Danıştay Kararı 6. Daire 2015/732 E. 2020/2217 K. 20.02.2020 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2015/732 E.  ,  2020/2217 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2015/732
Karar No : 2020/2217

DAVACI : …Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …Bakanlığı/…

DAVANIN KONUSU :…tarihli, …sayılı işlemle onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Dava konusu planın katılımcı ve halkı bilgilendirme mekanizmalı bir planlama anlayışından uzak şekilde onaylandığı, 2040 yılı projeksiyonu ile yapılan planda önümüzdeki 26 senede beklenen nüfus artışının yaklaşık %4,16 olarak görüldüğü ve öngörülen nüfusun 11000 kişi olarak planlandığı, oysa aynı süreçte Türkiye geneli için öngörülen nüfus artışının %1.2-1.32 arasında olduğu, bu projeksiyonda adanın nüfus artış profili incelendiğinde gerçek dışı ve çok yüksek olduğu, Bozcaada için de geçerli olan tarım arazileri yapılaşma koşullarının Bozcaada için çok yüksek olduğu ve mutlaka Bozcaada için tekrar düzenlenip tarım arazilerini ve bağcılığı koruma amaçlı kısıtlanması gerektiği, adanın güney sahilinin yoğunluk ve tarım dışı nüfus artışı düşüncesiyle, eşitlik kuralları dikkate alınmadan projelendirildiği, Çevre Düzeni Planındaki günübirlik alanları adanın doğu ve güneydeki sahillerin restoran, kafe, büfe ve benzeri yapılarla dolmasına ve doğal yapısının ve değerlerin bozulmasına neden olacağı, Plan Uygulama Hükümlerinin 8.4.1.1.10. sayılı maddesinin adaya uygulanmasının sakıncalı olacağı, böyle bir uygulamanın yapılaşma emsallerini %50 dolayında artıracak nitelikte olduğu, nüfus artışı düşüncesi üzerine planlanan güney sahilleri ve Ova Mevkiindeki yolların doğal topografyayı bozduğu, adanın özgün bitki örtüsünü tehlikeye attığı iddia edilmiştir.

DAVALININ SAVUNMASI :Yürütülen planlama çalışmalarına ilgi duyan herkesin katılımının olduğu, yerel yönetimler (belediyeler, kurumlar,….vb.) tarafından yerleşim birimlerinde oluşan talepler ve ihtiyaçlar yapılan toplantılarda aktarıldığı ve daha sonrada bazı idareler tarafından yazılı olarak bildirildiği gibi karşılıklı toplantılarda da planlama bölgesi bütünü kapsamında değerlendirildiği, Bozcaada için 2040 yılı projeksiyon nüfusu ortalaması üzerinden, plan kabul nüfusunun 3780 kişi olarak belirlenmiş olduğu, 16.02.2015 tarihinde onaylanan çevre düzeni planının “Bozcaada ve Gökçeada İlçeleri – Özel Hükümler ” başlığı altında yer alan hükümler ile de adalardaki yapılaşma koşullarının ilgili kurum kuruluşların uygun görüşleri ve belediyesince hazırlanacak kentsel tasarım rehberi ile belirlenebileceğinin hüküm altına alındığı, bu kapsamda da belediyesince yapılaşma koşullarında kısıtlamalar getirilmesinin mümkün olduğu, özellikle ada güneyinde yer alan “kentsel gelişme alanı” kullanımında tanımlı bölgelerin büyük bir kısmının kaldırılarak iptal edildiği, ayrıca 16.02.2015 tarihinde onaylanan planda 8.12.8 sayılı hükmün yürürlükten kaldırıldığı, 16.02.2015 tarihinde onaylanan çevre düzeni planının Bozcaada İlçesine yönelik plan kararları incelendiğinde ada bütününde ne “kentsel yeşil alan” gösteriminde ne de plan lejantında ilgili kullanımla örtüşen “kentsel ve bölgesel yeşil spor alanı” kullanımında tanımlı bir bölgenin bulunmadığı, günübirlik tesis alanlarında konaklama özelliği olan yapılaşmanın bulunmadığı, Bozcaada ve Gökçeada ilçelerine ilişkin özel hükümlere bakıldığında ilgili belediyesince hazırlanacak olan kentsel tasarım rehberinde adalardaki yapılaşma koşullarının tanımlanacağı, adaya özgü geliştirilen hükümler doğrultusunda daha önce belirtildiği üzere hazırlanacak olan kentsel tasarım