Danıştay Kararı 6. Daire 2017/7289 E. 2020/7970 K. 22.09.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2017/7289 E.  ,  2020/7970 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/7289
Karar No : 2020/7970

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAFLAR (DAVACILAR) : 1- …
2- … 3- … 4- … 5- … 6- … 7- …
VEKİLİ : Av. … 8- … Av. … 9- … 10- … 11- … 12- … 13- … 14- …
15- … 16- …
17- …
18- … 19- … 20- … 21- … 22- … 23- … 24- … 25- …

İSTEMİN KONUSU : …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Kumburgaz, …parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda yapılan 1/5000 ölçekli Büyükçekmece İlçesi Kumburgaz Tem Bağlantı Yolu Doğusu ve Kartaltepe Nazım İmar Planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesince verilen …tarih ve E:…, K:…kararda; dosyanın ve mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu nazım imar planında, dava konusu parselin park ve dinlenme alanında ve transfer alanında kalması neticesinde davacılar açısından parsel büyüklüğünün kesinlik kazanması ve park alanı için gerekli kamulaştırma ve uygulama işlemlerinin yapılmasının transfer haklarının belirlenmesinde önemli bir faktör olduğu ancak aradan geçen 26 yıllık sürede bu işlemlerin gerçekleştirilmediği ve dolayısıyla davacı tarafın mağdur edildiği, uyuşmazlığa konu taşınmaz yönünden de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlem hukuka aykırı bulunarak dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti:
Taşınmaza plan değişikliği ile verilen parklar ve dinlenme alanları fonksiyonu yönünden yapılan incelemede; Dava konusu nazım imar planına konu alanda kıyı şeridi içerisinde kalan davaya konu taşınmazın, Kıyı Kanunu uyarınca ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının stratejileri ve planlama kararları da dikkate alınarak, kıyı bölgesi yerleşiminde ve İstanbul ölçeğinde hizmet verecek şekilde kamunun kullanımına açık rekreatif-yeşil alan olarak belirlendiği ve bu kapsamda davaya konu parselin parklar ve dinlenme alanları fonksiyonuna ayrıldığı, taşınmaza getirilen fonksiyonda mevzuata aykırılık bulunmadığı,
Dava konusu plan değişikliğine ait plan notları ile bir kısım taşınmazların “TR” lejantı ile gösterilen transfer edilecek alan kapsamına alınması yönünden yapılan incelemede ise; transfer kavramının ismen çeşitli mevzuata girdiği ancak kamulaştırma yöntemine alternatif olarak kabul edilen bu yöntemin, başta İmar Kanunu olmak üzere yasa ile özel olarak tanımlanması ve hüküm altına alınması gerektiği ve bu kavramın uygulanmasına ilişkin esasların da yine yasal mevzuatta düzenlemesi gerektiği, bu nedenle, İmar Kanunu ve Kıyı Kanununda yer almayan taşınmazın imar hakkının transferini öngören söz konusu yöntemin uyuşmazlığa konu plan değişikliği ile kabul edilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı,
Gerekçeleriyle istinaf başvurusunun reddine, Mahkeme kararının gerekçe ile onanmasına karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu planın, üst ölçekli plan ve koruma kurulu kararı ile kamu yararına uygun olduğu, hazırlanma aşamasında kurum görüşlerinin alındığı, İMAR transferinin son zamanlarda bir çok kanunda düzenlendiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :
…vekili Av. …ve 1- …, 2- …, 3- …, 4- …, 5- …, 6- …7- …, vekili Av. …tarafından;davalının temyiz başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiği savunulmuştur.
Diğer davacıların savunmas; savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kısmen kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının transfer alanına ilişkin kısmının bozulması diğer kısımlar yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlığa konu olayda, davaya konusu taşınmazın dava konusu 10.12.2012 onay tarihli 1/5000 ölçekli Kumburgaz TEM Bağlantı Yolu Doğusu ve Kartaltepe Nazım İmar Planına konu alanda kıyı şeridi içerisinde transfer alanı lejantlı açık rekreatif-yeşil alan olarak belirlendiği ve bu kapsamda davaya konu parselin parklar ve dinlenme alanları fonksiyonuna ayrıldığı, askı tarihinde davacılar tarafından yapılan itirazın zımnen reddi üzerine görülmekte olan dava açılmıştır.
