Danıştay Kararı 6. Daire 2016/6438 E. 2020/10436 K. 05.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/6438 E.  ,  2020/10436 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ALTINCI DAİRE

Esas No : 2016/6438

Karar No : 2020/10436

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLLERİ : Av. …, …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan … numaralı dükkanın, davalı idarece yapılan köprülü kavşak ve yol yapım çalışmaları sonucu yol kotunun düşürülmesi nedeniyle kullanılamaz hale geldiği ileri sürülerek 6.478,45.-TL kira kaybının ait olduğu aylardan itibaren, 31.034,48.-TL değer kaybının 01/11/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemelerinin imar planlarının uygulanması niteliğinde bulunduğu, davaya konu taşınmazın cepheli olduğu yolda yapılan …Yolu Fen Lisesi Kavşağı–…Caddesi Bağlantı Yolu ile … Cadde kesişiminde köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliklerinin … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararı ile iptal edildiği, ancak anılan kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 22/11/2010 tarihli, E:2010/3478, K:2010/10425 sayılı kararıyla bozulduğu, söz konusu imar planı değişikliklerinin halihazırda geçerli olduğu ve bu aşamada hukuka aykırı olduğu söylenemeyeceğinden, bu itibarla anılan planlar uygulanarak belirlenen yol seviyesi ile kot belirleme işlemleri nedeniyle davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğundan bahsedilemeyeceğinden maddi tazminat isteğinin hukuki dayanağının bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı tazminle zorunlu olduğu, dava konusu olayda idarenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu, zarara neden olan yol ve kavşak çalışmasının zamanında yapılmadığı, dükkanların bulunduğu binanın yapıldığı dönemdeki imar planına ve mevzuatına uygun olduğu ve yapı kullanma izin belgesinin bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacıya ait … ili, … ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan … numaralı dükkanın cephe aldığı … Caddede davalı idarece yapılan yol yapım çalışmaları esnasında yol kotunun düşürülmesi sonucu binanın yol seviyesinden 1,5–2 metre yukarıda kaldığı, davaya konu işyerinin daha önce düz ayak olduğu, dükkana yoldan girilebildiği, yol yapım çalışması nedeniyle dükkana giriş çıkışın imkansızlaştığı, dükkanın kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle 2008 yılı Kasım ayında kiracının dükkanı tahliye ettiği ileri sürülerek uğranılan zararın tazmini isteğiyle … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davada … tarihli, E:…, K:… sayılı karar ile davanın görev yönünden reddedildiği, anılan kararın Yargıtay … Hukuk Dairesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararıyla onanması üzerine, 30.232,75.-TL kira kaybının ait olduğu aylardan itibaren, 144.827,58.-TL değer kaybının ise kiracının dükkanı tahliye ettiği 01/11/2008 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise; idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.

İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta, …Yolu Fen Lisesi Kavşağı–… Caddesi Bağlantı Yolu ile … Cadde kesişiminde köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemesine ilişkin imar planı değişiklikleri üzerine alanda köprülü kavşak ve yol yapım çalışmalarının yapıldığı, söz konusu yol yapım çalışmaları esnasında yol kotunun düşürülmesi nedeniyle davacının dükkanının yol seviyesinden 1,5–2 metre yukarıda kaldığı ve bu nedenle maddi zararın oluştuğu ileri sürülmektedir.

Her ne kadar, davaya konu taşınmazı da kapsayan alanda yapılan imar planı değişikliklerine ve çalışmalara yönelik mahkemelerce verilmiş iptal kararı bulunmamakta ise de; idarelerin hukuka uygun eylemleri nedeniyle oluşacak zararlardan da sorumlu olduğunun ve kişilerin bu eylemlerden doğan zararlarının karşılanması gerektiğinin kabulü zorunludur.

Bu durumda, söz konusu köprülü kavşak ve alt-üst geçit düzenlemesinin davacının taşınmazının kullanımında herhangi bir zorluğa, değer düşüklüğüne ve zarara neden olup olmadığının tespit edilmesi ve varsa bu değer düşüklüğü ve zararın miktarının belirlenmesine yönelik mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, idarenin hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 05/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.