Danıştay Kararı 6. Daire 2016/10810 E. 2020/10793 K. 12.11.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2016/10810 E.  ,  2020/10793 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2016/10810
Karar No : 2020/10793

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: İzmir ili, Buca ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazdan bedelsiz olarak terk edilen kısmın iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; İzmir ili, Buca ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacının talebi doğrultusunda, anılan taşınmazdan yol ve yeşil alan için bedelsiz terk işlemi tesis edildiği, bu işlemin 3194 sayılı İmar Kanununun 16. maddesine uygun şekilde yapıldığı, bu nedenle uyuşmazlık konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı mülkiyetinde bulunan 13.343 m2 alanlı kadastral parselin 7557 m2 lik kısmının, 3194 sayılı Kanunun 16. maddesi uyarınca yol ve yeşil alana terk edildiği, yapılan terkler toplamının yaklaşık %56 olduğu, terk edilen bu alan içerisinde yaklaşık 565 m2lik alanın resmi tesis alanına ayrıldığının sonradan öğrenildiği, terk işlemini yaparken bu durumdan haberdar olunmadığı, resmi tesis alanının (RTA) bulunduğu alanın tescil beyannamesine ekli krokide yol ve yeşil alan gibi gösterilerek davacının RTA’da kalan kısım yönünden de terk işlemini yapmasının sağlandığı, oysa ki, davacının belediyeye yaptığı başvurudan terk işlemindeki iradesinin yalnızca yol ve yeşil alan için olduğunun açıkça anlaşılabildiği, RTA’da kalan alanın, taşınmazın bulunduğu bölgedeki tüm taşınmaz maliklerince ortaklaşa karşılanması gereken alanlardan olduğu, bu nedenle RTA olarak ayrılan alanın yeni parsel numarası verilerek kendi adına tescil edilmesi gerektiği halde bu doğrultudaki başvurusu uyarınca işlem tesis edilmemesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyize konu kararın usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’IN DÜŞÜNCESİ: Davalı idare tarafından, davacının maliki olduğu taşınmazın uygulama imar planında yolda kalan alanlara yönelik terk iradesine rağmen işlem tesis edilerek taşınmazın resmi tesis alanında kalan kısmının da yol ve yeşil alan gibi gösterilerek terk edildiği anlaşılmakla, belediye tarafından RTA kullanımında kalan alanın davacıya iadesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
İzmir ili, Buca ilçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı ve 13.343 m2 yüzölçümlü dava konusu kadastral taşınmaz, 03/04/1991 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında konut, yeşil alan, yol ve resmi tesis alanı (RTA) kullanımında kalmaktadır.
Davacı tarafından 22/01/1992 tarihli dilekçe ile davalı belediyeye başvuruda bulunularak davacı mülkiyetindeki kadastral parselde “yola terk işlemi için” gerekli belediye encümeni kararının alınması talep edilmiştir.
Anılan başvuru üzerine belediye encümenince alınan … tarih ve … sayılı karar ile davacı taşınmazının 7557 m2 lik kısmının 3194 sayılı Kanunun 16. maddesine uyarınca ifraz edilerek bedelsiz olarak “yol ve yeşil alana terki” ile kalan alanın … ada, … parsel ve … ada, … parsel sayılı taşınmazlar olarak davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Davacı tarafından, yola terk başvurusu neticesinde terk edilen alanın bir kısmının RTA kullanımında kalan alanlardan olduğunun öğrenilmesi üzerine RTA olarak ayrılan alanın yeni parsel numarası verilerek kendi adına tescil edilmesi talebiyle davalı belediyeye başvuru yapılmıştır. Anılan başvuru, 1992 yılında yapılan terk işleminin, davacının talebi üzerine ve 3194 sayılı Kanunun 16. maddesine uygun olarak gerçekleştirildiği, bu nedenle taşınmazın iadesi talebinin uygun olmadığı belirtilerek Buca Belediye Başkanlığının 07/07/2015 tarih ve 6820 sayılı işlemi ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın “Mülkiyet hakkı” başlıklı 35. maddesinde; “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun “Tescil ve şüyuun izalesi” başlıklı 16. maddesinde; “Belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin re’sen veya müracaat üzerine tevhid veya ifrazı, bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi veya bu hakların terkini, bu Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygunluğu belediye encümenleri veya il idare kurullarınca onaylanır. Onaylama işlemi, müracaatın belediyelere veya valiliklere intikalinden itibaren en geç 30 gün içinde sonuçlandırılır ve tescil veya terkini için 15 gün içinde tapuya bildirilir. Tapu dairesi, tescil veya terkin işlemini bir ay içinde sonuçlandırmak zorundadır. Bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan gayrimenkullerin sahipleri ilgili idarenin tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aralarında anlaşamadıkları veya şüyuun izalesi için, mahkemeye müracaat edilmediği takdirde ilgili idare hissedarmış gibi, şüyuun izalesi davası açabilir.
