Danıştay Kararı 6. Daire 2018/2364 E. 2022/12385 K. 29.12.2022 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2018/2364 E.  ,  2022/12385 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/2364
Karar No : 2022/12385

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACILAR)
1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

II- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : I- (DAVALI) … Belediye Başkanlığı
II- (DAVACILAR)
1- …
2- …
3- …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların murisine ait İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan parselasyon işlemi sonucunda bedele dönüştürülen 313,14 m2’lik kısmına karşılık belirlenen bedelin az olması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapor ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, bilirkişi raporu ile taşınmazın bedele dönüştürülen kısmının davanın açıldığı 25/03/2014 tarihi itibariyle değerinin 192.581,10 TL olarak tespit edildiği, davacıların bu miktar üzerinden davayı ıslah ettikleri, anılan miktar üzerinden hisseleri oranında davacılara tazminat ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: İstinaf başvurularına konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve istinaf dilekçelerinde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI:
Davacılar tarafından; dosyaya emsal taşınmazlar sunulduğu halde bilirkişi raporunda “davacı emsali bulunmamaktadır” ifadesine yer verildiği, parselasyon işlemi sonucunda davacıların murisine ait … parsel sayılı taşınmazdan oluşturulan bu parseller incelenmeden ve talep edilen tapu kayıtları celp edilmeden düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağı, söz konusu rapor esas alınarak verilen idare mahkemesi kararına karşı yaptıkları istinaf başvurusunun reddine dair bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından; davacıların asıl talebinin parselasyon işlemi sonucunda taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık belirlenen bedelin arttırılmasına dair olduğu, dolayısıyla bu davanın bir tazminat davası değil bedel artırım davası olduğu, bedel artırım davalarının ise adli yargının görev alanına girdiği, nitekim konuya ilişkin Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının da aynı istikamette olduğu, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulü yolunda verilen idare mahkemesi kararına karşı yaptıkları istinaf başvurusunun reddine dair bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI:
Davalı idare tarafından; savunma verilmemiştir.
Davacılar tarafından; savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararıyla davacıların murisine ait İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda parselasyon işlemi onaylanmış ve 09/01/2009 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Söz konusu parselasyon işlemi sonucunda taşınmazın 313,14 m2’lik kısmı bedele dönüştürülerek bu bedele karşılık davalı idare aleyhine ipotek tesis edilmiştir. Davacılar tarafından 12/06/2013 tarihli dilekçe ile taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık m2 başına 1000,00 TL üzerinden belirleme yapılmasının talep edilmesi üzerine davalı idarece verilen 12/07/2013 tarihli yazıda, taşınmazın 135,00 TL m2 birim fiyatı üzerinden bedele dönüştürüldüğü belirtilirken davacılar talebi hakkında kesin ve net bir cevaba yer verilmemiştir. Davacılar tarafından 10/01/2014 tarihli dilekçe ile taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık belirlenen bedelin bildirilmesi ve ibraz ettikleri hesap numaralarına yatırılmasının talep edilmesi üzerine davalı idarece verilen 24/01/2014 tarihli yazıda, taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık ödenecek tutarın 71.611,97 TL olduğu belirtilmiştir. Bu yazının davacılara tebliği üzerine bakılan dava açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasında, “Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.” hükmüne, aynı Kanunun 12. maddesinde ise, “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştayda ve idare ve vergi mahkemelerinde doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; bir idari işlem nedeniyle herhangi bir hakkı ihlal edilen kimsenin, zararının tazmini istemiyle doğrudan doğruya açacağı tam yargı davasını, zarara neden olan idari işlemin tebliğ edildiği tarihi ya da tesis edildiği anda öğrenilen ve tebliğ edilmeyen bir işlem söz konusu ise öğrenme tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük genel dava açma süresi içerisinde açması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, tazmini talep edilen zararın bir idari işlem olan parselasyon işleminden kaynaklandığı göz önünde bulundurulduğunda, bu zararın tazmini istemiyle açılacak davada sürenin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12. maddesine göre hesaplanması gerektiği açıktır.