rehberi doğrultusunda alt ölçekli plan çalışmaları ve uygulamalar yapılacağından adaya ilişkin ulaşım kararları, yaya yolları ve diğer kentsel ölçekte tasarım öğeleri de hazırlanacak rehberde belirlenecek olup çevre düzeni planında gösteriminin mevzuat gereği mümkün olmadığı savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …’ÜN DÜŞÜNCESİ : Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile dava konusu planın şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi için Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi rapornun birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu planın hazırlanması aşamasında, planlama bölgesi içinde bulunan illerde yerel yönetimlerin ve illerdeki diğer temsilcilerin katıldığı toplantılar düzenlendiği, gerekli kurum ve kuruluş görüşlerinin alındığı, Bozcaada için öngörülen nüfusun 2040 yılında 3780 kişi olarak belirlendiği, nüfus artış oranının durağan olarak seyredeceğinin belirlendiği, sektörel faaliyetler bağlamında adada öncelikli sektörün tarım olarak kabulü ile sonrasında hizmetler ve sanayi sektörüne yönelik düzenlemeler yapıldığı, dava konusu Çevre Düzeni Planının 8.41. sayılı Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümleri, 8.41.7. sayılı Plan Hükmünün “…Kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulması zorunludur. Tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmez. Bu alanlardaki diğer yapılaşma koşulları ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirlenecektir…” biçiminde olduğu, bu çerçevede mutlak tarım, özel ürün ve dikili tarım arazileri için E:0,05, marjinal tarım alanları için ise E:0,30 yapılaşma hakkı getirilerek tarımsal amaçlı kullanılan alanların korunmasına ve amaç dışı kullanımının önlenmesinin amaçlandığı, Adanın güney kısmında yer alan kentsel gelişme alan kararlarının tamamına yakınının 16.02.2015 tarihli Çevre Düzeni Planı kapsamında kaldırıldığı, 8.12.8. sayılı “Güney sahil kesiminde düşük yüzdeli yapılaşma kararı zorunludur” hükmünün plan hükümleri kapsamında bulunmadığı, anılan hükmün 16.02.2015 tarihinde onaylanan planla kaldırıldığı, Bozcaada üzerinde dava konusu planla kentsel ve bölgesel yeşil spor alanı kullanımının önerilmediği, ada üzerinde böyle bir kullanım kararının bulunmadığı, Çevre Düzeni Planı Açıklama Raporunun Günübirlik Turizm Alanları başlıklı 9.2.6.1. sayılı maddesinde ve Plan Uygulama Hükümlerinin 4.25. sayılı maddesinde Günübirlik Turizm Alanları başlıklı “Yeme-içme, dinlenme, eğlence ve spor imkânlarından birkaçını günübirlik olarak sağlayan, konaklama yapılmayan tesislerin yer aldığı alanlardır.” olarak günübirlik turizm alanlarının tanımlandığı, Plan Uygulama Hükümlerinin 8.13. sayılı Günübirlik Turizm Alanları başlığı altında ise 8.13.1. sayılı maddede “Bu alanlarda kamping ve konaklama ünitelerini içermeyen, duş, gölgelik, soyunma kabini, wc gibi altyapı tesislerinin yanı sıra yeme-içme, eğlence ve spor tesisleri ile yerel özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesisleri yer alabilir.” 8.13.2. sayılı maddede “Bu alanlarda konaklama tesisi yapılamaz.” 