Danıştay Kararı 6. Daire 2016/13844 E. 2020/11307 K. 16.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/13844 E.  ,  2020/11307 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ALTINCI DAİRE

Esas No : 2016/13844

Karar No : 2020/11307

DAVACI : … Tasarım Mobilya Tic. ve San. A.Ş.

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …. Bakanlığı (… Bakanlığı) – …

VEKİLİ : Av. … – (Aynı adreste)

DAVANIN KONUSU :

22.08.2009 tarih ve 27327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin,

88. maddesinin 1. fıkrasının,

108. maddesinin, 1. fıkrasının (b) bendinin,

108. maddenin, 1. fıkrasının arsa tahsisini iptal etme konusunda yönetim kurulunu yetkili kılan düzenlemesinin,

iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :

3194 sayılı Kanunun 29. maddesinde, yapı ruhsatının geçerlilik süresinin 5 yıl olarak belirlendiği, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununda yapı ruhsatı geçerlilik süresine yönelik bir düzenlemenin bulunmadığı, bu nedenle söz konusu 29. maddedeki 5 yıllık sürenin organize sanayi bölgelerinde yapılacak inşaatlar için de geçerli olduğu, dava konusu Yönetmeliğin 88. maddesinde, yapı ruhsatı geçerlilik süresinin 2 yıl olarak belirlendiği, organize sanayi bölgelerinde 2 yıllık sürede inşaatı tamamlayıp faaliyete geçmenin mümkün olmadığı, Yönetmeliğin 88. maddesi ve 108. maddesinin (b) bendinde belirtilen sürenin 3194 sayılı İmar Kanununun 29. maddesine aykırı olduğu, 4562 sayılı Kanunda, yönetim kuruluna arsa tahsisi iptal yetkisinin verilmediği, dava konusu 108. maddesinde yer alan arsa tahsisini iptal etme konusunda yönetim kurulunu yetkili kılan hükmünün 4562 sayılı Kanununa aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :

Usule ilişkin olarak, davanın yasal süresi içinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerektiği ileri sürülmüştür.

Esasa ilişkin olarak, organize sanayi bölgelerinin 4562 sayılı özel Kanunla belirlenen yerler olduğu, bu doğrultuda, bu Kanun kapsamında planlamaya ilişkin hükümlerin 3194 sayılı Kanunun genel hükümlerinden farklı olarak belirlenebileceği, 4562 sayılı Kanun’a hedeflenen amaç doğrultusunda Kanunun 18. maddesi ile arsa tahsisine ilişkin hükümlere yer verildiği ve gerekli tedbirleri alma konusunda Bakanlığına yetkili kılındığı, bu yetkiye istinaden arsa tahsisi yapılması, tahsis edilen arsaların amaca uygun kullanım usulü, tahsisin iptali gibi konuların 27. madde uyarınca hazırlanan Yönetmelikle düzenlendiği, dava konusu Yönetmelik maddelerinin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ :

Yönetmeliğin dava konusu edilen 88. maddesi ile 108. maddesinin (b) bendi yönünden;

Anayasanın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.

Yönetmeliklerin, idarelere tanınan yetkiler çerçevesinde ve yasayla belirlenen sınırlara bağlı olarak, tamamlayıcı, açıklayıcı ve üst normların uygulanmasına yönelik olması, yönetmeliklerle yapacakl düzenlemelerin üst kurallara aykırı olmaması gerekmektedir.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun yukarıda yer verilen hükümleri ile organize sanayi bölgeleri sınırları içerisinde yapılan ve onaylanarak yürürlüğe giren mevzii imar planlarına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşaası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinlerin verilmesi ve denetlenmesi konusunda organize sanayi bölgeleri yetkili kılınmış, yasada ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılaşmalar hakkında imar kanunu hükümlerinin uygulanacağı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

3194 sayılı İmar Kanununda belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşaa edilecek resmi ve özel bütün yapıların bu kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiş olup, Kanunda organize sanayi bölgeleri için herhangi bir istisnanın öngörülmediği ve 4562 sayılı Kanunda da ruhsat sürelerine ilişkin farklı hükmün yer almadığı anlaşılmaktadır.

