Danıştay Kararı 6. Daire 2018/4553 E. 2020/7187 K. 07.09.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2018/4553 E.  ,  2020/7187 K.
T.C.

DANIŞTAY

ALTINCI DAİRE

Esas No:2018/4553

Karar No:2020/7187

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF(DAVALI) :… Genel Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: … ili, …ilçesi, … Köyü, … ile …parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarına ‘orman sınırları içindedir’ şerhi konulmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle davacının kendi payına düşen hissesi için …-TL’lik tazminatın kamulaştırmasız el atmanın vuku bulduğu 27/09/1996 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; tazminat isteminin taşınmazların tapu kaydına yapılan orman kadastrosu sonucu şerh konulması işlemine dayandığı, tapu sicilinde yapılan değişikliklere ve tapu kayıtları üzerinde tescil, terkin, tashih ve şerh gibi işlemlere ve bu işleme dayalı tazminata ilişkin davaların görüm ve çözüm yerinin Adliye Mahkemeleri olduğu sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İdarenin işlemi nedeniyle açılan davada idari yargının görevli olduğu bu nedenle Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY : Davacıya miras yoluyla intikal eden … ili, … ilçesi, … Köyü, … ile … parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarına ‘orman sınırları içindedir’ şerhi konulmak suretiyle orman sınırları içerisinde bırakılması nedeniyle kamulaştırmasız el atıldığından bahisle mirastan kendi payına düşen beşte biri için …-TL’lik tazminatın kamulaştırmasız el atmanın vuku bulduğu (27/09/1996) tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle görülmekte olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasa’nın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” kuralına yer verilmiş; temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Anayasanın “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlıklı 169. maddesinde: “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre, Devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

6831 sayılı Orman Kanununun 2/B maddesi ise: “… 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık (antep fıstığı, çam fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları veya otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları orman sınırları dışına çıkartılır.”denilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 1. maddesine göre ancak özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların kamulaştırılabileceği düzenlenmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu’nun ”İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin değişik 1. numaralı bendinde; ”a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,

b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,

c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.” idari dava türleri olarak sayılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14.maddesinin 3.fıkrasının 3.bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; aynı Kanunun 15. maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde ise; adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünde reddine karar verileceği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Uyuşmazlıkta, davacı adına tapu kaydı olan … ili, … ilçesi, … Köyü, … ile … parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarına ‘orman sınırları içindedir’ şerhi konulması nedeniyle kamulaştırmasız el atıldığı ileri sürülerek uğranılan zararın tazminine karar verilmesi istenilmiştir.

Dava konusu taşınmazın kısıtlılığı Orman Kanunundan kaynaklanmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ormanda kalan taşınmazların tapularının iptal edilmesi durumunda kişilere taşınmazın değeriyle orantılı uygun bir tazminat ödenmesi gerektiği yolunda kararları mevcuttur.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Turgut ve Diğerleri/Türkiye Davası(Başvuru No: 1411/03, Strazburg,8 Temmuz 2008) kararında, başvuranların tapuları iptal edilinceye ve Hazine adına tescil edilinceye kadar, taşınmazların hukuken maliki olduklarını ve mülkiyet haklarının tartışmasız delilini teşkil eden sicile güven ilkesinden yararlandıklarını, mülkiyet hakkından kamu yararı bulunması nedeniyle mahkeme kararıyla mahrum kaldıklarını, ancak, Devlet tarafından tazminat ödenmeksizin taşınmazın geri alınmasının orantısız bir müdahale olduğunu ve söz konusu davada tazminat ödememeyi gerektirecek istisnai şartların bulunmadığını kaydederek, kamu yararı ile bireysel haklar arasındaki adil dengenin kurulamadığı gerekçesiyle AİHS’ye Ek 1 No.’lu Protokol’ün 1.maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir. Benzer konudaki 2 Haziran 2009 tarihli ve 343/04 başvuru nolu Hacısalihoğlu-Türkiye kararında da yine aynı sonuca ulaşmıştır.

Yargıtayca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve sözleşme eki Ek 1. Protokol uyarınca tapu kaydının iptalinde kamu yararı bulunduğu, ancak hakkı sona erdirilenlerin karşılıklı hak dengesinin sağlanması için mülkiyet hakkı sahibine tazminat niteliğinde bir bedelin ödenmesinin gerektiği, tapunun iptal edilmesinin yasadışı bir işlemden değil kamu yararını gerçekleştirme amacını taşıyan bir işlemden kaynaklandığı, gerekçeleriyle tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmektedir.

Bütün bu açıklamalar doğrultusunda, ormanların Devlete ait olduğu ve hiçbir zaman özel mülkiyet konusu edilemeyecekleri, orman ile ilgili tapuların iptal edilmesiyle, aslında kanuna aykırı bir durumun düzeltildiği; zira böylesi alanlardaki tapuların Türk Medeni Yasasının 1025. maddesi gereğince “yolsuz tescil” niteliğinde olduğu, zaten devlete ait olan mülkün kamulaştırılmasının mümkün olmadığı, gerek AİHM, gerek Yargıtay kararları doğrultusunda tapuları iptali edilen taşınmazın maliklerine belirli bir tazminat ödenmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.

Somut olayda, ise, taşınmazların tapu kaydı iptal edilmemiştir. Davacı tarafından taşınmazların tapu kaydı üzerinde bulunan ‘orman sınırları içindedir’ şerhi nedeniyle mülkiyet hakkının idarenin bu işlemi nedeniyle kısıtlandığından bahisle bakılan dava açılmıştır.

İdari makam veya merciilerin, idare hukukuna özgü usul ve kurallar çerçevesinde tek yanlı olarak tesis ettiği, kesin ve yürütülmesi zorunlu, ilgililerin hukuki durumlarında değişiklikler meydana getiren ya da var olan bir hukuki durumu değiştiren, kaldıran veya yeni bir hukuki durum ortaya koyan idare işlevine ilişkin tasarrufları, idari işlem olarak adlandırılmaktadır.

Bu itibarla tek yanlı irade beyanıyla tapu siciline şerh verilmesine dayalı idarenin işlemi nedeniyle önümüzdeki uyuşmazlık idari yargının görev alanındadır. Ancak, idarece öncelikli olarak adli yargı yerlerinde genel hükümler doğrultusunda uyuşmazlık konusu yerin orman sınırları içinde, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunun belirlenmesiyle tapu kayıtlarının iptali ve uygun bir tazminat verilmesi halinde davacının mağduriyetinin giderilebileceği göz önüne alındığında; davacının taşınmazları üzerindeki kısıtlılık durumunun “kamulaştırmasız el konulmasından” veya “taşınmaza idari tasarruflarla el atılmasından” kaynaklanmayıp, Anayasa ve Orman Kanunundan kaynaklandığı göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekmektedir.

Bu durumda, davanın görev yönünden reddi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair İdari Dava Dairesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın görev yönünden reddine ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 07/09/2020 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.