Danıştay Kararı 6. Daire 2016/8747 E. 2020/13569 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/8747 E.  ,  2020/13569 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/8747
Karar No : 2020/13569

TEMYİZ EDENLER : I-(DAVACI)…
VEKİLİ : Av. … – Av. …
II-(DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) :I-(DAVALI) … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
II-(DAVACI)…
DİĞER DAVALI :… Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kısmen tazminat isteminin kabulü kısmen davanın reddine ilişkin kararının davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının, davacı vekili tarafından davanın reddine ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVACININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Temyiz edilen kararda davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından ileri sürülen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığı, davalının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DAVALI … BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DAVALI … BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul ili, Sultanbeyli ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında “kısmen dere mutlak koruma alanı kısmen park alanı” olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 170.000,00-TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan davada, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi ile Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesi hükmüne uygun biçimde belirlenen bilirkişilerle yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacının hissesine karşılık gelen taşınmaz değeri olan 170.000,00-TL tazminat isteminin 132.340,00-TL’lik kısmının davalı idarelerden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından tahsil edilerek davacıya ödenmesi, davanın, geri kalan tazminat istemine ilişkin kısmı yönünden davanın reddi gerektiği, sonucuna varıldığı gerekçesiyle kısmen tazminat isteminin kabulüne kısmen davanın reddine karar verilmiş, bu kararın davanın reddine ilişkin kısmı davacı vekili tarafından, tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından temyiz edilmiştir.
İSKİ İçmesuyu Havzaları Yönetmeliğinin “Tanımlar” “başlıklı 4. maddesinde, İçmesuyu havzaları (Havza): Bir akarsu, göl, baraj rezervuarı veya yeraltı suyu haznesi gibi bir su kaynağını besleyen yeraltı ve yüzeysel suların toplandığı bölgenin tamamıdır. Mutlak Koruma Alanı (0-300 m.): İçme ve kullanma suyu temin edilen ve edilecek olan suni ve tabii göller etrafında en yüksek su seviyesinde, su ile karanın meydana getirdiği çizgiden itibaren yatay 300 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde mutlak koruma alanı havza sınırında son bulur. Kısa Mesafeli Koruma Alanı (300.-1000 m.): Mutlak koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 700 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havza sınırını aşması halinde kısa mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Orta Mesafeli Koruma Alanı (1000-2000 m.): Kısa mesafeli koruma alanı üst sınırından itibaren yatay 1000 metre genişliğindeki kara alanıdır. Bahse konu alanın, havzasınırını aşması halinde orta mesafeli koruma alanı havza sınırında son bulur. Uzun Mesafeli Koruma Alanı (2000-havza sınırı): Orta mesafeli koruma alanının üst sınırından başlamak üzere su toplama havzasının nihayetine kadar uzanan bütün kara alanıdır.” denilmiş, “Genel hükümler” başlıklı 5. maddesinde : Bu yönetmelikte açıklanmayan tüm hususlarda Su Kirliği Kontrolü Yönetmeliği’nin içmesuyu havzaları ile ilgili hükümleri uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