İmar Kanunu genel kanun niteliğinde olup, özel kanunlarda hüküm bulunması halinde özel yasa kuralının uygulanması, özel kanunda hüküm bulunmaması halinde ise yapılacak olan düzenlemelerin imar kanununa aykırı olmaması gerektiği açık olup, 4562 sayılı Kanunda organize sanayi bölgeleri sınırları içerisinde kalan yerlerde yapılacak olan inşaatlara verilecek yapı ruhsatına ilişkin özel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, uygulamaya yönelik usul ve esasların düzenlendiği yönetmelik hükümlerinin İmar Kanununa uygun olmasının gerekmesine karşın, ruhsatın verildiği tarihten itibaren iki yıl geçerli olduğu, ve “yapı ruhsatı tarihinden itibaren 2 yıl içinde üretime geçmeyen…” şeklindeki düzenlemeler İmar Kanununun 29. maddesine aykırı olarak yapı ruhsat süresini sınırlandırması nedeniyle, Yönetmeliğin dava konusu edilen 88. maddesi ile 108. maddesinin (b) bendinde yer alan düzenlemelerde mevzuata uyarlık görülmemiştir.

Yönetmeliğin dava konusu edilen 108. maddesinde yer alan “…katılımcılara yapılan tahsis, yönetim kurulu tarafından iptal edilir” düzenlemesi yönünden;

Söz konusu düzenleme, tahsis edilen arsa ile ilgili olarak, madde hükmünde öngörülen koşulları yerine getirmeyen katılımcılara yapılan tahsisin, yönetim kurulu tarafından iptal edileceğini öngörmektedir.

4562 sayılı Kanunun 8. ve 18. maddelerinde müteşebbis heyetin, organize sanayi bölgelerinin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, organize sanayi bölgelerine ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla yükümlü ve görevli olduğu, yönetim kurulunun ise kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde organize sanayi bölgelerinin sevk ve idaresini yürütmekle görevli olduğu, arsa tahsisinin müteşebbis heyet tarafından yapılacağı hükme bağlanmış, ancak yasada arsa tahsis işleminin iptali konusunda yetkili olan organ belirtilmemiştir.

4562 sayılı Kanunda dava tarihinde yürürlükte olan hükümleri uyarınca arsa tahsisi konusunda müteşebbis heyetin yetkili kılınmış olması ve müteşebbis heyete verilen görev ve yetkiler ile yönetim kurulunun yasa gereği üstlendiği görevin nitelikleri ve yetkileri dikkate alındığında, katılımcılara tahsis edilen arsaya yönelik olarak yasa ve diğer düzenleyici işlemlerle öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin takibi, gerekli uyarıların yapılması ve koşulların yerine getirilmediğinin saptanması halinde arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin organize sanayi bölgelerinin sevk ve idaresine yönelik olduğundan, bu konuda yönetim kurulunun yetkili ve görevli olduğu yolundaki hükümde mevzuata aykırılık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, 22.08.2009 tarih ve 27327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin dava konusu 88. maddesi ile 108. maddesinin (b) bendinin iptaline, 108. maddenin arsa tahsisini iptal etme konusunda yönetim kurulunu yetkili kılan kısım yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ :

Dava, 22.08.2009 günlü, 27327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 88. maddesinin, 108. maddesinin (b) bendinin ve aynı maddenin arsa tahsisini iptal etme konusunda yönetim kurulunu yetkili kılan hükmünün iptali istemiyle açılmıştır.

