Danıştay Kararı 6. Daire 2016/12178 E. 2020/11020 K. 18.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/12178 E.  ,  2020/11020 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/12178
Karar No : 2020/11020

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- … 2- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kısmen tazminat isteminin kabulü, kısmen davanın reddine ilişkin kararın davalı idare vekili tarafından tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, … Mahallesi, … ada ve … parsel sayılı taşınmazın imar planında ortaokul alanı olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle taşınmazın değerine karşılık 128.223,78 TL (ıslah edilmiş haliyle) maddi tazminat ve 1000,00-TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; İdare Mahkemesince 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 11. maddesi ile Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 17. maddesi hükmüne uygun biçimde belirlenen bilirkişilerle yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; davacıların hisselerine karşılık gelen taşınmaz değeri olan 128.223,78 TL’nin 2.000,00 TL’sinin dava tarihi olan 11/08/2015 tarihinden, 126.223,78 TL’nin ıslah tarihi olan 05/04/2016 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden alınarak davacılara gerektiği, davacıya ödenmesine hükmolunacak tazminat tutarının, taşınmazın idare adına tapuda tescil edilmesi sırasında kamulaştırma bedeli yerine geçecek miktar olarak kabul edilmesi ve ayrıca varsa taşınmaz üzerindeki kısıtlamaların da dikkate alınarak devir/tescil işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu, ecrimisilin esas itibariyle haksız işgal veya kullanım durumunda fuzuli şagilden istenebilecek bir tazminat türü olduğu, olayda davacılara ait taşınmazın işgal edilmesi veya kullanılması söz konusu olmadığından bu talebin hukuki dayanaktan yoksun bulunduğundan ecrimisil talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle kısmen tazminat isteminin kabulü, kısmen davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :
Davalı vekili tarafından, temyize konu mahkeme kararının tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının usul ve yasaya aykırı olduğu bu nedenle bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının temyiz edilen kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : Antalya ili, Muratpaşa ilçesi, … Mahallesi, … ada ve … parsel sayılı taşınmazın imar planında ortaokul alanı olarak belirlenmesi sonucu kamulaştırılmaması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 1.000,00 TL maddi tazminatın (ıslah edilmiş haliyle 128.223,78 TL ) ve 1.000,00-TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tazmini istemiyle ilk olarak 10.06.2013 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açılmış, anılan davada … tarihli, E:… K:… sayılı karar ile mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. Anılan görevsizlik kararı Yargıtay tarafından onanmış, onama kararının 30.7.2015 tarihinde davacıya tebliği üzerine 30 gün içerisinde 11.08.2015 tarihinde bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Görevli olmayan yerlere başvurma” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; “Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 10. maddesinde: “Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.
İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanununun 04.07.2019 tarihli değişiklikle getirilen “İmar planlarında umumi hizmetlere ve kamu hizmetlerine ayrılan yerler” başlıklı 13. maddesinde; “Özel hukuk kişilerinin mülkiyetinde olup uygulama imar planında düzenleme ortaklık payına konu kullanımlarda yer alan taşınmazlar;
a) Bu kullanımlardan umumi hizmetlere ayrılan alanlar öncelikle 18 inci maddeye göre arazi ve arsa düzenlemesi yapılarak,
b) 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu kapsamında sırasıyla, ilgisine göre Hazine veya ilgili idarelerin mülkiyetindeki taşınmazlar ile trampa yapılmak veya satın alınmak suretiyle,
ilgili kamu kurum ve kuruluşunca kamulaştırılarak kamu mülkiyetine geçirilir.
Düzenleme ortaklık payına konu kullanımlardan yol, meydan, ibadet yerleri, park ve çocuk bahçeleri hariç olmak üzere yapı yapılabilecek diğer alanlarda; alanların kamuya geçişi sağlanıncaya kadar maliklerinin talebi hâlinde ilgili kamu kuruluşunun uygun görüşü alınarak plandaki kullanım amacına uygun özel tesis yapılabilir.
İlgili mevzuat uyarınca hiçbir şekilde yapı yapılamayacak alanlarda muvakkat da olsa yapı yapılmasına izin verilmez. Mevcut yapılar kamulaştırılıncaya kadar korunabilir. Bu alanlarda beş yıllık imar programı süresi içinde, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerine göre işlem tesis edilerek parsel, kamu mülkiyetine geçirilmek zorundadır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılabilir.
Parsel maliklerinin hisselerini idareye hibe etmeleri veya bedelsiz devretmeleri durumunda, idare devir işlemlerini bedel almaksızın gerçekleştirmekle yükümlüdür. Bu işlemler için parsel maliklerinden hiçbir vergi, resim, harç, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Kamu kullanımına ait sosyal, kültürel ve teknik altyapı alanlarının, Hazine veya kamu mülkiyetindeki alanlarla trampa yapılması hâlinde, şahıs veya özel hukuk kişilerinden hiçbir vergi, resim, harç, ücret, döner sermaye ücreti ve herhangi bir ad altında bedel alınmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
” düzenlemesi yer almaktadır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun Ek 1. maddesinde; “Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta, dava ilk olarak adli yargıda 10.06.2013 tarihinde açılmış, anılan davada görev ret kararının Yargıtay tarafından onanmasına dair kararın 30.07.2015 tarihinde davacılara tebliğinden itibaren otuz günlük süre içerisinde 11.08.2015 tarihinde idari yargıda dava yenilenmiş yani davanın devamı niteliğinde bir dava olduğundan, adli yargıdaki dava açma tarihindeki taşınmaz değerinin hesaplanması suretiyle bedele hükmedilmesi gerekmekte iken idari yargıdaki yenilenme tarihi esas alınarak bu tarihteki bedele ve anılan tarihten başlatılarak faize hükmedilmiştir.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın adli yargıda açılan dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi ittifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, Mahkemece de hükmedildiği üzere hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibariyle talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibariyle hesaplanması gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kabulüne,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kısmen tazminat isteminin kabulü, kısmen davanın reddine ilişkin kararın temyiz edilen tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 18/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.