Danıştay Kararı 6. Daire 2018/4999 E. 2022/1616 K. 16.02.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2018/4999 E.  ,  2022/1616 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ALTINCI DAİRE

Esas No : 2018/4999

Karar No : 2022/1616

DAVALILAR : 1- … Bakanlığı

VEKİLİ : Av. …

: 2- …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardında “yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırılmasına” ilişkin değişikliğin, yapı ruhsatı formu eki Föy2/a açıklamalardaki “…mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur…” şeklinde düzenlemenin ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı Föy2/A ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı Föy2’deki; “ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi” şeklindeki düzenlemenin kaldırılmasına ilişkin değişikliğin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Yapı ruhsatı formundan yapı sahibinin, müteahhidin, şantiye şefinin, proje müellifleri ve fenni mesullerin ıslak imzalarının kaldırılması nedeniyle ruhsat veren idarelerin denetiminin zayıflayacağı, proje müelliflerinin telif haklarının yok sayıldığı imzalamadıkları bir formdan sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine ilişkin düzenlemesinin kaldırılmasının İmar Kanunu’nun 28. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALI …’NIN SAVUNMASI : Davanın süresinde açılmadığı, imzaların kaldırılmasının temel gerekçesinin bürokrasinin azaltılması olduğu, kaldı ki yapı ruhsatı düzenleme aşamasında ilgili kişilerden taahhütname alındığından sorumlulukların bu çerçevede devam ettiği, proje müelliflerinin telif haklarına ilişkin dava dilekçesinde yer alan iddialara karşılık olarak ise taraf ile müellif arasında imzalan proje sözleşmesinde telif hakkının devrine ilişkin hükmün bulunması zorunluluğu bulunduğundan, proje müelliflerinin herhangi bir hakkının ihlal edilmediği, ayrıca ruhsatın usulüne uygun düzenlenmesinden sorumlu tutulmayacakları, ruhsat formları ilgili meslek odasına gönderilmese de mevzuat uyarınca kontrol mekanizmasının oluşturulmuş olduğu savunulmuştur.

DAVALI …’NÜN SAVUNMASI : 11.12.2001 tarihli Bakanlar Kurulu prensip kararı ile “Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde oluşturulan Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) Teknik Komiteler Eylem Planı’nın iki sayılı Eyleminde yer alan ‘Başta belediyeler olmak üzere imar planı onaylayan ve inşaat izinlerini veren kurum ve kuruluşlardaki bürokratik gecikmelerin azaltılması’ ve Hükümetin 180 günlük eylem planında yer alan ‘İnşaat izin süreçlerinin kısaltılması ve hızlandırılması amacına yönelik olarak yapı ruhsatı formunda yer alan 20 adet imza sayısının 1 (bir)’e indirilmesi eylemi’ kapsamında bürokratik gecikmelerin önlenmesi amacıyla dava konusu işlemlerin kabul edildiği, öte yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca 28.10.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ekinde yapı ruhsatları ve yapı kullanma izni belgelerine ilişkin TS 8737 ve TS 10970 standartalrı bünyesinde “yapı kullanma izni belgesi formu” ve “yapı ruhsatı formunun” yayımlandığı, anılan her iki standardın da iptali istemiyle ilk TSE Teknik Kurulu programına sevk edilmesinin gündemde olduğu, açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptali talebinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu edilen düzenlemelerin İmar Kanunu’nun 28. maddesine, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 55. maddesine ve Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ :Dava, TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardında “yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırılmasına” ilişkin değişikliğin, yapı ruhsatı formu eki Föy2/a açıklamalardaki “…mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur…” şeklinde düzenlemenin ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı Föy2/A ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı Föy2’deki; “ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi” şeklindeki düzenlemenin kaldırılmasına ilişkin değişikliğin iptali istemiyle açılmıştır.

Davalı Şehircilik ve Çevre Bakanlığının süre itirazı yerinde görülmemiştir.

3194 sayılı İmar Kanununun “Müelliflik, fenni mesuliyet, şantiye şefliği, yapı müteahhitliği ve kayıtlar” başlıklı 28. maddesinin, beşinci fıkrasında: “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.” hükmüne, onuncu fıkrasında: “Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı sahibi, fenni mesuller ve ilgili idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile tamamlandığı belirlenen, ancak, yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarının ve diğer sorumluluklarının gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle yapı kullanma izin belgesi verilmesi işlemleri tamamlanamayan yapılar için, yapının müteahhidi olmayan yapı sahibinin talebi üzerine, ilgili idarece durum tespit edilerek yapı kullanma izin belgesi verilir. Bu belgenin bir örneği, ilgili kurumlara ve ilgililerin kayıtlarına işlenmek ve değerlendirilmek üzere ilgili meslek odalarına ve Bakanlığa gönderilir.” kuralı yer almış; Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin “Yapı ruhsatı işlemleri” başlıklı 55. maddesinin 11. fıkrasında: “Ruhsat eki projeleri değiştirir nitelikteki ruhsat başvuruları hariç ruhsat süresi içerisinde; yapı sahibi, müteahhidi, şantiye şefi ve fenni mesul değişikliği başvurularında ruhsat eki projelerin yeniden onaylanması etüt ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının yeniden alınması gerekli değildir.” kuralı, “Yapı projeleri” başlıklı 57. maddesinin 19. fıkrasında: “İlgili meslek odaları, hakkında süreli veya süresiz kısıtlılığı bulunan veya üyeliği sona eren üyelerini derhal elektronik ortamda ve yazı ile merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirir.” kuralları getirilmiş; Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin “Yapı denetim kuruluşunun görev ve sorumlulukları” başlıklı 5. maddesinin 2/b bendinde de; ”Proje ve uygulama denetçisi mimar ve mühendisler aracılığıyla, proje müelliflerince hazırlanan uygulama projelerinin ve hesaplarının, mühendislik ve mimarlık proje düzenleme esaslarına, imar planına, imar yönetmeliklerine ve diğer mevzuata, şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol eder, proje müelliflerinin ilgili meslek odasına üyeliğinin devam ettiğine dair taahhütnamesi ile mesleki kısıtlılığının olmadığına dair taahhütnamesinin olup olmadığını kontrol eder. İdareler sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgileri her ayın ilk haftası içinde ilgili meslek odalarına bildirir. “ kuralı yer almıştır.

