Danıştay Kararı 6. Daire 2016/11752 E. 2020/8685 K. 05.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/11752 E.  ,  2020/8685 K.

T.C.

D A N I Ş T A Y

ALTINCI DAİRE

Esas No : 2016/11752

Karar No : 2020/8685

TEMYİZ EDENLER : 1) (DAVACI) …

VEKİLİ : Av. …

2) (DAVALI) … Belediye Başkanlığı/…

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF : 1) (DAVALI) … Belediye Başkanlığı

2) (DAVACI) …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem : İstanbul ili, Esenyurt ilçesi, … sayılı kadastral parselin bulunduğu alanda … tarihli, … sayılı ve … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararlarıyla kabul edilen parselasyon işleminin ve parselasyon sonucu … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerine verilen yapı ruhsatının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti : Temyize konu kararda; davacıya ait taşınmazı da kapsayan alanda … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararıyla kabul edilen parselasyon işleminde, davacının 322,28m2 hissesinin bedele dönüştürüldüğü, bu parselasyonun iptali istemiyle davacı tarafından açılan davada … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararıyla, parselasyon işleminin 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/b-c maddesi ile Ek-1.maddesi uyarınca tesis edildiğinin anlaşıldığı, amaçları dikkate alındığında parselasyonda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/b-c maddesinin birlikte uygulanmasının mümkün olmadığı, parselasyona dayanak alınan 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde ve 2981/3290 sayılı Yasanın Ek-1. maddesinde uygulamaya dahil olan taşınmazların bedele dönüştürülmesine imkan tanınmadığı gibi uygulama yapan idarelere de bu konuda takdir yetkisi verilmediği gerekçesiyle parselasyonun iptaline karar verildiği, bu kararın Danıştay 6. Dairesinin 10/10/2013 tarihli, E:2010/3497, K:2013/5878 sayılı kararıyla onandığı, dava konusu parselasyon işlemiyle … İdare Mahkemesince iptal edilen parselasyonun aynısının gerçekleştirildiği, davalı idarece mahkeme kararının yerine getirilmediği, mahkeme kararına uygun olarak tesis edilmeyen parselasyonda ve hukuka aykırı tesis edilen parselasyon sonucu davacının taşınmazına isabet eden yapılara verilen yapı ruhsatlarında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDEN DAVACININ İDDİALARI : Mahkemece dava konusu işlemlerin iptali yolunda verilen kararın doğru olduğu, ancak … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin … ada, … ve … sayılı parseller olduğunun belirtilerek bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptalinin dava dilekçesinde istenilmesine rağmen daha sonra bu parsellerin … ada, … ve … sayılı parseller olduğunun öğrenildiği, mahkeme hükmünün … ada, … ve … sayılı parsellere yönelik kurulması gerektiği, bu konuda yanlışlığın düzeltilmesi talebinin mahkemece reddedildiği, kararda belirtilen … ada, … ve … sayılı parseller ifadesinin … ada, … ve …. sayılı parseller olarak düzeltilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

TEMYİZ EDEN DAVALININ İDDİALARI : Davanın süresinde açılmadığı, dava konusu belediye encümeni kararlarının davacıyı ilgilendirmeyen kısımlarının da iptalinin istenilmesinde davacının menfaatinin bulunmadığı, parselasyon ve yapı ruhsatlarının iptali istemiyle ayrı ayrı davaların açılması gerektiği, dava konusu işlemlerin hukuka uygun tesis edildiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda ilk olarak … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararıyla 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/b-c maddesi uyarınca kabul edilen parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan davada verilen parselasyonun iptaline ilişkin kararın uygulanması amacıyla dava konusu parselasyon işleminin yapıldığı, daha sonrasında anılan 2009 tarihli parselasyonun iptaline ilişkin kararın kesinleştiği göz önüne alındığında, parselasyon işleminin iptali sonucu geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanarak, parselasyon öncesi hukuki durumun tesisinde idarelerin takdir yetkisinin değil, bağlı yetkisinin bulunduğu, iptale konu parselasyon işlemi sonucu oluşan tüm imar parsellerinin, bir önceki parsel kaydına, diğer bir ifadeyle kök parsele dönüşümünün sağlanmasının zorunlu olduğu açıktır.

