Danıştay Kararı 6. Daire 2019/10550 E. 2020/12877 K. 15.12.2020 T.

6. Daire         2019/10550 E.  ,  2020/12877 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2019/10550
Karar No : 2020/12877

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : … mirasçıları;
1- … 2- …
3- … 4- …
5- … (Kendi adına asaleten)
VEKİLLERİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … İl Özel İdaresi
VEKİLİ : Av. … – Aynı yerde

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Burdur İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … mevkiinde ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıkımına ve aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca 3.067,07-TL para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Burdur İl Encümeni kararının iptali ile ödendiği ileri sürülen 2.301,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine, yıkıma ilişkin kısım ile 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca hesaplanan temel para cezasına ve bu para cezasına aynı fıkranın (c) bendinin 6. ve 12. alt bentleri uyarınca artırım uygulanmasına ilişkin kısmının onanması, 2. alt bent uyarınca artırım uygulanmasına ilişkin kısmının ise bozulması yolundaki Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/05/2017 tarih ve E:2014/1411, K:2017/3437 sayılı kararına karşı davacı …’in mirasçıları tarafından karar düzeltme isteminde bulunulması üzerine, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 30/01/2018 tarih ve E:2017/3214, K:2018/298 sayılı kararıyla, yıkım yönünden karar düzeltme isteminin reddine, para cezası ile ödenen tutarın yasal faiziyle iadesi yönünden anılan Daire kararı kaldırılarak, bu kısmın bozulması üzerine, bozmaya uyularak verilen temyize konu kararda; Mahkemece karar verildikten sonra davacının 06/04/2017 tarihinde vefat etmesi nedeniyle para cezasının cezaların şahsiliği ilkesi gereği vefat eden davacının mirasçılarından tahsil edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, davanın para cezasına ilişkin kısmı ile indirimli olarak ödenen meblağın yasal faiziyle davacıya iadesi isteminin yalnızca (müteveffa) davacıyı ilgilendiren nitelikte olduğu dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin 2. fıkrası uyarınca dava dilekçesinin, idari para cezasına ilişkin kısmı ile ödenen meblağın yasal faiziyle birlikte iadesine ilişkin kısmı yönünden iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
Belirtilen gerekçelerle, para cezasının iptali ile ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte iadesi istemi yönünden dava dilekçesinin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, Mahkeme kararında, para cezasının, cezaların şahsiliği ilkesi gereği mirasçılardan tahsil edilemeyeceği gerekçesiyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmiş ise de, Mahkeme kararında para cezasının davacı tarafından ödendiğinin göz ardı edildiği, oysaki Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/05/2017 tarih ve E:2014/1411, K:2017/3437 sayılı kararında, para cezası hesaplanırken 2. alt bent yönünden %40 artırım uygulanması gerekirken, %60 artırım uygulanmasında hukuka aykırılık bulunduğunun belirlendiği, aslında bu kısmın iptal edilmesi halinde terekede bir artışın meydana geleceği ve murisin ölümü ile birlikte tüm aktif ve pasifleriyle terekenin kanunen mirasçılara geçtiği, dolayısıyla terekeye intikal eden hakların yalnız öleni ilgilendirmediği, bu nedenle, yargı kararlarında ölmeden önce gerçek kişi tarafından açılması kaydıyla, iptal davalarının malvarlığı haklarına dönüşmesi ihtimali bulunmakta ise, mirasçıların davayı takip etme hakkının bulunduğunun kabul edildiği, ayrıca para cezasının henüz tahsil edilmediği durumlarda, mirasçılar aleyhine takip edilmemesi için dava dilekçesinin iptaline karar verildiği, oysaki ödenen tutarın iadesi istemi yönünden de dava dilekçesinin iptaline karar verilmesiyle terekenin dolayısıyla mirasçıların menfaatlerinin etkileneceği, diğer taraftan, yıkım yönünden karar düzeltme isteminin reddine karar verilmiş ise de, mirasçılar yönünden inceleme yapılmadığı, nitekim, kadastro işlemlerinden önce dava konusu yapının yapıldığı ve kadastro işlemleri neticesinde yapının bir bölümünün yolda kaldığının öğrenildiği, yol fazlası bu alanın 1963 yılında satın alındığı, kadastro işlemleri sırasında hatalı olarak bu kısmın yol olarak gösterildiği, dolayısıyla mülkiyet hakkının ihlal edildiği, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Yıkım yönünden davacının temyiz isteminin incelenmeksizin reddine, ödendiği ileri sürülen tutarın iadesi istemi yönünden, davacının temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bu kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Burdur İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … mevkiinde yapılan denetimde 6*9 m ebadında ve 2,70 m yükseliğinde 2 katlı yapı yapıldığı 22/11/2012 tarihli yapı tatil zaptı ile tespit edilmiştir.
