Danıştay Kararı 6. Daire 2016/2402 E. 2020/13576 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/2402 E.  ,  2020/13576 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/2402
Karar No : 2020/13576

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Eskişehir ili, Tepebaşı ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 2981 sayılı Kanun’un 10/c maddesi uyarınca … tarih … sayılı belediye encümeni kararıyla kabul edilen parselasyon işleminin ve anılan işlemin dayanağı olan … Islah İmar Planının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; uyuşmazlık konusu parselin kamu ortaklık payı (KOP) hisselerinden oluştuğu, parselde herhangi bir yapılaşma bulunmadığı, Eskişehir-İstanbul karayolu kuzeyinde yoğun yapılaşmanın olduğu meskun mahalde olduğu, düzenleme ortaklık payının (DOP) yasal sınırlar içinde ve tüm parsellerden eşit olarak kesildiği, parselasyon planının ıslah imar planı ada sınırları ile uyumlu olduğu, davaya konu işlemin mevzuat hükümlerinde öngörülen ilkelere uygun olarak hazırlandığı, zeminde fiili kullanım ve özel parselasyon sonucu fiili taksimde davacıya ait yer olmaması nedeniyle davacıya imarlı arsa tahsisi yapılamadığı, fiili durumda özel parselasyona dayalı olarak yapılaşma gerçekleştiği ve uygulamaya konu alan küçük parsellerden oluştuğu için davacıya bağımsız parsel tahsis edilmesi imkanının olmadığı, bu nedenle KOP alanında yer tahsisi yapıldığı, davacının kalan hissesi içinse bedele dönüştürme işlemi yapıldığı, dolayısıyla fiili duruma uygun düzenleme yapılmış olduğu, ayrıca tapu kayıtlarında kök parsel üzerinde yapılan incelemede, davacının hissesi olarak görünen alanın davacının hisse satışı yaparken sattığı taşınmazların yolda kalan kısımlarını alıcılara devredilmemesinden kaynaklandığı, bu alanların özel parselasyonda yol olarak çizildiği ve fiili olarak da yol kullanımında olduğu, yani özel parselasyonda davacının bağımsız yeri olmadığı için hissesinin müstakil olarak korunması ve parsel tahsis edilmesi olanağı bulunmadığı, zeminde davacıya tahsis edilebilecek imar parseli alanı olmadığı, yola rastlayan alanların yapılan satışlar esnasında satılan taşınmazla orantılı olarak davacı tarafından devredilmesi gerektiği halde edilmediği, dava konusu parselasyona giren taşınmazların bedelinin davacı tarafından alınmış olduğu, bu nedenle davacının uygulamadan olumsuz etkilendiğinin söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Uygulama sonucu davacıya tahsis edilen parsel çevresinde davacı taşınmazına emsal yüz ölçümlü müstakil parseller oluşturulduğu halde kendisine müstakil tahsis yapılmadığı, komşu parsellerde hissedar olan kişilerle birlikte tahsis yapıldığı, dava konusu parseldeki küçük hisselerin bu kimseler tarafından çok ucuza satın alındığı, satın alınamayan kısımlar için ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, taşınmazın durumundaki kısıtlılık nedeniyle davacının mağdur edildiği, uygulamanın dayanağı olan imar planında taşınmaza yönelik olarak getirilen ilköğretim alanı kullanım kararının kaldırılması gerektiği, bu alanda okul kullanımına ihtiyaç bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Usul ve yasaya uygun olan temyize konu kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Uyuşmazlığın çözülebilmesi için idare mahkemesince öncelikle dava konusu parselasyon ile bedele çevrilen tutarın davacıya ne zaman ödendiğinin araştırılarak davanın süresinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi gerektiği, davanın süresinde açıldığının anlaşılması halinde dava dilekçesinde iptali istenen işlemlerin parselasyon ve dayanağı ıslah imar planı olduğu gözetilerek ve alanda ıslah imar planı yapılmasına ilişkin koşulların bulunup bulunmadığı hususu değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerektiğinden temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Uyuşmazlık konusu parsel, 1988 yılında onaylanan 1/1000 ölçekli Eskişehir Uygulama imar Planında ortaokul alanı, yol ve konut alanı olarak planlanmış iken 07/12/1993 tarihinde onaylanan Küme Evler Islah İmar Planında ilköğretim alanı olarak planlanmıştır. Bu plana dayalı olarak 05/07/1994 tarihli, 373 sayılı belediye encümeni kararı ile 2981 sayılı Kanunun 10. maddesinin c bendi uyarınca parselasyon yapılmış, dava konusu taşınmazın parselasyona giren bölümünün bir kısmı bedele çevrilerek davacıya ödenmiş, kalan kısmı için ise davacıya ilköğretim alanından tahsis yapılmıştır.
Bunun üzerine, 07/12/1993 tarihli … Islah İmar Planı ve bu plana dayalı olarak … tarih ve … sayılı belediye encümeni kararıyla yapılan parselasyonun iptali istemiyle 06/11/2013 tarihinde, bakılan dava açılmıştır.
