Danıştay Kararı 6. Daire 2019/10981 E. 2020/9415 K. 14.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2019/10981 E.  ,  2020/9415 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/10981
Karar No : 2020/9415

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete, 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. ve 11. maddeleri ile Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği hükümlerinin ihlal edilerek alıcı ortama atıksu deşarjı yapıldığından bahisle, aynı Kanunun 20. maddesinin (f) bendi uyarınca 122.748,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı … Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davalı idare tarafından dava konusu işlemle verilen para cezasının, 2872 sayılı Çevre Kanununun 8 ve 11. maddeleri ile Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinin 26. ve 37. maddelerinin ihlal edildiği gerekçesiyle verildiği, fakat işlemde fiil ile ihlal edilen mevzuat maddeleri belirtilmekle birlikte, ihlal fiillerinin karşılık bulduğu cezayı belirleyen Çevre Kanununun 20. maddesinin hangi fıkrası uygulanmak suretiyle idari para cezasının belirlendiği yönünde herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, davacıya isnat edilen fiilin 2872 sayılı Çevre Kanununun hangi maddesinin hangi fıkrasına dayandığı hususunun açıkça ortaya konulmasının belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerinin gereği olduğu, davacıya para cezası verilmesine esas alınan fiilinin 2872 sayılı Kanunun 20. maddesinin hangi bendinde tanımlandığının açıkça belirtilmesi gerekirken, sadece ihlal edilen 2872 sayılı Kanunu ile ilgili Yönetmelik maddeleri zikredilmek suretiyle tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının sonucu itibarıyla hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, dava konusu işlemin dayanağı olan 11/10/2016 tarihli tespit tutanağı düzenlenmeden önce … Genel Müdürlüğü Arıtma Tesisleri Daire Başkanlığı görevlilerince tutulan 26/08/2016 tarihli adres tespit tutanağında davacının … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresindeki faaliyetine son verdiğinin belirtildiği, söz konusu adresin 29/04/2015 tarihli Ticaret Sicili Gazetesinde … Geri Dönüşüm İnşaat Taahhüt Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin adresi olarak göründüğü ve belirtilen şirketin temsilcisinin dava konusu işlemin dayanağı tutanağı imzalayan … olduğu, davalı idare tarafından … Geri Dönüşüm İnşaat Taahhüt Nakliye Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine ilişkin … Genel Müdürlüğünce tutulan 26/08/2016 tarihli tutanakta şirketin adresinin … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresi olduğu, bu haliyle tespitin yapıldığı adreste davacının faaliyetinin sona erdiği ile ilgili davalı idare tarafından herhangi bir inceleme yapılmadığı halde idari yaptırım uygulandığının anlaşıldığı belirtilerek, tespitin yapıldığı adreste hangi işletmenin faaliyette bulunduğu hususu açık ve net bir şekilde ortaya konulmadan eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, ilk derece Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu idari para cezasının, davacının tesisinde alıcı ortamdan alınan numunenin analiz sonucunun Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği Tablo 20.6’da belirtilen sınır değeri aşması sebebiyle 2872 sayılı Çevre Kanununun 20. maddesinin (f) bendi uyarınca verildiği, davacının 25/05/2016 tarihli Çevre İzin ve Lisans Belgesinde gösterilen faaliyet adresinin, denetimin yapıldığı Bursa İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresi olduğu, tespitin yapıldığı 11/10/2016 tarihinde adreste davacı şirketin faaliyetini sürdürdüğü, davacının idare kayıtlarına 20/02/2017 tarihinde giren dilekçesi ile söz konusu adreste “Ambalaj Atığı Geri Kazanım ve Tehlikesiz Atık Geri Kazanım” faaliyetine son verdiğini yazılı olarak bildirdiği, davacının bildirimde bulunduğu 20/02/2017 tarihine kadar Bursa İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresinde davacıya ait işletmenin faaliyette bulunduğu, Mahkemenin denetlemenin yapıldığı adreste hangi işletmenin faaliyette bulunduğunun ortaya konulamadığı değerlendirmesininde hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Bursa İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresinde faaliyet gösteren … Geri Dönüşüm adlı işletmede davalı idare elemanlarınca yapılan 11/10/2016 günlü denetimde; işletmenin faal olduğu, işletmede 2 personelin tek vardiya olarak çalıştığı, işletmede ambalaj atığı, toplama ayırma ve geri kazanımı, tehlikesiz atık (plastik) geri kazanımı faaliyetinin gerçekleştirildiği, işletmeye ait … tarih ve … sayılı ÇED Görüşünün bulunduğu, işletmeye ait … tarih ve … sayılı “Ambalaj atığı toplama ayırma ve geri kazanımı, tehlikesiz atık geri kazanımı, hava emisyonu” konulu Çevre İzin ve Lisans Belgesinin olduğu, işletmede plastik yıkama ve evsel nitelikli atık suların foseptikte biriktirilip vidanjörle çektirildiğinin beyan edildiği, denetim esnasında işetmeden kaynaklanan atık suların bir kısmının foseptiğe gönderilmediği, dolu taşkan vasıtasıyla herhangi bir arıtma işlemi gerçekleştirilmeden tesis dışındaki tarlalara doğru deşarj edildiği, foseptiklerin de deşarj edilebilmesi için bir adet su motorunun hazır ve kurulu halde tutulduğu, deşarjı gösteren video ve fotoğraf kayıtlarının alındığı, alıcı ortama deşarj noktasından bir adet anlık numune alındığı, alınan numuneye ilişkin analiz sonucunda da deşarj edilen atık suyun Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinde belirtilen sınır değerlerin üzerinde olduğu beyan ve tespit edilmiştir.
Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğine aykırı olarak alıcı ortama atıksu deşarjı yapılması nedeniyle Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinin 26. ve 37. maddeleri ile 2872 sayılı Çevre Kanunun 8. ve 11. maddelerinin ihlal edildiğinden bahisle aynı Kanunun 20. maddesinin (f) bendi uyarınca 122.748,00-TL idari para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işleminin iptali istenilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun ”Tanımlar” başlıklı 2. maddesinde; ”Atık: Herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü maddeyi” ifade ettiği belirtilerek, ”Kirletme yasağı” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında; ”Her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmak yasaktır.” hükmüne; ”İdari nitelikli para cezaları” başlıklı 20. maddesinin (f) bendinde; “11 inci maddeye göre kurulması zorunlu olan atık alım, ön arıtma, arıtma veya bertaraf tesislerini kurmayanlar ile kurup da çalıştırmayanlara 60.000 Türk Lirası (221.267 TL) idarî para cezası verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinin 26. maddesinin (e) bendinde; gerçek veya tüzel kişilerin, faaliyet türlerine göre, alıcı ortama verdikleri atıksular için bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Tablo 5’ten, Tablo 21’e kadar konulan deşarj standartlarını sağlamakla yükümlü oldukları, 37. maddesinin 1. fıkrasında ise; her atıksu deşarjı için Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği çerçevesinde idarenin istediği çıkış suyu kalitesinin ve diğer şartların sağlanması koşuluyla, alıcı ortama her türlü evsel ve/veya endüstriyel nitelikli atıksuların doğrudan deşarjı için idareden çevre izni alınmasının mecburi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca alınması gereken çevre izin ve lisanslara ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla yürürlüğe giren Çevre İzin ve Lisans Yönetmeliğinin 2. maddesinde; Yönetmeliğin, Ek-1 ve Ek-2 listesinde yer alan faaliyet ve tesisler ile ilgili olarak, 2872 sayılı Çevre Kanununca alınması gereken izin ve lisanslara ilişkin tüm iş ve işlemleri kapsadığı belirtilmiş, 4. maddesinin (k) bendinde; işletmeci; çevre izin ve lisans sürecine tabi olan işletmeyi işleten ve/veya mülkiyet hakkına sahip, hukuki olarak sorumlu, gerçek veya tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Yönetmeliğin “Faaliyetin sona ermesinin bildirilmesi” başlıklı 18. maddesinde de; geçici faaliyet belgesi, çevre izin veya çevre izin ve lisans belgesi sahibi işletmelerin herhangi bir nedenle faaliyetini sonlandırması durumunda, bu durumu 3 ay içerisinde yetkili merciye bildirmekle yükümlü oldukları hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; uyuşmazlık konusu idari para cezasına dayanak olan 11/10/2016 tarihli Çevre Denetim Tutanağında; davacı …- … Geri Dönüşüm adlı işletmeye ait … tarihli … sayılı Çevre İzin ve Lisans Belgesi ile … tarihli, … sayılı ÇED Görüşü belgesinin, denetimin yapıldığı Bursa İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresinde görülerek tutanak altına alındığı ve davacının söz konusu adresteki faaliyetine son verdiğini 20/02/2017 tarihinde idare kayıtlarına giren dilekçesiyle bildirdiği görülmekte olup, idarenin savunmasında da denetimin yapıldığı adresin Çevre İzinleri Portalında yer alan davacının Çevre İzni alarak faaliyet yürüttüğü, Çevre Bilgi Sisteminde kayıtlı adres olduğu ve bu adresin, davacının beyan ettiği adres olduğunun belirtilmesi karşısında; denetimin yapıldığı 11/10/2016 tarihinde Bursa İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… adresinde faaliyet göstermediğinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği, ancak davacının iddiasını ispat edemediği, beyana dayalı olarak düzenlenen … Genel Müdürlüğüne ait 26/08/2016 tarihli Adres Tespit Tutanağının ve aynı adreste bir başka şirketin de faaliyet gösterdiğine ilişkin Ticaret Sicil Gazetesinin davacının iddiasının ispatı için yeterli olmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin belirtilen gerekçe ile iptaline ilişkin İdari Dava Dairesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan, davaya konu idari işlemde, 2872 sayılı Çevre Kanununun 8. ve 11. maddeleri ile Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliğinin 26. ve 37. maddelerinde belirtilen hükümlere aykırı davranıldığı; bu hükümlerin ihlal edildiği belirtildiğinden, idari para cezasının Çevre Kanununun 20. maddesinin hangi fıkrası uyarınca tesis edildiğinin işlemde belirtilmemiş olmasının tek başına işlemi sakatlamayacağı da açıktır.
Bu itibarla, işleme dayanak fiilin, kanun ve yönetmelikte belirlenen aykırılıkları oluşturup oluşturmadığı irdelenerek dava konusu işlemin, ilgili mevzuatına ve hukuka uygun olarak tesis edilip edilmediği hususunda işin esasına girilerek gerekli inceleme ve değerlendirme yapılarak karar verilmesi gerekirken işlemin iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun değişik gerekçe ile reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin, yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 14/10/2020 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.