8.13.3. sayılı maddede “Bu alanlarda yapılanma koşulları, ilgili mevzuat (kıyı kanunu vb.) ile bulunduğu bölgenin çevre karakteristiklerine uyularak alt ölçekli planlarda belirlenecektir.” hükümlerinin bulunduğu, kıyılarda öngörülen turizm alanlarının tamamının günübirlik turizm tesis alanları olarak planlandığı, Plan Uygulama Hükümleri ile Plan Açıklama Raporu ile plan paftasının birlikte değerlendirilmesinden ada üzerinde öngörülen turizm alanlarında konaklama yapılmayan tesislerin bulunacağı, sadece günübirlik turizme yönelik duş, gölgelik, soyunma kabini, wc gibi altyapı tesislerinin yanı sıra yeme-içme, eğlence ve spor tesisleri ile yerel özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesislerin yapılabileceği, ayrıca bu alanlara ilişkin yapılaşma koşullarının ise ilgili mevzuat (kıyı kanunu vb.) ile bulunduğu bölgenin çevre karakteristiklerine uyularak alt ölçekli planlarda belirleneceği, ada üzerinde yer alan karayollarının ikinci derece yol ve üçüncü derece yol kademelendirilmesinde önerildiğinin belirtildiği, ada üzerinde birinci derece karayolunun öngörülmediği, ada üzerinde öngörülen anılan yolların ada içi ulaşımı sağlamaya gerekli yollar olduğu, dava konusu Çevre Düzeni Planında adanın kendine has değerleri, özgün niteliği ve kimliğinin korunmasına, çevresel önlemlerin alınmasına, tarımsal arazilerin korunmasına yönelik düzenlemelerin yer aldığı, şehircilik ilkelerine planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI …’IN DÜŞÜNCESİ : Dava, …tarihli, …sayılı işlemle onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılmıştır.
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının j. bendinde “Havza”; bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yer altı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş alanlar, k bendinde “Bölge”; coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alan ve/veya Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2) birimleri olarak tanımlanmıştır.
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinde, Çevre düzeni planı açıklama raporu: Çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor, (d) bendinde; çevre düzeni planı araştırma raporu: Planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7 nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan rapor olarak tanımlanmış, çevre düzeni planının niteliklerinin belirlendiği 5. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan üst ölçekli bir plan olduğu” vurgulanmıştır.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgeler ile dava konusu planın şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi için Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi rapornun birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu planın hazırlanması aşamasında, planlama bölgesi içinde bulunan illerde yerel yönetimlerin ve illerdeki diğer temsilcilerin katıldığı toplantılar düzenlendiği, gerekli kurum ve kuruluş görüşlerinin alındığı, Bozcaada için öngörülen nüfusun 2040 yılında 3780 kişi olarak belirlendiği, nüfus artış oranının durağan olarak seyredeceğinin belirlendiği, sektörel faaliyetler bağlamında adada öncelikli sektörün tarım olarak kabulü ile sonrasında hizmetler ve sanayi sektörüne yönelik düzenlemeler yapıldığı, dava konusu Çevre Düzeni Planının 8.41. sayılı Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümleri, 8.41.7. sayılı Plan Hükmünün “…Kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulması zorunludur. Tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmez. Bu alanlardaki diğer yapılaşma koşulları ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirlenecektir…” biçiminde olduğu, bu çerçevede mutlak tarım, özel ürün ve dikili tarım arazileri için E:0,05, marjinal tarım alanları için ise E:0,30 yapılaşma hakkı getirilerek tarımsal amaçlı kullanılan alanların korunmasına ve amaç dışı kullanımının önlenmesinin amaçlandığı, Adanın güney kısmında yer alan kentsel gelişme alan kararlarının tamamına yakınının 16.02.2015 tarihli Çevre Düzeni Planı kapsamında kaldırıldığı, 8.12.8. sayılı “Güney sahil kesiminde düşük yüzdeli yapılaşma kararı zorunludur” hükmünün