Danıştay Kararı 6. Daire 2016/9821 E. 2020/7730 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/9821 E.  ,  2020/7730 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/9821
Karar No : 2020/7730

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1- … Bakanlığı
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): … Müdürlüğü Adına … Bölge Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …

İSTEMİN KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların “parklar ve dinlenme alanları” olarak belirlenmesine ilişkin 14.04.2014 onay tarihli 1/5000 ölçekli Beşiktaş İlçesi Ihlamur Kasrı I. ve III. Derece Doğal Sit Alanı ve Etkilenme Geçiş Sahası ile Abbasağa Parkı I. Derece Doğal Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden, Vakıflar Genel Müdürlüğü adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazların kütük kayıtlarında akar olarak kayıtlı ve gelir getirici nitelikte olduğunun görüldüğü, ilgili mevzuat hükümleri uyarınca, söz konusu nitelikteki taşınmazların akar niteliğinin korunmasının gerektiği, bu nedenle taşınmazlara dava konusu plan ile “parklar ve dinlenme alanları” fonksiyonu verilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, dava konusu taşınmazların akar niteliği ile ilgili yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadığı, uyuşmazlık konusu planın hukuka, ilgili mevzuat hükümlerine ve kamu yararına uygun olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, dava konusu taşınmazların akar niteliğinin fiili durum incelenerek değerlendirilmesi gerektiği, bu husus incelenmeden verilen kararın eksik incelemeye dayandığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra; davalı idarelerden Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yürütmenin durdurulması istemi hakkında, dosyanın tekemmül ettiğinin görülmesi nedeniyle karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve… parsel sayılı taşınmazların, 14.04.2014 onay tarihli 1/5000 ölçekli Beşiktaş İlçesi Ihlamur Kasrı I. ve III. Derece Doğal Sit Alanı ve Etkilenme Geçiş Sahası ile Abbasağa Parkı I. Derece Doğal Sit Alanı Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı ile “parklar ve dinlenme alanları” olarak belirlenmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde: “Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır.” şeklinde tanımlanmış; anılan Kanunun “Planların hazırlanması ve yürürlüğe konulması” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise: “İmar planları; nazım imar planı ve uygulama imar planlarından meydana gelir. Mevcut ise bölge ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye Meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisince gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.” hükümleri yer almıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun “Vakıf senedi” başlıklı 106. maddesinde, “Vakıf senedinde vakfın adı, amacı, bu amaca özgülenen mal ve haklar, vakfın örgütlenme ve yönetim şekli ile yerleşim yeri gösterilir.” düzenlemeleri yer almış olup; 5737 sayılı Vakıflar Kanununun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise, Mazbut vakıf; “Bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulmuş ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar” olarak tanımlanmış; aynı Kanunun “Vakıf kültür varlıklarının korunması ve imar uygulamalarının bildirilmesi” başlıklı 22. maddesinde de, “Kamu kurum ve kuruluşları, koruma imar planlarını düzenlerken vakıf kültür varlıklarıyla ilgili hususlarda Genel Müdürlüğün görüşünü almak zorundadırlar. Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait taşınmaz mallarla ilgili olarak belediyeler ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan uygulama imar ve parselasyon planlarının, askıya çıkarılmadan önce ilgili idareler tarafından Genel Müdürlüğe bildirilmesi zorunludur. Mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılır. Genel Müdürlüğe ve mazbut vakıflara ait olup uygulama imar planlarında okul, hastane veya spor alanlarında kalan taşınmazlar; ilgili kurumlar tarafından, imar planının tasdik tarihinden itibaren iki yıl içerisinde kamulaştırılmadığı takdirde ilgili bakanlığın görüşü alınarak Genel Müdürlükçe özel okul, özel hastane veya özel spor tesisi olarak değerlendirilebilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İmar düzenlemelerinde, mazbut vakıf taşınmazlarının akar niteliği değerlendirilirken taşınmazların vakıf senedindeki özgülenme amacından yola çıkarak ve fiili kullanım durumu dikkate alınarak inceleme yapılması gerekmektedir. Vakfın vakfiyesinde (vakıf senedinde); taşınmazın niteliğine, kullanım biçimine ve akar niteliğinin nasıl sağlanacağı hususuna açıkça yer verilmesi halinde, bu hususa riayet edilmesi gerekmekte ise de, vakfa ait taşınmazın bu nitelikleri taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, fiilen kullanıldıkları şekilde kalmaları gerektiğini ileri sürmek mümkün değildir.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca, mazbut vakıf taşınmazlarında akar niteliğini koruyacak şekilde imar düzenlemesi yapılabileceği ve bu taşınmazlara imar planlarında akar niteliği olmayan fonksiyonlar verilemeyeceği düzenlenmiştir.
Buna göre taşınmazın, uyuşmazlık konusu planla akar nitelikte olmayan “park ve dinlenme alanı” olarak belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline hükmeden idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Öte yandan, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak, belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan, ulaşım, hizmet ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantılar gözönüne alınarak ve toplum yaşamını yakından etkileyen fiziksel çevrenin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması ve toprağın koruma-kullanma dengesinin en rasyonel biçimde belirlenmesi için hazırlanan imar planlarının yargısal denetiminde, bu hususlara uyulup uyulmadığının detaylı bir şekilde incelenmesi gerekeceği açıktır.
Bu durumda, mahkemece taşınmaz yönünden dava konusu planın; mevzuatta yer alan düzenlemelere, üst ölçekli planlara, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uygun olup olmadığı hususunun; gerekirse yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak açıklığa kavuşturulması ve uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalıların temyiz isteminin kabulüne,
2.Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.