Danıştay Kararı 6. Daire 2017/3313 E. 2020/7929 K. 21.09.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2017/3313 E.  ,  2020/7929 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/3313
Karar No : 2020/7929

TEMYİZ EDENLER : I- (DAVACI) …
VEKİLİ : Av. …
II- (DAVALILAR)
1- … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : I- (DAVALILAR)
1- … Belediye Başkanlığı
2- … Bakanlığı
II- (DAVACI) …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda yapılan parselasyon işlemi ile ve dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 26/03/2014 tarihli, E:2010/8685, K:2014/2345 sayılı bozma kararına uyularak verilen temyize konu kararda; dava dosyasındaki mevcut bilgi ve belgeler ile mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu parselasyon işlemindeki düzenleme ortaklık payı kesintisinde 512 m2 lik kamuya terk edilen alanın davacı taşınmazından kesilen 4609 m2 den düşülmemesi ve uyuşmazlık konusu alanın dini tesis olarak yapılaşmaya açılması açısından iptaline, dava konusu parselasyon işleminde 1/1000 ölçekli uygulama planına aykırı bir durum olmadığından taşınmazın kapsamayan alanda yapılan parselasyon işleminin anılan taşınmaza ilişkin kısmı yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı … Belediye Başkanlığı tarafından; dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu, davanın süresinde açılmadığı, davacı tarafından yapılan ve düzenleme ortaklık payından düşülecek terk ya da bağışın bulunmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı … Bakanlığı tarafından; dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu, Mahkeme kararının iptale yönelik bölümünün bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davacı tarafından; davanın 1/1000 ölçekli uygulama imar planına aykırı bir durum olmadığından anılan taşınmaz ilişkin kısmı yönünden reddine karar verilerek bir kısım yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmanın hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMASI :
Davalılar tarafından; mahkeme kararının davanın reddine ilişkin kısmın onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Davacı tarafından; mahkeme kararının iptale ilişkin kısmın onanması gerektiği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda yapılan parselasyon işlemi ile ve dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT: 3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde, nazım imar planları; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan planları, uygulama imar planları ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanarak planlar arasındaki hiyerarşik sıralama vurgulanmış, aynı Yasanın “Planların Hazırlanması ve Yürürlüğe Konulması” başlıklı 8. maddesinin (b) bendinde ise, “İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelere yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde ilanlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazları ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.” hükmü yer almıştır.
İşlem tarihinde yürürlükte bulunan 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde; “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.
Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında “düzenleme ortaklık payı” olarak düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez.
Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamaz.” hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, dava konusu taşınmaza ilişkin kabul edilen parselasyon işlemi ile dayanak planların iptaline ilişkin olmasına karşın temyize konu İdare Mahkemesince, imar planları ve parselasyon işlemi açısından ayrı ayrı hukuki değerlendirmeler yapılmadan, maddi ve hukuki değerlendirme bölümleri bütünlükçü bir kurgu içerisinde kurgulanmadan ve uyuşmazlık bir bütün olarak ortaya konup hüküm kurulmadan karar verilmiştir.
Yukarıdaki hükümlere göre alt ölçekteki imar planlarının üst ölçekteki imar planlarıyla uyumlu olacağı, nazım imar planlarının bölge ve çevre düzeni planlarına, uygulama imar planının da bölge ve çevre düzeni planları ile nazım imar planına aykırı düzenlemeler getiremeyeceği açıktır. Öte yandan, kabul edilen parselasyon işleminin de dayanağı uygulama imar planına uygun olması gerekir.
Dava konusu 1/1000 ve 1/5000 ölçekli planlar yönünden; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunda, eğitim, sağlık, dini tesis vb. sosyal kültürel altyapı alanlarının mümkün olduğunca tüm komşuluk üniteleri tarafından eşit olarak erişebilecekleri merkezi bir konumda seçilmelerinin planlamanın gereği olduğu, davaya konu olan ibadet alanının konumu incelendiğinde ise, çevresinde hizmet vereceği konut alanlarına eşit uzaklıkta ve merkezi bir konumda olmadığı, çeperinde ve uzak bir konuma sahip olduğu, seçilen alanın oldukça eğimli ve yakın çevresinin makilik, fundalık ve orman niteliğinde yoğun yeşil bitki örtüsüne sahip olduğu, davaya konu olan ibadet alanının kuzeyde ve daha merkezi bir konumda yer alması konusunda ilçe müftülüğünce bir sakıncanın olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Bu durumda, dava konusu taşınmazın kullanımının dini tesis alanı olarak belirlendiği dava konusu planlarda, dini tesis alanına ilişkin konum ve yer seçimi açısından planlama ilkelerine uygunluk görülmemiştir.
Dava konusu parselasyon işlemi yönünden; planlama ilkeleri gereği hazırlanan parselasyon işleminin, dayanağı uygulama imar planına uygun olması gerekir. Yukarıda açıklanan gerekçeler itibariyle hukuka aykırılığı tespit edilen uygulama imar planına göre hazırlanan parselasyon işleminde de hukuka uyarlık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ve davalının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen iptali, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 21/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.