Danıştay Kararı 6. Daire 2017/510 E. 2020/13759 K. 25.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2017/510 E.  ,  2020/13759 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/510
Karar No : 2020/13759

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Çanakkale İli, Kepez Beldesi, Hamidiye Mahallesi, … Sokak, … parsel sayılı taşınmazda ikamet eden davacı tarafından, söz konusu taşınmaz için verilen 15/05/2015 tarihli, 253 sayılı yapı kullanma izin belgesinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davaya konu yapı için 01/03/2013 tarihinde düzenlenen yapı ruhsatı eki projede bina girişi için engelli rampasının yer almadığı, davacının ikamet ettiği taşınmaza 15/05/2015 tarihinde dava konusu yapı kullanma izninin verildiği, yapı ruhsatının alındığı tarihte Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nin 26. maddesinde engelli rampasına yönelik bir düzenleme bulunmazken yapı kullanma izninin düzenlendiği tarih itibariyle mezkur yönetmeliğin 26. maddesinin engelliler hakkında düzenleme yapılacak şekilde değiştirildiği, yapı ruhsatlarının ve eki projelerin verildiği tarihteki yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerine uygun olması zorunluluğu ve yapının da mevzuata uygun olarak verilen yapı ruhsatı ve eki projelere göre yapılması gerekliliği karşısında, yapı ruhsatı düzenlendikten sonra yürürlüğe giren mevzuat hükmünün yapı ruhsatını ve buna göre verilen yapı kullanma izin belgesini sakatlamayacağı, öte yandan; davaya konu yapı için mevzuata uygun olarak 24/04/2014 tarihinde Enerji Kimlik Belgesinin düzenlendiğinden engelli rampası yönünden yapı ruhsatının alındığı tarihteki mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil etmeyen ve enerji verimliliği açısından gerekli önlemleri alınarak Enerji Kimlik Belgesi düzenlenmiş bulunan yapıya verilen … tarih ve … sayılı yapı kullanma izin belgesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmadığından bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : 3194 sayılı İmar Kanununda yapı kullanma izin belgesi alınabilmesi için yapının imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak inşa edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusu yapı kullanma izninin ise anılan değişikliklerden sonra alındığı ve yapı kullanma izninin anılan tüm şartlara uygun inşa edilen yapılar için verilmesi gerektiği açık olduğundan engelli kişilerin tüm insan haklarından ve özgürlüklerinden yararlanmasının teşvik edilmesi ve korunması, engellerinin nedenleri ve niteliği ne olursa olsun, engellilerin toplumsal yaşamda bağımsız olma, sosyal bütünleşme ve katılma hakkını etkili bir biçimde kullanabilmelerini sağlaması gerekirken dava konusu yapı kullanma izninin günlük yaşamında en temel ihtiyacı olan barınma ihtiyacını karşıladığı konutuna erişiminin engellendiği ve mevzuat hükümleri gereği sağlanması gereken standartları karşılamadığı halde verildiği sonucuna ulaşıldığından temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; Çanakkale İli, Kepez Beldesi, Hamidiye Mahallesi, … Sokak, … parsel sayılı taşınmazda ikamet eden davacının engelli rampası bulunmayan binaya ilişkin düzenlenen yapı kullanma izin belgesinin Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 26. maddesi kapsamında ve Enerji Verimliliği Kanunu kapsamında incelenmesi ve değerlendirmesi istemiyle 29/05/2015 tarihli dilekçe ile davalı idareye başvurduğu, bu başvurunun bahse konu taşınmazın bahçe mesafeleri içerisinde özürlü rampaları bulunduğu, ayrıca mevcut binaların Enerji Kimlik Belgelerinin yetkili firmalar tarafından hazırlandığından bahisle … tarih ve … sayılı Kepez Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü işlemiyle reddedilmesi üzerine davacı tarafından, mezkur taşınmaz için verilen … tarihli, … sayılı yapı kullanma izin belgesinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz. Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” hükme bağlanmıştır.
Anayasanın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiştir.
Anayasanın “Milletlerarası andlaşmaları uygun bulma” başlıklı 90. maddesinin son fıkrasında: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.” hükmü getirilmiştir. Bu hüküm ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası andlaşmaların iç hukuk sistemine yansıtılma yöntemi belirlenmiştir. Buna göre, bu andlaşmalardan temel hak ve özgürlüklere ilişkin olanlarla yasaların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda uluslararası andlaşma kurallarının esas alınması anayasal bir gerekliliktir.