Yukarıda anılan 3194 sayılı Kanun’un 28. maddesinin 5. fıkrası uyarınca fenni mesullerin uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak zorunda oldukları kuralı açıkça yer almasına rağmen, dava konusu değişikliklerle, mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumlu olduğu, yapı sahibinin, müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının ve ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesine ilişkin düzenlemelerin kaldırılmasında anılan Yasa hükmü ve mevzuat kurallarına uygunluk görülmemiştir.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 55. maddesinde yapı ruhsatı eki yapı ruhsatı eki projeleri değiştirir nitelikteki ruhsat başvuruları hariç olmak üzere ruhsat süresi içerisinde; yapı sahibi, müteahhidi, şantiye şefi ve fenni mesul değişikliği başvurularında ruhsat eki projelerin yeniden onaylanması ile etüt ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının yeniden alınmasının gerekli olmadığı kural, yapı ruhsatında ve projelerde imzası bulunan kişilerin değişikliği durumunda projelerin yeniden onaylanmasının ve yapı ruhsatındaki imzaların yeniden alınmasının ise zorunlu olmadığına ilişkin olup, yapı ruhsatının ilk düzenlendiği aşamada imzaların alınmasının zorunluluğunu kaldırmamıştır.

Ayrıca, 14.06.2015 tarihl ve 29386 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan TS 8737 Yapı Ruhsatı ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standartları ile ilgili Tebliğin 2. maddesi ile TC 8737 Yapı Ruhsatı Standart metnindeki Föy 2/a bölümündeki “Yapı inşasına başlanıldığında; ruhsat formunun inşaata başlama tarihi de işlenerek bu tarihten itibaren onaylı birer örneği bir ay içinde ilgili meslek odalarına gönderilecektir.” cümlesinin kaldırılmasına ilişkin işlem Danıştay Altıncı Dairesinin 14.01.2019 tarihli E:2015/8145 K:2019/182 kararıyla hukuka aykırı bulunarak iptal edilmesine rağmen, dava konusu değişiklikle iptal edilen işleme paralel bir düzenleme getirilmesi, yargı kararının uygulanmaması anlamını taşımaktadır.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 29.10.2021 tarihli ve 31643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 85 sayılı Bazı Cumhurbaşkanlığı Kararnamelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 1. maddesi ile 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin Altıncı Kısmının Dördüncü Bölümünün başlığının Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2. maddesi ile de aynı Kararnamenin 97. maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Çevre ve Şehircilik” ibaresinin “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği” şeklinde değiştirildiği görüldüğünden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının davalı olarak belirlenmesi suretiyle işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

USUL YÖNÜNDEN: TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardına ve TS 8737 “yapı Ruhsatı” Standardına İlişkin Tebliğ’in 02.05.2018 tarihli Resmi Gazete de yayımlanması üzerine 20.06.2018 tarihinde görülmekte olan davanın süresinde açıldığı anlaşılmıştır.

ESAS YÖNÜNDEN:

MADDİ OLAY : TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardının “yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırılmasına” ilişkin değişikliğin, Föy2/A yapı ruhsatı formu eki açıklamalardaki “mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur.” şeklinde düzenlemenin ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı Föy2/A ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi standardı Föy2’deki; “ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi” şeklindeki düzenlemenin kaldırılmasına ilişkin değişikliğin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: 3194 sayılı Kanun’un “Müelliflik, fenni mesuliyet, şantiye şefliği, yapı müteahhitliği ve kayıtlar” başlıklı 28. maddesinin 5. fıkrasında: “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.”, 10. fıkrasında: “Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı sahibi, fenni mesuller ve ilgili idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile tamamlandığı belirlenen, ancak, yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarının ve diğer sorumluluklarının gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle yapı kullanma izin belgesi verilmesi işlemleri tamamlanamayan yapılar için, yapının müteahhidi olmayan yapı sahibinin talebi üzerine, ilgili idarece durum tespit edilerek yapı kullanma izin belgesi verilir. Bu belgenin bir örneği, ilgili kurumlara ve ilgililerin kayıtlarına işlenmek ve değerlendirilmek üzere ilgili meslek odalarına ve Bakanlığa gönderilir” hükmü,

– 6235 sayılı Kanun’un “Umumi hükümler” başlıklı 33. maddesinde: “Türkiye’de mühendislik ve mimarlık meslekleri mensupları mesleklerinin icrasını iktiza ettiren işlerle meşgul olabilmeleri ve mesleki tedrisat yapabilmeleri için ihdisasına uygun bir odaya kaydolmak ve azalık vasfını muhafaza etmek mecburiyetindedirler.” hükmü,

-“İdari müeyyideler” başlıklı 42. maddenin 9. fıkrasında: “Müelliflerin, fenni mesul mimar ve mühendislerin, yapı müteahhitlerinin, şantiye şefi mimar ve mühendislerin, imar mevzuatına aykırı fiillerinden dolayı verilen cezaları ve haklarındaki kesinleşmiş mahkeme kararları, kendi kayıtlarına işlenmek ve ilgili mevzuata göre cezai işlem yapılmak üzere, üyesi bulundukları meslek odasına ve Bakanlığa ilgili idarece bildirilir. Bu kişiler, verilen ceza süresi içinde yeni bir iş üstlenemez. “hükmü yer almaktadır.

– Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 4. Maddesinde: “şşş) Sicil durum taahhütnamesi: Proje müelliflerinin, şantiye şeflerinin, fenni mesullerin, müteahhitlerin mesleki kısıtlılığının olmadığını ve yetki sınırını aşmadığını taahhüt ettiği beyannameyi” ifade etmektedir.

– Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin “Yapı ruhsatı işlemleri” başlıklı 55. maddesinin 11. fıkrasında: “Ruhsat eki projeleri değiştirir nitelikteki ruhsat başvuruları hariç ruhsat süresi içerisinde; yapı sahibi, müteahhidi, şantiye şefi ve fenni mesul değişikliği başvurularında ruhsat eki projelerin yeniden onaylanması etüt ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının yeniden alınması gerekli değildir.” kuralı, “Yapı projeleri” başlıklı 57. maddesinin 19. fıkrasında: “İlgili meslek odaları, hakkında süreli veya süresiz kısıtlılığı bulunan veya üyeliği sona eren üyelerini derhal elektronik ortamda ve yazı ile merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara bildirir.”, 20. fıkrasında: “İdare yapı ruhsatı düzenleme aşamasında her proje için, proje müelliflerinden, fenni mesullerden ve fen adamlarından, şantiye şefleri ile yapı müteahhitlerinden mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyet haklarının kısıtlı olmadığına ilişkin Ek-1 ve Ek-8’de yer alan sicil durum taahhütnamesini ister. Gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilen mimar ve mühendislerin işlemleri tazmin ve hukuki sorumluluğu kendilerine ait olmak üzere iptal edilir ve bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulur.”, “Fenni mesuliyet” başlıklı 68. maddesinin 8. fıkrasında: ” İdare; aynı zamanda, kanuna ve mevzuata aykırı uygulama nedeniyle süreli olarak faaliyetleri kısıtlanan fenni mesullerin bu durumu hakkında bilgilenmek ve aşağıda belirlenen inşaat alanı sınırlamalarının denetimini sağlamak üzere, ilgili fenni mesulce düzenlenen, sicil durum taahhütnamesini ve fenni mesuliyet üstlenilen işin adı ile fenni mesulün üzerinde bulunan fenni mesuliyete ilişkin inşaat alanını (m2) belirtir belgeyi ister.” 9. fıkrasında ise: “İlgili meslek odaları, 6235 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) ve (d) bentlerine istinaden aynı Kanunun 27 nci maddesi uyarınca Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Yüksek Haysiyet Divanı tarafından on beş günden altı aya kadar serbest sanat icrasından men’i veya Odadan ihraç kararı alınan veya istifa ederek üyeliğini veya büro tescilini sona erdiren veya adına büro tescili bulunup vefat eden üyelerini derhal merkez yapı denetim komisyonu ile bütün ilgili yerlere ve kuruluşlara elektronik ortamda bildirir. Bu bilgilerin aynı zamanda Bakanlığa yazılı olarak gönderilmesi zorunludur. İlgili idareler, mimar ve mühendislerin kısıtlılık durumunu Bakanlığın yapı denetim sisteminden kontrol ederek yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgelerini düzenler.” kuralına yer verilmiştir.

-Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin “Yapı denetim kuruluşunun görev ve sorumlulukları” başlıklı 5. maddesinin 2/b bendinde : ”Proje ve uygulama denetçisi mimar ve mühendisler aracılığıyla, proje müelliflerince hazırlanan uygulama projelerinin ve hesaplarının, mühendislik ve mimarlık proje düzenleme esaslarına, imar planına, imar yönetmeliklerine ve diğer mevzuata, şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol eder, proje müelliflerinin ilgili meslek odasına üyeliğinin devam ettiğine dair taahhütnamesi ile mesleki kısıtlılığının olmadığına dair taahhütnamesinin olup olmadığını kontrol eder. İdareler sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgileri her ayın ilk haftası içinde ilgili meslek odalarına bildirir. “ kuralı yer almıştır.

– TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardına ve TS 8737 “Yapı Ruhsatı” Standardına İlişkin Tebliğ’in “Yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi kullanım zorunluluğu başlıklı” 2. maddesinde: “(1) Türk Standardları Enstitüsü Teknik Kurulunun 18/12/2017 tarihli toplantısında kabul edilen TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı,

(2) Türk Standardları Enstitüsü Teknik Kurulunun 19/07/2012 tarihli toplantısında kabul edilen TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi standardı,

(3) Türk Standardları Enstitüsü Teknik Kurulunun 22/5/2017 tarihli toplantısında tadil edilen TS 10970/T3 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi standardı bu Tebliğin Resmî Gazete’de yayımı tarihinde mecburi uygulamaya konulur.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: 3194 sayılı Kanun’un amacı, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak olup, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak imar planları ile inşa edilecek resmi ve özel bütün yapılar anılan Kanun hükümlerine tabidir

Kanun kapsamındaki bütün yapılar açısından ise, istisnalar haricinde yapı ruhsatı alınması mecburidir.

