Danıştay Kararı 6. Daire 2016/7816 E. 2020/9178 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/7816 E.  ,  2020/9178 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/7816
Karar No : 2020/9178

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Özel İdaresi
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Niğde İli, Ulukışla İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazın kamulaştırılması amacıyla kamu yararı kararı alınmasına dair … tarih ve … sayılı il özel idaresi il encümeni kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davalı idareden 01/10/2015 tarihli ara kararı ile istenen bilgi, belgeler ve kurulması planlanan turizm tesislerine ilişkin projenin değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazda doğa turizmi tesislerinin kurulmasının amaçlandığı, bu tesislerden elde edilecek gelirler ile ilin turizm potansiyelinin destekleneceği, idarelerin, kamu hizmetleri veya teşebbüslerinin yürütülmesi amacıyla taşınmaz malları kamulaştırma yetkisinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu taşınmazda korunması gereken kültür ve tabiat varlığı bulunduğundan alınan kamu yararı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Niğde İl Özel İdaresi tarafından doğa turizmi kapsamında yapılacak tesislerin bulunduğu alanda özel mülkiyete tabi taşınmazların yer alması nedeniyle, bu taşınmazların kamulaştırılmasına yönelik kamu yararı kararı alınması 24.09.2014 tarih ve 8815 sayılı yazı ile teklif edilmiştir. Mezkur teklif üzerine, … tarih ve … sayılı il encümeni kararı ile dava konusu taşımazın kamulaştırılması amacıyla kamu yararı kararı alınmıştır. Davacı tarafından, taşınmazda korunması gereken kültür ve tabiat varlığı bulunduğu gerekçesiyle alınan kamu yararı kararının hukuka uygun olmadığından bahisle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanunun 5. maddesinin dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan halinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır. Bu doğrultuda, 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının, üst 1/5000 ölçekli nazım imar planı kullanım kararlarıyla uyumlu olması gerekmektedir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde: “Bu Kanunun amacı; korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmektir.” hükmü yer almış; “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde ise, koruma amaçlı imar planı; bu Kanun uyarınca belirlenen sit alanlarında, alanın etkileşim-geçiş sahasını da göz önünde bulundurarak, kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda korunması amacıyla arkeolojik, tarihi, doğal, mimarî, demografik, kültürel, sosyo-ekonomik, mülkiyet ve yapılaşma verilerini içeren alan araştırmasına dayalı olarak; hali hazır haritalar üzerine, koruma alanı içinde yaşayan hane halkları ve faaliyet gösteren iş yerlerinin sosyal ve ekonomik yapılarını iyileştiren, istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esasları ve kullanma şartları ile yapılaşma sınırlamalarını, sağlıklaştırma, yenileme alan ve projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve taşıt ulaşımını, alt yapı tesislerinin tasarım esasları, yoğunluklar ve parsel tasarımlarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanan, hedefler, araçlar, stratejiler ile plânlama kararları, tutumları, plân notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar plânlarının gerektirdiği ölçekteki plânlardır.” şeklinde belirtilmiştir.
Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının ve Sitlerin Tespit ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinde Sit; Tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, kültür varlıklarının yoğun olarak bulunduğu sosyal yaşama konu olmuş veya önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanlar olarak tanımlanmış, Korunan Alanlarda Yapılacak Planlara Dair Yönetmeliğin 1. maddesinde, “Bu Yönetmeliğin amacı, milli parklar, tabiat parkları, tabiat anıtları, tabiatı koruma alanları, sulak alanlar, özel çevre koruma bölgeleri ve benzeri koruma statüsü bulunan diğer alanlarda yapılacak planlar ile doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planlarının hazırlanması, yapım esasları, gösterimi, onaylanması, uygulaması, denetimi ve bu planları hazırlayacak müelliflerin nitelikleri ile görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir. ” hükmü, 3.maddesinde, doğal (tabii) sit: jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlar olarak, koruma amaçlı imar planı ise: 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenen doğal sit alanları ve kentsel, arkeolojik, tarihi sit alanları ile çakışan doğal sit alanlarının büyüklüğü ve özelliğine göre, doğal ve çevresel değerlerin etkileşim geçiş sahası da dikkate alınarak sürdürülebilirliğini, mutlak korunmasını ve gelecek nesillere intikalini sağlamak amacıyla halihazır haritalar ve mülkiyet verilerine dayalı olarak, gerekli asgari meslek gruplarının ortak çalışması ile istihdam ve katma değer yaratan stratejileri, koruma esaslarını, sağlıklaştırma, yenilenme projelerini, uygulama etap ve programlarını, açık alan sistemini, yaya dolaşımı ve varsa taşıt ulaşımını, altyapı tesislerinin tasarım esaslarını, yerel sahiplilik, uygulamanın finansmanı ilkeleri uyarınca katılımcı alan yönetimi modellerini de içerecek şekilde hazırlanacak, hazırlatılacak hedefler, araçlar, stratejiler ile planlama kararları, tutumları, plan notları ve açıklama raporu ile bir bütün olan nazım ve uygulama imar planları olarak tanımlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin “Doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planları” başlıklı 5. maddesinde, “Doğal sit alanlarında yapılacak koruma amaçlı imar planları aşağıdaki ilkeler doğrultusunda hazırlanır.