Ayrıca uyuşmazlığa konu yapının bulunduğu alan, Burdur Merkez … Köyü … mevkinde ve Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 03/09/2009 tarih ve 1245 sayılı Olur’u onaylanan ve 24/04/2011 tarih ve 760 sayılı değişiklik Olur’u ile uygulanan 1/100.000 ölçekli Antalya – Burdur Planlama bölgesi Çevre Düzeni Planında “Kırsal Yerleşme Alanları” içerisinde kalmakta olup, yapının kısmen köye ait yol gövdesine rastladığı dava dosyasına davalı idarece sunulan köy yerleşik alan krokisinden anlaşılmıştır.
Söz konusu yapı tatil zaptı esas alınarak, planda yol olan kısımda yapılması nedeniyle ruhsata bağlanamayacağından bahisle, … tarih ve … sayılı Burdur İl Encümeni kararı ile 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca yapının yıkımına ve aynı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca hesaplanan para cezası ile bu para cezasının (c) bendinin 2. (%60), 6. (%80) ve 12. (%20) alt bentleri uyarınca artırım uygulanması suretiyle toplam 3.067,07-TL para cezası verilmiştir.
Bunun üzerine, anılan encümen kararının iptali ile ödendiği ileri sürülen 2.301,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesi bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Tarafların Kişilik veya Niteliğinde Değişiklik” başlıklı 26. maddesinde; “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun işlem tarihinde yürürlükte olan 27. maddesinde; “Belediye ve mücavir alanlar dışında köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda yaptıracağı konut, hayvancılık veya tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskan ruhsatı aranmaz. Ancak, yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve muhtarlıktan izin alınması gerekir.” hükmü yer almakta iken; 17/08/2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve sonrasında 12/7/2013 tarihli ve 6495 sayılı Kanunun 73. maddesiyle anılan maddede değişiklik yapılarak, “Belediye ve mücavir alanlar dışında köylerin köy yerleşik alanlarında, civarında ve mezralarda yapılacak konut, entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ile köyde oturanların ihtiyaçlarını karşılayacak bakkal, manav, berber, köy fırını, köy kahvesi, köy lokantası, tanıtım ve teşhir büfeleri ve köy halkı tarafından kurulan ve işletilen kooperatiflerin işletme binası gibi yapılar için yapı ruhsatı aranmaz. Ancak etüt ve projelerinin valilikçe incelenmesi, muhtarlıktan yazılı izin alınması ve bu yapıların yöresel doku ve mimari özelliklere, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olması zorunludur. Etüt ve projelerin sorumluluğu müellifi olan mimar ve mühendislere aittir. Bu yapılar valilikçe ulusal adres bilgi sistemine ve kadastro planlarına işlenir. Köy yerleşik alan sınırları dışında kalan ve entegre tesis niteliğinde olmayan ve imar planı gerektirmeyen tarım ve hayvancılık amaçlı yapıların yapı ruhsatı alınarak inşa edilmesi zorunludur. Tarım ve hayvancılık amaçlı yapıların denetimine yönelik fennî mesuliyet 28 inci madde hükümlerine göre mimar ve mühendislerce üstlenilir. ” düzenlemesi getirilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesinin birinci fıkrasında; bu maddede belirtilen ve imar mevzuatına aykırılık teşkil eden fiil ve hallerin tespit edildiği tarihten itibaren on iş günü içinde ilgili idare encümenince sorumlular hakkında, üstlenilen her bir sorumluluk için ayrı ayrı olarak