Bir taşınmaz üzerinde yapı yapılabilmesi için kural olarak taşınmazın imar planı kapsamında fonksiyonun belirlenmesi gerekmekte, daha sonra imar planına dayalı olarak yapılacak uygulama işlemleri (parselasyon, ifraz- tevhit vb.) neticesinde taşınmazın inşaata elverişli hale gelmesi sağlanmalıdır.

Yapı sahiplerince, inşa edilecek yapıya ilişkin öncelikle dilekçe ile ilgili idareye müracaat edilmekte ve başvuru esnasında tapu, mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri ile aranan diğer belgelerin idareye sunulması gerekmektedir.

Yapının, düzenlenecek yapı ruhsatına ve eki projelere uygun şekilde inşa edilmesi mevzuata göre de zorunludur.

Zira deprem kuşağında yer alan Ülkemiz açısından sağlıklı bir çevre ile can ve mal güvenliğinin sağlanabilmesini teminin yukarıda yer verilen sürecin düzgün şekilde işletilmesi gerekmektedir.

Anılan zincirleme süreçte ise, işin içerisine farklı süjeler girmekte olup, yapıların fen bakımından düzgün yapılabilmesi açısından fenni mesullerin (inşaat, elektrik mühendisi vb.) sorumluluğu önem kazanmaktadır.

Bu itibarla, görülmekte olan davada, uyuşmazlığa konu üç farklı nitelikteki düzenlemenin hukuka uygunluk denetimi yapılırken; davacı tarafın iddiası, davalıların savunmaları ve Dairemizin değerlendirmesine yer verilmek suretiyle inceleme yapılacaktır.

I- Yapı ruhsatı formlarında yapı sahibinin, müteahhidin, şantiye şefinin, proje müellifleri ve fenni mesullerin imzalarının bulunduğu hanelerin kaldırılmasına yönelik değişiklik açısından:

a) Davacı tarafın iddiası: Yapı ruhsatı formlarında yapı sahibinin, müteahhidin, şantiye şefinin, proje müellifleri ve fenni mesullerin ıslak imzalarının bulunduğu haneler kaldırıldığı, sadece anılan kişilere ilişkin bilgilerin yer aldığı kısımların kaldığı; bu nedenle, yapı üretim sürecinde yer alan mühendis ve mimarların mesleki emek ve tecrübeleri ile ürettiği projeleri üzerinde tasarruflarının kısıtlandığı, yapı denetim olanağının yok edildiği, sahteciliğin önünün açıldığı, uygulamada yargı yoluna taşınan soruşturmaların var olduğu, örneğin inşaat sahasına gidemeyecek durumda olan kişilerin diplomalarını kiralamak suretiyle denetçi olarak gösterildiklerinin tespit edildiği, bu durumun can ve mal kaybı ile doğrudan bağlantılı olduğu ileri sürülmektedir.

Öte yandan, 5846 sayılı Kanun uyarınca, ruhsata atılacak imza ile proje müelliflerince projeye izin verilmiş sayılacağından, müelliflerin imzalarının formdan kaldırılması, telif haklarının ihlaline neden olacağı ileri sürülmüştür.

Ayrıca değişiklikler ile mühendis ve mimarların yapı ruhsatları üzerindeki denetimlerinin yok edilmesinin yanı sıra, yapı sahiplerinin de imzasının kaldırılması nedeniyle yapı sahibince hangi projeye dayalı ruhsat alındığının kontrol edilememesi sonucuna ulaşılacağı, idarelerin de denetiminin zayıflayacağı ortada olup, düzenlemelerde kamu yararına uyarlık bulunmadığı gibi, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 55. maddesinin 11. fıkrasına da aykırılık bulunduğu iddia edilmektedir.

b) Davalı tarafın savunması: İmar Kanunu ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan düzenlemelerde yetkili kişileri tarafından “taahhütname” düzenlemedikçe yapı ruhsatı düzenlenemeyeceği hüküm altına alındığı, anılan Yönetmeliğin 57. maddesinin 20. fıkrasında; idarelerce, yapı ruhsatı düzenleme aşamasında her proje için, proje müelliflerinden, fenni mesullerden ve fen adamlarından, şantiye şefleri ile yapı müteahhitlerinden mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya süresiz olarak mesleki faaliyet haklarının kısıtlı olmadığına ilişkin Yönetmelik ekinde yer alan Ek-1 ve Ek-8 sayılı sicil durum taahhütnamesinin isteneceği, gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu tespit edilen mimar ve mühendislerin işlemlerinin ise tazmin ve hukuki sorumluluğu kendilerine ait olmak üzere iptal edileceği ve bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulacağının kurala bağlandığı belirtilmektedir.

Öte yandan, Yönetmelik ekinde yer alan yapı ruhsatı formunda da;”3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili maddelerine göre işlemleri tamamlanmış olup, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, proje müelliflerinin, fenni mesullerin ve/veya yapı denetim kuruluşunun yetkili yapı sorumlularının taahhütnameleri alınarak yapı ruhsatı verilmiştir. Taahhütnamelerde yer alan imzalar, imar mevzuatı kapsamında belirlenen sorumluluklar ve ilgililer arasında yapılan ruhsat eki sözleşmeler açısından taahhüt niteliği taşımaktadır…” ifadesine de yer verildiğinden, yapı ruhsatı formunda imzalar alınmasa da, ilgili kişilerin sorumlulukları devam edeceğinden yapı sürecine ilişkin denetimin zayıflayacağına ilişkin iddiaların dayanağı bulunmadığı savunulmaktadır.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 55. maddesinin 11. fıkrasının ise, dava konusu edilen düzenlemelerden önce mevcut olan bir kural olup, anılan maddenin yeni düzenlemeye göre revize edileceği belirtilmiştir.

