Danıştay Kararı 6. Daire 2016/7388 E. 2020/13533 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/7388 E.  ,  2020/13533 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/7388
Karar No : 2020/13533

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) :1- … 2- …
3- … 4- …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) :… Genel Müdürlüğü
VEKİLLERİ : Av….
DİĞER DAVALI : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı -…
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU :… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

DAVALI … SU VE KANALİZASYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN SAVUNMASININ ÖZETİ:Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
DAVALI … BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, Denizli ili, Merkez, … Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınnmazın imar planında yol, park, mesire alanı ve kısmen mutlak koruma alanı olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 100.000,00-TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden davanın devamı esnasında Denizli Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen parselasyon işlemi sonucu uyuşmazlığa konu taşınmazın rekreasyon alanında kalan bir parsele taşındığı, taşınmazın üzerinde malikleri tarafından birçok yapı yapılabilen bir hale geldiği ve bu aşamada hukuki bir kısıtlamadan söz edilemeyeceği, davacıların hukuki el atma iddiasının ortadan kalkması nedeniyle işin esasına girilerek karar verilmesine olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasanın 35. maddesinde: “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” kuralına yer verilmiş; temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.
Keza Anayasanın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 1 nolu Ek Protokolünün “Mülkiyetin korunması” başlıklı 1. maddesinde de: “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.” hükmü yer almıştır.
3194 sayılı İmar Kanunuyla yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla anılan Kanunun 7. ve 8. maddeleriyle, belirli nüfus kriterini aşan belediye ve valiliklere imar planları hazırlama ve yürürlüğe koyma yükümlülüğü getirilmiştir.
3194 sayılı Kanunun 10. maddesinde: “Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisince kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek kamu kuruluşlarının bütçelerine konulur. İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.” hükmüne yer verilmek suretiyle, belediyelere, imar planlarını uygulamak üzere belirtilen süre içerisinde imar programını hazırlama; programı uygulamaya koyma, ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarına ise imar programlarında kendi görev alanlarındaki kamu hizmeti için ayrılan özel mülkiyete ait arsaları program süresi içinde kamulaştırma zorunluluğu yüklenmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun, 04.07.2019 tarihli, 7181 sayılı Kanunun 7.maddesi ile başlığı ile birlikte değişen “İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler” başlıklı 13. maddesinde; “Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
” hükmü yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü yer almaktadır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5. maddesinin birinci fıkrasınıın (i) bendinde:” Sosyal altyapı alanları: Birey ve toplumun kültürel, sosyal ve rekreatif ihtiyaçlarının karşılanması ve sağlıklı bir çevre ile yaşam kalitelerinin artırılmasına yönelik kamu veya özel sektör tarafından yapılan eğitim, sağlık, dini, kültürel ve idari tesisler, açık ve kapalı spor tesisleri ile park, çocuk bahçesi, oyun alanı, meydan, rekreasyon alanı gibi açık ve yeşil alanlara verilen genel isimdir.” düzenlemesi yer almaktadır.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin “Tanımlar” başılığını taşıyan 4. maddesinde “Yeşil alanlar: Toplumun yararlanması için ayrılan oyun bahçesi, çocuk bahçesi, dinlenme, gezinti, piknik, eğlence, rekreasyon ve rekreaktif alanları toplamını (Metropol ölçekteki fuar, botanik ve hayvan bahçeleri ile bölgesel parklar bu alanlar kapsamındadır.), 19 uncu maddede yer alan işlevleri ve yapılaşma koşullarını içeren yeşilalanlar;
1) Çocuk bahçeleri: Çocukların oyun ve dinlenme ihtiyaçlarını karşılayan, bitki örtüsü ile çocukların oyun için gerekli araç gereçleri, toplamda 6 m2’yi geçmeyen büfe ile süs havuzu, pergola ve genel tuvalet dışında başka tesis yapılamayan alanları,
2) Parklar: Kentte yaşayanların yeşil bitki örtüsü ile dinlenme ihtiyaçları için ayrılan, 19 uncu maddedeki kullanımlara da yer verilebilen alanları,
3) Piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları: Kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarının karşılanabildiği, kent içinde ve çevresinde günübirlik kullanıma yönelik olarak imar planı ile belirlenmiş yerleri” şeklinde tanımlanmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının taşınmazının parselasyon işlemi ile rekreasyon alanına alındığı, taşınmazın üzerinde malikleri tarafından birçok yapı yapılabilen bir hale geldiği bu aşamada hukuki bir kısıtlamadan söz edilemeyeceği gerekçesine yer verilmiş ise de, imar planında yer alan rekreasyon alanının yukarıda anılan Mekansal Planlar Yönetmeliği ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinde yer alan tanımlamalara göre kente hizmet eden yeşil alan statüsünde sosyal donatı alanı olması, rekreasyon alanında yapılacak yapıların kente hizmet için belediyelerce yapılacak yapılar olması, anılan yapılar için yapılaşma koşullarının getirilmesi ve yapılaşma oranının düşük olması hususları dikkate alındığında rekreasyon alanında da mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle tazminat ödeneceği tabiidir.
Öte yandan bakılan dava ile temyiz incelemesi aynı gün yapılan Danıştay Altıncı Dairesinin E:2018/432 sayılı dosyasının birlikte incelenmesinden; İdare mahkemesi kararına gerekçe oluşturan uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu alanda parselasyon yapılmasına dair Denizli Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada, davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı Danıştay Altıncı Dairesinin 23.12.2020 tarihli E:2018/432 K:2020/13532 sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu parselasyon işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bu durumda yukarıda anılan bozma ilamı sonrası yapılacak yargılama sonunda verilecek karar sonucu ile taşınmazın güncel uygulama imar planındaki kullanım durumu, yeni bir parselasyon işlemi yapılıp yapılmadığı dikkate alınarak yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 23/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.