gerek olmaksızın ilgili idaresince onaylanabilir.”, 8.17.7.3 sayılı maddesinde, “Bu planın onayından önce mevzuatına uygun olarak onaylanmış imar planı, mevzii imar planı varken, sonrasında sit ilan edilen alanların koruma statüsünün kaldırılması durumunda, sit alanı ilanından önce onaylanan imar planlarındaki kararlar incelenerek mevzuat gereği zorunlu olan imar planına ilişkin düzenlemeler, bu planda değişikliğe gerek olmaksızın alt ölçekli planlar Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği çerçevesinde ilgili idaresince onaylanabilir.”, 8.17.7.4 sayılı maddesinde, “Onaylı koruma amaçlı imar planı bulunan sit alanlarında, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ve ilgili yönetmelikleri uyarınca hazırlanan bilimsel araştırma raporu sonucuna göre koruma statüsünde değişiklik olması durumunda, bu alanlara ilişkin koruma amaçlı imar planlarına ilişkin değişiklikler, belirlenen yeni statü dikkate alınarak bu planda değişikliğe gerek olmaksızın 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi, ilgili yönetmelikler ve ilke kararları gereğince onaylanabilir.” kuralları yer almıştır.
Tarım arazilerine ilişkin olarak ise plan notlarının 4.42 sayılı maddesinde, “Tarım arazileri: toprak, topografya ve iklimsel özellikleri tarımsal üretim için uygun olup halihazırda tarımsal üretim yapılan veya yapılmaya uygun olan veya imar, ihya, ıslah edilerek tarımsal üretim yapılmaya uygun hale dönüştürülebilen arazilerdir.” şeklinde tanımlanmış, 8.7.1 sayılı maddesinde, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa tabi tarım arazilerinin, 5403 sayılı Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu ve ilgili yönetmeliğinde tanımlanan tarım arazileri sınıflarına ayrılmamış olup tarım arazilerinin sınıflamasının, ilgili kurum ya da kuruluşlarca yapılacağı belirtilmiş, tarım arazileri ile ilgili genel kurallar getirildikten sonra, devamı maddelerde tarım arazilerinin niteliğine göre yapılaşma koşulları belirlenmiş; planın plan açıklama raporunun 4.4.9 sayılı maddesinde çevre düzeni planları sınırları içinde kalan tarımsal nitelikli alanların tarımsal niteliği korunacak alanlar, özel mahsul alanları ve bağ alanları olarak veri tabanına üç farklı tanım içinde aktarıldığı, planda ise tümünün tarımsal niteliği korunacak alanlar olarak tanımlandığı, başta ifraz koşulları olmak üzere bu alanlardaki uygulamaların 5403 sayılı Toprak Koruma Kanunu ile bu Kanun uyarınca çıkarılan yönetmelikler uyarınca yapılmasının kurala bağlandığı, tarım alanlarında, ilgili mevzuat doğrultusunda yapılacak belirlemelerin temel alınarak geçerli olacak koruma ve kullanım koşullarının plan hükümleri arasında düzenlendiği, plan hükümlerinde yapılan düzenleme ile tarımsal niteliği korunacak alanlarda tarımsal amaçlı yapılaşmalar ve çiftçinin barınmasına yönelik yapılaşma istemlerine ilişkin kuralların ayrı ayrı belirlendiği, bunun yanında planlama bölgesi sınırları içindeki alanlarda 5403 sayılı Yasa öncesinde geçerli mevzuat uyarınca ilgili kurumlarca tarım dışı kullanıma uygun bulunmuş alanlarda, verilmiş bu görüşler doğrultusunda hazırlanmış nazım ve uygulama imar planlarından, arazi kullanım kararları çevre düzeni planının arazi kullanım kararlarıyla çelişmeyen bölümlerinde yürürlükte olan nazım ve uygulama imar planlarının yapılaşmaya ve ifraza ilişkin kararların geçerli olduğuna dair düzenlemeye de yer verilmiştir.