İçme- Kullanma Suyu Havzalarının Korunmasına Dair Yönetmeliğin “Mutlak koruma alanı” başlıklı 9. maddesinde,” Mutlak koruma alanı, içme-kullanma suyu temin edilen veya edilmesi planlanan tabii göl, baraj gölü ve göletlerin, maksimum su seviyesinden itibaren yatayda 300 metre genişliğindeki kara alanıdır. Söz konusu alanın sınırının içme-kullanma suyu havzası sınırını aşması hâlinde, mutlak koruma alanı, havza sınırında son bulur. İçme-kullanma suyu temin edilmesi amacıyla yapılması planlanan baraj gölü ve göletler ile su alınması planlanan tabii göllerin çevresinde, maksimum su seviyesinden itibaren içme-kullanma suyu alma yapısını merkez alan, yarıçapı 300 metre genişliğindeki alanın kara kısmındaki bölümü, içme-kullanma suyunu kullanan idare tarafından kamulaştırılır. İçme-kullanma suyunu kullanan idarece gerekli görülmesi durumunda yarıçapı 300 metre genişliğindeki alana ilave olarak mutlak koruma alanının bir kısmı veya tamamı kamulaştırılabilir.” kuralına yer verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun Ek 1. maddesinde; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü yer almaktadır.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesinde, 15’inci madde uyarınca oluşturulacak bilirkişi kurulunca, kamulaştırılacak taşınmaz mal veya kaynağın bulunduğu yere mahkeme heyeti ile birlikte giderek, hazır bulunan ilgilileri de dinledikten sonra taşınmaz mal veya kaynağın; a) Cins ve nevini, b) Yüzölçümünü, c) Kıymetini etkileyebilecek bütün nitelik ve unsarlarını ve her unsurun ayrı ayrı değerini, d) Varsa vergi beyanını, e) Kamulaştırma tarihindeki resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirlerini, f) Arazilerde, taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini, g) Arsalarda, kamulaştırılma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değerini, h) Yapılarda, resmi birim fiyatları ve yapı maliyet hesaplarını ve yıpranma payını, ı) Bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçüleri, esas tutarak düzenleyecekleri raporda bütün bu unsurların cevaplarını ayrı ayrı belirtmek suretiyle ve ilgililerin beyanını da dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerininin tespit edileceği belirtilmektedir.
Aynı Kanunun 15. maddesinde ise; “Bu Kanun uyarınca mahkemelerce görevlendirilen bilirkişiler bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilirler ve bunlar hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddeleri uygulanır. Kamulaştırmaya konu olan yerin cins ve niteliğine göre en az üç kişilik bilirkişi kurulunun oluşturulması zorunludur. Bilirkişilerden birinin taşınmaz geliştirme konusunda yüksek lisans veya doktora yapmış uzmanlar ya da 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa göre yetkilendirilen gayrimenkul değerleme uzmanları arasından seçilmesi zorunludur…” düzenlemesi yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın 2012 tarihli imar planında kısmen dere mutlak koruma alanında kısmen park alanında kaldığı, İdare Mahkemesince dere koruma bandında kalan kısım ile park alanının kaç meterkare olduğunun ayrı ayrı tespit ettirilmediği, taşınmazın dere mutlak koruma bandında kalan kısmı için İSKİ’nin kamulaştırma sorumluluğu olduğu halde hasım mevkiine alınmadığı, taşınmazın imar planında park alanında kalan kısmında park alanının büyüklüğü ve hizmet ettiği alan yönünden hangi belediyenin yetkili olduğu (ilçe belediyesi/ büyükşehir belediyesi) araştırılmadan karar verildiği görülmüştür.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının temyiz dilekçesinde, İSKİ Yönetmeliğinde 2013 yılında yapılan değişiklik sonrası 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında değişiklik yapıldığı ifade edilmiştir.
Öte yandan uyuşmazlıkta her ne kadar aralarında gayrimenkul değerleme uzmanı olan bilirkişi kurulu tarafından değer tespiti yapılmış ise de; dava açma tarihindeki taşınmaz değerinin hesaplanması suretiyle bedele hükmedilmesi gerekmekte iken keşif tarihindeki taşınmaz değeri hesaplanmış, bilirkişiler tarafından dava konusu taşınmazın çevresinin imar durum özellikleri dikkate alınarak, uyuşmazlığa konu taşınmaza yakın mesafede, eş değer özellikleri olan ve satışı gerçekleşmiş somut bir emsale göre değer tespitinin yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda idare mahkemesince taşınmazın yürürlükte olan en son imar planındaki fonksiyonu ve kamulaştırmadan sorumlu idareler tespit edilerek, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.
Bu itibarla, temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.Başkan