Dava konusu parselasyon işleminde ise geri dönüşümün yapılmadığı, hiçbir parselden DOP kesilmediği, davacının kadastral … sayılı parseldeki 520 m2 hissesine geri dönülerek, 520 m2 olarak parselasyona dahil edilmediği, davacının … sayılı parseldeki hissesinin mahkemece iptal edilen ilk parselasyon sonucu davacıya tahsis edilen 45,36 m2 kabul edilerek parselasyona dahil edildiği, kalan kısmının yargı kararına aykırı olarak yine bedele dönüştürüldüğü, dava konusu belediye encümeni kararlarında ise geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanmadığının, dava konusu parselasyonun, yargı kararıyla iptal edilen parselasyonun tashihine yönelik olduğunun açıkça belirtildiği, davalı idarenin … tarihli, … sayılı yazısında da dava konusu parselasyon ile davacıya … ada, … sayılı parselden 45,36 m2 hissenin verildiği, aradaki farkın yoğun yapılaşmadan dolayı imar parseli olarak verilemeyip, bedele dönüştürüldüğünün açıkça belirtildiği görülmüştür.

Bu durumda, dava konusu parselasyon işleminden önce yargı kararı uyarınca geri dönüşüm yapılarak parselasyon öncesi hukuki duruma yeniden gelinmesinin sağlanmadığı, davacıya ait hissenin bir kısmının yine bedele dönüştürüldüğü, yargı kararının görünüşte uygulandığı, ancak mahkemece iptal edilen 2009 tarihli parselasyon işleminin aynısının dava konusu parselasyon işlemi ile gerçekleştirildiği anlaşıldığından, dava konusu parselasyon işleminde ve bu parselasyon sonucu davacının hissedar olduğu … sayılı parselin bulunduğu alanda oluşturulan ve dava konusu edilen imar parsellerine verilen yapı ruhsatlarında hukuka uyarlık bulunmadığı açıktır.

Diğer taraftan; davacı tarafından dava dilekçesinde; parselinin üzerine başkalarına ait bina yapıldığı iddiasıyla parselasyon işlemi ile birlikte uygulama öncesi malik olduğu alanda eski … parsel, yeni … ada, … ve … sayılı parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptali istenilmiş ve İdare Mahkemesince bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptaline karar verilmiş ise de; dosyada dağıtım cetvellerinin tamamı ve parselasyon krokisi bulunmadığından, dava konusu parselasyon işlemi sonucu davacının hissedar olduğu … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan ve yapı ruhsatlarının verildiği imar parsellerinin hangileri olduğu anlaşılamamıştır.

Ayrıca İdare Mahkemesince karar verildikten sonra davacı vekili tarafından verilen ve 31.05.2016 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçeyle, … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin … ada, … ve … sayılı parseller olduğunun belirtilerek bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptalinin dava dilekçesinde istenilmesine rağmen daha sonra bu parsellerin … ada, … ve … sayılı parseller olduğunun öğrenildiği, mahkeme kararında belirtilen … ada, … ve … sayılı parseller ifadesinin, … ada, … ve … sayılı parseller olarak düzeltilmesinin istenildiği, … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:… sayılı kararıyla yanlışlığın düzeltilmesi isteminin reddine karar verildiği, işlemlerin iptaline yönelik mahkeme kararının davacı tarafından da aynı gerekçe ile temyiz edildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, davacının kadastral parselinin olduğu yerde oluşturulan imar parsellerine ilişkin olarak verilen yapı ruhsatının iptalini istediği açık olduğundan, İdare Mahkemesince, öncelikle davalı idareden dava konusu parselasyon krokisinin ve dağıtım cetvellerinin istenilerek dava konusu parselasyon işlemi sonucu davacının hissedar olduğu … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin hangileri olduğunun, bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının tarih ve sayısının netleştirilmesi, ardından adına yapı ruhsatlarının düzenlendiği kişilere davanın ihbar edilmesi suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