Sit alanları mevzuatta öngörülen usül ve esaslar çerçevesinde konusuna göre yasal olarak yetkili idarelerin kararları doğrultusunda tespit edilerek tescil edilmektedir.
Çevre düzeni planı kararlarının kurumlardan ve arazi çalışmalarından elde edilen veriler, nüfus projeksiyonları ve yerel idarelerin imar planları, bölgesel yatırım kararları, koruma statülü alanlar, ulaşım ağları gibi plana girdi sağlayan verilerin değerlendirilmesi sonucunda oluşturulması gerekir.
Çevre düzeni planları, bölgesel nitelikte genel arazi kullanım kararları getirmekte olup, stratejik bir plan olması sebebiyle sadece fiziki kullanım kararları içermemektedir. Dolayısıyla, dava konusu 1/100.000 ölçekli İzmir-Manisa Çevre Düzeni Planında belirlenen arazi kullanım kararları, niteliği itibariyle çevre kirliliğinin oluşmadan önce önlenebilmesi ve sağlıklı çevrenin oluşturulmasına yönelik hedef, ilke, strateji ve politikaları sağlayacak plan kararları olup, bu yönüyle söz konusu plana dayanılarak yapılacak 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda öngörülen ve parsel bazında fiziki kullanım durumunu belirleyen arazi kullanım kararlarından farklılık arz ettiği kuşkusuzdur.
Öncelikle, ülke ve bölge plan kararlarına uygun olarak konut, sanayi, tarım, turizm, ulaşım gibi yerleşme ve arazi kullanılması kararlarını belirleyen çevre düzeni planına ilişkin süreçte sit alanı belirlemesi yapılmadığının, ilgili idarece tespit edilerek tescil edilen sit alanlarının, paftalara aktarıldığının, plan notlarıyla sit alanlarında uygulanacak usül ve esasların düzenlendiğinin vurgulanması gerekmektedir.
Bu noktadan hareketle Kanun koyucunun iradesi, sit alanı ilan edilen alanların korunmasında çevre düzeni planının ve notlarının da sit statüsüne uygun hale getirilmesi yönünde olduğuna göre, sit alanlarıyla ilgili kararların mevzuatta farklı ölçeklerde karşımıza çıkan çevre düzeni planları ile plana aktarılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Ayrıca, dava konusu planın onayından önce mevzuatına uygun olarak onaylanmış imar planı, mevzii imar planı varken, sonrasında sit ilan edilen alanların koruma statüsünün kaldırılması durumunda, sit alanı ilanından önce onaylanan imar planlarındaki kararlar incelenerek, bu planda değişikliğe gerek olmaksızın alt ölçekli planların Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği çerçevesinde ilgili idaresince onaylanabileceği, tarım arazilerinin ise 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ve ilgili Yönetmelik uyarınca ilgili kurum ya da kuruluşlarca sınıflandırılacağı plan notlarında öngörülmüştür.
Dava konusu planda, ölçeği (1/100.000) göz önünde bulundurulduğunda parsel bazında kararların üretilmesinin mümkün olamayacağı, genel arazi kullanım kararlarının değerlendirildiği, bölge ve havza bazında mevzuata uygun olarak planlama yapıldığı, koruma kullanma dengesinin gözetilmesi gerektiği alanlarda, yapılaşmalarda keyfiliğin önlenmesi ve azami ölçüde korumanın sağlanması için alt ölçekli plan kararlarına esas olacak yapılaşma şartlarını ortaya koyan genel arazi kullanım kararlarının üretildiği, öte yandan dava konusu planın 7.13 ve 7.14 sayılı plan notlarında, bu planın onay tarihinden önce mevzuata uygun onaylanmış imar planları ile mevzii imar planlarının geçerli olduğu dikkate alındığında, taşınmaza getirilen kullanım kararının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 19/01/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.