Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2018/5112 E. , 2022/1637 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/5112
Karar No : 2022/1637
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Ümraniye ilçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile ”park ve dinlenme alanları” olarak belirlenen fonksiyonunun ”konut alanı” olarak değiştirilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nin … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; uyuşmazlık konusu parselin bölgede geçerli 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında “yeşil alan” olarak planlandığı, ayrıca 21.12.2015 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Ümraniye Ataşehir Göztepe Raylı Sistem Hattı Nazım İmar Planı Değişikliği ile altından kısmen “raylı sistem metro hattı” geçtiği görüldüğünden, söz konusu parsel üzerinde yapılaşmaya gidilemeyeceği gibi konut fonksiyonuna çevrilmesine yönelik imar planı değişikliği talebinin sosyal donatı alanlarını azaltıcı, yoğunluğu artırıcı etkiside dikkate alındığında bu talebin reddine dair dava konusu belediye meclisi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Taşınmazının yaklaşık on yıldır imar planlarında park ve yeşil alan olarak planlandığı, bu nedenle taşınmazı üzerindeki tasarruf hakkının belirsiz süreli olarak kısıtlandığı, raylı sistem metro hattının inşaat yapılmasına engel olmadığı, buna ilişkin şehir plancısından rapor alınması gerektiği, keşif ve bilirkişi incelemesi talebi olmasına rağmen mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verildiği, taşınmazına bitişik parsellerde yapılaşmalara izin verilmesine karşın kendisine yapılaşma izni verilmemesinin eşitlik, hak ve nesafet ilkelerine aykırı olduğu, mahkemece eksik inceleme sonucu verilen kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Mahkeme kararında bozma nedenlerinden hiçbirisinin bulunmadığı, usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ…’NİN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlık konusu taşınmazın, 13.02.1998, 15.03.1999 ve 18.11.2012 tarihlerinde onaylanan 1/1000 ölçekli Ümraniye Merkez Revizyon Uygulama İmar Planlarında kısmen “park ve dinlenme alanları” kısmen ”yol alanı” olarak, 13.02.1998 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planında ise “250 kişi/ha yoğunluklu konut alanı” olarak planlanmış ayrıca bu plana; ”Tasdik hududu ile belirlenen alanda 1/1000 ölçekli planlar için İlçe Belediye Meclisi’nin … gün, …sayılı kararı ile Büyükşehir Belediye Meclisi’nin … gün, … sayılı kararı ile yapılan tüm değişiklikler 1/5000 ölçekli planlar için de geçerlidir.” şeklindeki plan notu eklenmiştir. 21.12.2015 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Ümraniye Ataşehir Göztepe Raylı Sistem Hattı Nazım İmar Planı Değişikliği ile de bir kısmının altından “raylı sistem metro hattının” geçirildiği görülmüştür. Davacı tarafından 1/1000 ölçekli uygulama imar planında park alanı olarak planlanan taşınmazının konut alanı olarak planlanması istemiyle 15.02.2016 tarihinde davalı idareye yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesinin yollamada bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.” hükmüne, 17. maddesinde, “Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinde açılan iptal ve yirmibeşbin Türk Lirasını aşan tam yargı davaları ile tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları toplamı yirmibeşbin Türk Lirasını aşan vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır. Temyiz ve istinaflarda duruşma yapılması tarafların istemine ve Danıştay veya ilgili bölge idare mahkemesi kararına bağlıdır. Duruşma talebi, dava dilekçesi ile cevap ve savunmalarda yapılabilir. 1 ve 2 nci fıkralarda yer alan kayıtlara bağlı olmaksızın Danıştay, mahkeme ve hakim kendiliğinden duruşma yapılmasına karar verebilir. Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en az otuz gün önce taraflara gönderilir” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Kanun hükmüne göre bir uyuşmazlığı inceleyen mahkeme ya da hakimin çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgi gerektiren hususların açıklığa kavuşturulması için bilirkişiye başvurması gerekmektedir.
İmar planları, birçok farklı uzmanlık alanından uzmanın katıldığı, kapsamlı bir araştırma ve inceleme süreci sonucunda hazırlanırlar. Mahkemelerce, imar planlarına karşı açılan davaların bazıları bakımından dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde karar verilmesi mümkün ise de; özellikle teknik bilgi ve/veya mahallinde araştırma ve inceleme yapılmasını gerektiren davaların mahkemelerce mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın dosya üzerinden çözümlenmesine olanak bulunmamaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, davacı tarafından, 1/5000 ölçekli nazım imar planında ”konut alanı” olarak planlanan taşınmazının 1/1000 ölçekli uygulama imar planında üst ölçekli bu plana aykırı olarak ”park ve dinlenme alanı” olarak planlandığı, imar planlarında yaklaşık sekiz yıldır ”park alanı” olarak planlanmasına karşın kamulaştırılmadığı gibi burada park yapımına ilişkin hiçbir çalışmada yapılmadığı, gerek kamulaştırma masrafları gerekse arazi düzenlemesi nedeniyle oluşacak hafriyat masrafları göz önüne alındığında burasının park alanı olarak planlanmasının belediyeye çok fazla mali yük getireceği, kot farkı, eğim ve yüz ölçümü olarak küçük olması nedenleriyle park alanı olarak kullanılmasının mümkün olmadığı, burada yapılacak 5-6 katlı bina nedeni ile ortaya çıkacak nüfus artışının ulaşımı olumsuz etkilemesinin mümkün olmadığı, yerleşime uygun alanda bulunan ve altından metro hattı geçen taşınmazının üzerinde yapılaşmaya engel bir durumun bulunmadığı, imar planı değişikliği yapılmasında sakınca olmadığına ilişkin kurum görüşlerinin bulunduğu, çevrede fazla miktarda park ve dinlenme alanı bulunduğundan bu alanın park alanı olarak planlanmasına ihtiyaç olmadığı, nazım imar planında park alanı fonksiyonunun konut alanı olarak değiştirilmesi gerektiği yolundaki iddialarla bakılan davanın açıldığı, bu iddialar kapsamında dava konusu işlemin mahiyetinin mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerekli kıldığı, dava konusu işlemin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının, taşınmazın bir kısmının altından geçecek şekilde planlanan raylı sistem metro hattının taşınmaz üzerinde yapılaşmaya engel olup olmayacağının, bu metro hattı üzerindeki yapılaşma durumununda incelenmesi suretiyle açıklığa kavuşturulmasının özel bir teknik bilgiyi gerektirdiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, mahkemece konusunda uzman kişilerden oluşturulan bir bilirkişi kuruluna mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra alınan rapor değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davanın reddi yolunda İdare Mahkemesince verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, yukarıda aktarılan mevzuat hükmüne göre idari işlemlere karşı açılan iptal davalarında, taraflardan birinin talebi üzerine duruşma yapılmasının zorunlu olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, iptal davası olarak görülen mevcut uyuşmazlıkta davacı vekili tarafından dava dilekçesinde duruşma talebinde bulunulduğu ve bu isteminden vazgeçilmediği halde duruşma yapılmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince duruşma yapılmaksızın verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararında bu yönüyle de usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 16/02/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.