plan hükümleri kapsamında bulunmadığı, anılan hükmün 16.02.2015 tarihinde onaylanan planla kaldırıldığı, Bozcaada üzerinde dava konusu planla kentsel ve bölgesel yeşil spor alanı kullanımının önerilmediği, ada üzerinde böyle bir kullanım kararının bulunmadığı, Çevre Düzeni Planı Açıklama Raporunun Günübirlik Turizm Alanları başlıklı 9.2.6.1. sayılı maddesinde ve Plan Uygulama Hükümlerinin 4.25. sayılı maddesinde Günübirlik Turizm Alanları başlıklı “Yeme-içme, dinlenme, eğlence ve spor imkânlarından birkaçını günübirlik olarak sağlayan, konaklama yapılmayan tesislerin yer aldığı alanlardır.” olarak günübirlik turizm alanlarının tanımlandığı, Plan Uygulama Hükümlerinin 8.13. sayılı Günübirlik Turizm Alanları başlığı altında ise 8.13.1. sayılı maddede “Bu alanlarda kamping ve konaklama ünitelerini içermeyen, duş, gölgelik, soyunma kabini, wc gibi altyapı tesislerinin yanı sıra yeme-içme, eğlence ve spor tesisleri ile yerel özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesisleri yer alabilir.” 8.13.2. sayılı maddede “Bu alanlarda konaklama tesisi yapılamaz.” 8.13.3. sayılı maddede “Bu alanlarda yapılanma koşulları, ilgili mevzuat (kıyı kanunu vb.) ile bulunduğu bölgenin çevre karakteristiklerine uyularak alt ölçekli planlarda belirlenecektir.” hükümlerinin bulunduğu, kıyılarda öngörülen turizm alanlarının tamamının günübirlik turizm tesis alanları olarak planlandığı, Plan Uygulama Hükümleri ile Plan Açıklama Raporu ile plan paftasının birlikte değerlendirilmesinden ada üzerinde öngörülen turizm alanlarında konaklama yapılmayan tesislerin bulunacağı, sadece günübirlik turizme yönelik duş, gölgelik, soyunma kabini, wc gibi altyapı tesislerinin yanı sıra yeme-içme, eğlence ve spor tesisleri ile yerel özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesislerin yapılabileceği, ayrıca bu alanlara ilişkin yapılaşma koşullarının ise ilgili mevzuat (kıyı kanunu vb.) ile bulunduğu bölgenin çevre karakteristiklerine uyularak alt ölçekli planlarda belirleneceği, ada üzerinde yer alan karayollarının ikinci derece yol ve üçüncü derece yol kademelendirilmesinde önerildiğinin belirtildiği, ada üzerinde birinci derece karayolunun öngörülmediği, ada üzerinde öngörülen anılan yolların ada içi ulaşımı sağlamaya gerekli yollar olduğu, dava konusu Çevre Düzeni Planında adanın kendine has değerleri, özgün niteliği ve kimliğinin korunmasına, çevresel önlemlerin alınmasına, tarımsal arazilerin korunmasına yönelik düzenlemelerin yer aldığı, şehircilik ilkelerine planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Daire since, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:
Dava, …tarihli, …sayılı işlemle onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2872 sayılı Çevre Kanununun 9. (b) maddesinde “Ülke fizikî mekânında, sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda, koruma-kullanma dengesi gözetilerek kentsel ve kırsal nüfusun barınma, çalışma, dinlenme, ulaşım gibi ihtiyaçların karşılanması sonucu oluşabilecek çevre kirliliğini önlemek amacıyla nazım ve uygulama imar plânlarına esas teşkil etmek üzere bölge ve havza bazında 1/50.000-1/100.000 ölçekli Çevre düzeni plânları Bakanlıkça yapılır, yaptırılır ve onaylanır. Bölge ve havza bazında çevre düzeni plânlarının yapılmasına ilişkin usûl ve esaslar Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 7. maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde, yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak, (c) bendinde ise, havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak, Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmıştır.