… sayılı kadastral parselin bulunduğu alanda ilk olarak … tarihli, …. sayılı belediye encümeni kararıyla kabul edilen parselasyon işlemiyle davacının 520 m2 hissesinden 160,82 m2 düzenleme ortaklık payı (DOP) kesildikten sonra kalan imara tahsis miktarı 359,18 m2 iken davacıya 272,11 m2 büyüklüğünde oluşturulan … ada, … sayılı imar parselinden sadece 45,36 m2 hisse verildiği, davacının kalan imara tahsis miktarının yoğun yapılaşmalar gerekçe gösterilerek bedele dönüştürüldüğü, bu parselasyonun iptali istemiyle davacı tarafından açılan davada, … İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararıyla, parselasyon işleminin 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/b-c maddesi ile Ek-1.maddesi uyarınca tesis edildiğinin anlaşıldığı, amaçları dikkate alındığında parselasyonda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/b-c maddesinin birlikte uygulanmasının mümkün olmadığı, parselasyona dayanak alınan 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde ve 2981/3290 sayılı Yasanın Ek-1. maddesinde uygulamaya dahil olan taşınmazların bedele dönüştürülmesine imkan tanınmadığı gibi uygulama yapan idarelere de bu konuda takdir yetkisi verilmediği gerekçesiyle parselasyonun iptaline karar verildiği, bu kararın Danıştay 6. Dairesinin 10/10/2013 tarihli, E:2010/3497, K:2013/5878 sayılı kararıyla onandığı, 02/03/2015 tarihli, E:2014/134, K:2015/1173 sayılı kararıyla da kararın düzeltilmesi isteminin reddedildiği anlaşılmaktadır.

Dava konusu … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararında, parselasyonun yukarıda belirtilen yargı kararının uygulanması amacıyla yapıldığının, bir eski hale getirme uygulaması olmadığının, bu nedenle geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanmadığının, İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Kanunun tamamlayıcı nitelikte olması nedeniyle birarada uygulandığının, … tarihli, …. sayılı belediye encümeni kararında ise parselasyonun, daha önce yapılan parselasyona uygunluğunun sağlanması amacıyla 2981 sayılı Yasanın 10/b-c ve 2981/3290 sayılı Yasanın Ek-1. maddesi uyarınca hazırlandığı, büyükşehir belediye başkanlığının onayına sunulmasına gerek olmadığının belirtildiği, dava konusu parselasyon ile parselasyona dahil edilen parsellerden daha önceden DOP kesildiği gerekçesiyle DOP kesilmediği, davacıya … sayılı kadastral parseldeki hissesine karşılık 45,36 m2 hisse verildiği, davacıya hitaplı … tarihli, … sayılı yazıda da dava konusu parselasyon ile davacıya … ada, … sayılı parselden 45,36 m2 hissenin verildiği, aradaki farkın yoğun yapılaşmadan dolayı imar parseli olarak verilemeyip, bedele dönüştürüldüğünün açıkça belirtildiği görülmüştür.

Davacı tarafından dava dilekçesinde; parselinin üzerine başkalarına ait bina yapıldığı iddiasıyla parselasyon işlemi ile birlikte uygulama öncesi malik olduğu alanda eski … parsel, yeni … ada, … ve … sayılı parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptali istenilmiş, ancak yapı ruhsatlarının tarih ve sayısı dava dilekçesinde belirtilmemiştir.

İLGİLİ MEVZUAT :

3194 sayılı İmar Kanununun “Arsa ve Arazi düzenlemesi” başlıklı 18. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; imar sınırı içindeki binalı ve binasız arazi ve arsaların plan ve mevzuata uygun, inşaata veya tespit edilmiş olan diğer kullanma şekillerine elverişli duruma getirilmesi amacıyla düzenlenmesi için, sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın bunları birbirleriyle, yol fazlalarıyla ve belediyeye, kamu kurumlarına ait yerlerle birleştirerek plan ve mevzuat gereklerine göre hisseli ve hissesiz olarak yeniden parsellere ayırmaya ve bu parselleri kişilere dağıtmaya belediyelerin yetkili oldukları kurala bağlanmıştır. Bu çerçevede 3194 sayılı Kanunun 18. maddesinde tanımlanan parselasyon işlemi, bir düzenleyici işlem olan uygulama imar planının uygulanmasının (hayata geçirilmesinin) araçlarından birini oluşturmaktadır.

