Danıştay Kararı 6. Daire 2016/4099 E. 2020/9344 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/4099 E.  ,  2020/9344 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/4099
Karar No : 2020/9344

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) … Odası (…Şubesi)
VEKİLİ : Av. …
2- (DAVALI) … Bakanlığı/…

KARŞI TARAF : 1- (DAVALI) … Bakanlığı/…
2- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL)
… AŞ … İnşaat Turizm Petrol Ürünleri Ve Dış Tic. Aş. … Yapı Yatırımları A.Ş. İş Ortaklığı
VEKİLİ : Av. …
3- (DAVACI) … Odası (…Şubesi)

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının davacı tarafından esastan, davalı … Bakanlığı tarafından vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … İli … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli, … sayılı olurunun iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; uyuşmazlığın çözümü hususunda taraf iddiaları dikkate alınarak taşınmaz mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacıdan keşif ve bilirkişi avansının yatırılmasının istenilmesine karşı davacı tarafından yatırılmadığı, keşif ve bilirkişi avansının bu defa davalı idareden talep edildiği, davalı idare tarafından da anılan giderin davacı tarafından karşılanması gerektiği, şayet davacı karşılamaz ise avansın Hazineden karşılanması gerektiği ileri sürülerek keşif ve bilirkişi avansının yatırılmadığı, bu durumda keşif ve bilirkişi incelemesi yapılamadığından davacının dava konusu imar planı değişikliklerinin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı yönündeki iddialarının değerlendirilemediği, dosyadaki bilgi ve belgelere göre dava konusu imar planı değişikliklerinde plan hiyerarşisi ve planlama teknikleri açısından hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :

Davacı tarafından; keşif ve bilirkişi avansının Hazineden istenilmesi gerektiği, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği ileri sürülmektedir.
Davalı İdare tarafından; vekalet ücretinin davalı idare yanında müdahil lehine de hükmedildiği, vekalet ücretinin tamamının davalı lehine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI :

Davalı İdare ve Davalı Yanında Müdahil tarafından; keşif ve bilirkişi incelemesinin yapılmammış olmasının usuli bir eksiklik oluşturmadığı, dava konusu imar planı değişikliklerine karşı öne sürülen hukuka aykırılık iddialarının değerlendirilmesinde teknik uzmanlık gerektiren yönlerin bulunmadığı, belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

Davacı tarafından; savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 325. maddesinde, “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından re’sen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir.” hükmü yer almaktadır.
Anılan hüküm uyarınca, uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerekli kıldığı hallerde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması için gereken avansın davacı tarafından karşılanmaması durumunda öncelikle davalı idarelerden istenilmesi, davalı idareler tarafından da karşılanmaması halinde ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere Hazineden karşılanarak keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, İdare Mahkemesi kararının sonuç bölümünde, vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ve müdahile verilmesine hükmedilmiştir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 69. maddesinin birinci fıkrası ile 330. maddesinin birinci fıkrasının değerlendirilmesinden, müdahilin davada taraf sıfatını haiz olmadığı, müdahilin de yer aldığı davada hükmün taraflar hakkında verildiği ve vekalet ücretinin ancak taraf lehine hükmedilebileceği açık olduğundan, İdare Mahkemesi kararının bu kısmında da isabet bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesince yukarıda yer verilen usule başvurulmaksızın karar verildiği ve vekalet ücretinin davada taraf niteliği bulunmayan müdahil lehine de hükmedildiği anlaşıldığından İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
… İli … İlçesi, …Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılmasına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının … tarihli, …sayılı olurunun iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 31. maddesinde; “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır. Ancak, davanın ihbarı Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re’sen yapılır. Bilirkişiler, bilirkişilik bölge kurulları tarafından hazırlanan listelerden seçilir ve bilirkişiler hakkında Bilirkişilik Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 325. maddesinde, “Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işlerde, hâkim tarafından re’sen başvurulan deliller için gereken giderlerin, bir haftalık süre içinde taraflardan birisi veya belirtilecek oranda her ikisi tarafından ödenmesine karar verilir. Belirlenen süre içinde bu işlemlere ait giderleri karşılayacak miktarda avans yatırılmazsa, ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazineden ödenmesine hükmedilir.” hükmüne; 66. maddesinde, “Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar fer’i müdahil olarak davada yer alabilir.” hükmüne; 69. maddesinin birinci fıkrasında, “Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir.” hükmüne ve 330. maddesinin birinci fıkrasında, “Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekalet ücreti, taraf lehine hükmedilir.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, Mahkemece uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, davacıdan keşif harcı ve bilirkişi avansının yatırılmasının istenilmesine rağmen davacı tarafından anılan giderlerin yatırılmaması üzerine keşif ve bilirkişi avansının davalı idarede istenildiği, davalı idare tarafından da anılan avansın yatırılmaması üzerine dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesi sonucunda dava konusu imar planı değişikliklerinde plan hiyerarşisi ve planlama teknikleri açısından hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; yukarıda yer verilen mevzuat hükmünden de anlaşıldığı üzere, uyuşmazlığın teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını gerekli kıldığı hallerde keşif ve bilirkişi incelemesi için gereken avansın davacı tarafından yatırılmaması durumunda davalı idareden istenilmesi, davalı idare tarafından da yatırılmaması halinde, ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere Hazineden karşılanarak keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere müdahilin davada taraf sıfatını haiz olmadığı, müdahilin de yer aldığı davada hükmün taraflar hakkında verildiği ve vekalet ücretinin ancak taraf lehine hükmedilebileceği açık olduğundan, İdare Mahkemesince kararının sonuç bölümünde vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idare yanında müdahile de verilmesine hükmedilmesine ilişkin kısımda da isabet bulunmamaktadır. İdare Mahkemesince uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilirken karar sonucuna göre bu hususun da yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ve davalının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 13/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.