Uyuşmazlıkta, söz konusu taşınmaza plan değişikliği ile verilen parklar ve dinlenme alanları fonksiyonu yönünden yapılan incelemede;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Kamu yararı” ana başlığı altında kıyılardan yararlanma hakkını düzenleyen 43. maddesinde: “Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir. Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir.” hükmü yer almıştır. Anayasanın anılan hükmüyle kıyılardan yararlanmak için kıyı alanının belirlenmesi yeterli görülmemiş, kıyıların kara yönünde devamı olan ve onu çevreleyen sahil şeridinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetilmesi gerektiği belirtilmiş, bu alanların kullanılış amaçlarına göre derinliğinin ve kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullarının yasayla düzenlenmesi öngörülmüştür.
3621 sayılı Kıyı Kanununun 4. maddesinde sahil şeridi; kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alan olarak tanımlanmış; aynı Kanunun 5. maddesinde; sahil şeritlerinde yapılacak yapıların kıyı kenar çizgisine en fazla 50 metre yaklaşabileceği, yaklaşma mesafesi ve kıyı kenar çizgisi arasında kalan alanların, ancak yaya yolu, gezinti, dinlenme, seyir ve rekreaktif amaçla kullanılmak üzere düzenlenebileceği belirtildikten sonra aynı Kanunun 6. maddesinde kıyıların, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olduğu, 8. maddesinde de, uygulama imar planı bulunmayan alanlardaki sahil şeritlerinde, 4. maddede belirtilen mesafeler içinde hiçbir yapı ve tesis yapılamayacağı, uygulama imar planı bulunan yerlerde duvar, çit, parmaklık, tel örgü, hendek, kazık ve benzeri engeller oluşturulamayacağı ve moloz, toprak, curuf, çöp gibi kirletici ve çevreyi bozucu etkisi olan atık ve artıklar dökülemeyeceği, kazı yapılamayacağı belirtilmiş, ancak bu alanlarda; uygulama imar planı kararıyla altı ve yedinci maddede belirtilen yapı ve tesislerle birlikte toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günü birlik turizm yapı ve tesislerinin yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.
3621 sayılı Kıyı Kanununun geçici maddesinde ise bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümlerinin geçerli olduğu belirtilmiştir.
Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde, sahil şeridi tanımlanırken sahil şeridinin birinci bölümünün, sadece açık alanlar olarak düzenlenen yeşil alan, çocuk bahçesi, gezinti alanları, dinlenme ve bu Yönetmelikte tanımlanan rekreaktif alanlardan ve yaya yollarından oluşan, kıyı kenar çizgisinden itibaren, kara yönünde yatay olarak 50 metre genişliğinde belirlenen alan olduğu, ikinci bölümünün, sahil şeridinin birinci bölümünden sonra kara yönünde yatay olarak en az 50 metre genişliğinde olmak üzere belirlenen ve üzerinde sadece Kanunun 8. maddesinde ve bu Yönetmelikte tanımlanan toplumun yararlanmasına açık günü birlik turizm yapı ve tesisleri, taşıt yolları, açık otoparklar ve arıtma tesislerinin yer aldığı bölüm olduğu belirlenmiş; Yönetmeliğin 5. maddesinde de, kıyıların Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, kıyıların, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu, kıyı ve sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararının gözetildiği vurgulanmıştır.
