Danıştay Kararı 6. Daire 2016/3603 E. 2020/12802 K. 15.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/3603 E.  ,  2020/12802 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/3603
Karar No : 2020/12802

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. … (Aynı adreste)

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Tokat İli, Erbaa İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … sayılı parsel sayılı taşınmaz için verilen yapı ruhsatı ile dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin Tokat İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … K: … sayılı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle plansız ve ruhsatsız hale gelen taşınmazda inşa edilen LPG istasyonunun yıkılmak zorunda kalınacağından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 173.294,24-TL maddi zararın davalı idareye başvuru tarihi olan 06.08.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; … Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… D.İş sayılı dosyasında 26.09.2014 tarihinde mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın yapı ruhsatı ile dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E: … K: … sayılı karar nedeniyle, taşınmazda inşa edilen yapıların mevcut haliyle kullanılmasının mümkün olmadığı, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E: … D.İş sayılı delil tespit dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda uyuşmazlık konusu yapıların toplam değerinin 169.494,24 TL hesap edildiği, yıkım masrafları eklenmesi halinde oluşacak toplam zararın 173.294,24 TL olarak hesaplandığı, bu durumda idarenin hukuka aykırı şekilde tesis ettiği imar planı değişikliği ile yapı ruhsatından kaynaklanan 169.494,24 TL zararın davacıya ödenmesi gerektiği, diğer taraftan, yıkım yönünde herhangi bir işlem tesis edilmediğinden, yapıların yıkılması halinde oluşacağı hesaplanan 3.800.-TL zararın gerçekleşmiş zarar olarak kabulüne imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davacının maddi tazminat isteminin 169.494,24 TL’lik kısmının kabulüne, davalı idareye başvuru tarihi olan 06.08.2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, maddi tazminat isteminin fazlaya ilişkin kısmının reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Bakılmakta olan dava 2577 sayılı Kanunun 12. maddesi uyarınca iptal davası üzerine açılmış tam yargı davası olduğundan, dava açma süresinin geçirilmiş olduğu, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan, … Asliye Hukuk Mahkemesinin E: … D.İş sayılı delil tespit dosyasında düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesinin hatalı olduğu, Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan delil tespit davasının hasımsız bir dava türü olduğu, davalı idarenin keşfe katılması ve rapora itiraz etmesi mümkün olmadığından, söz konusu raporun hükme esas alınarak, davalı idarenin tazminat ödemeye mahkum edilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı, davacının teklifi doğrultusunda yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin yargı kararı ile iptal edilmesi nedeniyle zarara uğranıldığının iddia edilmesinin tacirin basiretli davranma yükümlülüğü ile bağdaşmadığı, uyuşmazlık konusu LPG istasyonunun açılması halinde kar elde edecek olan davacının, tüm ticari rizikoları da göz önünde bulundurması gerektiği, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacının maliki olduğu Tokat İli, Erbaa İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmaz önceki 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarında “konut alanı” kullanımında kalmakta iken, davacının talebi doğrultusunda Erbaa Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile taşınmazın işlevi “LPG Otogaz Satış İstasyonuna” çevrilmiş, bu doğrultuda … tarih ve … sayılı yapı ruhsatı düzenlenmiştir.
Söz konusu 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile taşınmaz için verilen yapı ruhsatının iptali istemiyle açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … K: … sayılı kararı ile; taşınmaz sahibinin talebi dışında plan değişikliğini zorunlu kılacak bilimsel, nesnel ve teknik bir gerekçenin bulunmadığı, taşınmazla aynı yönde 229 metre ve 545 metre mesafelerde faal olarak çalışmakta olan 2 adet akaryakıt ve LPG istasyonu bulunduğu, dolayısıyla asgari mesafe koşulunun sağlanmadığı, vaziyet planında istasyona giriş çıkışlar gösterilmediğinden, vaziyet planının Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğe aykırı olduğu, yer altı akaryakıt tankının komşu arsa sınırına asgari 7.5 metre mesafe koşulunu sağlamadığı, bu yönüyle Yangın Yönetmeliğine uygun olmadığı, hukuka aykırı imar planlarına dayanılarak verilen yapı ruhsatında da hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş, bu karar Danıştay Altıncı Dairesinin 09/04/2014 tarih ve E:2012/2920, K:2014/2890 sayılı kararı ile onanmış ve kararın düzeltilmesi istemi de Danıştay Altıncı Dairesinin 10/01/2017 tarih ve E:2014/9323, K:2017/79 sayılı kararı ile reddedilerek kesinleşmiştir.