Parselasyon işleminin amacı; imar planı, plan raporu ve ilgili yönetmelik hükümlerine göre, imar adasının biçim ve boyutu, yapı düzeni, inşaat yaklaşma sınırı ve bahçe mesafeleri, yapı yüksekliği ve derinliği, yerleşme yoğunluğu, taban alanı ve kat alanı katsayısı, arazinin kullanılma şekli, mülk sınırları, mevcut yapıların durumu göz önüne alınmak suretiyle üzerinde yapı yapmaya elverişli imar parseli oluşturmaktır. Düzenleme sınırı içerisinde bulunan yol, yeşil alan gibi kamusal alanların bedelsiz olarak kamuya kazandırılması için imar parsellerinde oluşacak değer artışı karşılığında düzenleme ortaklık payı alınması mümkün olmakla birlikte, asıl amaç plana uygun yapı yapmaya elverişli imar parselleri oluşturmaktır.

3194 sayılı İmar Kanununun 20. maddesinde, yapıların imar planı, yönetmelik, ruhsat ve eklerine uygun olarak yapılacağı hükmü yer almış, 21. maddesinde, 26. maddede belirtilen istisna dışında, Kanun kapsamına giren bütün yapılar için yetkili merciden yapı ruhsatı alınması gerektiği belirtilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

İdare Hukukunda “İptal” kararı, bir işlemin hukuka uygun olup olmadığını denetleyen, yargı organının, işlemin geçerliliğini etkileyen bir sakatlık saptaması halinde, işlemin geriye yürür biçimde ortadan kalkmasını sağlayan bir yargı hükmüdür.

Parselasyon yapılmış bir alanda tekrar parselasyon yapılabilmesi için; söz konusu parselasyon işleminin yargı kararıyla iptal edilmesi, alanda yeni bir plan yapılması ya da mevcut parselasyonda maddi hatanın bulunması gerekmektedir.

Mahkeme kararı sonucu “iptal” hükmü esas alınarak yeniden yapılan parselasyon işlemlerinde, önceki parselasyon işlemi hukuki varlığını yitirdiğinden, öncelikle tescilli imar parsellerinin DOP ve KOP paylarının iadesi suretiyle bir önceki parsel sayı ve vasıflarına dönüşümünün, böylelikle parselasyon öncesi hukuki duruma yeniden gelinmesinin sağlanması, sonrasında mer’i uygulama imar planı hüküm ve kararları da esas alınarak tespit edilecek düzenleme sınırı içerisinde hesaplanan DOP ve KOP oranları çerçevesinde parselasyon işleminin tesis edilmesi zorunludur.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda ilk olarak … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararıyla 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi ile 2981 sayılı Yasanın 10/b-c maddesi uyarınca kabul edilen parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan davada verilen parselasyonun iptaline ilişkin kararın uygulanması amacıyla dava konusu parselasyon işleminin yapıldığı, daha sonrasında anılan 2009 tarihli parselasyonun iptaline ilişkin kararın kesinleştiği göz önüne alındığında, uyuşmazlıkta geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanarak, parselasyon öncesi hukuki durumun tesisinde idarelerin takdir yetkisinin değil, bağlı yetkisinin bulunduğu, iptale konu parselasyon işlemi sonucu oluşan tüm imar parsellerinin, bir önceki parsel kaydına, diğer bir ifadeyle kök parsele dönüşümünün sağlanmasının zorunlu olduğu açıktır.

