Danıştay Kararı 6. Daire 2016/590 E. 2020/13029 K. 17.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/590 E.  ,  2020/13029 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/590
Karar No : 2020/13029

TEMYİZ EDENLER :I- (DAVACI)…
VEKİLİ : Av. …
II-(DAVALI … Büyükşehir Belediye Başkanlığı -…
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF :I-(DAVALI … Büyükşehir Belediye Başkanlığı -…
II- (DAVACI)…
DİĞER DAVALI İDARE : .. Belediye Başkanlığı – …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:…. sayılı kısmen tazminat isteminin kabulü, kısmen davanın reddine ilişkin kararının davacı vekili tarafından faizin başlangıç tarihi yönünden, davalı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısım yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
DAVALI … BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
DAVALI … BELEDİYE BAŞKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ:Savunma verilmemiştir.
DAVACININ SAVUNMASININ ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının temyiz edilen kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, Bursa ili, Nilüfer ilçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın imar planında “spor alanı” olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 272.911,68.-TL maddi tazminatın faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince 942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi ile Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesi hükmüne uygun biçimde belirlenen bilirkişilerle yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; imar planında spor alanı olarak belirlenen ve 10.000 m2’nin üzerinde yer alan dava konusu taşınmazın, kamulaştırma yetkisinin Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin … tarihli, … sayılı kararı uyarınca Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait olduğu, davalı Nilüfer Belediye Başkanlığı’nın herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı, davacının hissesine karşılık gelen taşınmaz değeri olan 272.911,68.-TL maddi tazminatın 262.911,68.-TL.’lık kısmının ıslah tarihinden (29.4.2015) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte, 10.000,00-TL’lik kısmının ise ilk dava tarihinden (13.3.2014) itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından davacıya ödenmesi, davanın Nilüfer Belediye Başkanlığı’na yönelik kısmının reddi gerektiği, davacıya ödenmesine hükmolunacak tazminat tutarının, taşınmazın idare adına tapuda tescil edilmesi sırasında kamulaştırma bedeli yerine geçecek miktar olarak kabul edilmesi ve ayrıca varsa taşınmaz üzerindeki kısıtlamaların da dikkate alınarak devir/tescil işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle kısmen tazminat isteminin kabulüne, kısmen davanın reddine karar verilmiş, bu kararın tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı davalı Bursa Büyükeşehir Belediye Başkanlığı tarafından, faizin başlangıç tarihi yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: “Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 4.7.2019 tarihli 7181 sayılı Kanunun 7. maddesiyle değişik, “İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler” başlıklı 13. maddesinde; “Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
” düzenlemesi yer almaktadır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği Ek-2 de yer alan 8 sayılı dipnotta:”Düzenleme Ortaklık Payından elde edilmemiş Özel Kreş + Anaokulu, Özel İlköğretim, Özel Ortaöğretim, Özel Sağlık Tesisi, Özel Kültürel Tesis, Özel Sosyal Tesis Alanları; imar planı kararıyla ayrılmak, kamu ve özel altyapı oranları ilgili yatırımcı Bakanlık veya kamu kuruluşunca belirlenmek kaydıyla, bu tabloda belirtilen kişi başına asgari standart değerinin içinde yer alır.” hükmü düzenlenmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 5. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde:” Sosyal altyapı alanları: Birey ve toplumun kültürel, sosyal ve rekreatif ihtiyaçlarının karşılanması ve sağlıklı bir çevre ile yaşam kalitelerinin artırılmasına yönelik kamu veya özel sektör tarafından yapılan eğitim, sağlık, dini, kültürel ve idari tesisler, açık ve kapalı spor tesisleri ile park, çocuk bahçesi, oyun alanı, meydan, rekreasyon alanı gibi açık ve yeşil alanlara verilen genel isimdir.”kuralına yer verilmiştir.
İmar planında özel spor alanı olarak ayrılan taşınmazla ilgili bireysel başvuruya ilişkin Anayasa Mahkemesinin 27.12.2020 tarihli, Başvuru No:2017/28124 sayılı Mübeccel Uncu kararında,”. Somut olayda başvurucunun hissedarı olduğu taşınmazlarının imar durumu önce spor alanı olarak belirlenmiş, bu taşınmazların kamulaştırılmaması üzerine başvurucunun açtığı dava devam ederken bu defa söz konusu imar durumu özel spor alanı olarak değiştirilmiştir. Başvurucunun açtığı tam yargı davası da derece mahkemelerince söz konusu taşınmazların özel mülkiyete konu olacak şekilde kullanım amacının getirilmiş olduğu gerekçe gösterilmek suretiyle reddedilmiştir.
Başvurucu ise taşınmazların imar durumlarının özel alana ayrılmış olmasının kısıtlılık durumunu değiştirmediğinden yakınmaktadır. Başvurucu ihlal iddiasını özellikle taşınmazın niteliği ve yüz ölçümü dikkate alındığında özel alan belirlemesinin hukuka aykırı olduğu savına dayandırmaktadır. Bu durumda başvurucunun davalı belediyelerce tesis edilen idari işleme karşı hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptal davası açabileceği gözetilmelidir. Nitekim benzer olaylarda açılan iptal davalarının incelendiği ve koşulları oluştuğu takdirde ilgili idari işlemlerin iptaline karar verilebildiği görülmektedir (bkz. §§ 22-23). Dolayısıyla iptal davası yolunun başarı şansı sunan etkin bir hukuk yolu olduğu açıktır.