Diğer taraftan, söz konusu işlemlere karşı açılan dava devam ederken, taşınmazda inşaatı tamamlanan LPG istasyonu için yapı kullanma izni verilmesi talebiyle davacı tarafından Erbaa Belediye Başkanlığına yapılan başvuru, davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi ile, taşınmazın kavşağa minimum 50 metre mesafede olma koşulu ve parsel cephesinin minimum 40 metre olma koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Yapı kullanma izni verilmesi başvurusunun reddine ilişkin bu işleme karşı davacı tarafından açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile; yapı kullanma izninin dayanağı olan yapı ruhsatı ile 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin yargı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle plansız ve ruhsatsız hale gelen taşınmazda bulunan LPG istasyonu için yapı kullanma izni verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar Danıştay Altıncı Dairesinin 09/04/2014 tarih ve E:2012/3376, K:2014/2891 sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiştir.
Danıştay Altıncı Dairesinin anılan onama kararı üzerine, davacı tarafından 06.08.2014 tarihinde davalı idareye başvurularak, yargı kararı uyarınca plansız ve ruhsatsız hale gelen, yapı kullanma izni de verilmeyen yapılar yıkılacak olduğundan, imalat bedeli olan 300.000,00 TL maddi zararın kendisine ödenmesi talep edilmiş, bu başvuru Erbaa Belediye Başkanlığı Hukuk İşleri Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, taşınmazdaki yapı ve eklentilerinin yıkılması halinde ortaya çıkacak zararın tespit edilmesi istemiyle 25.09.2014 tarihinde kayda giren dilekçe ile … Asliye Hukuk Mahkemesinin E: … D.İş sayılı dosyasında delil tespit davası açılmış, söz konusu dosyada düzenlenen 27.09.2014 tarihli bilirkişi raporunda; “market, ofis ve WC olarak kullanılacak yapı, pompa istasyon alaçığı, istasyon beton sahası, LPG tankı, dalgıç pompası, istasyona ait elektrik sistemlerinden oluşan yapıların değerleri toplamının 169.494,24 TL olduğu, ayrıca yıkım ve molozların uzaklaştırılması için yapılacak masrafların toplamının da 3.800,00 TL olduğu, bu masrafların da zarara eklenmesi gerektiği, bu haliyle yıkım masrafları dahil toplam zararın 173.294,24 TL olduğu,
yapıların yıkılması durumunda 173.294,24 TL maddi zararın ortaya çıkacağı” şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verilmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından; taşınmaza ilişkin imar planı değişiklikleri ile yapı ruhsatının yargı kararı ile iptal edilmesi sonucunda plansız ve ruhsatsız hale gelen taşınmazdaki LPG istasyonuna ait yapıların yıkılması gerekeceği, hukuka aykırı şekilde imar planı değişikliği yapılarak, yapı ruhsatı düzenleyen idarenin, bu kusurlu davranışı nedeniyle, yıkıma konu edilecek yapıların bedelini, yıkım işlemi tesis edilmeden önce iyiniyetli kişilere ödemesi gerektiği, bu yönde verilen emsal yargı kararlarının da bulunduğu ileri sürülerek Erbaa Asliye Hukuk Mahkemesi kanalıyla tespit ettirilen 173.294,24 TL maddi zararın tazmin edilmesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, “İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun idari dava türlerinin tanımlandığı 2. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde tam yargı davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar şeklinde tanımlanmış olup; genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Usul yönünden;
Uyuşmazlıkta tamamlanmış bir eylemden ve gerçekleşmiş bir zarardan söz edilmesi mümkün olmadığından, davada süreaşımı bulunduğuna yönelik davalı idarenin usuli itirazları yerinde görülmemiştir.
Esas yönünden;
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, İdare Hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya koşulları varsa kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince tazmin edilmektedir.
Hukuk devleti ilkesi uyarınca, faaliyetlerini hukuka uygun biçimde yürütmek zorunda olan idarenin hukuka aykırı eylemde bulunması veya işlem tesis etmesi, kural olarak hizmet kusurunu oluşturur.
Hizmet kusuru, idarenin yürütmekle görevli olduğu hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde aksaklık, bozukluk, hukuka aykırılık veya ihmal bulunması şeklinde tanımlanmakta olup, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde ortaya çıkmaktadır.