bu maddede belirtilen idari müeyyidelerin uygulanacağı, ikinci fıkrasında; ruhsat alınmaksızın veya ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere veya imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine, yapı müteahhidine veya aykırılığı altı iş günü içinde idareye bildirmeyen ilgili fenni mesullere yapının mülkiyet durumuna, bulunduğu alanın özelliğine, durumuna, niteliğine ve sınıfına, yerleşmeye ve çevreye etkisine, can ve mal emniyetini tehdit edip etmediğine ve aykırılığın büyüklüğüne göre idari para cezalarının uygulanacağı düzenlenmiş olup, 5. fıkrasında; “27. maddeye göre il özel idaresince belirlenmiş köy yerleşme alanı sınırları içinde köyün nüfusuna kayıtlı olan ve köyde sürekli oturanlar tarafından, projeleri il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygun olmasına rağmen muhtarlık izni olmaksızın konut ve zatî maksatlı tarım ve hayvancılık yapısı inşa edilmesi halinde yapı sahibine üçyüz Türk Lirası idari para cezası verilir. Bu yapılardaki diğer aykırılıklar ve ruhsata tabi tarım ve hayvancılık maksatlı yapılardaki aykırılıklar için verilecek olan idari para cezası, üçyüz Türk Lirasından az olmamak üzere, ikinci fıkraya göre hesaplanan toplam ceza miktarının beşte biri olarak uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer yandan; işlem tarihinde yürürlükte bulunan Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4. maddesinin 4. fıkrasında; “Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan köy ve mezraların yerleşik alanı ve civarı: Köy ve mezraların cami, köy konağı gibi köy ortak yapıları ile köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlar tarafından, yapımı tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uygun olarak inşa edilmiş yapıların toplu olarak bulunduğu yerlerde mevcut binaların en dışta olanlarının dış kenarlarından geçirilen çizginin içinde kalan alan köy yerleşik (meskun) alanını; bu çizgi ile 100 m. dışından geçirilecek olan, valiliklerce tespit edilerek il idare kurulunca karara bağlanan sınırın içinde kalan alan köy yerleşik alanı civarını tanımlar,” 57. maddesinde ise; “Köy ve mezraların yerleşik alanlarında ve civarında sadece köy nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca yapılacak konut, tarım ve hayvancılık amaçlı yapılar ile müştemilat binaları yapı ruhsatı ve yapı kullanma iznine tabi değildir. Ancak, yapı projelerinin fen ve sağlık kurallarına uygun olduğuna dair valilik görüşü alınmasından sonra, muhtarlıkça izin verilmesi ve bu izne uygun olarak yapının yapılması şarttır.İnşa edilen yapının fen ve sağlık kurallarına uygunluğu İmar Kanununun 30. maddesine göre valiliklerce belirlenir. Valilikler, talep halinde köy yerleşik alanlarında yapılacak yapılar için, yörenin geleneksel, kültürel ve mimari özelliklerine uygun olarak üretilmiş projeleri temin edebilirler.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1- Yıkımla ilgili olarak davacının temyiz istemi yönünden;
İdari işlemler hakkında iptal davası açılabilmesi için öncelikle idari işlemin ilgilinin hukuki menfaatini ihlal etmesi koşulunun varlığı arandığı gibi, kanun yoluna başvurmada da hukuki yarar bulunması gereklidir. Başka bir deyişle, kanun yoluna başvuranın aleyhine kanun yoluna başvurduğu kararın bozulması veya değiştirilmesinde korunmaya değer hukuki menfatinin bulunması şarttır.