Davacılar tarafından parselasyon işlemi ile murislerine ait taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık m2 başına belirlenen bedelin 135,00 TL olduğunun öğrenildiği 12/07/2013 tarihinden itibaren 60 gün içerisinde açılmayan davada süre aşımı bulunmaktadır. Davacılar tarafından yapılan ikinci başvuru üzerine davalı idarece verilen cevabın ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12. maddesinde bu yönde bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle yeni bir dava açma süresi başlatmayacağı açıktır.
Bu nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile davanın kabulü yolundaki idare mahkemesi kararına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararının bozulmasına, davacıların temyiz isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararıyla davacıların murisine ait İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda parselasyon işlemi onaylanmış ve 09/01/2009 tarihinde tapuya tescil edilmiştir. Söz konusu parselasyon işlemi sonucunda taşınmazın 313,14 m2’lik kısmı bedele dönüştürülerek bu bedele karşılık davalı idare aleyhine ipotek tesis edilmiştir. Davacılar tarafından 12/06/2013 tarihli dilekçe ile taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık m2 başına 1000,00 TL üzerinden belirleme yapılmasının talep edilmesi üzerine davalı idarece verilen 12/07/2013 tarihli yazıda, taşınmazın 135,00 TL m2 birim fiyatı üzerinden bedele dönüştürüldüğü belirtilirken davacıların talebi hakkında kesin ve net bir cevaba yer verilmemiştir. Davacılar tarafından 10/01/2014 tarihli dilekçe ile taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık belirlenen bedelin bildirilmesi ve ibraz ettikleri hesap numaralarına yatırılmasının talep edilmesi üzerine davalı idarece verilen 24/01/2014 tarihli yazıda, taşınmazın bedele dönüştürülen kısmına karşılık ödenecek tutarın 71.611,97 TL olduğu belirtilmiştir. Bu yazının davacılara tebliği üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2981 Sayılı İmar Ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanunun “Tapu verme” başlıklı 10. maddesinin c) bendinde, “İmar mevzuatına aykırı bina yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya, yapılara yeniden doğan imar ada veya parseli içinde kalanları yapı sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre vermeye, bunlar adına tescil ettirmeye ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununa göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek tesis edilerek, tapu sicilinden terkin ettirmeye belediye veya valilikler resen yetkilidir. Belediye veya valiliklerin talebi halinde bu yetkiler kadastro müdürlüklerince de kullanılır.” hükmüne yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Kamulaştırma bedelinin tespiti esasları” başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasında, “15 inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulu, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın;
a) Cins ve nevini,
b) Yüzölçümünü,
c) Kıymetini ektileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini,
d) Varsa vergi beyanını,
e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini,
f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın (…) mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini,
g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini,
h) Yapılarda, (…) resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını,
ı) her bir ölçünün etkisi açıklanmak kaydıyla bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri,
Esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak Sermaye Piyasası Kurulu tarafından kabul edilen değerleme standartlarına uygun, gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit ederler.” hükmüne, “Bilirkişiler” başlıklı 15. maddesinde ise, “… Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur. Gayrimenkul değerleme uzmanları bakımından, bilirkişiliğe kabul için aranan temel eğitim alma ve fiilen beş yıl görev yapma şartları; yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar bakımından ise fiilen beş yıl görev yapma şartı aranmaz ve bu uzmanlar kayıtlı oldukları bilirkişilik bölge kurulunun yargı çevresiyle sınırlı olmaksızın görevlendirilir.
Bilirkişilerin uzmanlık alanları, kamulaştırılacak taşınmazın niteliği göz önüne alınarak belirlenir.
Bilirkişi kurulu, taşınmaz malın değerini 11 inci ve 12 nci maddelerde yer alan hükümlere göre tayin ve takdir ederek gerekçeli raporunu on beş gün içinde mahkemeye verir.