Sözü edilen Çevre Kanunun 9.maddesine dayanılarak çıkarılan Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelikte “Havza” ; bir akarsu kaynağını besleyen yüzey ve yer altı su kaynaklarının tabii su toplama alanını kapsayacak biçimde, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce belirlenmiş alanlar, “Bölge” coğrafi, sosyal, ekonomik, fiziksel nitelikleri açısından benzerlik gösteren alan ve/veya Devlet Planlama Teşkilatınca belirlenmiş olan istatistiki bölge (düzey 2) birimleri olarak tanımlanmıştır.
Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin 1.fıkrasının (ç) bendinde, Çevre düzeni planı açıklama raporu: Çevre düzeni planının vizyonunun, amacının, hedeflerinin, stratejilerinin, ilkelerinin ve politikalarının açıklandığı ve bunlar doğrultusunda belirlenen projeksiyon nüfusuna, sektörel yapıya, alan büyüklüklerine, plan kararlarına, plan uygulama araçlarına, kurumsal yapıya ve denetime ilişkin gerekçeli açıklamaların yapıldığı ve çevre düzeni planı ile bütün olan rapor;
(d) bendinde; çevre düzeni planı araştırma raporu; Planlama alanına ilişkin geleceğe yönelik projeksiyonların yapılabilmesi, plan kararlarının, koruma ve gelişme politika ve stratejilerinin ve plan hükümlerinin belirlenebilmesi için 7’nci madde kapsamında toplanan verilerin planlama çalışmasında kullanılacak biçimde analiz ve sentezinin yapıldığı, alana yönelik fırsatların, tehditlerin, güçlü yönler ve zayıflıkların belirlenerek ilgilisine göre farklı disiplinlerden uzmanlarca hazırlanan rapor, olarak tanımlanmış; çevre düzeni planının niteliklerinin belirlendiği 5. maddesinin 1.fıkrasının (e) bendinde, “planlamaya temel oluşturan verilerin farklılığından dolayı farklı mesleklerden uzmanların fiili katılımı ile hazırlanan üst ölçekli bir plan olduğu” plan nitelikleri arasında yer almıştır.
Yönetmeliğin Planlama Alanının tespiti Başlıklı 6. maddesinin 1.fıkrasının a bendinde Planlama alanı; Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve Çevre Kanunu kapsamında; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından belirlenen büyük akarsu havzaları veya Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından belirlenmiş istatistiki bölge birimleri (düzey 2) ile birlikte idari sınırları da dikkate alınarak, en az iki il sınırını içerecek şekilde belirlenir hükmü yer almıştır.
Diğer taraftan 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 38. maddesinin 2. fıkrası ile Çevre Düzeni Planlarına Dair Yönetmelik yürürlükten kaldırılmış, Geçici 1. maddesinde, bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce onay makamına sunulan veya idare meclisinde gündeme alınan plan tekliflerinin bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önceki mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca çıkarılan 14.06.2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendinde, “Çevre düzeni planı: Varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi, tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan planı ifade eder.” kuralı yer almaktadır.