Dava konusu parselasyon işleminde ise geri dönüşümün yapılmadığı, hiçbir parselden DOP kesilmediği, davacının kadastral … sayılı parseldeki 520 m2 hissesine geri dönülerek, 520 m2 olarak parselasyona dahil edilmediği, davacının … sayılı parseldeki hissesine karşılık mahkemece iptal edilen ilk parselasyon sonucu davacıya tahsis edilen 45,36 m2 tahsis edilerek kalan kısmının yargı kararına aykırı olarak yine bedele dönüştürüldüğü, dava konusu belediye encümeni kararında geri dönüşüm cetvellerinin hazırlanmadığının, dava konusu parselasyonun, yargı kararıyla iptal edilen parselasyonun tashihine yönelik olduğunun açıkça belirtildiği, davalı idarenin … tarihli, … sayılı yazısında da dava konusu parselasyon ile davacıya … ada, … sayılı parselden 45,36 m2 hissenin verildiği, aradaki farkın yoğun yapılaşmadan dolayı imar parseli olarak verilemeyip, bedele dönüştürüldüğünün belirtildiği görülmüştür.

Bu durumda, yargı kararı uyarınca geri dönüşüm yapılarak parselasyon öncesi hukuki duruma yeniden gelinmesinin sağlanmadığı, davacıya ait hissenin bir kısmının yine bedele dönüştürüldüğü, yargı kararının uygulanmadığı, ancak mahkemece iptal edilen 2009 tarihli parselasyon işleminin aynısının dava konusu parselasyon işlemi ile gerçekleştirildiği anlaşıldığından, dava konusu parselasyon işleminde ve bu parselasyon sonucu davacının hissedar olduğu … sayılı parselin bulunduğu alanda oluşturulan ve dava konusu edilen imar parsellerine verilen yapı ruhsatlarında hukuka uyarlık bulunmadığı açıktır.

Diğer taraftan davacı tarafından dava dilekçesinde; parselinin üzerine başkalarına ait bina yapıldığı iddiasıyla parselasyon işlemi ile birlikte uygulama öncesi malik olduğu alanda eski … parsel, yeni … ada, … ve … sayılı parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptali istenilmiş ve İdare Mahkemesince bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptaline karar verilmiş ise de dosyada dağıtım cetvellerinin tamamı ve parselasyon krokisi bulunmadığından, dava konusu parselasyon işlemi sonucu davacının hissedar olduğu … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan ve yapı ruhsatlarının verildiği imar parsellerinin hangileri olduğu anlaşılamamıştır.

Ayrıca İdare Mahkemesince karar verildikten sonra davacı vekili tarafından verilen ve 31.05.2016 tarihinde mahkeme kayıtlarına giren dilekçeyle, … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin … ada, … ve … sayılı parseller olduğunun belirtilerek bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının iptalinin dava dilekçesinde istenilmesine rağmen daha sonra bu parsellerin … ada, … ve … sayılı parseller olduğunun öğrenildiği, mahkeme kararında belirtilen … ada, … ve … sayılı parseller ifadesinin, … ada, … ve … sayılı parseller olarak düzeltilmesinin istenildiği, …. İdare Mahkemesinin … tarihli, E:… sayılı kararıyla yanlışlığın düzeltilmesi isteminin reddine karar verildiği, işlemlerin iptaline yönelik mahkeme kararının davacı tarafından da aynı gerekçe ile temyiz edildiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, davacının kadastral parselinin olduğu yerde oluşturulan imar parsellerine ilişkin olarak verilen yapı ruhsatının iptalini istediği açık olduğundan, İdare Mahkemesince, öncelikle davalı idareden dava konusu parselasyon krokisinin ve dağıtım cetvellerinin istenilerek dava konusu parselasyon işlemi sonucu davacının hissedar olduğu … sayılı kadastral parselin bulunduğu yerde oluşturulan imar parsellerinin hangileri olduğunun, bu parsellere verilen yapı ruhsatlarının tarih ve sayısının netleştirilmesi, ardından adına yapı ruhsatlarının düzenlendiği kişilere davanın ihbar edilmesi suretiyle uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının ve davalının temyiz isteminin kabulüne,

2. Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 05/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.