Bilirkişilerce yapılan değer tespitinde, idare tarafından belgelerin mahkemeye verildiği gün esas tutulur.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bakılan davada tazmini istenen zararın bir idari işlem olan parselasyon işleminden kaynaklandığı görüldüğünden davalı idarenin bu davanın adliye mahkemelerinde açılması gerektiği yolundaki itirazına itibar edilmemiştir.
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinde; 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi uygulanmak suretiyle yapılan parselasyon işlemi ile taşınmazların bedele dönüştürülen kısımlarının bedelinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre tespit edileceği öngörülmüş, mahkemecelerce kamulaştırma bedelinin tespiti için yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesinde görev alacak bilirkişilerin taşıması gereken nitelikler belirlenmiş, bilirkişi incelemesinde göz önünde bulundurulması gereken hususlara yer verilmiş ve bedel tespitinde kamulaştırmayı yapan idarenin belgeleri mahkemeye verdiği diğer bir deyişle bedel tespiti ve tescil davası açtığı tarihin esas alınacağı öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden; bilirkişilerce taşınmazın parselasyon işlemi sonucunda bedele dönüştürülen 313,14 m2’lik kısmının bedelinin tespitinde göz önünde bulundurulmak üzere davacılar tarafından dosyaya emsal parsellerin sunulduğu ve bu parsellerin parselasyon işlemi sonucunda davacıların murisine ait … parsel sayılı taşınmazdan oluşturuldukları, ancak bilirkişi raporunda “davacı emsali bulunmamaktadır” ibaresine yer verildiği ve davacılar tarafından dosyaya sunulan parsellerin de bedel tespiti için yapılan emsal karşılaştırmasında esas alınıp alınamayacağı ile ilgili olarak herhangi bir inceleme ve değerlendirmenin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, bilirkişi raporunu hazırlayan bilirkişilerin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15. maddesinde yer verilen nitelikleri taşıyıp taşımadıkları da dosya kapsamından anlaşılamamıştır.
Bu durumda, anılan Kanun maddesinde yer verilen nitelikleri haiz bilirkişilerden oluşturulacak bir kurul marifetiyle taşınmaz mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak parselasyon işlemi sonucunda davacıların murisine ait … parsel sayılı taşımazın bedele dönüştürülen 313,14, m2’lik kısmının dava tarihi itibariyle değeri tespit edildikten sonra uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Bilirkişi incelemesi yapılırken davacılar tarafından dosyaya sunulan emsal parsellerin 301 parsel sayılı taşınmazın bedele dönüştürülen kısmının bedelinin tespitinde emsal karşılaştırmasına esas alınıp alınmayacağının da değerlendirilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz isteminin kabulüne, anılan maddeye uygun bulunmayan davalı idarenin temyiz istemin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kabulüne ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak davacılar tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 29/12/2022 tarihinde, oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY(X): Dava, davacıların murisine ait İstanbul İli, Tuzla İlçesi, … Mahallesi, … parsel sayılı taşınmazın Tuzla Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararıyla onaylanan parselasyon işlemi sonucunda bedele dönüştürülen 313,14 m2’lik kısmına karşılık belirlenen bedelin az olması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi uygulanmak suretiyle yapılan parselasyon işlemi davalı idarece geri alınmadığı veya mahkeme kararıyla iptal edilmediği yani parselasyon işlemi ve bu işlemle belirlenen bedel hukuk alemindeki varlığını sürdürdüğü sürece, bu işlem ile taşınmazların bedele dönüştürülen kısımlarına karşılık belirlenen bedelin az olduğundan bahisle açılan tam yargı davasında, mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak yeni bir bedel belirlenmesi ve bu bedelin tazminine hükmedilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz başvurusunun kabulü ile davanın kabulü yolundaki idare mahkemesi kararına karşı davalı idare tarafından yapılan istinaf başvurusunun reddine dair bölge idare mahkemesi idari dava dairesi kararının bozulmasına, davacıların temyiz isteminin ise reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla aksi yöndeki Dairemiz kararına katılmıyorum.