Danıştay Kararı 6. Daire 2015/7808 E. 2020/9131 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2015/7808 E.  ,  2020/9131 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2015/7808
Karar No : 2020/9131

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Odası (… Şubesi)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı/…
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Ankara ili, … ilçesi, …, …, …, …, … sayılı imar adaları arasında kalan yaklaşık 256.000 m2 büyüklüğündeki park alanın “büyükşehir belediyesi bölge parkına” çevrilmesine ilişkin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda her ne kadar uyuşmazlık konusu alanın niteliği itibari ile bölge parkı olamayacağı, semt parkı olabileceği, dava konusu nazım imar planı değişikliğinin gerekçesinin belli olmadığı, yapılaşma yoğunluğunun netleştirilmediği, bu alanın 1/25000 ölçekli nazım imar planında gösterilmesi gerektiği, yer seçimine ilişkin teknik analizlerin yapılmadığı ve trafik yoğunluğunun artacağı belirtilmiş ise de, yaklaşık 256.000 m2 büyüklükteki bir alanın bölge parkı açısından yeterli büyüklükte olduğu ve bu alanda semt parkının ötesinde bölge parkı yapılabileceği, Çankaya İlçesinin bölge parkına ihtiyacı olduğunun bilirkişi raporunda da belirtildiği, söz konusu alanda bölge parkına ihtiyacı bulunduğundan plan değişikliğini zorunlu kılan koşulların oluştuğu, alanda ancak çay bahçesi, büfe, tiyatro, sinema, hanımlar lokali vb. yerlerin bulunabilecek olması nedeniyle yapılaşma yoğunluğunun belirlenmesine gerek olmadığı, kaldı ki yapılaşma koşullarının E:0.10 olduğunun davalı tarafça beyan edildiği, bölge parkı nedeniyle alanda oluşacak ulaşım sorununun, plan değişiklikleri yapılarak çözülebileceği, dava konusu alan üst 1/25.000 ölçekli nazım imar planında açık ve yeşil alan kullanımında kaldığından, üst ölçekli planla uyumsuzluktan söz edilemeyeceği, bilirkişi raporunda plan açıklama raporu bulunmadığı belirtilmiş ise de açıklama raporunun da bulunduğu, bu hali ile dava konusu alanın bölge parkı olarak belirlenmesine ilişkin dava konusu nazım imar planı değişiklikliğinin imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama tekniklerine ve kamu yararına uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle dava konusu işlem hukuka uygun bulunarak davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu nazım imar planı değişikliğinin imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğunun dosyada düzenlenen bilirkişi raporuyla da ortaya konulduğu, ulaşım sorunlarının sonradan yapılacak imar planı ile çözülebileceği yönündeki mahkeme kararının planlama amacına ve esaslarına aykırı olduğu, Ankara ili genelinde muhtelif park alanlarının bölge parkına çevrilmesine yönelik farklı imar planı değişikliklerine karşı açılan davalarda, bu dosyadaki bilirkişi değerlendirmeleri ile aynı doğrultuda gerekçelere yer verilerek söz konusu plan değişikliklerinin iptali yolunda kesinleşen çok sayıda emsal yargı kararı bulunduğu, dava konusu bölge parkında yer alabileceği belirtilen kullanımların çoğunun ticaret alanı ile sosyal-kültürel tesis alanlarında yer alabilecek türden kullanımlar olduğu, ayrıca davalı belediyece kentin farklı alanlarında bölge parkı oluşturulmasına yönelik plan değişikliklerinin devamlı şekilde yapıldığı ve bölge parkı içinde E:0.10 yapılaşma koşulu belirlenerek, Ankara İli genelinde yeşil alan miktarının azaltılmasına neden olunduğu, ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’NUN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Ankara İli, … İlçesi, …, …, …, …, … sayılı imar adaları arasında kalan yaklaşık 25 ha büyüklüğündeki alan mevcut 1/1000 ölçekli uygulama imar planında “park alanı”, “otopark alanı” ve “yeşil alan” kullanımlarında, 16.02.2007 onay tarihli 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında ise “açık ve yeşil alanlar” kullanımında kalmaktadır.
Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile alanın işlevi “büyükşehir belediyesi bölge parkına” çevrilmiş, söz konusu nazım imar planı değişikliğine ait plan notlarında; bu alanlarda açık spor ve oyun alanları, gençlik merkezleri, piknik yerleri, kır gazinosu, çay bahçesi, büfe, gezinti alanı, tiyatro, sinema, hanımlar lokali, mini golf, yaşlılar bakımevi, Belmek kursları vb. kullanımlar ile otopark, tuvalet vb. altyapı tesisleri yapılabileceği düzenlenmiştir.
Bunun üzerine davacı tarafından, mevcutta zaten park alanı işlevinde olan bir alanın bölge parkına dönüştürülmesinin kamu yararı amacı taşımadığı, plan değişikliğini zorunlu kılan nedenler bulunmadığı, bölge parklarının tüm kente hizmet edecek nitelikte bir kullanım türü olduğu, 2.000 ila 4.000 dönüm arası alanı kapsaması gerektiği, dava konusu alanın konumu, parçalı yapısı ve niteliği açısından tüm kente hizmet edecek nitelikte olmadığı, mahalle ölçeğinde rekreasyon ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu, dava konusu nazım imar planı değişikliğine ait plan notlarında bölge parkı içinde yer alabilecek kullanımların sayılmış olduğu, ancak söz konusu kullanımların kent parkı niteliği taşımadığı, plan değişikliğinin parçacıl yaklaşımla ele alındığı, bölgenin yapılaşmasına, donatı alanları ile ulaşım-dolaşım sistemine yapacağı etkilerinin değerlendirilmediği, uyuşmazlık konusu alanda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının yetkili kılınması amacıyla yapıldığı anlaşılan plan değişikliğinin bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanmadığı, bölge parkı gibi tüm kente hizmet eden kullanımların öncelikle 1/25.000 ölçekli nazım imar planında düzenlenmesi gerektiği, dava konusu plan değişikliğinin üst ölçekli plana da aykırı olduğu ileri sürülerek bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan 5. maddesinde, nazım imar planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak tanımlanmıştır.
Anılan Kanun’un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin “Mekansal planlama kademeleri ve ilişkileri” başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasında, mekansal planların kapsadıkları alan ve amaçları açısından mekansal strateji planları, çevre düzeni planları ve imar planları olarak hazırlanacağı, buna göre planlama kademelerinin, üst kademeden alt kademeye doğru sırasıyla; mekansal strateji planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı ve uygulama imar planından oluştuğu kural altına alınmış, aynı maddenin 2. fıkrasında, mekansal planların, plan kademelenmesine uygun olarak hazırlanacağı, her planın, planlar arası kademeli birliktelik ilkesi uyarınca yürürlükteki üst kademe planların kararlarına uygun olmak, raporu ile bütün oluşturmak ve bir alt kademedeki planı yönlendirmek zorunda olduğu düzenlenmiştir.
Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 4. maddesinin 1. fıkrasının (vvvv) bendinde, yeşil alanlar, toplumun yararlanması için ayrılan oyun bahçesi, çocuk bahçesi, dinlenme, gezinti, piknik, eğlence, rekreasyon ve rekreaktif alanlarının toplamı şeklinde tanımlanmış, metropol ölçekteki fuar, botanik ve hayvan bahçeleri ile bölgesel parkların bu alanlar kapsamında olduğu düzenlenmiştir.