Yine yapı ruhsatı alınması aşamasında mimari projenin zaten yapı sahibince idareye sunulduğu açık olup, yapı ruhsatında imzasının kaldırılması nedeniyle yapı sahibince hangi projeye ilişkin ruhsat alındığının kontrol edilemeyeceği iddiasınında mesnedinin bulunmadığı beyan edilmiştir.

Proje müellifleri açısından ileri sürülen iddialara ilişkin olarak ise, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 66. maddesinin 10. fıkrasında: “Bu Yönetmelik kapsamında müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eseri telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunludur. Sözleşme olmadığı veya sözleşmede herhangi bir hükmün yer almadığı takdirde, müellifin fikir ve sanat eseri telif hakkından 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca feragat ettiği varsayılır.” kuralına yer verilmiş olup, müellif ile akdedilen proje sözleşmesinde fikir ve sanat eserinin telif hakkının devrine ilişkin hükmün yer alması zorunluluğu getirilerek telif haklarının korunduğu, projelerin başka müelliflerce tadil edilmesinin sözleşme aşamasında engellendiği savunulmuştur.

c-Dairemizin değerlendirmesi: Dava dosyasının ve Danıştay Altıncı Dairesinin E:2018/5260 sayılı dosyasının birlikte değerlendirilmesinden, 3194 sayılı Kanun’un 28. maddesinin 5. fıkrası uyarınca fenni mesullerin uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.

Öte yandan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 55. maddesinde yapı ruhsatı eki yapı ruhsatı eki projeleri değiştirir nitelikteki ruhsat başvuruları hariç olmak üzere ruhsat süresi içerisinde; yapı sahibi, müteahhidi, şantiye şefi ve fenni mesul değişikliği başvurularında ruhsat eki projelerin yeniden onaylanması ile etüt ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının yeniden alınmasının gerekli olmadığı kurala bağlanmıştır.

Yukarıda yer verilen 28. maddede yapı kullanma izin belgelerinin imzalanılması mecburiyeti kanun koyucu tarafından sarih şekilde düzenlenmekte iken, anılan belgenin düzenlenme sürecinin yapı ruhsatından da sonraki aşama olduğu dikkate alındığında, fenni mesullerin yapı ruhsatlarında bulunması gereken imzalarının formlardan kaldırılmasında mevzuata uyarlık bulunmamıştır.

Yönetmelik ekinde yer alan yapı kullanma izni belgesi formlarında halen ilgili kişilerin imza hanelerinin bulunduğu görüldüğünden, yapı ruhsatı formunda belirtilen imzalarının kaldırılmasında, idareler tarafından bürokrasinin azaltılması amacı haricinde teknik veya hukuki bir gerekçe ileri sürülememiştir.

Öte yandan yapı ruhsatında ve projelerde imzası bulunan kişilerin değişikliği durumunda projelerin yeniden onaylanmasının ve yapı ruhsatındaki imzaların yeniden alınmasının ise zorunlu olmadığının düzenlendiği yönetmelik hükmünün de yorumundan, yapı ruhsatının ilk düzenlendiği aşamada imzaların alınmasının zorunlu olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

Kaldı ki davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının savunma dilekçesinde Yönetmeliğin bu hükmünün revize edileceği beyan edilmekle, dava konusu edilen düzenlemelerin mevzuata aykırılığı davalı idarece de dile getirilmiştir.

Bu itibarla anılan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, fenni mesullerin (veya müellif, yapı müteahhidi vb.) yapı ruhsatı alınması sürecinde sorumlulukları yalnızca projelerin hazırlanması veya taahhütname düzenlenmesi ile sınırlı olmayıp, tüm o sürecin belgeye bağlandığı yapı ruhsatlarında imza atılması suretiyle yapıya ilişkin hususların hukuka ve fenne uygun olduklarının onaylanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Son olarak yapı kullanma izin belgeleri, yapının ruhsat eki projelerine uygun olarak tamamlandığını gösteren ve yapının kullanımına izin veren onaylı belgeyi ifade etmekte olup, fenni mesullerin ve proje müelliflerinin yapı ruhsatı formundan imzalarının kaldırılması neticesinde, yapıya ilişkin yapı ruhsatı formu anılan kişilerin imzasına sunulmayacak olup, yapı kullanma izni belgelerinin bu kişiler tarafından imzalanmaya devam edilmesi sonucu ortaya çıkacağından, yapının inşa aşamasından kullanımına kadar olan zincirleme süreçte bir kopukluk da meydana gelmektedir.

Zira yönetmelik ekinde yer alan yapı kullanma izin belgelerinde halen bahse konu kişilerin imza hanelerinin yer aldığı kısımlar bulunduğundan, dava konusu düzenlemelerde bu açıdan da hukuka ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan, davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, yapı ruhsatı aşamasından önce düzenlenen taahhütnamelerde imzaları bulunan kişilerin sorumluluklarının buradan doğduğu ve yapı ruhsatlarında yeniden imzalarının alınmasının gerekli olmadığı savunulmuş ise de; Dairemizin E:2018/5260 sayılı dava dosyasına, davacı yanında müdahil olarak davaya katılan İnşaat Mühendisleri Odasınca sunulan belgelerin incelenmesinden, uygulamada idareye sunulan taahhütnamelerinde sahte olabilme ihtimalinin bulunduğu görüldüğünden, yapılaşmaya ilişkin sürecin can ve mal güvenliği açısından hayati olduğu dikkate alındığında, fenni mesullerin, şantiye şeflerinin ve proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının bulunması son derece önem arz etmektedir.

II- Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan “Yapı Ruhsatı Formu Eki:Açıklamalar” da düzenlenen; “…. Mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur…” ibaresi yönünden davanın değerlendirilmesinden:

a) Davacı tarafın iddiası: Mimari proje müelliflerinin imzalamadıkları hatta hiç görmeyecekleri bir belgenin düzenlenmesinden sorumlu tutulmalarının hukuk kuralları ile bağdaşmadığı, ilgili idarelerin veya meslek odalarının birlikte yürütmesi gerektiği süreçteki sorumluluğun anılan kişilere de yüklenmesinin mümkün olmadığı, öte yandan proje müelliflerinin imzalarının yapı ruhsatı sürecinden çıkarılması nedeniyle, sahte müelliflerin ortaya çıkması, cezalı müelliflerin cezalı oldukları dönemde yapım ve ruhsat işlemlerini devam ettirmeleri gibi olumsuzlukların ortaya çıkacağı, yapı ruhsatı formlarının usulüne uygun düzenlenmesinden ancak belgeyi düzenleyen idarelerin sorumlu tutulabileceği iddia edilmektedir.

b) Davalı tarafın savunması: Uyuşmazlık konusu edilen ibarenin, yapı ruhsatında müelliflerinin imzalarının alınmasının zorunlu olduğu dönemde getirilen bir hüküm olduğu, artık yapı ruhsatında imzası bulunmayan mimari proje müelliflerinin yapı ruhsatının düzenlenmesinden sorumlu tutulmayacağı, sorumluluğun sadece verdikleri taahhütnameler kapsamında bulunduğu savunulmuştur.

c-Dairemizin değerlendirmesi: Uyuşmazlık yönünden dava dosyasının ve Danıştay Altıncı Dairesinin E:2018/5260 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden, Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ekinde yer alan yapı ruhsatı formuna ilişkin açıklamalar kısmında; “Yapı Ruhsatı formu usulüne uygun olarak düzenlenmek zorundadır. Mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur. Yeterli olmayan bölümler için, yalnızca o bölümü kullanmak koşulu ile ek form düzenlenecek olup, düzenlenecek ek form mutlaka aynı ruhsat tarih ve numarası yazılarak idarece onaylanacak ve ilgili kurum ve kuruluşlara gönderilecektir.” düzenlemesi yer almıştır.

Dava konusu edilen düzenlemeler bütün halinde değerlendirildiğinde, yapı ruhsatlarından ilgili kişilerin imzalarının kaldırıldığı, ancak yapı ruhsatına ilişkin açıklamaların yer aldığı föylerde getirilen değişikliklere paralel şekilde düzenlemeler yapılmadığı, açıklamaların eski hali ile devam ettirildiği görülmektedir.

Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca, uyuşmazlık konusu edilen ibarenin değişikliklerden önceki hale ilişkin olduğu belirtilmiş ve proje müelliflerinin yapı ruhsatı formunun düzenlenmesinden sorumlu tutulmayacakları, sorumluluklarının yalnızca taahhütnamelere dayalı olduğu savunulmakla birlikte, yapı ruhsatında imzası bulunmayacak müellifler açısından hem yapı ruhsatı formunun düzenlenmesinden sorumlu kılınmaları açısından hem de form ile form eki açıklamalarda çelişki bulunması yönünden dava konusu ibarede hukuka uyarlık görümemiştir.

Kaldı ki I. bölümde yer verilen değerlendirmeler uyarınca, proje müelliflerinin yapı ruhsatlarında imzalarının bulunması gerekmektedir.

III- Yapı ruhsatı formlarında, ruhsat formalarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odalarına gönderilmesine ilişkin düzenlemeye yer verilmemiş olması açısından uyuşmazlığın değerlendirilmesinden:

a) Davacı tarafın iddiası: İmar Kanunu’nun 28. maddesinin 5 ve 10. fıkrası, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin 5. maddesinin 2-b kuralı, 6235 sayılı Kanun’un 33. maddesi uyarınca da mimar ve mühendislerin kayıtlarını tutma görevi bulunan odalar açısından, anılan hükümlerin uygulanabilmesi için ruhsat veren makamlar ile mimar ve mühendislerin sicillerini tutan meslek odalarının işbirliği içinde olmaları gerektiği, formlardan ilgili ibarenin çıkarılmasının mevzuata aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Öte yandan, Danıştay Altıncı Dairesinin E:2015/8145 sayılı dosyasında uyuşmazlık konusu ibarelerin formlarından kaldırılmasına ilişkin açılan davada, verilen yürütmenin durdurulması kararına yapılan itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun E:2017/1050 sayılı kararı ile reddedildiği, görülmekte olan uyuşmazlıkta yargı kararına uyulmadığı, meslek odası ile üye arasındaki ilişkinin ortadan kaldırıldığı, bir meslek mensubunun odaya üye olmadan ve büro açmasına gerek olmadan yapı faaliyetlerinde görev alması, proje müellifi, şantiye şefi, fenni mesul veya denetçi olabilmelerinin önünün açıldığı; belediyelerinde, mesleği yapma yetkisi bulunmayan şahıslar tarafından yürütülen yapı faaliyetleri için yapı ruhsatı düzenleyecekleri iddia edilmektedir.