Dosyanın incelenmesinden; Burdur İli, Merkez İlçesi, … Köyü, … mevkiinde ruhsatsız yapı yapıldığından bahisle, 3194 sayılı İmar Kanununun 32. maddesi uyarınca yıkımına ve aynı Kanunun 42. maddesi uyarınca 3.067,07-TL para cezası verilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı Burdur İl Encümeni kararının iptali ile ödendiği ileri sürülen 2.301,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Ondördüncü Dairesinin 24/05/2017 tarih ve E:2014/1411, K:2017/3437 sayılı kararıyla, yıkıma ilişkin kısım ile 3194 sayılı Kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi uyarınca hesaplanan temel para cezasına ve bu para cezasına aynı fıkranın (c) bendinin 6. ve 12. alt bentleri uyarınca artırım uygulanmasına ilişkin kısmının onanmasına, 2. alt bent uyarınca artırım uygulanmasına ilişkin kısmının ise bozulmasına karar verildiği, davacı …’in mirasçılarının karar düzeltme isteminin ise, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 30/01/2018 tarih ve E:2017/3214, K:2018/298 sayılı kararıyla yıkım yönünden reddine, para cezasının iptali ile ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesi yönünden ise kabul edilerek, anılan Daire kararının bu kısmının kaldırılmak suretiyle bozulmasına karar verildiği, dolayısıyla yıkım yönünden davanın reddine ilişkin Mahkeme kararının onanmak ve karar düzeltme isteminin de reddedilmek suretiyle kesinleştiği, İdare Mahkemesince bozulan kısım yönünden yeniden verilen kararda, bozma kararına uyularak, para cezasının iptali ile ödenen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesi istemi yönünden dava dilekçesinin iptaline karar verildiği, temyiz dilekçesinde ise onanarak kesinleşen kısım hakkında da iddialara yer verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; onanarak kesinleşen kısım (yıkım) hakkında da inceleme yapılmasına hukuken olanak bulunmadığından, yıkım yönünden davacının temyiz isteminin incelenmesi mümkün bulunmamaktadır.

2- Temyize konu İdare Mahkemesi kararının ödendiği ileri sürülen tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle iadesine ilişkin kısmına yönelik davacının temyiz istemine gelince;
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmünün değerlendirilmesinden, para cezası gibi yalnız öleni ilgilendiren durumlarda cezaların şahsiliği ilkesi gereği, mirasçılardan tahsilinin önlenmesi amacıyla dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi gerektiği açık olmakla birlikte, daha önceden ödenmiş tutarın iadesi istemiyle açılan davanın, davacı lehine sonuçlanması halinde malvarlığında bir artışın meydana geleceği dikkate alındığında, dava devam ederken ölen davacının, kanunen malvarlığına sahip olan mirasçılarının da davayı takip etme hakkının bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, her kadar İdare Mahkemesince indirimli olarak ödenen tutarın yasal faiziyle davacıya iadesi isteminin yalnızca (müteveffa) davacıyı ilgilendiren nitelikte olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin iptaline karar verilmiş ise de, davanın davacı lehine sonuçlanması durumunda malvarlığında meydana gelecek artış nedeniyle mirasçıların davayı takip etme hakkının bulunduğu sonucuna varıldığından, iadesi istenilen tutarın ödenip ödenmediği ile ilgili dava dosyasında bilgi-belge bulunmaması nedeniyle bu hususun araştırılmak suretiyle işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken, bu kısım yönünden de dava dilekçesinin iptaline karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamıştır.
Öte yandan; yukarıda anılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden; köy yerleşik alanlarında veya civarında, 3194 sayılı Kanunun 27. maddesinde belirtilen koşullar çerçevesinde yapılan yapıların inşaat ruhsatına tabi olmadığı, bu madde hükmünün uygulanabilmesi için köy yerleşik alanı ve civarının Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 4/4. maddesindeki esaslara uygun olarak belirlenmiş olması gerektiği ve inşa edildiği zaman köy yerleşik alan sınırları içerisinde olduğu anlaşılan yapılar hakkında davalı idare tarafından hesaplanan para cezasının 1/5’i oranında uygulanması gerektiği sonucuna varıldığından, il özel idaresince incelenerek fen, sanat ve sağlık şartlarına uygunluğunu belgeleyen projesi olmayan ve muhtarlıktan izin alınmayan uyuşmazlık konusu yapının inşa edildiği tarih itibarı ile köy yerleşik alanı sınırları içinde kaldığının anlaşılması durumunda; davalı idare tarafından 3194 sayılı İmar Kanununun 42. maddesininin 2. fıkrası uyarınca hesaplanan para cezasının, (işlem tarihinde yürürlükte olan) aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca 1/5’inin uygulanması gerektiği açıktır.
Bu itibarla, ödendiği ileri sürülen tutarın iadesi istemi yönünden de dava dilekçesinin iptaline karar verilmesine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Yıkım yönünden davacının temyiz isteminin İNCELENMEKSİZİN REDDİNE, ödendiği ileri sürülen tutarın iadesi istemi yönünden, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava dilekçesinin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyiz edilen ödendiği ileri sürülen tutarın iadesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.