Danıştay Kararı 6. Daire 2016/3214 E. 2020/10918 K. 16.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/3214 E.  ,  2020/10918 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/3214
Karar No : 2020/10918

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü – …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 09/09/2013 tarih ve E:2010/13132, K:2013/4695 sayılı bozma kararına uyularak verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Bilecik İli, Osmaneli İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların kamulaştırılması amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğünce kabul edilen … tarih ve … sayılı kamu yararı kararı ile dayanağı İznik-Mekece Devlet Yolu Projesinin taşınmazlara ilişkin kısmının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, karayolu projesinin gayrimeskun alanda 40 m, meskun alanda ise 30 m düzenlendiği, tip enkesitler göz önüne alındığında dava konusu kesimde platform genişliği için en az 26 m’lik alanın gerektiği, aydınlatma direği, trafik işaretleri gibi yol kenarı elemanlarının da yer alabilmesi için en az 30 m genişliğinde bir kamulaştırma yapılması zorunluluğunun bulunduğu, Karayolu Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmelik uyarınca, karayolu kenarına inşa edilecek herhangi bir meskenin, karayolu yapımı için inşa edilen herhangi bir enkesit elemanına en az 5 m mesafede olması gerektiği, yolun 40 m genişliğinde yapılması halinde 30 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan bina ile yol kenarı arasında 1,54 m mesafe kaldığı, diğer bina ile arasında ise hiç mesafe bulunmadığı, yolun 30 m genişliğinde yapılması durumunda ise 30 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binalar ile arasındaki mesafenin 5,22 metreye yükseleceği, yine de yol genişliğinin 40 m planlanmasının idarenin takdirinde olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemlerde kamu yararı ve orantılılık ilkesine aykırılık görülmediği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlemler hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : İdare Mahkemesi kararında, 40 m devam eden yolun 30 m ‘ye düşürülmesi durumunda trafik güvenliği ve karayolu projesine etkilerinin ne olacağı hususunda ek rapor alınması gerekirken bu kısmın değerlendirilmediği, eksik araştırma ve incelemeyle verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Dava konusu işlemlerin kamu yararı ve orantılılık ilkelerine uygun olduğu, karayolu çalışmaları sırasında yapılaşmaların değil trafik güvenliği ve proje bütünlüğünün ön planda tutulması gerektiği hususunun Danıştay Altıncı Dairesinin 24.12.2015 tarih ve E: 2014/6583, K:2015/7806 sayılı içtihadıyla sabit olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı ve Onuncu Daireleri müşterek heyetince 2575 sayılı Danıştay Kanununun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : İznik-Mekece- Devlet Yolu Projesi kapsamında, Bilecik İli, Osmaneli İlçesi, … Köyü, … Mevkii, … ada, … ve … parsel sayılı taşınmazların kamulaştırılması amacıyla Karayolları Genel Müdürlüğünce kabul edilen … tarih ve … sayılı kamu yararı kararı alınmıştır. Davacılar tarafından, karayolu projesinde öngörüldüğü haliyle yolun 40 m yapılması durumunda yapılarının kullanılamaz hale geleceği, yolun köy içinden geliş istikametine ve köy içi planlamasına uygun olarak 30 m olarak genişlemesi halinde ise yapılar ile yol arasında 5 m mesafenin kalarak nispeten yapıların kullanılabilir durumda olacağı, köy yerleşik alanı için öngörülen 30 m yol genişliğinin kendi taşınmazlarında da öngörülmesi gerektiğinden bahisle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:Anayasanın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmüne,
“Kamulaştırma” başlıklı 46.maddesinde ise, “Devlet ve kamu tüzel kişileri; kamu yararının gerektirdiği hallerde, gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla, özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını, kanunla gösterilen esas ve usullere göre, kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idarî irtifaklar kurmaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinin 1. fıkrasında, “İdareler, kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını; bedellerini nakden ve peşin olarak veya aşağıda belirtilen hallerde eşit taksitlerle ödemek suretiyle kamulaştırma yapabilirler.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Anılan Kanununun 5. maddesinde ise, kamu yararı kararı verecek merciler sayılmış, Kanunun 6. maddesinde, kamu yararı kararının onay mercii belirtilmiş ve aynı maddede ”Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME: Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin Ek-1 Protokolünün Mülkiyetin Korunması başlıklı 1. maddesinde “Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.” hükmü bulunmaktadır.
Anılan mevzuat hükümleri açısından bakıldığında, özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında kamulaştırmanın yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Dava dilekçesinde dava konusu taşınmazlar üzerinde yapılar bulunduğu, yolun açılması halinde yapıların zarar göreceği iddiası göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının imar planı uygulanırken korunabilmesinin mümkün olup olmadığı, taşınmazın üzerindeki yapının da kamulaştırılması gerekip gerekmeyeceği, taşınmazın kısmen kamulaştırılması halinde yapının kullanılamaz hale gelip gelmeyeceği hususlarının açıklığa kavuşması bakımından, davalı idareden, dava konusu taşınmazların renkli kalemle işaretlendiği karayolu projesinin bütününün istenilmesine, yol projesinde yol enkesitinin köy yerleşik alanında 30 m, meskun olmayan alanda ise 40 m olarak belirlenip belirlenmediğinin sorulmasına, alanda nazım ve uygulama imar planlarının bulunup bulunmadığının, bulunuyor ise proje kapsamındaki karayollarının planlara işlenip işlenmediği sorularak, işlendiyse dava konusu taşınmazların işaretli bulunduğu paftalar ile konuya ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine; Bilecik İl Özel İdaresinden ise, taşınmazların köy yerleşik alan ve civarı sınırında kalıp kalmadığının sorulmasına 04/12/2018 tarihinde karar verilmiştir.
Davalı idarenin 20.05.2019 tarihli cevabında taşınmazın imar durumuna ilişkin belgeye rastlanılmadığı, taşınmazlara ilişkin kamu yararı kararı alınmasına rağmen henüz onaylı proje bulunmaması nedeniyle kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmadığı, taşınmazların bulunduğu alanda kamulaştırma genişliğinin 40 m olduğu ancak köy yerleşik alanında genişliğin 30 m’ye düştüğü; Bilecik İl Özel İdaresinin 26.04.2019 tarihli cevabında ise, 30 parsel sayılı taşınmazın köy yerleşik alanında kaldığı, 29 parsel sayılı taşınmazın ise köy genişleme sınırında kaldığı belirtilmiştir.
Edinilen bu bilgilerden, taşınmazlar hakkında alınan kamu yararı kararının dayanağını oluşturan henüz onaylı bir yol projesinin bulunmadığı, dava konusu taşınmazlardan 30 parsel sayılı taşınmazın köy yerleşik alanında kalmasına ve köy yerleşik alanında yol genişliğinin 30 m belirlenmesine rağmen davacı taşınmazından 40 m genişliğinde yol geçirildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, kamu yararı kararının dayanağı imar planlarına işlenmiş onaylı bir yol projesinin yapılıp yapılmadığı araştırılarak dava konusu işlemlerde kamu yararının varlığının, kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün olmasının ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığı ve 40 m enkesitli yolun 30 m’ye düşürülmesi halinde trafik güvenliğinin ne yönde etkileneceği hususlarının gerekirse bilirkişilerden ek rapor alınarak ya da yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılıp elde edilen mezkur bilgiler doğrultusunda değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.