Dosyanın incelenmesinden, davacının katılımcı olduğu İTO Organize Sanayi Bölgesinde kendisine tahsis edilen … ada, … parsel sayılı taşınmazda inşaat ruhsatının süresinin uzatılması istemiyle yaptığı başvurunun reddi yolundaki OSB Yönetim Kurulunun … günlü, … sayılı kararı ile süresi içerisinde inşaata başlayarak inşaatı tamamlamadığı, hatta inşaata hiç başlamadığı gerekçesiyle arsa tahsisinin iptaline ve katılımcı sıfatının sonlandırılmasına ilişkin OSB Yönetim Kurulunun … günlü, … sayılı kararı üzerine anılan kararlara dayanak olan dava konusu yönetmelik hükümlerinin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun dava açıldığı tarihe yürürlükte olan hükümlerine göre, 3. maddesinde; Organize Sanayi Bölgelerinin (OSB); sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve anılan Kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerini ifade edeceği; 4. maddesinin 7. fıkrasında, yürürlüğe giren mevzii imar planına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler ile işyeri açma ve çalışma ruhsatlarının OSB tarafından verileceği ve denetleneceği, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği; 5. maddesinde, OSB’nin kamu yararı gerekçesiyle adına kamulaştırma yaptırılabilen bir özel hukuk tüzel kişiliği olduğu; 8. maddesinde, yönetim kurulunun; kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevli olduğu; 18. maddesinde arsa tahsislerinin Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik hükümlerine göre müteşebbis heyet tarafından yapılacağı, maddenin uygulanmasına ilişkin esasların yönetmelikle belirleneceği hükme bağlanmıştır.

3194 sayılı İmar Kanununun 2.maddesinde; belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşaa edilecek resmi ve özel bütün yapıların bu kanun hükümlerine tabi olduğu; 4. maddesinde, diğer özel kanunlar ile belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, bu Kanunun özel kanunlara aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiş; 29. maddesinde: “Yapıya başlama müddeti ruhsat tarihinden itibaren iki yıldır. Bu müddet zarfında yapıya başlanmadığı veye başlanıp da her ne sebeple olursa olsun, başlama müddetiyle birlikte beş yıl içinde bitirilmediği takdirde verilen ruhsat hükümsüz kalır. Bu durumda yeniden ruhsat alınması mecburidir. Başlanmış inşaatlarda müktesep haklar saklıdır. ….” hükmüne, 30. maddesinde ise, “Yapı tamamen bittiği takdirde tamamının, kısmen kullanılması mümkün kısımları tamamlandığı takdirde bu kısımlarının kullanılabilmesi için inşaat ruhsatını veren belediye, valilik (…) bürolarından; 27 nci maddeye göre ruhsata tabi olmayan yapıların tamamen veya kısmen kullanılabilmesi için ise ilgili belediye ve valilikten izin alınması mecburidir. Mal sahibinin müracaatı üzerine, yapının ruhsat ve eklerine uygun olduğu ve kullanılmasında fen bakımından mahzur görülmediğinin tespiti gerekir.” hükmüne, 31.maddesinde de; “İnşaatın bitme günü, kullanma izninin verildiği tarihtir. Kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılarda izin alınıncaya kadar elektrik, su ve kanalizasyon hizmetlerinden ve tesislerinden faydalandırılmazlar. Ancak, kullanma izni alan bağımsız bölümler bu hizmetlerden istifade ettirilir.” hükmüne yer verilmiştir.

Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin ruhsat müddeti başlıklı dava konusu 88. maddesinde, ” (1) Ruhsat verildiği tarihten itibaren 2 yıl geçerlidir. Aksi takdirde verilen ruhsat hükümsüz sayılır. Makul sebeplerle bu süre yönetim kurulu tarafından 2 yılı geçmemek üzere uzatılabilir.” hükmü yer almıştır.

Anayasanın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.

İdarelerin, yönetmeliklerle yapacakları düzenlemelerin üst kurallara aykırı olmaması; düzenlemenin yasalarla idarelere tanınan yetkiler çerçevesinde ve yasayla belirlenen sınırlara bağlı olarak, tamamlayıcı, açıklayıcı ve üst normların uygulanmasına yönelik olması gerekmektedir.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun yukarıda yer verilen hükümleri ile OSB sınırları içerisinde yapılan ve onaylanarak yürürlüğe giren mevzii imar planlarına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşaası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinlerin verilmesi ve denetlenmesi konusunda OSB yetkili kılınmış, yasada ruhsatsız veya ruhsata aykırı yapılaşmalar hakkında imar kanunu hükümlerinin uygulanacağı, maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir.