b) Davalı tarafın savunması: İmar Kanunu’nun 28/5. maddesi ile 42/9. maddesi, Planlı Alanalar İmar Yönetmeliğinin 4. maddesinin 1/şşş bendi, 57. maddesinin 19., 20. fıkraları ile 68. maddesinin 8. ve 9. fıkraları, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nin de 5. maddesi uyarınca mimar ve mühendislerin meslek ve sanatlarını icra edebilmeleri için ilgili meslek odalarına kayıt zorunlulukları bulunmakta olduğu, yine ilgili odaların haklarında süreli veya süresiz kısıtlılığı bulunan veya üyeliği sona eren kişilerin derhal elektronik ortamda ve yazı ile merkez yapı denetim komisyonuna, bütün ilgili yerlere bildirileceği, idarelerce de fenni mesullerin kısıtlılık durumunu yapı denetim sisteminden takip edileceği, dolayısı ile kontrol mekanizmasının bu şekilde kurulduğu ortada olup, formlarda bu ibareler yer almasa bile anılan mevzuat hükümleri uyarınca ilgili idarelerin yapıya ilişkin bilgilerin meslek odasına bildirim yükümlülüğünün bulunduğu savunulmaktadır.

c-Dairemizin değerlendirmesi: Bu iddia yönünden görülmekte olan dava dosyasının ve Dairemizin E:2013/6220, E:2013/5763, E:2015/8145 sayılı dosyalarının birlikte incelenmesinden, 15.08.2012 tarihli, 28385 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgesi Kullanılmasına İlişkin Mecburi Standard Tebliği” uyarınca uygulamaya koyulan T.S 8737 Yapı Ruhsatı Standart metnindeki Föy 2/a’nın açıklamalar kısmında: “Yapı inşasına başlanıldığında; ruhsat formunun inşaata başlama tarihi de işlenerek bu tarihten itibaren onaylı birer örneği bir ay içinde ilgili meslek odalarına gönderilecektir.” ifadesine, T.S 10970 Yapı Kullanma İzin Belgesi Standart metnindeki Föy 2’nin açıklamalar kısmında da benzer şekilde: “Ayrıca formun onaylı birer örneği bir ay içinde ilgili meslek odalarına gönderilecektir.” ifadesine yer verilmekte iken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının 20.06.2014 tarihli, 123350 sayılı dağıtımlı yazısı ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinin ondördüncü fıkrasında yer alan “İdareler sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgileri her ayın ilk haftası içinde ilgili meslek odalarına bildirir.” cümlesinin, 01.06.2013 tarihli, 28664 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 42. maddesi ile kaldırılması, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni formlarının Ulusal Adres Veri Tabanı platformundan anlık sorgulama ve raporlama yapılabilmesi, ayrıca kırtasiyeciliğin azaltılması gerektiği gerekçe gösterilerek, T.S 8737 sayılı Yapı Ruhsatı ve T.S 10970 sayılı Yapı Kullanma İzin Belgesi Formunun ekinde yer alan söz konusu ifadelerin kaldırılmasının talep edildiği görülmüştür.

Bu talebe Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün 24.07.2014 tarihli, 9885 sayılı yazısı ile uygun görüş verilmesi üzerine, tebliğ değişikliğinin Resmi Gazetede yayımı üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin E:2015/8145 sayılı dosyasında değişikliklerinin iptalinin istenildiği anlaşılmaktadır.

Görülmekte olan davada ise, 02.05.2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikler uyarınca yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesi formlarında yine anılan ibarelerin yer almadığı anlaşılmıştır.

Dava konusu edilen 02.05.2018 tarihli, 30409 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan TS 10790 Formlar- Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardına ve TS 8737 “Yapı Ruhsatı” Standardına İlişkin Tebliğin “Amaç ve dayanak” başlıklı 1. maddesinde 3194 sayılı İmar Kanunu yasal dayanaklar arasında gösterilmiştir.

Plan, fen, sağlık ve sürdürülebilir çevre şartlarına uygun yapı ve yapılaşma ile projelendirmeye ve denetime ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla ise İmar Kanununa dayalı olarak ise Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği kabul edilmiştir.

Bu nedenle söz konusu tebliğde yer alan hükümlerin sözü edilen mevzuat hükümleri ile uyumlu olması ve aykırı hükümler getirmemesi gerektiği açıktır.