a) Bir alanın doğal sit alanı olarak ilanı veya statü değişikliği, bu alanda her ölçekteki plan uygulamasını durdurur. Sit alanının etkileşim geçiş sahası göz önünde bulundurularak varsa çevre düzeni plan kararları ve notları, alanın sit statüsü, doğal sit ilanına dair gerekçe raporu veya biyoçeşitlilik raporu dikkate alınarak yeniden gözden geçirilir ve Bakanlıkça onaylanır.
b) Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar, önceki uygulama imar planları da dikkate alınarak, Bölge Komisyonu tarafından üç ay içinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları Bakanlığın uygun görüşüyle belirlenir. İlgili İdareler söz konusu alanda on sekiz ay içinde koruma amaçlı nazım ve uygulama imar planlarını hazırlatıp incelenmek üzere il müdürlüğüne iletir. İl müdürlüğü tarafından inceleme raporu ile birlikte planların Bölge Komisyonuna intikali sağlanır. On sekiz aylık süre içinde zorunlu nedenlerle planlar sonuçlandırılamadığı takdirde Bölge Komisyonunca gerekçeli olarak bu süre üç yıla kadar uzatılabilir. Ancak; uzatılan süre içerisinde geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartlarına göre hiçbir uygulama yapılamaz.
c) Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde ilgili bakanlıkların koruma ve kullanma esaslarına ilişkin görüşü alınır.
ç) Planların yargı kararları ile uygulamasının durdurulması veya iptal edilmesi halinde ilgili Bölge Komisyonunca geçiş dönemi koruma esasları ve kullanma şartları mahkeme kararı gözetilerek Bakanlığın uygun görüşüyle yeniden belirlenir.
d) Koruma amaçlı imar planlarının varsa etkileşim geçiş sahası ile doğal sit alanının bütününü kapsayacak şekilde veya Genel Müdürlükçe uygun görülen etaplar halinde, içinde bulunduğu yerleşme ile ilişkileri kurularak hazırlanması esastır. Ancak, farklı idari sınırlarda kalan alanların planları, varsa üst ölçekli plan kararlarına uymak ve plan birlikteliğini sağlamak koşuluyla yaptırılabilir.
e) Bakanlar Kurulu kararı ile yapı yasağı getirilen alanlar içerisinde Genel Müdürlükçe tespit edilecek alanı kapsayacak şekilde yapı yasağına ilişkin imar planları yapılabilir.
f) Koruma amaçlı imar planlarındaki kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının, alanda tabiat varlıklarına ilişkin varsa biyoçeşitlilik gibi araştırmalar doğrultusunda belirlenmesi esastır.
g) Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 8 inci maddesinin tabiat varlıkları, doğal sit alanları ve bunların koruma alanlarının tespit ve tescili dışında kalan yetkileri düzenleyen hükümleri ile aynı Kanunun 17 nci maddesinin (a) bendi hükümleri uygulanmaz. ” hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, 19.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasında, doğal sit alanlarının, kesin korunacak alanlar, nitelikli doğal koruma alanları ve sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanları olarak üç kategoriye ayrıldığı belirtilmiş ve devamındaki maddelerde bu alanların özelikleri ve ne tür faaliyetlere izin verileceğine ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, geçici 1. maddesinde ise, bu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce herhangi bir korunan alan statüsü verilmiş alanların koruma statüsünün, bu Yönetmelik gereğince yeniden değerlendirme yapılıncaya kadar devam ettirileceği, bu alanlara ilişkin yürürlükteki koruma amaçlı imar planlarının geçerli olduğu hükme bağlanmıştır.
Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 740 sayılı ilke kararı ile değiştirilmiş Doğal (Tabii) Sitler, Koruma Ve Kullanma Koşulları İle İlgili 728 sayılı İlke Kararında Doğal (Tabii) Sit: Jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup, ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlar olarak tanımlanmış, bu alanlarda yapılacak tespit çalışmalarında, alanın özelliğine göre ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınmasının esas olduğu, I. Derece Doğal (Tabii) Sit: Bilimsel muhafaza açısından evrensel değeri olan, ilginç özellik ve güzelliklere sahip olması ve ender bulunması nedeniyle kamu yararı açısından mutlaka korunması gerekli olan, korumaya yönelik bilimsel çalışmalar dışında aynen korunacak alanlar olarak tanımlanmış, ve bu alanlarda, bitki örtüsü, topografya, silüet etkisini bozabilecek, tahribata yönelik hiçbir eylemde bulunulamayacağına, ancak; kesin yapı yasağı olmakla birlikte, resmi ve özel kuruluşlarca zorunlu olan alanlarda, teknik altyapı hizmetleri (kanalizasyon, açık otopark, telesiyej, teleferik, içme suyu, enerji nakil hattı, telefon hattı, doğalgaz hattı, GSM baz istasyonu ve benzeri) uygulamalarının koruma bölge kurulunun uygun göreceği şekliyle yapılabileceğine karar verilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun “Kamulaştırma şartları” başlıklı 3. maddesinde; ” İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Diğer imar planlarından bağımsız, ayrı bir kanunla ve özel olarak düzenlenen koruma amaçlı imar planları, plan hiyerarşisi doğrultusunda, üst ölçekli imar planlarının getirdiği ölçütler de dikkate alınarak kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu, özgün dokuya sahip alanların korunmasına yönelen ve bu yönde alınan kararlardan oluşmaktadır. Bu kararlar alınırken, koruma alanında bulunan kültür ve tabiat varlıklarının sürdürülebilirliğinin sağlanması da hedeflenmektedir.
İmar planı bulunan alanlarda ,kamulaştırma işlemlerinin yürütülebilmesi ancak imar planında gösterilen amaçlar çerçevesinde olanaklı olup kamu yararı kararı alınması ise, imar planında yer alan veri ve notlar çerçevesinde kamulaştırma yapılabilmesi ile mümkündür.
İdare Mahkemesince, idarelerin kamu hizmetlerinin yürütülmesi amacıyla kamulaştırma yapılabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, yer verilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere planlı alanlarda, kamulaştırmanın kabul edilen imar planları kararlarına uygun yapılması gerektirmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın Kırşehir-Nevşehir-Niğde- Aksaray bölgesine ait 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında orman ve doğal sit alanında kaldığı, doğa turizminin sağlanmasını amaç edinen kayak tesisinin sit alanı dışında kalan kısmı için hazırlanan 1/5000 ölçekli koruma amaçlı nazım ve 1/1000 ölçekli koruma amaçlı uygulama imar planlarının 08.05.2015 tarih ve 110 sayılı il genel meclisi kararı ile kabul edildiği görülmüştür. Ancak, dava konusu taşınmazın anılan imar planları kapsamında kalıp kalmadığı, kalıyorsa hangisi/hangilerinin kapsamında kaldığı hususunun belirlenmediği, kayak tesisi alanının 1/100.000 ölçekli çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu ile belirlenen kullanım kararında kamu yararı varlığının değerlendirilmediği, ilaveten taşınmazda kültür ve tabiat varlığının bulunduğuna yönelik bir iddia bulunmasına rağmen bunun açıklığa kavuşturulmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, anılan hususların araştırılarak mahallinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu elde edilecek rapora göre değerlendirilmesinin ardından Mahkemece dava hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 12/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.