Yönetmeliğin 9.maddesinde plan raporu kavramına yer verilerek madde içeriğinde plan raporu, içeriği ve nasıl hazırlanacağı düzenlenmiştir;
“Planlama alanı” başlıklı 18.maddesinde, “Çevre düzeni planı; coğrafi, sosyal, ekonomik, idari, mekânsal ve fonksiyonel nitelikleri açısından benzerlik gösteren bölge, havza veya en az bir il düzeyinde yapılır.” kuralına, “Plan ilke ve esasları” başlıklı 19. maddesinin 1.fıkrasında ise, “Çevre düzeni planları hazırlanırken; a) Varsa mekânsal strateji planlarına uygunluğun sağlanması, b) Yeni gelişmeler ve bölgesel dinamiklerin dikkate alınması, c) İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının mekânsal kararları etkileyecek nitelikteki bölge planı, strateji planı ve belgesi, sektörel yatırım kararlarının dikkate alınarak değerlendirilmesi, ç) Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların bir arada değerlendirilmesi, d) Tarihi, kültürel yapı ile orman alanları, tarım arazileri, su kaynakları ve kıyı gibi doğal yapı ve peyzajın korunması ve geliştirilmesi, e) Doğal yapının, ekolojik dengenin ve ekosistemin sürekliliğinin korunması amacıyla arazi kullanım bütünlüğünün sağlanması, f) Ulaşım ağının arazi kullanım kararlarıyla birlikte ele alınması suretiyle imar planlarında güzergahı netleştirilecek yolların güzergah ve yönünün genel olarak belirlenmesi, g) Çevre sorunlarına neden olan kaynaklara yönelik önleyici strateji ve politikaların belirlenerek arazi kullanım kararlarının oluşturulması, ğ) İmar planlarına esas olacak şematik ve grafik dil kullanılarak arazi kullanım kararları ile koruma ve gelişmenin sağlanması, h) Afet tehlikelerine ilişkin mevcut raporlar ve jeolojik etütler dikkate alınarak afet risklerini azaltıcı önerilerin dikkate alınması esastır.” kuralına yer verilmiştir.
Anılan 19.maddenin 2.fıkrasında, “Çevre düzeni planlarının hazırlanması sürecinde, planlama alanı sınırları kapsamında aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konular ile diğer konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir; bu veriler kapsamında analiz, etüt ve araştırmalar yapılır: a) Sınırlar. b) İdari ve bölgesel yapı. c) Fiziksel ve doğal yapı. ç) Sit ve diğer koruma alanları, hassas alanlar, doğal karakteri korunacak alanlar. d) Ekonomik yapı. e) Sektörel gelişmeler ve istihdam. f) Demografik ve toplumsal yapı. g) Kentsel ve kırsal yerleşme alanları ve arazi kullanımı. ğ) Altyapı sistemleri. h) Yeşil ve açık alan kullanımları. ı) Ulaşım sistemleri. i) Afete maruz ve riskli alanlar. j) Askeri alanlar, askeri yasak bölgeler ve güvenlik bölgeleri. k) Planlama alanına yönelik bölgesel ölçekli kamu projeleri ve yatırım kararları. l) Her tür ve ölçekteki plan, program ve stratejiler. m) Göller, barajlar, akarsular, taşkın alanları, yeraltı ve yüzeysel su kaynakları ve benzeri hidrolojik, hidrojeolojik alanlar. n) Çevre sorunları ve etkilenen alanlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı maddenin 3.fıkrasında, ” Çevre Düzeni Planlarının hazırlanması sürecinde planlama alanı sınırları kapsamındaki tüm veriler 1/25.000 ölçekli harita hassasiyetinde hazırlanır.” kuralı, 4.fıkrasında, “Plan hazırlık sürecinde ihtiyaç duyulan veri, bilgi ve belgeler; ilgili veriyi hazırlamakla sorumlu kurum ve kuruluşlardan, bilimsel çalışmalardan ve uzmanlarca arazide yapılacak çalışmalardan elde edilir.” kuralı, 5.fıkrasında, “Planlama sürecinde coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama yöntemleri kullanılarak güncellenebilir ve sorgulanabilir sayısal veri tabanı oluşturulur.” kuralı bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu planına ilişkin plan notlarının 1. maddesinde planın amacı, 2040 yılı hedef alınarak bölgenin sahip olduğu doğal, tarihi ve kültürel değerlerinin koruma-kullanma dengesini sağlamaya yönelik; ülke ve bölge kalkınma politikalarını, gelişim eğilimleri ile sektörel hedefleri de göz önünde bulundurularak, planlama bölgesi içerisinde sürdürülebilir bir çevrenin oluşturulması, hızlı ve kontrolsüz kentleşmenin, parçacıl sektörel planlama kaynaklı sorunların ortadan kaldırılması, kentleşme ve sanayileşmenin kontrollü gelişiminin ve yönetiminin sağlanması, ekonomik gelişmelerin sürdürülebilir kılınması, ekolojik dengeyi bozacak müdahalelerin engellenmesi, kültürel ve doğal değerlerin korunmasını sağlayacak biçimde sosyal, ekonomik, kültürel ve mekansal gelişmenin yönlendirilmesi olarak belirtenirken, 2. maddesinde; çevre düzeni planının Balıkesir ve Çanakkale il sınırları bütününü kapsadığı ve planın amacına yönelik planlama hedefinin alt ölçekli planlara esas olacak ana plan kararlarının gelişme önerilerini ve sorunlara müdahale stratejilerini kapsadığı ifade edilmiştir.