İmar Kanununda belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan yerlerde yapılacak planlar ile inşaa edilecek resmi ve özel bütün yapıların bu kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiş olup, yasada OSB için herhangi bir istisnanın öngörülmediği ve 4562 sayılı yasada da ruhsat sürelerine ilişkin açık bir kısıtlayıcı hükmün yer almadığı anlaşılmaktadır.

İmar Kanunu genel kanun niteliğinde olup, özel kanunlarda hüküm bulunması halinde özel yasa kuralının uygulanması, özel kanunda hüküm bulunmaması halinde ise yapılacak olan düzenlemelerin imar kanununa aykırı olmaması gerektiği açık olup, 4562 sayılı Yasada OSB sınırları içerisinde kalan yerlerde yapılacak olan inşaatlara verilecek yapı ruhsatına ilişkin özel bir düzenleme bulunmaması nedeniyle, uygulamaya yönelik usul ve esasların düzenlendiği yönetmelik hükümlerinin İmar Kanununa uygun olmasının gerekmesine karşın, dava konusu yönetmelik hükmünde yer alan, ruhsatın verildiği tarihten itibaren iki yıl geçerli olduğu yolundaki düzenlemenin imar kanununun yukarıda yer verilen 29. madde hükmüne aykırı olarak ruhsat süresini sınırlandırması nedeniyle, düzenlemede mevzuata uyarlık görülmemiştir.

Yönetmeliğin inşaata başlama ve bitirme başlıklı 108. maddesinin dava açıldığı tarihte yürürlükte olan (b) bendine gelince; bent hükmü ile “yapı ruhsatı tarihinden itibaren 2 yıl içinde üretime geçmeyen” katılımcılara yapılan tahsisin iptal edileceği hükme bağlanmış iken, yönetmelikte 11.05.2018 tarihinde yapılan değişiklikle 108. maddenin başlığı ile birlikte değiştirilerek, (Arsa tahsis iptali), (b) bendinin : “Yapı ruhsatı aldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde iş yeri açma ve çalışma ruhsatını almayan,” şeklinde düzenlendiği anlaşıldığından, anılan hüküm yönünden davanın konusu kalmamıştır.

Yönetmeliğin 108. maddesinde arsa tahsisi iptali konusunda yönetim kuruluna yetki verilmesi yönünden; madde hükmü 11.05.2018 tarihinde değiştirilmişse de; yönetim kurulunun yetkisine yönelik olarak bir değişiklik yapılmadığından işin esası incelendi: Maddede tahsis edilen arsa ile ilgili olarak, madde hükmünde öngörülen koşulları yerine getirmeyen katılımcılara yapılan tahsisin, yönetim kurulu tarafından iptal edileceği kurala bağlanmıştır.

4562 sayılı Yasanın yukarıda yer verilen 8 ve 18. maddelerinde müteşebbis heyetin, OSB’nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB’ye ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla yükümlü ve görevli olduğu, yönetim kurulunun ise kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevli olduğu, arsa tahsisinin müteşebbis heyet tarafından yapılacağı hükme bağlanmış, ancak yasada arsa tahsis işleminin iptali konusunda yetkili olan organ belirtilmemiştir.