3621 sayılı Kıyı Kanununun geçici maddesi uyarınca düzenlenen Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin kısmi yapılaşma ile ilgili fıkrasında:
“a) Belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce belirli bir kullanım amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzi imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az su basman seviyesinde inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam alanın yüzde ellisinden fazla olması durumudur. Üzerinde birden fazla yapı yapılması mümkün olan parseller, en az su basman seviyesinde inşaatı tamamlanmış olmak kaydı ile taban alanı veya yapı sayısı itibariyle bu kapsamda değerlendirilir.
b) Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını kapsamak yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonksiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir.
c) Turizm alan ve merkezlerinde; Turizm Bakanlığınca 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış turizm amaçlı uygulama imar planlarının, kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesimindeki imar adalarının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükümleri geçerlidir.
d) Turizm alan ve merkezlerinde, turizm dışı kullanımlara yönelik olarak hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planlarının ilgi ve kapsamına göre (a) veya (b) bentlerindeki tanımlara uygun yapılaşmış olması durumudur.” kuralları yer almıştır.
Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarınca kıyılarda ve 100 metrelik sahil şeridinde kamu yararının gözetileceği, sahil şeridinin ilk 50 metrelik kısmının hiçbir şekilde yapılaşmaya açılamayacağı ve bu alanlarda sadece kamu yararına uygun düzenlemelerin yapılabileceği açıktır.
Kanuna, Kıyı Kanunundan önce oluşmuş hakların nasıl ve hangi ölçüler içinde korunabileceğini belirlemek için geçici madde eklenmiş ve buna uygun olarak Yönetmelikle kısmi yapılaşma tanımlanmış ve mevcut hakların sınırları belirlenmiştir.
Yönetmelik maddelerinde yer alan bu düzenleme göz önüne alındığında, daha önce kanunla belirlenmiş hakların korunması ve kişilerin mağdur edilmemesinin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Ancak imar hukukunda, kazanılmış hak kavramı ile ilgili olarak belli bir ölçütün, Kıyı Kanununun amacına uygun olarak belirlenmesi zorunludur. Kanun ve Yönetmelik hükmüne göre kısmi yapılaşma olması durumunda kazanılmış hak; anılan yapıların mevcut haliyle korunmasına ilişkin olup, daha sonra yapılacak imar planlarında 100 metrelik sahil şeridinin Kıyı Kanununa uygun olarak planlanması ve yeni yapılaşmaların Kıyı Kanununa uygun olması gerektiği kuşkusuzdur.
Bu durumda Kanunla, önceden var olan haklar sınırsız olarak korunmadığından, Kıyı Kanununun çıktığı tarih itibariyle oluşan hakkın daha sonra yapılan imar planlarında da aynen korunması mümkün olmadığı gibi söz konusu 100 metrelik sahil şeridinin Kanunda belirtildiği şekilde imar planıyla kamunun yararlanmasına açılması zorunluluk arz etmektedir.
Uyuşmazlığa konu olayda kısmi yapılaşma oluşmuş ise de, dava konusu 10.12.2012 onay tarihli 1/5000 ölçekli Kumburgaz TEM Bağlantı Yolu Doğusu ve Kartaltepe Nazım İmar Planına konu alanda kıyı şeridi içerisinde kalan taşınmazın, Kıyı Kanunu uyarınca ve 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planının stratejileri ve planlama kararları da dikkate alınarak, kıyı bölgesi yerleşiminde ve İstanbul ölçeğinde hizmet verecek şekilde kamunun kullanımına açık rekreatif-yeşil alan olarak belirlendiği ve bu kapsamda davaya konu parselin parklar ve dinlenme alanları fonksiyonuna ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Bu tespit ve açıklamalar karşısında, dava konusu taşınmaza verilen parklar ve dinlenme alanları fonksiyonu yönünden şehircilik ilkeleri, planlama esasları, kamu yararına ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu plan değişikliğine ait plan notları ile bir kısım taşınmazların “TR” lejantı ile gösterilen transfer edilecek alan kapsamına alınması yönünden yapılan incelemede ise;
Bölge İdare Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
…Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının taşınmazın transfer alanı lejantına alınmasına ilişkin kısmının iptali kararın karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin kısmı hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kısmen kabulüne,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Mahkeme kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu …Bölge İdare Mahkemesi …İdari Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının söz konusu taşınmaza verilen parklar ve dinlenme alanları fonksiyonu yönünden BOZULMASINA, taşınmazın transfer alanı lejantına alınmasına ilişkin kısmı yönünden ONANMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 22/09/2020 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.