14.07.2009 tarih ve 27288 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3/12/2008 tarihli ve 5825 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşme”nin 1.maddesinde, “Bu sözleşmenin yapılmasının nedeni,
Sözleşmeyi kabul eden Devletlerin;
• Engelli kişilerin tüm insan haklarından ve özgürlüklerinden yararlanmasının teşvik edilmesi ve korunmasının,
• Engelli kişilerin onurlarına saygı gösterilmesinin, garanti altına alınmasını sağlamalarıdır. (Söylem, eylem, fiziksel ortam ve yasalar nedeniyle toplumsal yaşama katılımları engellenen, örneğin kalıcı fiziksel, psikososyal, zihinsel engelleri olan kişiler bu madde kapsamındadır.), 9.maddesinde, “Devletler hem kentsel alanda hem de kırsal bölgelerde engellilerin ulaşım, bilgi, iletişim ve hizmetlerde karşılaşacağı engelleri ortadan kaldıracaktır. Böylece engelli bir birey, bir başkasına bağımlı olmadan yaşayabilir.
■ Devletler aşağıdaki alanlarda bu yönde yasal düzenleme yapacaktır:
• Binalar, yollar, ulaşım, iç ve dış mekanların düzenlenmesi, örneğin okul, konut, hastane, sağlık merkezi ve işyerleri;
• Bilgi, iletişim, elektronik ve acil durum hizmetleri.
■ Devletler ayrıca şu konularda da harekete geçecektir:
• Kamuya açık yerler ve hizmetler için erişilebilirlik konusunda asgari standartları geliştirmek, yerleştirmek ve denetlemek,
• Kamuya açık olan özel işletmelerin ve kuruluşların engelliler için erişilebilir olmasını sağlamak,
• Erişilebilirlik sorunlarıyla ilgilenen kişilere, engellilerin erişilebilirlikle ilgili sorunları hakkında eğitim vermek,
• Kamuya açık olan binalarda Braille ve kolay anlaşılabilen bilgiler bulundurmak,
• Engellilerin kamuya açık binalara erişebilmeleri için okuyucular, işaret dili tercümanları ve rehberler bulundurmak.
• Engelli kişilerin bilgiye erişebilmeleri için ihtiyaç duydukları diğer türden yardımları sağlamak,
• Engelli kişiler için yeni teknolojilere erişimi teşvik etmek,
• Yeni teknolojiler geliştirirken erişilebilirliğin en başta dikkate alınmasını, böylece en düşük maliyetle erişilebilir olmasını sağlamak.
Engellilerin tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden tam ve eşit şekilde yararlanmasının teşvik ve temin edilmesi taahhüt edilmiştir.” hükümleri yer almaktadır.
Avrupa Sosyal Şartının 15. maddesinde, “Akit Taraflar, yaşları ve özürlerinin nedenleri ve niteliği ne olursa olsun, özürlülerin toplumsal yaşamda bağımsız olma, sosyal bütünleşme ve katılma hakkını etkili bir biçimde kullanabilmelerini sağlamak amacıyla özellikle, aşağıdakileri taahhüt ederler:
1. Mümkün olduğunda genel plan çerçevesinde, ya da bu mümkün değilse, kamusal ya da özel uzmanlaşmış organlar aracılığıyla özürlülerin yönlendirilmesini, öğrenimini ve mesleki eğitimini sağlamak için gerekli önlemleri almak.
2. Normal çalışma ortamında özürlüleri istihdam etmek ve onların istihdamını sürdürmek ve çalışma koşullarını özürlülerin gereksinimlerine uyarlamak, ya da özürlülük nedeniyle bunun mümkün olmadığı durumlarda çalışmayı buna göre düzenlemek ya da özrün düzeyine göre güvenli bir istihdam türü yaratmak için, işverenleri özendirmeye yönelik bütün önlemlerle onların istihdam edilmelerini teşvik etmek. Bazı durumlarda bu önlemler uzmanlaşmış yerleştirme ve destekleme hizmetlerine başvurmayı gerekli kılabilir.
3. Özellikle, teknik yardımları da içermek üzere, iletişim ve hareket engellerinin üstesinden gelmeyi ve ulaşım, barınma, kültürel etkinlikler ve boş zaman kullanımını sağlamayı hedefleyen önlemler yoluyla özürlülerin toplumla tam olarak bütünleşmelerini ve toplum yaşamına katılmalarını teşvik etmek” devletlerin yükümlülükleri olduğu belirtilmiştir.
Anayasanın “Başlangıç” bölümünün 6. paragrafında, “…Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddî ve manevî varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu…”, 10.maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Çocuklar, yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz.” ve 61.maddesinde, “Devlet, Engellilerin korunmalarını ve toplum hayatına intibaklarını sağlayıcı tedbirleri alır.” hükümleri yer almaktadır.