Aynı Yönetmeliğin 19. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, “Park alanları: Bu alanlarda encümen kararıyla;
1) Açık havuz/süs havuzu, açık spor ve oyun alanı, genel tuvalet, pergola, kameriye,
2) 1000 m2 ve üzeri parklarda ahşap veya hafif yapı malzemelerinden yapılmak, kat adedi 1’i, yüksekliği 4.50 metreyi ve açık alanları dâhil taban alanları toplamda %3’ü, her birinin alanı 15 m2’yi geçmemek kaydıyla çay bahçesi, büfe, muhtarlık, güvenlik kulübesi ile oyun alanlarına en az 10 metre mesafede olmak ve etrafı çit ve benzeri ile kapatılmak koşuluyla (Değişik ibare:RG-25/7/2019-30842) parkın ihtiyacı için gerekli olan asgari ölçülerdeki trafo,
3) (Değişik:RG-25/7/2019-30842) Tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması, giriş çıkışının parkın giriş çıkışından ayrı olması ve parkın ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosundaki benzer kullanımlar dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark,
4) 10.000 m2 üzerindeki parklarda, açık alanları dâhil taban alanları, (2) numaralı alt bentte belirtilenler de dâhil toplamda %3’ü geçmemek üzere muvakkat yapı ölçülerini aşmayan mescit ile trafik güvenliği alınarak kamuya ait 112 acil ambulans istasyonu, yapılabilir.” kuralına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda genel olarak; “uyuşmazlık konusu alanın 16.02.2007 onay tarihli üst 1/25.000 ölçekli nazım imar planında vadi tabanları ve dere yataklarının oluşturduğu yeşil alan sisteminin bir parçası olarak “açık ve yeşil alan” olarak planlandığı, diğer bir ifade ile alanın yapılaşma dışı tutulması gereken vadi tabanları ve dere yataklarında kaldığı, kent ölçeğinde hizmet edecek olan bölge parkının öncelikle üst 1/25.000 ölçekli nazım imar planında belirlenmesi gerektiğinden, dava konusu nazım imar planı değişikliğinin 1/25.000 ölçekli plana aykırı olduğu, mevzuatta bölge parklarının standardına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığından, bu hususta bilimsel makalelerde yer alan standartlara göre bölge parklarının 2.000 ila 4.000 dönüm arasında büyüklüğe sahip olması, kent bütününe hizmet etmesi, semt parklarından farklı olarak fuar alanı, spor ve konser salonu, hayvanat bahçesi, at patikası gibi ilave fonksiyonlar barındırması, ayrıca bu alanların doğal güzellik taşıması gerektiği, bu doğrultuda Ankara İlinde, Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi ile Altınpark, Göksu, Harikalar Diyarı ve Gençlik Parkının konumu, içerdiği fonksiyonlar ve büyüklüğü ile tüm kente hizmet etme kapasitesine sahip olduğundan bölge parkı niteliği taşıdığı, uyuşmazlık konusu alan yaklaşık 256.000 m2 büyüklüğünde olsa da imar yolları ile bölündüğü için çok sayıda parselden oluştuğu, çok parçalı yapıya sahip olması nedeniyle bölge parkı olma bütünlüğüne sahip olmadığı, dava konusu nazım imar planı değişikliğine ait plan notlarında bölge parkı içinde yer alabilecek kullanımların sayıldığı, ancak bilimsel makalelerdeki tanımlara göre söz konusu kullanımların tüm kente hizmet edecek niteliğe sahip olmadığı, bu kullanımların çeşitlendirilmesi gerektiği, genel olarak Çankaya ilçesi içinde tüm kente hizmet edecek park alanına ihtiyaç olduğu, ancak dava konusu alanın