Nitekim ancak böyle bir davada taşınmazların imar durumlarının özel alana dönüştürülmesinin plancılık ilkelerine ve hukuka uygun olup olmadığı tartışılabilir. Başvurucunun bireysel başvuru kapsamında dile getirdiği iddiaların ilk defa Anayasa Mahkemesi önünde tartışılması bireysel başvurunun ikincillik ilkesine uygun düşmez. Ayrıca bu davada özel spor alanı olarak yapılan belirlemenin iptalinin mümkün olamayacağı dikkate alınmalıdır. Hâlbuki başvurucunun taşınmazların imar durumlarının özel alana dönüştürülmesi işlemini ancak bir iptal davasıyla öne sürebileceği anlaşılmaktadır. Başvurucu ise özel spor alanına ayırma işlemine idari itirazda bulunmuş ise de bu işleme karşı iptal davası açtığına dair herhangi bir bilgi veya belge sunmamıştır. Başvurucu söz konusu yolun etkin olmadığını da ortaya koyamamıştır.
Diğer taraftan başvurucunun açtığı tam yargı davasında sadece taşınmazın kamulaştırma bedelinin tazmininin talep edildiği gözetilmelidir. Buna göre başvurucu taşınmazlarının kamulaştırılması zorunluluğundan bahisle kamulaştırma bedelinin ödenmesi gerektiğini öne sürmektedir. Buna karşın başvurucu kamulaştırma bedeli dışında taşınmazın özel spor alanı olarak belirlenmesi nedeniyle uğradığı zararların tazminini talep etmemiştir. Bunun yanında başvurucunun ne bireysel başvuru kapsamında ne de öncesindeki dava sürecinde kamu hizmetine ayrıldığı dönem itibarıyla taşınmazlarında kısıtlılık bulunduğu süre için geçmişe dönük olarak uğradığı zararların tazmini yönünde bir talepte bulunmadığı da belirtilmelidir.
Etkin ve erişilebilir bir çözüm imkânı sunan hukuk yollarına başvurulmaksızın yapılan bireysel başvuruların incelenmesi, bireysel başvuru yolunun ikincilliği ilkesi gereği mümkün değildir. Sonuç olarak ihlale neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.
Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden taşınmazın imar planında “spor alanı” olarak belirlendiği, dava sırasında Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararıyla kabul edilen nazım ve uygulama imar planı değişikliği ile “kısmen özel spor alanı kısmen belediye hizmet alanına ” ayrıldığı görülmüştür.

Uyuşmazlıkta taşınmazdaki kısıtlılık durumunun belirlenmesi için özel spor alanının nitelendirilmesinin yapılması uyuşmazlığın çözümü için önem arz etmektedir.
Yukarıda anılan Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği Ek-2 de yer alan 8 sayılı dipnotta özel sektör tarafından sayılan kamu hizmetleri arasında spor alanının yer almaması, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelikte “özel spor alanı” adı altında tanımlanan bir kullanım türü olmaması, hususları birlikte değerlendirildiğinde, imar planında özel spor alanı kullanımında mülkiyet hakkının kısıtlanıp kısıtlanmadığının belirlenebilmesi için öncelikle özel spor alanında kalan taşınmazın kullanım kararına dair plan notları,özel spor alanını kapsayan alanda parselasyon yapıldığında anılan kullanımın kamu alanı olarak kamunun eline geçmesi gereken bir alan olarak mı yoksa yapılaşmaya müsait taşınmaz olarak mı değerlendirileceği, ilgili belediye tarafından özel spor alanı için başvuru yapıldığında özel şahıslara ruhsat verilip verilemeyeceği hususlarının araştırılarak mülkiyet hakkının ne ölçüde kısıtlandığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılan tespit sonucu özel spor alanının kamulaştırılması gerekmeyen ve özel kişilerinde yapılaşmaya uygun tasarruf edebileceği bir alan olarak kullanılacağının tespit edilmesi halinde, Anayasa Mahkemesinin özel spor alanı ile ilgili yukarıda anılan kararı gözönüne alınarak, öncelikle uyuşmazlık konusu taşınmazın imar planında özel spor alanı kullanımı getirildiği imar planı değişikliğine dava açılıp açılmadığı, açılmış ise sonuçlanıp sonuçlanmadığı, yürürlükte olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında hangi kullanım alanında kaldığı araştırılarak elde edilen sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir.
Yapılan tespit sonucu özel spor alanının kamulaştırılması gereken ve özel kişilerin de yapılaşmaya uygun tasarruf edemeyeceği bir alan olduğunun tespit edilmesi halinde ise taşınmaz malikine mülkiyet hakkının kısıtlanması nedeniyle tazminat ödeneceği tabidir.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın Bursa Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen nazım ve uygulama imar planı değişikliğinde belediye hizmet alanına ayrılan kısmı kamu alanı olarak kısıtlılığını devem ettirdiğinden bilirkişilerden ek rapor alınarak, taşınmazın belediye hizmet alanında kalan kısmın metrekaresi ve davacı hissesine düşen kısmının değeri belirlenerek tazminat olarak ödenmelidir.
Bu itibarla temyize konu Mahkeme kararının tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.
Davacı vekili tarafından İdare Mahkemesi kararı faizin başlangıç tarihi yönünden temyiz edilmiş ise de, mahkeme kararı esas itibariyle bozulmuş olduğundan ve bozma kararı üzerine verilecek kararda bu husus hakkında yeniden değerlendirme yapılacağından bu aşamada ayrıca hüküm kurulmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyiz edilen kısımlarının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 17/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.