07.07.2005 tarih 25868 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanunun 3.maddesinde, erişilebilirlik, binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olması olarak; erişilebilirlik standartları, Türk Standartları Enstitüsünün erişilebilirlikle ilgili yayımladığı standartları olarak; engelli, fiziksel, zihinsel, ruhsal ve duyusal yetilerinde çeşitli düzeyde kayıplarından dolayı topluma diğer bireyler ile birlikte eşit koşullarda tam ve etkin katılımını kısıtlayan tutum ve çevre koşullarından etkilenen bireyi; engelliliğe dayalı ayrımcılık ise siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, medeni veya başka herhangi bir alanda insan hak ve temel özgürlüklerinin tam ve diğerleri ile eşit koşullar altında kullanılması veya bunlardan yararlanılması önünde engelliliğe dayalı olarak gerçekleştirilen her türlü ayrım, dışlama veya kısıtlama olarak tanımlanmıştır. (25/4/2013 tarihli, 6462 sayılı Kanunun 1. maddesiyle; “özürlü”, ibareleri sırasıyla “engelli”, şeklinde değiştirilmiştir.)
Engellilerin anılan hükümler ışığında yapılara erişilebilirlik ile ilgili görevleri 3194 sayılı İmar Kanunu, 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun, Kat Mülkiyeti Kanunu ile bu kanunların uygulanmasına ilişkin yönetmelikler vasıtasıyla sağlanacaktır.
3194 sayılı İmar Kanunun 30/05/1997 tarihli, 572 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 1 maddesi ile eklenen Ek-Madde 1’de, “Fiziksel çevrenin engelliler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması için, imar planları ile kentsel,sosyal,teknik altyapı alanlarında ve yapılarda, Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulması zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 20. maddesinde; yapıların imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılabileceği, 21. maddesinde; anılan Kanun kapsamına giren bütün yapılar için 26 ncı maddede belirtilen istisna dışında belediye veya valiliklerden yapı ruhsatiyesi alınmasının mecburi olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanunun 30. maddesinde yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik bürolarından; 27 nci maddeye göre ruhsata tabi olmayan yapıların tamamen veya kısmen kullanılabilmesi için ise ilgili belediye ve valilikten izin alınmasının mecburi olduğu, mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespitinin gerektiği, belediyeler ve valiliklerin mal sahiplerinin müracaatlarını en geç otuz gün içinde neticelendirmek mecburiyetinde oldukları aksi halde bu müddetin sonunda yapının tamamının veya biten kısmının kullanılmasına izin verilmiş sayılacağı, bu maddeye göre verilen iznin yapı sahibini kanuna, ruhsat ve eklerine riayetsizlikten doğacak mesuliyetten kurtarmayacağı gibi her türlü vergi, resim ve harç ödeme mükellefiyetinden de kurtarmayacağı hükmüne yer verilmiştir.
01.06.2013 tarihli değişiklikler yapılmadan önceki, yapı ruhsatının alındığı tarihte yürürlükte bulunan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 3.maddesinde, “Belediye, mevzuat ve standartlarda özürlüler konusunda getirilen hükümlere uymakla ve bunları uygulamakla yükümlüdür. Ayrıca, belediye yörenin koşullarını göz önünde bulundurarak mevzuat ve standartlarda yer almayan hususlarda da özürlülerle ilgili gerekli önlemleri almaya yetkili ve sorumludur.”, 10.maddesinde, “Belediye. uygun gördüğü yerlerde yapıların estetiği ile ilgili kurallar getirmeye yetkilidir. Ancak bu kurallar özürlülerin ulaşabilirliğini engelleyemez.
