Danıştay Kararı 6. Daire 2018/1198 E. 2018/8876 K. 06.11.2018 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2018/1198 E.  ,  2018/8876 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2018/1198
Karar No : 2018/8876

Davacı : 1- …
2- …
Vekili : Av. …

Davalılar : 1- …/…

2- … Bakanlığı/…
Vekili : I.Hukuk Müşaviri …
3- … Belediye Başkanlığı/…
Vekili : Av. …

Davanın Özeti : Adana İli, Yüreğir İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazının 2942 sayılı Kanunun 27. maddesine göre acele kamulaştırılmasına ilişkin 09/05/2012 tarihli, 28287 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3097 sayılı Bakanlar Kurulu kararının, acele kamulaştırma sebeplerinin olmadığı, zarara uğradıkları iddiasıyla, iptali istenilmektedir.
… Bakanlığının Savunmalarının Özeti : Yüreğir ilçesinin çevre illerden gelen göçle oluştuğu, plansız yapılaşmaların olduğu, deprem bölgesi olan ilçede yoğun olarak ruhsatsız binaların yer aldığı, sosyal donatı ve teknik altyapı alanlarının yetersiz olduğu, mahalle içi yolların dar olması sebebiyle itfaiye, sağlık, emniyet gibi birimlerin araçlarının ulaşımında da sıkıntılar yaşandığı, nüfusun ihtiyacı olan çağdaş yaşam alanlarının ancak kentsel dönüşüm ve gelişim projeleriyle sağlanabileceği, deprem bölgesi olması ve proje alanındaki ruhsatsız binaların birçoğunun 1998 yılı depreminden önce yapılması sebebiyle bu projenin bir an önce hayata geçmesi gerektiği, bu sebeple acele kamulaştırma kararı alındığı ileri sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
… Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti: Taşınmaz imar planında sosyal donatı alanında kalsa da hak sahipleriyle konut, ticaret, ofis anlaşması yapılacağı, hak kaybı olmayacağı, mülkiyet sorunu çözülmeden projeye başlanmayacağı ileri sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinin uygulanmasını gerektiren koşulların olayda gerçekleşmemiş olması nedeniyle dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığından anılan işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : …

Düşüncesi : Adana İli, Yüreğir İlçesinde yürütülen kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri kapsamında aralarında davacıların paydaşı olduğu, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanın Yüreğir Belediyesi tarafından acele kamulaştırılmasına ilişkin 09.05.2012 günlü, 28287 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 16.04.2012 günlü, 2012/3097 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki Danıştay Altıncı Dairesi’nin 12.06.2017 günlü, E:2017/512, K:2017/4738 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08.11.2017 günlü, E:2017/2469, K:2017/3468 sayılı kararıyla bozulduğu anlaşıldığından, bozma kararı uyarınca dosyanın esası incelendi:
5393 sayılı Yasa ile kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarında anlaşma sağlanamayan durumlarda kamulaştırma yapılabileceği öngörülmüş olduğundan, anılan Yasa uyarınca yapılacak olan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Yasanın acele kamulaştırmayı düzenleyen 27. maddesi hükmünün de uygulanabileceği açıktır.