4562 sayılı Yasanın dava tarihinde yürürlükte olan hükümleri uyarınca arsa tahsisi konusunda müteşebbis heyetin yetkili kılınmış olması nedeniyle, usulde paralellik ilkesi gereği arsa tahsisi iptalinin de anılan organ tarafından yapılması gerektiği düşünülebilirse de, 4562 sayılı yasada müteşebbis heyete verilen görev ve yetkiler ile yönetim kurulunun yasa gereği üstlendiği görevin nitelikleri ve yetkileri dikkate alındığında, katılımcılara tahsis edilen arsaya yönelik olarak yasa ve diğer düzenleyici işlemlerle öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin takibi, gerekli uyarıların yapılması ve koşulların yerine getirilmediğinin saptanması halinde arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin OSB’nin sevk ve idaresine yönelik olduğu sonucuna varılmakla, bu konuda yönetim kurulunun yetkili ve görevli olduğu yolundaki hükümde mevzuata aykırılık görülmemiştir. Kaldı ki 4562 sayılı Yasanın 18. maddesinde 18.06.2017 tarihli, 7033 sayılı Yasanın 51. maddesi ile yapılan değişiklikle arsa tahsisinin yönetim kurulu tarafından yapılacağı hükmü getirilerek yönetim kuruluna arsa tahsisi konusunda da açıkça yetki verilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, 22.08.2009 günlü, 27327 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 88. maddesinin iptaline, davanın Yönetmeliğin 108. maddesinin (b) bendine yönelik bölümü hakkında karar verilmesine yer olmadığına, aynı maddenin arsa tahsisini iptal etme konusunda yönetim kurulunu yetkili kılan bölümüne yönelik olarak ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı ve Onuncu Daireleri müşterek heyetince 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

Davacının, katılımcı olduğu İTO Organize Sanayi Bölgesinde kendisine tahsis edilen … ada, … parsel sayılı taşınmazda yapı ruhsatının süresinin uzatılması istemiyle yaptığı başvuru OSB Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile reddedilmiştir. OSB Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile süresi içerisinde inşaata başlayarak inşaatı tamamlamadığı gerekçesiyle davacıya yapılan arsa tahsisi iptal edilerek katılımcı sıfatı sonlandırılmıştır. Bu kararlara dayanak dava konusu Yönetmelik maddelerinin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun dava açıldığı tarihe yürürlükte olan hükümlerine göre, 3. maddesinin, 1. fıkrasının, (b) bendinde, “Organize Sanayi Bölgeleri (OSB): Sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamak, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemek, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak, bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmak, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesi ve geliştirilmesi amacıyla; sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile donatılıp planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle oluşturulan ve bu Kanun hükümlerine göre işletilen mal ve hizmet üretim bölgelerini ifade eder.” hükmüne, 4. maddesinin 7. fıkrasında, “Yürürlüğe giren imar plânına göre arazi kullanımı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinler ile işyeri açma ve çalışma ruhsatları OSB tarafından verilir ve denetlenir. İşyeri açma ve çalışma ruhsatının verilmesi sırasında işyeri açma ve çalışma ruhsatına ilişkin harçlar, OSB tarafından tahsil edilerek ilgili belediye veya il özel idaresi hesabına yatırılır.” hükmüne, 8. maddesinin 3. fıkrasında, “Yönetim kurulu; kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevlidir.” hükmüne, 18. maddesinin 1. fıkrasında, “Katılımcılara arsa tahsisi Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik hükümlerine göre müteşebbis heyet tarafından yapılır.” hükmüne, 27. maddesinde, “OSB’lerin kendi aralarında yardımlaşmaları ve ortak sorunlarını çözüme kavuşturmalarını sağlamak üzere oluşturulacak OSB üst kuruluşunun görev ve çalışma şekilleri çıkarılacak yönetmelikte belirlenir. Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, “OSB Uygulama Yönetmeliği” adı ile tek bir yönetmelik olarak, Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içerisinde çıkarılır. Bakanlık bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak mevzuat çerçevesinde gerekli tedbirleri almaya ve düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği’nin dava açıldığı tarihte yürürlükte olan, ruhsat müddeti başlıklı 88. maddesinin 1. fıkrasında, “Ruhsat verildiği tarihten itibaren 2 yıl geçerlidir. Aksi takdirde verilen ruhsat hükümsüz sayılır. Makul sebeplerle bu süre yönetim kurulu tarafından 2 yılı geçmemek üzere uzatılabilir.” hükmüne, inşaata başlama ve bitirme başlıklı 108. maddesinin 1. fıkrasının, (b) bendinde, yapı ruhsatı tarihinden itibaren 2 yıl içinde üretime geçmeyen katılımcılara yapılan tahsis, yönetim kurulu tarafından iptal edilir” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Usule ilişkin olarak:

Davacıya yapılan arsa tahsisi iptal edilerek katılımcı sıfatının sonlandırılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı OSB Yönetim Kurulu kararının davacıya bildirilmesi üzerine, bu karara dayanak dava konusu Yönetmelik maddelerine karşı süresinde 16/12/2016 tarihinde dava açıldığı anlaşıldığından süre aşımı itirazına itibar edilmemiştir.

Esasa ilişkin olarak:

Anayasanın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.

Yönetmelik, yukarıda açıklandığı üzere kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla, yine kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin soyut hükümlerinin somutlaştırılmasını sağlayan düzenleyici işlemdir.

02.02.2019 tarih ve 30674 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğiyle dava konusu Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış ise de, anılan Yönetmelik maddeleri, tesis edilen uygulama işlemine dayanak alınarak dava konusu edildiğinden, uyuşmazlığın Yönetmelik maddelerinin dava açıldığı tarihte yürürlükte olan şekli esas alınarak değerlendirilmesi gerektiği, dolayısıyla davanın konusuz kalmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

4562 sayılı Kanununun yukarıda yer verilen hükümlerinin incelenmesinden, organize sanayi bölgelerinde, sanayinin uygun görülen alanlarda yapılanmasını sağlamanın, çarpık sanayileşme ve çevre sorunlarını önlemenin, kentleşmeyi yönlendirmek, kaynakları rasyonel kullanmak ve bilgi ve bilişim teknolojilerinden yararlanmanın, sanayi türlerinin belirli bir plan dahilinde yerleştirilmesinin ve geliştirilmesinin amaçlandığı, sınırları tasdik edilmiş arazi parçalarının imar planlarındaki oranlar dahilinde gerekli idari, sosyal ve teknik altyapı alanları ile küçük imalat ve tamirat, ticaret, eğitim ve sağlık alanları, teknoloji geliştirme bölgeleri ile beraber planlı bir şekilde ve belirli sistemler dahilinde sanayi için tahsis edilmesiyle mal ve hizmet üretim bölgelerini oluşturulmasının hedeflendiği, bu amaç ve hedeflerle kurulan organize sanayi bölgeleri ile ilgili görev ve esaslar belirleme konusunda davalı Bakanlığın yetkili kılındığı, yapı ve tesislerinin projelendirilmesi, inşası ve kullanımıyla ilgili ruhsat ve izinlerin organize sanayi bölgeleri tarafından verilip denetleneceği anlaşılmıştır.

Kanun’un 18. maddesinde, arsa tahsisine ilişkin hükümlere yer verilerek, gerekli tedbirleri alma konusunda Bakanlığa yetki verildiği, bu yetkiye istinaden arsa tahsisi yapılması, tahsis edilen arsaların amaca uygun kullanım usulü, tahsisin iptali gibi konuların 27. madde uyarınca hazırlanan Yönetmeliğin dava konusu edilen madddelerinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 4 üncü maddesi, başlığında da belirtildiği üzere maddenin OSB’lerin yer seçimi, kuruluşu ve planlamasına ilişkin hükümleri içerdiği, söz konusu maddenin 12 nci fıkrasında OSB’lerin imar ve parselasyon planlarının onaylanmasına ilişkin yetkinin planlara ilişkin askı süreçlerinin bu fıkra kapsamında düzenlendiği, yine aynı maddenin 14. fıkrasında yürürlüğe konulan imar planı doğrultusunda yapılaşmaya ilişkin izin ve ruhsatların OBS’ler tarafından verileceğinin düzenlendiği, belirtilen fıkrada yapılaşmaya ilişkin izin ve ruhsatların ne kadar süre geçerli olduğuna ilişkin hükümlerin yer almadığı ancak söz konusu bu husus ve bu madde kapsamında belirtilmeyen diğer hususların yönetmelikle belirleneceğinin 16. fıkrada düzenlendiği görülmektedir.