“, 16.maddesinde, “Özürlü: Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duygusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olup; bağımsız hareket edebilmesi için yapılarda ve açık alanlarda özel fiziki düzenlemelere gereksinim duyan kişidir.”, 31.maddesinde, “Binalara girişi sağlayan köprü ve giriş şeridi ile tretuvar ve bina girişi arasında kot farkı olduğu durumlarda ve binalara girişin merdivenlerle sağlanmasının zorunlu olduğu hallerde, merdivenlerin yanısıra, özürlülerin de kullanımının sağlanması amacıyla, standardına uygun rampa yapılması zorunludur.”, 32.maddesinde, “Ancak, ticari alanlarda yapılan binaların ticari amaçla kullanılan bodrum katlarında bu şart aranmaz. Bu tür binalarda suni havalandırmanın sağlanması ile özürlülerin dolaşımına olanak sağlayan rampa, yürüyen bant ve bunlar gibi önlemler alınır.”, 38.maddesinde, “Yukarıda belirtilen bu piyesler ile koridor ölçüleri özürlülerin de kullanımını sağlayacak standartlara uygun olmalıdır.”, 41.maddesinde “Kapılarda eşik yapılamaz. Eşik yapılması zorunlu hallerde özürlülerin hareketini, yangın çıkışlarını ve benzeri eylemleri engellemeyecek önlemler alınır.”, 43.maddesinde, “Merdivenlerin her iki tarafında da özürlülerle ilgili Türk Standartları Enstitüsü standartlarına uygun korkuluk ve küpeşte yapılması, ayrıca sahanlık ve merdiven döşemelerinde ve kaplamalarında da standartlara uyulması zorunludur.”, 49.maddesinde, “2. Her biri (1.50) m.den dar olmayan en az 2 giriş-çıkış kapısı ile yeteri kadar havalandırma bacası veya tertibatı haiz bulunması, pasaj giriş ve çıkışlarının merdivenle sağlanması gerektiği hallerde pasaj giriş-çıkış kapılarından en az birinin özürlünün girişçıkışına ve pasaj içine ulaşımına uygun olması,
Birden fazla katlı olmaları halinde her bir kat arasında 43 üncü maddesindeki şartlara uygun merdiven olması ve özürlülerin kullanımına uygun düzenlemelerin yapılması,”, 50.maddesinde “Ayrıca işhanı, büro, çarşı, pasaj, mağaza gibi binalarla, otel ve benzerlerinden en çok 25 kişiye; sinema, tiyatro gibi umumi binalarda ise en çok 50 kişiye, en az 1 kadın ve 1 erkek ve özürlüler için de en az 1 kadın, 1 erkek olmak üzere standardına uygun hela, pisuar ve lavabo yapılması gereklidir.” düzenlemesinin yer almaktaydı.
Yapı ruhsatı alındıktan ancak dava konusu yapı kullanma izni verilmeden evvelki 26. maddesinde; “Blok veya ayrık yapı nizamına tabi olan ve imar planı ile ölçü ve emsal verilmemiş yerlerde taban alanı kat sayısı % 40’ı hiç bir şekilde geçemez.” kuralı yer almakta iken, 01/06/2013 tarih ve 28664 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik değişikliği ile başlığı ile birlikte değişerek, “Bina giriş koridoru genişliği, ana merdivene ulaşıncaya kadar dış kapı genişliğinden az olmamak koşuluyla umumi binalarda en az (2,20) m., diğer binalarda ise en az (1,50) m.’dir.
Ön bahçe mesafesi (10,00) m. ve daha fazla olan parsellerde bordür üst seviyesinden en fazla (2,00) m. inilmek veya çıkılmak suretiyle ön bahçeden bina girişi yapılabilir.
Yoldan yüz almayan cephelerden, köprü veya giriş şeridi aksı hizasındaki bordür seviyesinden en fazla (2,00) m. inilmek veya çıkılmak suretiyle giriş yapılabilir.
Yoldan doğrudan giriş alan binalarda, girişin hizasındaki bordür taşı üst seviyesinin altında giriş yapılamaz.
Tabii zeminden kotlandırılan parseller yukarıdaki şartlara tabii değildir. Girişin, tabii zemine uyumlu olarak düzenlenen merdiven ve rampalarla sağlanması gerekir. Bölge kat nizamını bozacak şekilde tesviye yapılamaz.
Konut binalarının zemin katlarının dükkân veya mağaza olarak düzenlenmesi halinde dükkân ve mağaza girişlerinin sadece yol cephesinden yapılması gerekir.
Döşeme kaplamalarında kaymayı önleyen, tekerlekli sandalye ve koltuk değneği hareketlerini güçleştirmeyen, standardına uygun malzeme kullanılması zorunludur.