20/08/2014 onay tarihli 1/100.000 ölçekli Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi Çevre Düzeni Planına karşı açılan bu davada, dava konusu planın; ilgili mevzuatta belirlenen kurallara, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla …tarafından resen seçilen Prof. Dr. …, Doç. Dr. …ve Yrd. Doç. Dr. …’nun katılımıyla mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş ve tebliğ üzerine itirazlar sunulmuştur.
Bu bağlamda uyuşmazlığın, dosyadaki bilgi ve belgeler davacıların dava dilekçelerindeki iddiaları, davalı idarenin savunması, bilirkişi raporu ve bilirkişi raporuna yapılan itirazlar sonucunda, madde madde başlıklar altında davacı iddiası, davalı idare savunması, bilirkişi heyeti görüşü ve Dairemizce yapılan değerlendirme sıralamasıyla incelenmesine geçilmiştir.

1. Dava konusu planın katılımcı ve halkı bilgilendirme mekanizmalı bir planlama anlayışından uzak şekilde onaylandığına yönelik iddiaları bakımından:
Davacı iddiası: “Planın hazırlanma sürecinde Bozcaada’da yerleşik halkın görüş, tespit ve önerilerinin alınmadığı, yapılması gereken halkı bilgilendirme toplantılarının düzenlenmeyerek adanın yaşam gerçeklerine ve sorunlarına hakim olan ve bunları yaşayan ada halkının süreç dışında bırakıldığı” yönündedir.
Davalı idare savunması: “Dava konusu plan kararının da içerisinde yer aldığı bölge için onaylanan çevre düzeni planına ilişkin planlama çalışmalarının 3 etap halinde yürütüldüğü, plan kararlarının altlığını oluşturmak üzere sentez paftaları hazırlandığı, veriler doğrultusunda hazırlanan plan araştırma raporu ve ilgili paftaları plan müellifi tarafından web sitesinde paylaşıma açıldığı, 1. Etapta (Taslak Planların Hazırlanması) ise hazırlanan sentez çalışmaları sonuçlan değerlendirilerek, planın amaç, hedef, ilke ve stratejilerinin belirlendiği, gelişme senaryoları ve sektörel öngörüler ve nüfus kabulleri ile buna bağlı mekânsal projeksiyonların yapılarak alternatif plan taslaklarının hazırlandığı ve hazırlanan taslaklara ilişkin ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımlarıyla illerde yapılan bilgilendirme toplantıları sırasında alınan görüş ve öneriler doğrultusunda da taslak plan hazırlandığı, 2. Etap (Nihai Plan) aşamasında ise özellikle yerel düzeyde ilgili kurum ve kuruluşların il müdürlükleri temsilcilerinin, sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, il genelindeki tüm belediyelerin ve yöre halkının katılımlarıyla planın hazırlanması sırasında elde edilen verilerin, planlama yaklaşımlarının, plan kararlarının paylaşıldığı bilgilendirme toplantılarının düzenlendiği, dava konusu çevre düzeni planının 1. Etabından itibaren gerek verilerin elde edilmesi, gerekse etaplar itibariyle gelinen aşamaların yerelde ilgili kurum, kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları ile paylaşıldığı, gerek merkezde ve yerelde düzenlenen toplantılarda, gerekse doğrudan tüm ilgilileri tarafından iletilen hususların, bu çalışmalar kapsamında değerlendirilerek katılımcı bir sürecin işletildiği ve plan kararlarının oluşturulduğu, diğer taraftan gerek planlama bölgesinin büyüklüğü gerekse yerleşim birimlerinin fazlalığı dolayısıyla her yerleşimde toplantı yapılması mümkün olmamakla birlikte ilgili kurum kuruluş temsilcilerine il bazında ayrı ayrı düzenlenecek