Davacı tarafından, parselasyon işlemiyle ilgili bilgi edinme amacıyla davalı belediyeye yapılan 07/01/2014 tarihli başvuruya davalı tarafından verilen 14/01/2014 tarihli cevapta; davacının murisi olan … adına kayıtlı olan … parsel sayılı taşınmazın 18.050,00m2 alanlı olduğu, malikin 60/1083 oranındaki hissesi karşılığında 1.000,00 m2 olarak uygulamaya girdiği, 349,93 m2’lik kısmı DOP olarak kesildikten sonra kalan 650,07 m2’nin 250,00 m2’sinin 9241 ada, 1 parsel sayılı taşınmazdan tahsis edildiği, kalan 400,07 m2’lik kısmının ise bedele çevrilmesine karar verildiği, 3761 parsel sayılı taşınmazın ise 10.070,00 m2 alanlı olduğu, 25017/409728 oranındaki hissesi karşılığında 614,85 m2 olarak uygulamaya girdiği, 215,16 m2 DOP olarak kesildikten sonra kalan 399,69 m2’lik kısmının bedele çevrildiği, 9241 ada, 1 parsel sayılı taşınmazın imar planında ilköğretim alanında kaldığı, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik hükümleri uyarınca ilköğretim alanının kaldırılabilmesi için kurum görüşü alınması ve kaldırılan donatı alanına eşdeğer nitelikte donatı alanı ayrılması gerektiği, bu nedenle davacı başvurusunun anılan Yönetmelik hükümlerine uygun olmadığı, 3194 sayılı Kanunun 15. maddesi uyarınca bu parselde ifraz işlemi yapılmadan tek parsel olarak uygulama yapılması gerektiği bildirilmiştir.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Dava Açma Süresi” başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde altmış (60) gün olduğu; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmış, yine aynı Yasanın “Üst Makamlara Başvurma” başlıklı 11.maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış (60) gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Özel kanun olan 3194 sayılı İmar Kanununun işlem tarihindeki yürürlükteki haliyle 19. maddesinde; “İmar planlarına göre parselasyon planları yapılıp, belediye ve mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun onayından sonra yürürlüğe girer. Bu planlar bir (1) ay müddetle ilgili idarede asılır. Ayrıca mutat vasıtalarla duyurulur. Bu sürenin sonunda kesinleşir. Tashih edilecek planlar hakkında da bu hüküm uygulanır. Kesinleşen parselasyon planları tescil edilmek üzere tapu dairesine gönderilir. Bu daireler ilgililerin muvafakatı aranmaksızın, sicilleri planlara göre re’sen tanzim ve tesis ederler.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Parselasyon işleminin subjektif ve kişisel nitelikte bir idari işlem olması nedeniyle, bu işleme karşı dava açma süresinin başlaması için ilgililere yazılı bildirim yapılması gerekmekte olup, iptali istenen işlemin ilgilisine ayrıca tebliğ edilmemiş olduğu hallerde, dava açma süresinin belirlenmesinde işlemin öğrenilme tarihi esas alınacaktır. Ancak bu durumda parselasyonun bütün unsurları ile öğrenilmiş olması gerektiği tartışmasızdır.
Uyuşmalıkta, davacı murisinin 29/10/1990 tarihinde vefat ettiği, davacıya intikal eden taşınmazların ise … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararı ile gerçekleştirilen parselasyona dahil edildiği ve büyük bir kısmının 2981 sayılı Kanun’un 10/c maddesi uyarınca bedele çevrildiği, kalan kısmı ise ilköğretim alanında kullanımında olan … ada, … parsel sayılı taşınmazdan tahsis edildiği, bakılan davanın ise 06/11/2013 tarihinde açıldığı görülmektedir.
Davaya konu parselasyon işlemi davacıya tebliğ edilmemiş olsa dahi görülmekte olan davanın açılmasından önce dava konusu parselasyon ile bedele çevrilen tutarın davacıya ödenmesi suretiyle davacının parselasyon işleminin tüm unsurlarından haberdar olduğu sonucuna varılacağından İdare Mahkemesince öncelikle davanın süresinde açılıp açılmadığının anlaşılabilmesi adına dava konusu parselasyon ile bedele çevrilen tutarın davacıya ne zaman ödendiğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, dava dilekçesinde, davacı tarafından iptali istenen işlemin yalnızca parselasyon işlemi olmadığı, anılan işlemin dayanağı olan ıslah imar planının da iptalinin istenildiği görüldüğünden idare mahkemesince, yukarıda belirtilen inceleme yapıldıktan sonra davanın süresinde açılmadığının anlaşılması halinde, anılan parselasyon ve ıslah imar planının iptali isteimiyle açılan davada süre aşımı bulunduğundan davanın reddine, davanın süresinde açıldığının tespit edilmesi halinde ise dava konusu ıslah imar planının da hukuka uygunluk denetimi yapılarak ve dava konusu alanda 1988 yılında kabul edilen planın, uygulama imar planı olmasına rağmen 1993 yılında kabul edilen dava konusu imar planının ıslah imar planı olarak yapılmasının gerekçeleri de ortaya koyulmak suretiyle karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.