Binalarda ve girişlerinde engellilerin erişimine yönelik TS 9111 Standardına uyulması zorunludur. Bina girişlerinde engellilere yönelik giriş rampası yapılmalı yapılırı veya merdivene bitişik dar kenarı en az (0,90) m ve alanı en az (1,20) m² engelli asansörü yeri bırakılır veya mekanik platform yapılır. Bakanlıktan uygun görüş alınmak suretiyle bunlar dışında engellilerin kullanımı için daha farklı uygulama yapılabilir.” şeklinde düzenlenmiş, yine 08/09/2013 tarih ve 28759 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile anılan maddenin son fıkrasının ikinci cümlesi “Bina girişlerinde engellilere yönelik ön bahçede parsel sınırına kadar giriş rampası yapılabilir veya merdivene bitişik dar kenarı en az (0,90) m ve alanı en az (1,20) m² engelli asansörü yeri bırakılır veya mekanik platform yapılır.” şeklinde değiştirilmiştir. Anılan yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde ise, Mevzuat değişikliği veya yapıdaki kat veya alan artışları nedeniyle asansör yapılması zorunlu mevcut yapılara ilişkin ilave veya tadilat ruhsatı taleplerinde bina içinde yapılacak tadilatlarla asansör tesis edilememesi halinde engellilerin de erişiminin sağlanabilmesi için ön, yan ve arka bahçe mesafeleri içinde parsel sınırına en az (1.50) m. mesafe bırakmak kaydıyla asgari ölçülerde panoramik asansör veya ulaşılacak katın yüksekliğinin uygun olması halinde mekanik platform yapılabileceği ifade edilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İnsan Hakları, insan onuruna yakışır bir yaşam için esas olan insani gereksinimlerdir. İnsan hakları ırk, cinsiyet, din veya engellilik gözetmeksizin herkes için geçerlidir. Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin amacı; devletlerin engellilerin bütün insan haklarından yararlanmalarını ve haklarının korunmasını sağlamaya teşvik etmektir. Sözleşme fiziksel, bilişsel, zihinsel veya duyusal gibi kısa ve uzun süreli engelleri bulunan kişileri kapsamaktadır. Engellilik, engelli kişilerin diğer insanlar gibi yaşamasını engelleyen, istenmeyen bir durum olarak görülmekte, Engelli Hakları Sözleşmesi engelliliği tıbbi bir durum olarak ele almamakta engelliliğin sosyal modelini benimsemektedir. Bu sözleşme sistemle ilgili ve yapısal sorunlara veya engellere odaklanmakta, engelli kişilerin doğuştan gelen potansiyellerini tanıyarak toplumun ayrımcı değil kapsayıcı olması için engelleri tanımlamaya çalışmaktadır.
Hükümetlerin engelli kişilerin topluma tam olarak katılmalarını sağlamak için yasa, kural, davranış ve binaları değiştirmeleri gerekebilir. Engelli vatandaşların yer verilen uluslararası ve ulusal düzenlemeler çerçevesinde insan onuruna yaraşır şekilde toplumsal yaşama katılmasının mümkün kılınması için gerekli önlemlerin ve düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu yapı için 01/03/2013 tarihinde yapı ruhsatının düzenlendiği, söz konusu ruhsat eki projede bina girişi için engelli rampasının yer almadığı, davacının ikamet ettiği taşınmaza 15/05/2015 tarihinde ise dava konusu yapı kullanma izninin verildiği görülmüştür. 30.05.1997 tarihli 572 sayılı kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarihten beri 3194 sayılı Kanunda, fiziksel çevrenin engelliler için ulaşılabilir ve yaşanılabilir kılınması için, imar planları ile kentsel,sosyal,teknik altyapı alanlarında ve yapılarda, Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uyulması gerektiği yolundaki düzenlemenin yer aldığı, dava konusu yapı ruhsatının alındığı tarihte ise yürürlükte olan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin yukarıda yer verilen ilgili maddelerinde engellilere ilişkin erişim engellerinin kaldırılmasına yönelik hükümlerin bulunduğu, yapı kullanma izni verilmeden evvel anılan Yönetmelik’te 01.06.2013 tarihinde yapılan değişikliklerle engellilere ilişkin olarak daha ayrıntılı ve kapsayıcı hükümler getirildiği ve geçici madde ile geçiş hükümleri öngörülmediğinden hükümlerin yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdiği anlaşılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununda yapı kullanma izin belgesi alınabilmesi için yapının imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak inşa edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Uyuşmazlık konusu yapı kullanma izninin ise anılan değişikliklerden sonra alındığı ve yapı kullanma izninin anılan tüm şartlara uygun inşa edilen yapılar için verilmesi gerektiği açık olduğundan engelli kişilerin tüm insan haklarından ve özgürlüklerinden yararlanmasının teşvik edilmesi ve korunması, engellerinin nedenleri ve niteliği ne olursa olsun, engellilerin toplumsal yaşamda bağımsız olma, sosyal bütünleşme ve katılma hakkını etkili bir biçimde kullanabilmelerini sağlaması gerekirken dava konusu yapı kullanma izninin günlük yaşamında en temel ihtiyacı olan barınma ihtiyacını karşıladığı konutuna erişiminin engellendiği ve mevzuat hükümleri gereği sağlanması gereken standartları karşılamadığı halde verildiği anlaşıldığından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin temyize konu mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının BOZULMASINA,
Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 25/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.