Danıştay Kararı 6. Daire 2016/12964 E. 2020/9272 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/12964 E.  ,  2020/9272 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/12964
Karar No : 2020/9272

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacının, yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin, … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine anılan işlem nedeniyle uğramış olduğu zararlara karşılık 84.053,75-TL maddi, 15.000,00-TL manevi zararın 14.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle davacının yaptığı başvurunun reddine dair işlemden dolayı açılan tazminat davasında, ancak bu işlemden dolayı uğranılan somut ve kesin zararlar istenilebileceğinden, … İdare Mahkemesinin … tarihli davacının ortağı olduğu … Yapı Denetim Şirketinin denetim izin belgesinin iptal edildiği 14.05.2011 tarihi ile 01.02.2014 tarihi arasında gelir getirici bir işte çalışıp çalışmadığının sorulmasına ilişkin ara kararı üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının bu hususa ilişkin gönderdiği bilgi ve belgelerden davacının, 14.05.2011 tarihi ile 01.02.2014 tarihi arasında … Yapı Denetim Şirketinin ortağı olarak faaliyette bulunduğu sonucuna ulaşıldığından davacının tazminat isteminde bulunduğu tarihler arasında çalışamama halinin söz konusu olmadığı, çalışamadığından bahisle ileri sürdüğü zararın varsayıma dayandığı, varsayıma dayalı olarak maddi tazminata hükmedilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Manevi tazminat talebine gelince, davacının yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin, … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmesinin, manevi yönden davacının tatmini için yeterli olduğu, idarenin tesis ettiği işlemin iptal edilmiş olmasının manevi tazminatı gerektirmediği, olayda manevi tazminat için gerekli şartların oluşmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Temyiz edilen kararın, usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dosyasının incelenmesinden;
– … Yapı Denetim Ltd. Şti. bünyesinde … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel üzerindeki inşaatın proje ve yapı denetçisi makine mühendisi olarak görev yapan davacı hakkında, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun uyarınca verilen 6 ay süreyle yapı denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına ilişkin mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 17.07.2008 tarihli ve 2234 sayılı işleminin tesis edildiği,
– Anılan işlemin iptali istemiyle açılan davada, “… yapının fenni mesuliyetini üstlenen yapı denetim şirketinde makine mühendisi olarak çalışan davacının yapı denetimi aşamasında kendi uzmanlık alanına yönelik olarak yapı denetim faaliyetinde bulunacağı, davacının yapıda farklı uzmanlık alanlarını ilgilendiren konularda tespit edilen aykırıklarından sorumlu tutulamayacağı, uyuşmazlık konusu olayda ise davalı idare elemanlarınca düzenlenen 02.05.2005 günlü raporda, anılan taşınmazda bulunan yapının ruhsat ve ek projesine aykırı olarak zemin+2 normal kata ilaveten 3. normal kat yapıldığının tespit edildiği, söz konusu aykırılığın makine mühendisi olan davacının uzmanlık alanıyla ilgili olmadığı, bu durumda, davacının makine mühendisi olması karşısında kendi uzmanlık alanı ile ilgili olmayan konudaki ruhsat ve eki projeye aykırılık nedeniyle sorumlu tutularak, denetim faaliyetinin 6 ay süreyle geçici olarak durdurulmasına yönelik işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı” gerekçesiyle … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla anılan işlemin iptal edildiği,
– Davacı tarafından, 4708 sayılı Kanun gereğince faaliyeti üç kez durdurulan … Yapı Denetim Şirketi’nin denetim izin belgesinin iptal edilmesi nedeniyle başka bir yapı denetim kuruluşunda görev almasına izin verilmediği gerekçesiyle mağduriyetinin giderilerek yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle davalı idareye başvuru yapıldığı, anılan başvurunun reddedildiği,
– Başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada, …. İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla “…davacının … Yapı Denetim Şirketinin % 25 ortağı olduğu, ancak ortak ile arasında yaşanan bazı uyuşmazlıklar nedeniyle 2006 yılından itibaren fiilen şirketle bir ilişkisinin bulunmadığı, müteaddit defalar ortağı olduğu şirketin yetersiz denetimlerini ilgili idarelere şikayet ettiği, 17.10.2006 tarihinden itibaren şirket bünyesinde yürüttüğü denetim görevinden alındığı, ortağı olduğu şirketin aldığı ilk geçici durdurma kararında davacının da altı ay süreyle denetim faaliyetinin durdurulduğu, buna karşı açtığı davada …. İdare Mahkemesi’nce işlemin iptaline karar verildiği, bunun dışında … Yapı Denetim Şirketi’ne verilen denetim faaliyetinin durdurulmasına ve izin belgesinin iptaline ilişkin kararlarda denetim görevinin bulunmaması nedeniyle davacının yer almadığı, davacı hakkında şirketin yetersiz denetim yapmasında kusuru olduğu yolunda her hangi bir mahkeme kararının da bulunmadığı, bu durumda, davacının ortağı bulunduğu şirketle fiilen bir ilişkisinin bulunmadığı, adına verilen denetim faaliyetinden altı ay süreyle geçici yasaklanmasına ilişkin kararın …. İdare Mahkemesince iptal edildiği, bunun dışında davacının denetim görevini yerine getirmede bir kusurunun bulunduğuna dair kesinleşmiş mahkeme kararının da bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının başka bir yapı denetim kuruluşunda görev almasına izin verilmediği gerekçesiyle mağduriyetinin giderilerek yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı” gerekçesiyle anılan işlemin iptaline karar verildiği,
– Anılan kararın 28.04.2014 tarihinde davacıya tebliği üzerine davacı tarafından, yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptal edilmesi nedeniyle anılan işlem nedeniyle uğramış olduğu zararlara karşılık 84.053,75-TL maddi, 15.000,00-TL manevi zararın 14.05.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 16.06.2014 tarihinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “İptal ve tam yargı davaları” başlıklı 12. maddesinde; “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 nci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almaktadır.
4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 3. maddesinin son fıkrasında, “Yapı denetim kuruluşu denetim faaliyeti dışında başka ticarî faaliyette bulunamaz. Bu kuruluşun denetçi mimar ve mühendislerinin, denetim faaliyeti süresince başkaca meslekî ve inşaat işleri ile ilgili ticarî faaliyette bulunmaları yasaktır.” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun “Denetim faaliyetinin durdurulması ve izin belgesinin iptali” başlıklı 8. maddesinde “Yapı denetim kuruluşlarından, bu Kanunda öngörülen esaslara göre denetim görevini yerine getirmedikleri anlaşılanların veya son üç yıl içerisinde üç defa olumsuz sicil alanların veyahut 3 üncü maddenin son fıkrası ile 6 ncı maddenin birinci fıkrası hükümlerine aykırı hareket ettiği belirlenenlerin denetim faaliyeti, yapı denetim komisyonunun teklifi üzerine Bakanlıkça bir yıla kadar durdurulur ve belgesi geçici olarak geri alınır. Durdurma kararı, Resmî Gazetede ilan edilir ve sicillerine işlenir. Denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına neden olan yapı denetim kuruluşunun mimar ve mühendisleri, bu süre içerisinde başka ad altında dahi olsa hiçbir denetim faaliyetinde bulunamaz. Geçici durdurmaya neden olan mimar ve mühendisler Bakanlıkça ilgili meslek odasına bildirilir. Meslek odaları, bu kişiler hakkında kendi mevzuatına göre işlem yapar.
Faaliyeti üç defa durdurulan yapı denetim kuruluşunun denetim faaliyetine son verilir ve izin belgesi Bakanlıkça iptal edilir.
İzin belgesi iptal edilen yapı denetim kuruluşunun, kusurları mahkeme kararı ile kesinleşen mimar ve mühendisleri başka bir yapı denetim kuruluşunda görev almaları halinde, görev aldıkları bu kuruluşa izin belgesi verilmez, verilmişse iptal edilir.
Denetim faaliyeti geçici olarak durdurulan veya izin belgesi iptal edilen yapı denetim kuruluşu hakkındaki bu karar ilgili idareye bildirilir ve denetimini üstlendiği yapıların devamına izin verilmez. Bu durumda, yapım faaliyetine devam edilebilmesi için yapı sahibince başka bir yapı denetim kuruluşunun görevlendirilmesi zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdari işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapıldığı iptal davasında; davacının ihlale uğrayan menfaatinin korunması yanında, kamu yararının korunması da söz konusu olup; bu durum, iptal davasının objektif niteliğinin bir sonucudur.
Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında verilen iptal kararları, varlıklarını hukuka uygunluk karinesinden yararlanmak suretiyle sürdüren idari işlemleri tesis edildikleri tarihe kadar geriye yürür şekilde ortadan kaldırır.
İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmakta olup, iptal kararları, iptal edilmiş olan idari işlemi hukuk aleminde hiç doğmamış hale getirmektedir.
İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla doğrudan tam yargı davası açabilecekleri gibi iptal davası ile birlikte veya ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı tam yargı davası da açılabileceklerdir.
İdare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, İdare Hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Uyuşmazlıkta … Yapı Denetim Ltd. Şti. bünyesinde … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel üzerindeki inşaatın proje ve yapı denetçisi makine mühendisi olarak görev yapan davacı hakkında, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun uyarınca verilen 6 ay süreyle yapı denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulmasına ilişkin mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığının … tarihli, … sayılı işleminin tesis edildiği, bu işlem sebebiyle dava konusu işlem mahkemece iptal edilene kadarki süreçte davacı çalışamadığı gibi idari yatırım esastan davacı lehine iptal edildikten sonra da denetim kuruluşunda görev almasına izin verilmediği gerekçesiyle mağduriyetinin giderilerek yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle davacının davalı idareye başvuru yaptığı, anılan başvurunun reddine dair işlemin tesis edilmesi üzerine anılan işlemin iptali istemiyle açılan davanın da davacı lehine sonuçlandığı görülmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu, idari yaptırımı tesis ederken de idari yaptırımın iptaline ilişkin kararı uygularken de hizmet gereği gibi yerine getirilmediği, bu süreçte davacının denetim faaliyetini icra edememekten zararının doğduğu ve anılan zarar ile davalı idarenin işlemleri arasında nedensellik bağının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
İdare Mahkemesince, davacının ortağı olduğu … Yapı Denetim Şirketinin denetim izin belgesinin iptal edildiği 14.05.2011 tarihi ile 01.02.2014 tarihi arasında gelir getirici bir işte çalışıp çalışmadığı sorularak bu hususa ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine karar verildiği, anılan ara kararı üzerine gönderilen bilgi ve belgelerden davacının, 14.05.2011 tarihi ile 01.02.2014 tarihi arasında … Yapı Denetim Şirketi’nin ortağı olarak faaliyette bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak anılan şirketin yapı denetim izin belgesinin iptal edildiği, 23/04/2015 tarih ve 29335 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6645 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 32. maddesi ile 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanunun 8. maddesinde değişiklik yapılana kadar yürürlükte bulunduğu haliyle 4708 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen hükümleri gereği ne denetim şirketinin ne de denetim faaliyeti üstlenen kişilerin denetim faaliyetinin geçici olarak durdurulduğu süre içerisinde başka ad altında dahi olsa hiçbir denetim faaliyetinde bulunamayacağı ve denetim faaliyeti dışında başka ticarî faaliyette bulunamayacağının düzenlendiği görüldüğünden anılan şirket ortağı olması sebebiyle maddi kazanç elde ettiği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddedilmesi yerinde değildir.
Öte yandan manevi tazminat, “manevi zarar” kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte olup; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Bu durumda, uyuşmazlık konusu olay değerledirilerek karar verilmesi gerekirken idare mahkemesince manevi tazminat istemi bakımından davacının yapı denetçi belgesinin kullanılabilmesine izin verilmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin, …. İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilmesinin, manevi yönden davacının tatmini için yeterli olduğu gerekçesiyle reddedilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Manevi tazminat taleplerinin yalnızca 2577 sayılı Kanunun 28.maddesinden kaynaklanan, mahkeme kararının uygulanmamasından doğan bir tazminat talebi olmadığı, idarenin işlemi veya eylemi sebebiyle hakları ihlal edilenlerce İdari Yargılama Usulü Kanunu 12. veya 13. maddelerine istinaden tam yargı davası kapsamında istenebileceği aksi halde anılan hükümler kapsamında manevi zararın tazmin edilmesinin önüne geçileceği tabidir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 13/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.