konumu, niteliği ve içerdiği fonksiyonların türü açısından mahalle ölçeğinde rekreasyon ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu, nazım imar planı değişikliğinin onaylandığı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararında, niçin plan değişikliği yapıldığına dair herhangi bir teknik gerekçeye yer verilmediği, mevcut planların hangi yönlerden sorun yarattığına ilişkin bir tespitin de ortaya konulmadığı, sadece yetkinin büyükşehir belediye başkanlığına geçmesi amacıyla planlama yapıldığının anlaşıldığı, uyuşmazlık konusu alanda bölge parkına ihtiyaç duyulup duyulmadığına ve alanın yer seçimine ilişkin herhangi bir teknik analiz yapılmadığı, bölge parkının araç trafiğini artırıcı etkisi olacağı, Turan Güneş Bulvarının kentin ana akslarından birisi olduğu ve bölgede büyük ölçekli konut projeleri ile nüfus yoğunluğu artırıldığından, mevcutta taşıt trafiğinin zaten yoğun olduğu, dava konusu bölge parkı kullanımı nedeniyle artacak olan ulaşım taleplerinin özellikle tatil günleri trafiği olumsuz etkileyeceği, ancak dava konusu plan değişikliği yapılırken araç trafiğinin ulaşım sistemine yapacağı etkilerin analiz edilmediği, gerekli önlemlerin alınmadığı, dava konusu plan değişikliğinin parçacıl bir yaklaşımla ele alınmasının, bölgenin yapılaşmasına, donatı alanları ile ulaşım-dolaşım sistemine yapacağı etkilerin gözetilmemesinin imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu, uyuşmazlık konusu alanda açık spor ve oyun alanları, gençlik merkezi, kır gazinosu, çay bahçesi, tiyatro, sinema, hanımlar lokali, yaşlılar bakımevi, Belmek kursları yapılabileceğinin öngörüldüğü, ancak bölge parkında yapılacak tesislerin yapılaşma yoğunluğuna yönelik belirleme yapılmadığı, planlama alanının 256.000 m2 olduğu dikkate alındığında, yapılaşma yoğunluğunun netleştirilmesinin önem taşıdığı” şeklinde tespit ve değerlendirmelere yer verildiği görülmektedir.
Temyiz istemine konu edilen kararda, uyuşmazlık konusu alanın büyüklüğü esas alınarak bölge parkı işlevi için uygun olduğu sonucuna varılmış ise de, dosyada düzenlenen bilirkişi raporu ile ortaya konulduğu üzere alanın imar yolları ile bölünmüş çok parçalı yapısı nedeniyle bölge parkı bütünlüğüne sahip olmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, niteliği itibariyle bölge parkının tüm kente hizmet edecek türde bir kullanım kararı olması ve trafik yaratma potansiyeline sahip olması nedeniyle yer seçiminin öncelikle üst ölçekli ve kent bütününe yönelik çevre düzeni planlarında ve/veya nazım imar planlarında yapılması gerekmektedir. Nitekim 1/25.000 ölçekli 2023 Başkent Ankara Nazım İmar Planında, uyuşmazlık konusu alanın kent/bölge düzeyinde hizmet vermesi amacıyla değil, vadi tabanları ve dere yataklarının oluşturduğu yeşil alan sisteminin bir parçası olarak açık yeşil alan kullanımına ayrıldığı anlaşıldığından, üst ölçekli planda öngörülmeyen kent düzeyinde kullanım kararının 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile getirilmesi ve alanda hanımlar lokali, yaşlılar bakımevi, Belmek kursları vb. kullanımlara yer verilmek suretiyle düşük de olsa yapılaşma yoğunluğu öngörülmesi planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.