İdarenin hizmet kusuruna dayalı mali sorumluluğundan söz edilebilmesi için, öncelikle bir zararın varlığı, bu zararın idarenin hizmet kusurundan kaynaklanması, zararlı sonuçla idarenin işlem ve/veya eylemi arasında uygun illiyet bağı bulunması koşullarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Sayılan bu üç koşuldan birinin dahi eksik olması halinde idarenin mali sorumluluğundan söz edilmesi mümkün olmayacaktır.
Bu kapsamda dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın işlevinin konut alanından LPG otogaz satış istasyonuna çevrilmesine ilişkin 05.03.2009 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişiklikleri ile bu doğrultuda düzenlenen 30.12.2010 tarihli yapı ruhsatının iptali istemiyle açılan davada, söz konusu işlemlerin hukuka aykırılığının kesinleşen yargı kararı tespit edildiği, anılan davada düzenlenen bilirkişi raporu ile, taşınmazla aynı yönde 1 km mesafe içinde faaliyette olan başka akaryakıt istasyonları bulunduğundan, asgari mesafe koşulu sağlanmadan ve bölgede LPG istasyonuna ihtiyaç bulunup bulunmadığı, varsa ihtiyacın büyüklüğü ve davacıya ait taşınmazın bu ihtiyacı karşılamaya elverişli olup olmadığı gibi yönlerden hiçbir araştırma ve analize dayanmaksızın, sadece davacının talebi esas alınmak suretiyle imar planı değişikliği yapıldığının ortaya konulduğu, yine davacı tarafından taşınmaz için yapı kullanma izni verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesine ilişkin davalı idarenin … tarih ve … sayılı işleminde; taşınmazın, Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmelik gereğince parsel cephe genişliğinin minimum 40 metre olması ve kavşağa minimum 50 metre mesafede olması koşullarını sağlamadığı şeklinde, esasında imar planı değişikliklerinin yapılması ve yapı ruhsatı verilmesi aşamalarında değerlendirilmesi gereken gerekçelerle talebin reddedildiği görüldüğünden, taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliklerinin yapılmasında ve LPG istasyonu amacıyla kullanılmak üzere yapı ruhsatı düzenlenmesinde davalı belediyenin hizmet kusuru bulunduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, idarenin hukuka aykırı eylemi ve/veya işlemi sonucunda ortaya çıkan her mağduriyet zarar anlamına gelmeyeceğinden, idarenin mali sorumluluğundan söz edilebilmesi için mutlaka bir zararın ortaya çıkmış olması ve bu zararın “meşru, güncel ve kesin” olması gerekmektedir. Sorumluluk hukukunda amaç, idareyi kusurlu işlemi nedeniyle cezalandırmak değil, kamu hizmetinin işleyindeki aksaklık ve hukuka aykırılıklar nedeniyle kişilerin uğramış olduğu zararları gidermek olduğundan, zararın gerçekleşmediği, sadece “zarar tehlikesinin” ortaya çıktığı durumlarda idarenin mali sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer bir ifade ile maddi zarardan idarenin sorumlu tutulabilmesi için, zararın gerçekleşmiş, yani güncel olması veya gerçekleşeceğinin kesin olması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının gerçekleşmiş, kesin bir zararı bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerektiğinden, bu kapsamda dosyanın incelenmesinden; taşınmazda inşa edilen LPG istasyonuna ait yapıların mevcut durumda yıkımı gerçekleşmediği gibi söz konusu yapıların yıkılması yönünde davalı belediyece tesis edilen herhangi bir işleme de rastlanılmamıştır. Nitekim davacı tarafından da, uyuşmazlık konusu yapıların 3194 sayılı Kanunun 32. maddesi uyarınca yıkılmasına ilişkin belediye encümenince karar alındığına ve kendisine bu yönde bir bildirim yapıldığına dair herhangi bir iddia ileri sürülmediği görüldüğünden, sadece yapıların gelecekte yıkılma ihtimaline, diğer bir ifade ile zarar tehlikesine dayanılarak bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, hizmet kusuruna dayalı maddi tazminat istemlerinde, davacının malvarlığında gerçek, kanıtlanabilir bir azalma veya artma olanağından yoksun kalma niteliğinde somut bir zararın ortaya konulması gerektiğinden; davacının talep ettiği zararın muhtemel zarar niteliğinde olması, somut ve kanıtlanabilir bir maddi zararın ortaya konulmaması karşısında, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken, henüz gerçekleşmemiş bir zararın kısmen tazmini yolunda verilen temyize konu kararda isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Tazminat isteminin yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyiz edilen tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 15/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.