Tarafların rızası veya mahkeme kararı ile şüyuun izalesi ve arazi taksimi de yukarıdaki hükümlere tabidir.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; dava konusu taşınmazın 03/04/1991 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planında konut, yeşil alan, yol ve resmi tesis alanı kullanımında kaldığı, davacı tarafından davalı belediyeye yapılan 22/01/1992 tarihli başvuruda, uyuşmazlığa konu taşınmazda yalnızca “yola terk işlemi” yapılmasının talep edildiği, ancak davalı belediye encümenince alınan … tarih ve … sayılı kararda, terk işleminin yol ve yeşil alan için gerçekleştirilmesine karar verildiği, … tarih ve .. sayılı imar durumu belgesi ve ekli krokisinde RTA kullanımında kalan alanın gösterilmediği, 14/02/1992 tarihli tescil beyannamesinde ve ekli krokide ise resmi tesis alanı kullanımında kalan alanın, terk edilen yol ve yeşil alanlar gibi parsel numarası verilmeksizin gösterildiği, diğer bir deyişle, RTA’nın, “yol ve yeşil saha terki” kapsamında terkinin sağlandığı, dolayısıyla uygulamada, belediye encümeni kararına aykırı olarak yol ve yeşil alanlardan başka, RTA kullanımında kalan alanın da terkinin sağlandığı görülmektedir.
Uyuşmazlık konusu taşınmazda yapılan terk işlemi, davacının 22/01/1992 tarihli başvurusu üzerine yapıldığından anılan işleminin bu taleple sınırlı olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, davacının iradesinin yalnızca yola terk işlemi yapılmasına yönelik olduğu, belediye encümeni kararının davacı iradesine, uygulamanın da belediye encümeni kararına aykırı olduğu anlaşıldığından davacının iradesini aşarak yeşil alan ve RTA’nın terkinin sağlanmasına yönelik işlemler nedeni ile davacının mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
Nitekim, 28/03/2017 tarih ve 30021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Süleyman Oktay Uras ve Sevtap Uras, 09/03/2017 tarih ve B. No: 2014/11994, sayılı Anayasa Mahkemesi kararında; ” (…) 80. Olayda başvurucular, maliki bulundukları taşınmazı yol yapılması şartıyla Belediyeye bağışlamış ancak Belediye tarafından yapılan imar planı değişiklikleriyle taşınmaz, konut alanına dönüştürülmek suretiyle bağış vaadi sözleşmesinde belirtilen mükellefiyet ihlal edilmiştir. Bu mükellefiyetin ihlali başvurucular açısından taşınmazın iadesi yönünde meşru bir beklenti yaratmıştır. Meşru beklentinin doğması, taşınmazın her durumda mutlak surette başvuruculara iadesini gerektirmemekle birlikte somut olayın koşulları gözetilerek başvuruculara iadesinin gerekip gerekmediği hususunda ölçülülük ilkesi çerçevesinde bir değerlendirme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. (…)
81. Başvuru konusu olayda iade hakkının ortadan kaldırılmasının başvuruculara önemli bir külfet yüklediği tartışmasızdır. Buna karşılık Belediye, kamu yararı amacıyla yol yapılmak üzere bağışlanan taşınmazdan önemli ekonomik yarar elde etmektedir. Yol şartıyla bağışlanan taşınmazın konut alanına dönüştürülerek bundan elde edilecek ekonomik menfaatin Belediyeye ait olması devlete güven ilkesini zedeleyici sonuçlar doğurmaktadır. Öte yandan, Belediyenin konut alanına dönüştürdüğü taşınmazdan ekonomik çıkar sağlamasıyla elde edilecek kamu yararı, taşınmazın malike iade edilmemesi nedeniyle malikin yüklendiği külfete kıyasen çok hafif kalmaktadır. Diğer bir deyişle konut alanına dönüştürülen taşınmazın eski malikine iade edilmeyerek Belediyenin özel mülkü hâline getirilmesi, amme menfaatlerinin gözetilmesindeki kamusal yarar ile bireyin mülkiyet hakkının korunmasındaki bireysel yarar arasında kurulması gereken makul dengenin malik aleyhine orantısız bir biçimde zedelenmesine yol açmaktadır. Bu durumda, başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin ölçülü olduğundan söz edilemez.
82. Açıklanan nedenlerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” değerlendirmelerine yer verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından, yol olarak kullanılmak üzere davalı idareye bağışlanan alanın bir kısmının, imar planında yol ve yeşil alan kullanımında değil RTA kullanımında kaldığı, buna rağmen yolda kalan kısımlarının terkine ilişkin talep neticesinde idare tarafından terke konu edildiği görüldüğünden mülkiyet hakkını ihlal eden bu durumun öğrenilmesi üzerine taşınmazın kendisine iadesini talep eden davacının, taşınmazın haksız olarak terke zorlanan kısmının iadesi yönünden meşru bir beklentisi bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Ancak, dava dilekçesinden, davacının talebinin, yalnızca RTA kullanımında kaldığı halde belediyece terki sağlanan alana yönelik olduğu, yeşil alan olarak terk edilen alanlara ilişkin bir talebi bulunmadığı görüldüğünden uyuşmazlıkta, taleple bağlılık ilkesi gereği yeşil alanda kalan kısım yönünden karar verilmesinin mümkün olmadığı neticesine varılmıştır.
Bu durumda, davacının maliki olduğu taşınmazın uygulama imar planında yolda kalan alanlara yönelik terk iradesine aykırı işlem tesis edilerek resmi tesis alanında kalan kısmın da yol ve yeşil alan gibi gösterilerek terk edilmesi mümkün olmadığından belediye tarafından RTA kullanımında kalan alanın davacıya iadesi gerekmektedir.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından davanın reddine ilişkin temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 12/11/2020 tarihinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 12/11/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.