Danıştay Kararı 6. Daire 2016/4031 E. 2020/10939 K. 17.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/4031 E.  ,  2020/10939 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/4031
Karar No : 2020/10939

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1-…
2- …
3- …
4- … ‘a vekaleten
5- … Yapı Gılda Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. temsilen …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. … (Aynı adreste)

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir İli, Narlıdere İlçesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaza yönelik 1/1000 ölçekli imar planı değişikliği teklifinin reddine ilişkin İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; yürürlükteki 1/5000 ölçekli nazım imar planında, dava konusu parselin tali iş merkezi alanında, 1989 onaylı 1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise konut alanında kaldığı, dolayısıyla üst ölçekli plan ile alt ölçekli plan arasında uyumsuzluk olduğu görüldüğünden, plan hiyerarşisi uyarınca, mevcut 1/1000 ölçekli planda revizyon yapılarak 1/5000 ölçekli nazım imar planına uygunluk sağlanması gerekirken, bu yapılmadan, mevcut 1/1000 ölçekli planda davacının talebi doğrultusunda yapılacak değişikliğin planlama tekniği ve şehircilik ilkelerine aykırılık oluşturacağı sonucuna varılmıştır,
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Önerilen imar planı değişikliğinin alt ölçekli plana uygun olduğu, uyuşmazlığın davalı idarenin görevini yerine getirmemesinden kaynaklandığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Dava konusu imar adasının yapılaşma koşulunun blok nizam 4 kat olarak belirlenmesi ile ilgili önerilen plan değişikliği, Narlıdere Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla, teklifin herhangi bir yoğunluk artışı getirmediği ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hükümlerine uygun olduğundan kabul edilerek onanmak üzerine İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına iletiilmiş, İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile dava konusu parselde yürürlükteki imar planına göre yapılaşmanın mümkün olması ve plan değişikliğini zorunlu kılan sebeplerin bulunmadığı gerekçesiyle uygun görülmeyerek reddedilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesiyle, bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde uygulanacak usul hükümlerine atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 71. maddesinde; “Dava ehliyeti bulunan herkes, davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabilir ve takip edebilir.” hükmüne, 76. maddesinin 1. fıkrasında; “Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır.” hükmüne, 77. maddesinin 1. fıkrasında; “Vekaletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hallerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekaletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekaletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde, nazım imar planları; varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan planları, uygulama imar planları ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanarak planlar arasındaki hiyerarşik sıralama vurgulanmış, aynı Yasanın “Planların Hazırlanması ve Yürürlüğe Konulması” başlıklı 8. maddesinin (b) bendinde ise, “İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelere yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde ilanlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazları ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. Onaylanmış planlarda yapılacak değişiklikler de yukarıdaki usullere tabidir.” hükmü yer almıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31. maddesi ile göndermede bulunulan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine kabul edilen Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren haller” başlıklı 266. maddesinde; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı” hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükmünden de anlaşılacağı üzere, çözümü uzmanlık bilgisi gerektiren uyuşmazlıklarda, alanında uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyeti marifetiyle hazırlanan rapordan istifade edilerek uyuşmazlıkların çözüme kavuşturulacağı açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME : Dosyanın incelenmesinden; … , … , … ve … ‘ın yapı ve imar işleri ve dava takibi açısından …’a vekalet verdikleri, … Yapı Gılda Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. Adına ise temsilen …’ın davayı takip için vekil tayin ettiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yer verilen mevzuat gereği, gerçek kişilerin davasını kendisi veya tayin ettiği vekil aracılığıyla açabileceği ve takip edebileceği hükme bağlanmıştır. … , … , … ve … tarafından … Yapı Gılda Turizm San. Ve Tic. Ltd. Şti. adına temsilen …’a yapı ve imar işlerine ilişkin dava açılmasına yönelik vekaletname verilmiş ise de, dosyaya sunulan vekaletnamenin yalnızca şirket adına dava açma yetkisini içerdiği, adı geçen kişiler adına dava açabilecek mahiyette olmadığı görüldüğünden, davacıların Hikmet Koluman adına verdiği ve dava açma ve takip yetkisini içeren vekaletnameye dayalı avukat tayin edilmesi mümkün değildir.
Bu durumda, mevzuata uygun düzenlenmiş vekaletname aslının (baro pulu tamamlanmış) veya onaylı örneğinin (vekalet suret harcı ve baro pulu tamamlanmış) dosyaya sunulmasından sonra ya da asil tarafından yapılan işlemin kabul edildiği yolunda bildirimde bulunulmasından sonra davaya devam edilmesi gerektiği açıktır.
Uyuşmazlıkta, davacı, kamu adına kentsel estetiğin korunması ve çevre faktörleri de dikkate alınarak görüntü kirliliği oluşturulmasının önlenmesi adına yeni oluşacak yapı nizamında yoğunluk artışı getirilmeden mevzuatta bulunan taban alanı kısıtlamalarına uygun şekilde komşu yapılaşmalar da dikkate alınarak A-4 yapılaşma koşullu konut adasındaki dava konusu parselin yapılaşma koşulunun BL-4 olarak belirlenmesine ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği önerisinde bulunmuştur.
İmar Planı değişikliği teklifi, Narlıdere Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararıyla, teklifin herhangi bir yoğunluk artışı getirmediği ve Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği hükümlerine uygun olduğundan kabul edilerek İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına iletilmiştir.
Dava konusu parselde yürürlükteki imar planına göre yapılaşmanın mümkün olması ve plan değişikliğini zorunlu kılan sebeplerin bulunmadığı gerekçesiyle İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile plan değişikliği önerisi uygun görülmeyerek reddedilmiştir.
Fiili durumda A-4 yapılaşma koşullu konut adasındaki dava konusu parselin yapılaşma koşulunun BL-4 olarak belirlenip belirlenemeyeceği hususunun imar mevzuatına uygunluğunun çözümü, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını zorunlu kılmakta olup davacının ve davalının plan değişikliği önerisine ilişkin yukarıda özetlenen gerekçeleri de dikkate alınarak mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin verilen İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 17/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.