4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun “Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kuruluşu ile yönetmelikler ve düzenlemeler” başlıklı 27. maddesinin 5. fıkrasında “Bakanlık, bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili usul ve esasları yönetmelik ile belirlemeye, mevzuat çerçevesinde gerekli tedbirleri almaya ve düzenlemeleri yapmaya yetkilidir.” hükmüyle söz konusu Kanunun uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde Bakanlığın yetkili kılındığı, bu genel hüküm yanında söz konusu Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan “Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle belirlenir.” ifadesine benzer ifadelerin, Kanunun “Müteşebbis heyet” başlıklı 7 nci, “Krediler” başlıklı 14 üncü, “Arsa tahsisleri” başlıklı 18 inci, “Alt yapı tesisleri kurma, kullanma ve işletme hakkı” başlıklı 20 nci ve “Sorumluluk” başlıklı 22 nci maddelerinde de yer aldığı, bu itibarla OSB’lerin yönetim ve işletilmesi açısından özellikle önemli hususlarda yönetmeliğin usul ve esasları belirlemedeki etkin olduğu sonucuna varılmıştır.

Uyuşmazlık konusu Yönetmelik maddelerinde yer verilen ve anılan Kanun hükümlerini somutlaştıran ve uygulamada yapılacak işlemleri tamamlayıcı şekilde fonksiyonellik ve yönlendiricilik kazandıran nitelikte görülmüştür.

Bu itibarla, 4562 sayılı yasada açıkça yer verilmeyen ve yönetmelikle düzenleneceği öngörülen yapı ruhsatı süresinin geçerliliği ile ilgili 88. maddesinin 1. fıkrasında yer alan düzenleme ile 2 yıllık yapı ruhsatı süresi içerisinde üretime geçemeyen katılımcılara yapılan tahsisin iptal edileceği yönündeki 108. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan düzenlemede mevzuata aykırılık görülmemiştir.

Yönetmeliğin dava konusu edilen 108. maddesinde yer alan “…katılımcılara yapılan tahsis, yönetim kurulu tarafından iptal edilir” düzenlemesine gelince;

4562 sayılı Yasanın yukarıda yer verilen 8 ve 18. maddelerinde OSB’nin kuruluş amacını gerçekleştirmek için gerekli kararları ve tedbirleri almak, yer seçimi raporunda belirtilen hususları yerine getirmek, kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemelerle verilen görevleri yapmak, yönetim ve denetim kurulu çalışmalarını ve hesaplarını ibra etmek, OSB’ye ait para ve diğer kaynakları kuruluş amacına uygun kullanmakla müteşebbis heyetin yükümlü ve görevli olduğu, yönetim kurulunun ise kanun, yönetmelik, kuruluş protokolü ve benzeri düzenlemeler ile müteşebbis heyetin kararları çerçevesinde OSB’nin sevk ve idaresini yürütmekle görevli olduğu, arsa tahsisinin ise müteşebbis heyet tarafından yapılacağı hükme bağlanmış, ancak yasada arsa tahsis işleminin iptali konusunda yetkili olan organ belirtilmemiştir.

4562 sayılı yasada müteşebbis heyete verilen görev ve yetkiler ile yönetim kurulunun yasa gereği üstlendiği görevin nitelikleri ve yetkileri dikkate alındığında, katılımcılara tahsis edilen arsaya yönelik olarak yasa ve diğer düzenleyici işlemlerle öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediğinin takibi, gerekli uyarıların yapılması ve koşulların yerine getirilmediğinin saptanması halinde arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin OSB’nin sevk ve idaresine yönelik olduğu bu itibarla bu konuda yönetim kurulunun yetkili ve görevli olduğu yolunda hükümde mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVANIN REDDİNE,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,

4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,

5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 16/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.