Kaldı ki, yukarıda detaylarına yer verilen yasal düzenlemeler gereğince park alanlarında yer alabilecek çay bahçesi, büfe, muhtarlık, güvenlik kulübesi gibi yapıların, ahşap veya hafif yapı malzemelerinden yapılmak koşulu ile yapılaşma koşullarının “yükseklik:4.50 metre, 1 kat, açık alanları dahil taban alanları toplamı %3, her birinin alanı 15 m2” ile sınırlı olduğu, diğer bir ifade ile uyuşmazlık konusu alana, dere yatağında ve vadi tabanında yer alması nedeniyle yapılaşma dışı tutulmasını teminen, sınırlı türde ve muvakkat nitelikte yapıların yer alabileceği park alanı işlevi getirilmiş iken, dava konusu nazım imar planı değişikliği ile sosyal, kültürel ve rekreaktif türde yapıların da yer almasına imkan veren bölge parkı işlevi getirilmek suretiyle, açık yeşil alan miktarı azaltılarak yapı yoğunluğunun artırıldığı ve alanın jeolojik yönden uygunluğuna yönelik herhangi bir analiz ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, topografik yapısı nedeniyle sakıncalı olabilecek bir alanda, güncel bir etüde dayanılmaksızın düşük de olsa yapı yoğunluğu getirilmesine ilişkin nazım imar planı değişikliği yapılmasında bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, temyiz istemine konu edilen kararda her ne kadar uyuşmazlık konusu alanda ancak çay bahçesi, büfe, tiyatro, sinema, hanımlar lokali vb. yapıların yer alabilecek olması nedeniyle yapılaşma yoğunluğunun belirlenmesine gerek olmadığı, kaldı ki yapılaşma koşullarının E:0.10 olduğunun davalı tarafça beyan edildiği ifade edilmiş ise de, nazım imar planın yasal tanımı uyarınca, gerekli olması halinde yapı yoğunluklarının nazım imar planları ile belirlenmesi gerektiğinden, uyuşmazlık konusu alanın büyüklüğü, jeolojik yapısı ve üst 1/25.000 ölçekli planın alana ilişkin açık yeşil alan öngörüsü göz önünde bulundurulduğunda, dava konusu nazım imar planı değişikliği ile yapı yoğunluğunun belirlenmemesinin uygun bir planlama yaklaşımı olmadığı sonucuna varılmaktadır. Buna göre, yapılaşma koşulları plan kararı ile belirlenmediği halde, alanda E:0.10 yapılaşma koşulunun uygulanacağı yönündeki davalı idarenin beyanına itibar edilerek hüküm kurulmasında isabet bulunmamaktadır.
Aynı şekilde dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda, bölge parkı kullanımı nedeniyle artacak olan ulaşım taleplerinin özellikle tatil günleri bölgenin trafiğini olumsuz etkileyeceği, dava konusu plan değişikliğinin ulaşım sistemine yapacağı etkilerin analiz edilmediği, gerekli önlemlerin alınmadığı şeklinde değerlendirmelere yer verildiği halde, İdare Mahkemesi kararında, bölge parkı nedeniyle alanda oluşacak ulaşım sorununun, plan değişiklikleri yapılarak çözülebileceği belirtilerek bilirkişi raporuna itibar edilmediği görülmektedir. Ancak planlama alanına ilişkin gerekli analiz, etüt, araştırma ve çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin sentezine dayalı olarak imar planı değişikliği yapılması gerektiğinden, uyuşmazlık konusu alanın ulaşım-dolaşım sistemine ilişkin herhangi bir etüt ve analize dayanılmadan, bölge parkı işlevinin trafik yükü üzerindeki muhtemel etkileri değerlendirilmeden ve gerekli önlemler alınmadan yapılan nazım imar planı değişikliğinin imar mevzuatına ve planlama tekniklerine uygunluğundan söz edilmesine ve belirtilen eksikliğin sonradan yapılacak plan değişiklikleri ile telafi edilebileceğinin kabulüne imkan bulunmamaktadır.
Öte yandan, dava konusu nazım imar planı değişikliğinin onaylandığı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin … tarih ve … sayılı kararında değişikliğin gerekçesine ilişkin olarak; “parkların tasarrufu konusunda ortaya çıkan suni ihtilafın giderilmesi, her türlü yetkinin Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait olduğunun tespit edilmesi amacıyla nazım imar planı değişikliğinin hazırlandığı” şeklinde ifadelere yer verildiği görülmektedir. Bu haliyle, mevcut planın ihtiyacı karşılamaması veya uygulanmasında engeller bulunması gibi plan değişikliği için imar mevzuatında öngörülen zorunlu koşullar oluşmadan, sırf uyuşmazlık konusu alanda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını yetkili kılma amacıyla yapıldığı anlaşılan nazım imar planı değişikliğinin, bilimsel, nesnel ve teknik gerekçelere dayanmadığı açıktır.
Bu durumda, dosyada düzenlenen bilirkişi raporunda yer alan tespit ve değerlendirmeler doğrultusunda dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yolundaki temyiz istemine konu kararda isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 12/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.