Danıştay Kararı 6. Daire 2016/2078 E. 2020/13670 K. 24.12.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/2078 E.  ,  2020/13670 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/2078
Karar No : 2020/13670

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı – …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Van İli, Merkez İlçesi, Pembecimirza Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmaza yönelik 3194 sayılı İmar Kanununun 18. madde hükmü uyarınca yapılan parselasyon işleminden kaynaklandığı ileri sürülen 100.000,00 TL maddi tazminatın (ıslah ile birlikte 480.176,56 TL) dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacıya ait taşınmaz ile yeni tahsisi yapılan taşınmazlar arasında eşdeğerlik ilkesine aykırı şekilde değer farkı bulunduğu ve davacı tarafından uğranılmış olan bu zararın parselasyon işlemini tesis eden davalı idarece tazmini gerektiğinin açık olduğu, bilirkişi incelemesi ile ortaya konulan zararın (iki taşınmaz arasındaki değer farkının) davalı idare tarafından ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından 480.176,56 TL’nin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından ilk bilirkişi raporunda parselasyon işleminin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilmesine karşılık davacıya tahsis edilen parselin, davacının eski parseli ile eşdeğer olmadığına yönelik tespitinin birbiriyle çelişkili olduğu dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, davacının eski parseli ile davacıya tahsis edilen parselin arasında ekonomik bakımdan farklılığın bulunduğu, bu zarara davacının katlanması halinde mağdur olacağı, mahkeme kararının hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden; davacıya ait Van İli, Merkez İlçesi, Pembecimirza Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda yapılan parselasyon işlemi sonucunda, düzenleme ortaklık payı düşüldükten sonra sözkonusu taşınmaza karşılık davacıya … ada, … sayılı parselden müstakil, … ada, … sayılı parselden ise resmi kurum alanında hisseli olarak tahsis yapılması üzerine davacı tarafından parselasyon işlemi ile tahsis edilen taşınmazlar ile eski taşınmazı arasındaki değer farkının ödenmesi talebiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu, hükmüne yer verilmiştir.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşir ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açar.
644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin “Görevler” başlıklı 2. Maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde, “Gecekondu, kıyı alanları ve tesisleri ile niteliğinin bozulması nedeniyle orman ve mera dışına çıkarılan alanlar dâhil kentsel ve kırsal alan ve yerleşmelerde yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamalarında idarelerce uyulacak usul ve esasları belirlemek; Bakanlıkça belirlenen finans ve ticaret merkezleri, fuar ve sergi alanları, eğlence merkezleri, şehirlerin ana giriş düzenlemeleri gibi şehirlerin marka değerini artırmaya ve şehrin gelişmesine katkı sağlayacak özel proje alanlarına dair her tür ve ölçekte etüt, harita, plan, parselasyon planı ve yapı projelerini yapmak, yaptırmak, onaylamak, kamulaştırma, ruhsat ve yapım işlerinin gerçekleştirilmesini sağlamak, yapı kullanma izinlerini vermek ve bu alanlarda kat mülkiyeti kurulmasını temin etmek; 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ile 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan uygulamalara ilişkin her tür ve ölçekte etüt, harita, plan ve parselasyon planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak,” hükmü yer almıştır.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde, “İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 18. maddesinin başlıca amacı, imar planı ve mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılaşmaya elverişli imar parselleri elde edilmesini ve düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan, imar planında umumi hizmetlere ayrılan alanların bedelsiz olarak kamu eline geçmesini sağlamak suretiyle, düzenli ve sağlıklı bir kentleşmeyi gerçekleştirmektir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca parselasyon planlarının hazırlanması ile bir yandan düzenlemeye giren kadastral parselden daha fazla değere sahip imar parselleri oluşturulmakta, diğer taraftan düzenlemeye tabi tutulan bölgenin gereksinimi olan hizmet ve tesisler için kullanılmak üzere umumi hizmet alanlarının (Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi) elde edilmesi sağlanmaktadır.
Anılan madde uyarınca yapılan parselasyon işleminde kişilerin düzenlemeye giren parselleri ile düzenleme sonrası tahsis edilen parselleri arasında değer farkı bulunması durumunda, parselasyon işlemlerinin Kanun ve Yönetmeliklere aykırılığı öne sürülerek iptalinin istenilmesi gerekmektedir. Sözkonusu değer farkı bir iptal nedenidir ve tazminat hukuku kapsamında değildir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından parselasyon işlemi sonucunda eski parseline oranla daha az değerli parsellerin tahsis ediliği iddiasını, sahibi olduğu taşınmaza yönelik parselasyon yapılmasına ilişkin işleme karşı açtığı davada ileri sürmesi ve şayet hukuka aykırı bir uygulama varsa belirtilen dava sonucunda verilecek karar ile bu durumun ortaya konulması gerekirken, söz konusu işleme karşı dava açılmadığı anlaşılmakla, davacının rıza gösterdiği anlaşılan idari işlem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmininin istenilmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, davanın reddi gerekirken davanın kabulüne ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın kabulü yolunda verilen temyize konu … İdare Mahkemesinin …. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 24/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.