Anayasa’nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa’ya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır.Ülkemizin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolüyle de mülkiyet hakkı bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve bu hakkın orantılılık ilkesi çerçevesinde kamu yararı gözetilerek sınırlandırılabileceği ifade edilmiştir. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Adana İli, Yüreğir İlçesi, … Mahallesinde yaklaşık 22 ha. alanın Adana Büyükşehir Belediye Meclisinin … günlü, … sayılı kararı ile kentsel yenileme (dönüşüm) ve gelişim alanı olarak ilan edildiği, alanın deprem bölgesinde yer alması, proje alanındaki ruhsatsız binaların çoğunun 1998 yılı Adana depreminden önce yapılmış olması ve geçen zaman içerisinde yapıların ömrünü tamamlaması nedeniyle projelerin bir an önce uygulanabilmesi amacıyla yapılan başvuru üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği, dava konusu işlemden sonra kamulaştırmaya ilişkin olarak herhangi bir uygulamanın yapılmadığı, davalı Yüreğir Belediye Başkanlığının savunmasında, uyuşmazlığa konu bölgenin 24.07.2013 günlü, 28717 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 02.07.2013 günlü, 2013/5062 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca riskli alan olarak ilan edildiği, acele kamulaştırmaya ilişkin iş ve işlemlerin 6306 sayılı kanun kapsamında yürütüleceği, bu nedenle dava konusu bakanlar kurulu kararına dayanılarak acele kamulaştırmaya ilişkin herhangi bir işlem yapılmadığının belirtildiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, uyuşmazlığa konu bölgenin riskli alan olarak ilanına ilişkin 2013/5062 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılan ve Danıştay Ondördüncü Dairesi’nin E:2017/3527 ve E:2017/3913 sayısına kayıtlı davalarda verilen 21.02.2018 günlü kararlarla sözü edilen bakanlar kurulu kararının yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığa konu taşınmazın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilmiş olmasına dayanılarak dava konusu işlem tesis edilmişse de, alanın sonradan riskli alan ilan edilmesi nedeniyle kamulaştırmaya yönelik herhangi bir uygulama yapılmadığı ve bölgeye ilişkin kentsel dönüşüm ve gelişim programının bulunmadığı, diğer taraftan kentsel dönüşüm projesinin uygulanabilmesi için alınan acele kamulaştırma kararının riskli alan ilanı kapsamında uygulanmasına da olanak bulunmadığı gibi riskli alan ilanına yönelik Bakanlar Kurulu kararının yürütülmesinin durdurulduğu gözönünde bulundurulduğunda, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinin uygulanmasını gerektiren koşulların olayda gerçekleşmemiş olması nedeniyle dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin bölümünün iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosya incelendikten sonra 09.07.2018 tarihli, 30473 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 218. ve 219. maddeleri uyarınca Başbakanlığın hasım mevkiinden çıkarılarak, Cumhurbaşkanlığının hasım mevkiine alınmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ve anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesi, 10.07.2018 tarihli, 30474 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 97., 99.,100. ve 256. maddeleri ile 15.07.2018 tarihli, 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 798 1/a maddesi uyarınca İçişleri Bakanlığı hasım mevkiinden çıkarılarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığının hasım mevkiine alınmasına karar verilerek işin gereği görüşüldü:
Dava, Adana İli, Yüreğir İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazının 2942 sayılı Kanunun 27. maddesine göre acele kamulaştırılmasına ilişkin 09/05/2012 tarihli, 28287 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2012/3097 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 13. maddesinde, “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” hükmü, 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmü, 46. maddesinde, “Devlet ve kamu tüzel kişileri, kamu yararının gerektirdiği hallerde özel mülkiyette bulunan malları yasada gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya yetkilidir.” kuralı yer almıştır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 No’lu Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” kuralına yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde, “İdareler kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabilirler.”, 27. maddesinde ise, “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedelidir.” kuralı yer almıştır.
Söz konusu madde incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlenmiş, acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla daha özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yapılmasına olanak tanınmıştır.
Yine Anayasanın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasaya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Bu hükümlerden hareketle bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) ancak kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisinde Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerektiği açıktır. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de; acele ve istisnai hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek maddede belirtilen şartların varlığına bağlı olarak kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde taşınmaza el konulması düzenlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Yüreğir Belediye Başkanlığının istemi, İçişleri Bakanlığının 28/03/2012 tarihli, 8535 sayılı yazısı üzerine tesis edilen dava konusu işlemin çarpık yapılaşmanın önlenmesi, daha fazla sosyal ve teknik alt yapı alanı ayrılması, nüfusun ihtiyacı olan olası depreme dayanıklı, çağdaş ve yaşanabilir alanlar imar edilmesi, şehir trafiğinin rahatlatılması amacıyla ilan edilen kentsel dönüşüm ve gelişim alanına ilişkin kararların daha hızlı alınabilmesi amacıyla alındığı, Yüreğir’e yönelen hızlı göç ile yapısal risk durumunun söz konusu projenin hazırlanma sebepleri arasında gösterildiği, projenin zaman kaybetmeden sonuçlandırılmasının hedeflendiği, davacılara ait taşınmazın söz konusu proje içerisinde yer aldığı ve yürürlükteki nazım ve uygulama imar planlarında park alanında kaldığı anlaşılmaktadır.
Acele kamulaştırma, olağanüstü bir kamulaştırma usulü olup istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntem olduğundan acele kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara yönelik gerekli tespitler yapılıp sebeplerinin belirtilmesi ve olağan kamulaştırma yerine bu yöntemin uygulanma gerekçesinin, olağanüstü durumların, bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının, kamu düzeninin korunmasını gerektiren hallerin somut olarak ortaya konulması ve acelelik halinin bulunduğunun saptanarak koşulların gerçekleşmesi halinde acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta, esasen belediyelerin genel görevleri içinde olan çarpık yapılaşmanın önlenmesi, daha fazla sosyal ve teknik alt yapı alanı ayrılması, nüfusun ihtiyacı olan olası depreme dayanıklı, çağdaş ve yaşanabilir alanlar imar edilmesi, şehir trafiğinin rahatlatılması için ihtiyaç duyulması halinde kamulaştırma yapılması mümkün olmakla beraber, anılan nedenlerin ve alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olmasının ve projenin zaman kaybetmeden sonuçlandırılması hedefinin acele kamulaştırma yapılması için yeterli olmadığı, dava konusu Bakanlar Kurulu kararında 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinde öngörülen acele kamulaştırma prosedürünün uygulanması için gerekli olan olağanüstü durumların ve bu yönteme başvurulması ile amaçlanan kamu yararının somut olarak ortaya konulamadığı açıktır.
Bu durumda, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesinde öngörülen şartların gerçekleşmediği anlaşıldığından, dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin davacılar parseli yönünden iptaline, aşağıda ayrıntısı yer alan …-TL yargılama giderinin ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine, artan posta avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacının göstereceği hesaba iadesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İvedi yargılama usulü” başlıklı 20/A maddesi kapsamında kalan davada bu kararın tebliğini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz isteminde bulunulabileceğinin duyurulmasına, 06/11/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.