3194 sayılı İmar Kanununun “Müelliflik, fenni mesuliyet, şantiye şefliği, yapı müteahhitliği ve kayıtlar” başlıklı 28. maddesinin, beşinci fıkrasında: “Fenni mesuller, uzmanlık alanlarına göre yapım işlerinin denetimine ilişkin ayrıntılı bütün belgeler ile mimarlık ve mühendislik hizmetleri raporunu idareye vermek ve yapı kullanma izin belgesini imzalamak mecburiyetindedir. Yapıya ilişkin bilgiler, ilgili idarece, etüt ve proje müelliflerinin, fenni mesullerin, yapı müteahhitlerinin ve şantiye şefi mimar veya mühendisin üyesi bulunduğu meslek odasına, üyelik kayıtlarına işlenmek üzere bildirilir.” hükmüne, onuncu fıkrasında: “Fenni mesullerce denetime ilişkin mimarlık ve mühendislik raporları hazırlanan, yapı sahibi, fenni mesuller ve ilgili idare elemanlarının birlikte düzenlediği tespit tutanağı ile tamamlandığı belirlenen, ancak, yapı müteahhidinin yapım işlerinden doğan vergi ve sigorta primi borçlarının ve diğer sorumluluklarının gereğinin yerine getirilmemesi sebebiyle yapı kullanma izin belgesi verilmesi işlemleri tamamlanamayan yapılar için, yapının müteahhidi olmayan yapı sahibinin talebi üzerine, ilgili idarece durum tespit edilerek yapı kullanma izin belgesi verilir. Bu belgenin bir örneği, ilgili kurumlara ve ilgililerin kayıtlarına işlenmek ve değerlendirilmek üzere ilgili meslek odalarına ve Bakanlığa gönderilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda yer verilen yasa hükümlerinden anlaşıldığı üzere, yapıların inşasında sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgilerin ilgili idarelerce, meslek odalarına gönderilmesinin yasanın amir hükmünden kaynaklanan zorunluluk olduğu, yapı ruhsatı ve yapı kullanma izni formlarının ise; imar hukukuna ilişkin idari teamüller ve yargısal içtihatlar bağlamında aynı yasada sözü edilen “Yapıya ilişkin bilgiler” kapsamında yer aldığı hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Öte yandan davalı idarelerce, standart form eki föylerin tadiline ilişkin dava konusu işleme gerekçe olarak Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde yapılan değişiklik gösterilmiş ise de; mezkur yönetmelik değişikliğinin dava konusu edildiği Dairemizin E:2013/6220 sayılı ve E:2013/5763 sayılı dosyalarında davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca verilen savunma dilekçelerinde: “PATİY’in 57. Maddesinin ondördüncü fıkrasından dördüncü cümlenin çıkarılmasının, söz konusu mecburiyetin kaldırıldığı anlamına gelmediği, T.S. 8737 ve T.S. 10970 standart form sayfalarında da, bu formların bir örneğinin meslek odalarına gönderilmesi hususunun zorunlu tutulduğu, yapılan dava konusu düzenleme ile hem yönetmelik hükmü hem de standart form hükmünden kaynaklanan bürokratik işlem yükünün azaltıldığı” belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Dairemizce, yürütmenin durdurulması istemi hakkında verilen 26.09.2013 tarihli, E:2013/6220 sayılı ve 24.05.2017 tarihli, E:2013/5763 sayılı gerekçeli kararlarda da 3194 sayılı İmar Kanunun 28. maddesinin beşinci fıkrası ile öngörülen yükümlülüğün, T.S. 8737 ve T.S. 10970 standart formlarda yer alan uyuşmazlık konusu cümlelerle düzenlenmesi hususu dikkate alınarak, anılan davalarda yürütmenin durdurulması isteminin reddi yolunda hüküm kurulmuş, nihai olarak ise bu kısımlar açısından Dairemizin 08.03.2017 tarihli E:2013/5763 K:2018/2065 sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.

Yine Danıştay Altıncı Dairesinin 25.12.2018 tarihli E:2013/6220 K:2018/10656 sayılı kararı ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde (PATİY) “İdareler sorumluluk alan mimar ve mühendislerin yaptıkları işlemlere ilişkin bilgileri her ayın ilk haftası içinde ilgili meslek odalarına bildirir.” cümlesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin kısma yönelik olarak; İmar Kanununun 28. madde hükmünden kaynaklanan ve yapıya ilişkin belgelerin meslek odalarına gönderilmesi yolunda, ilgili idarelere yüklenen mükellefiyetin yerine getirilmesine yönelik düzenlemenin “Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği” ve “Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgesi Kullanılmasına İlişkin Mecburi Standard Tebliği” eliyle yerine getirildiği, bu hususta PATİY hükümleri ile yeniden bir düzenleme getirilmesinin mükerrerliğe neden olacağı gibi farklı mevzuat kademelerinde çatışmaya da neden olabileceği, bu haliyle söz konusu ibarenin kaldırılmasına ilişkin yönetmelik değişikliğinde imar mevzuatına aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Anılan gerekçe karşısında, idarelere yüklenen bu sorumluluğun Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin Belgesi Kullanılmasına İlişkin Mecburi Standard Tebliği uyarınca yerine getirildiğine hükmedilmiş iken, uyuşmazlık konusu düzenlemeler ile bu ibarelerin formlardan da kaldırılmasında hukuka ve kamu yararına uyarlık görülmemiştir.

Öte yandan, yine Dairemizin 14.01.2019 tarihli E:2015/8145 K:2019/182 kararı uyarınca 14.06.2015 tarihli, 29386 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan TS 8737 Yapı Ruhsatı ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standartları ile ilgili Tebliğin 2. maddesi ile TC 8737 Yapı Ruhsatı Standart metnindeki Föy 2/a bölümündeki “Yapı inşasına başlanıldığında; ruhsat formunun inşaata başlama tarihi de işlenerek bu tarihten itibaren onaylı birer örneği bir ay içinde ilgili meslek odalarına gönderilecektir.” cümlesinin kaldırılmasına ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bu durumda, 3194 sayılı Kanunun 28. maddesinin, Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinin 5. maddesinin amir hükmünü teminen yapı ruhsatı formu ve yapı kullanma izni formu eki föylerde yer alan uyuşmazlık konusu ifadelerin, dava konusu işlemle kaldırılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Dava konusu TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardında “yapı sahibinin, yapı müteahhidinin, şantiye şefinin, yapı denetçilerinin ve proje müelliflerinin ıslak imzalarının kaldırılmasına” ilişkin değişikliğin, yapı ruhsatı formu eki Föy2/a açıklamalardaki “…mimari proje müellifleri diğer görevliler ile birlikte bu formun usulüne uygun doldurulmasından sorumludur…” şeklinde düzenlemenin ve TS 8737 Yapı Ruhsatı Standardı Föy2/A ve TS 10970 Formlar-Yapı Kullanma İzin Belgesi Standardı Föy2’deki; “ruhsat formlarının inşaata başlama tarihi de işlenerek onaylı örneklerinin bir ay içinde ilgili meslek odasına gönderilmesi” şeklindeki düzenlemenin kaldırılmasına ilişkin değişikliklerin İPTALİNE,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …- TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,

4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 16/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.