bilgilendirme toplantılarına ilişkin resmi yazı ile bilgi verildiği ve toplantılar düzenlendiği, bu toplantılara ilişkin katılımcı listelerine bakıldığında yerel kurum ve kuruluşlar, belediyeler ve özel idare temsilcilerinin yanı sıra birçok sivil katılımcının da imzasının yer aldığı, başka bir değişle yürütülen planlama çalışmalarına ilgi duyan herkesin katılımının olduğu, yerel yönetimler (belediyeler, kurumlar,….vb.) tarafından yerleşim birimlerinde oluşan talepler ve ihtiyaçlar yapılan toplantılarda aktarıldığı ve daha sonrada bazı idareler tarafından yazılı olarak bildirildiği gibi karşılıklı toplantılarda da planlama bölgesi bütünü kapsamında değerlendirildiği” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: Bilirkişi heyetince bu hususa yönelik değerlendirme yapılmamıştır.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: Dairemizce, 1/100.000 ölçekli Çevre düzeni planlarına karşı açılan davalarda nüfus tespitlerinin hatalı olması tek başına planı hukuka aykırı kılan bir husus olarak kabul edilmemiştir. Nüfusun hatalı ve yüksek belirlenmesi nedeniyle aşırı büyük belirlenen kullanım kararları varsa davacı tarafından yargı önüne getirilen/getirilecek somut alanlar (örneğin kentsel gelişme alanları) her bir başlık altında ayrı ayrı incelenmektedir.
Davaya konu 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planının plan notları değerlendiğinde, bu plandan ölçü alınarak uygulama yapılamayacağı, alt ölçekli imar planlarının yapım aşamasında ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alınacağı, tarımsal niteliği korunacak alanlarda ise mutlaka ilgili kurumlardan alınan görüşler doğrultusunda yapılaşma olabileceği, çevre düzeni planı ölçeğinde getirilen kullanım kararlarının o bölgenin mutlaka yapılaşacağı yönünde olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Dosya içeriğinden, plan araştırma raporunda, planlama bölgesindeki tarımsal toprakların niteliği ve kullanım kabiliyeti ile değerli tarım topraklarının mekânsal dağılımını tespit etmeye ve değerlendirmeye yönelik veri ve bilgilerin toplanmış olduğu, bunların analiz edildiği ve eşik çalışmaları bağlamında dikkate alındığı ve sonuç olarak planlama bölgesi içinde yerleşilebilir ve yerleşilemez alanların eşikler doğrultusunda belirlendiği anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, bölgenin özelliği, nüfus baskısı, yerleşim alanı gibi ihtiyaçlar kentlerin gelişme yönü, mekansal gelişme eğilimleri ile doğal ve yasal eşikler doğrultusunda, şematik olarak yerleşme alanlarının belirlendiği ve yukarıda belirtildiği gibi davacının itiraz ettiği bu alanların mutlaka yapılaşmaya açılacağı anlamına gelmediği açıktır.
Uyuşmazlık konusu planın hazırlanması aşamasında, planlama bölgesi içinde bulunan illerde yerel yönetimlerin ve illerdeki diğer temsilcilerin katıldığı toplantılar düzenlendiği, gerekli kurum ve kuruluş görüşlerinin alındığı, plan bütününde uygulama süreçlerinin alt ölçekli planlar esas kurum-kuruluş görüşleri ile belirleneceğinin ifade edildiği, plan açıklama raporunda işbirliği ve katılımcı planlama anlayışına yönelik hükümler bulunduğu, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, üniversiteler ve halkın planlama sürecine katılımının sağlandığı görüldüğünden bu kısım yönünden mevzuata aykırılık görülmemiştir.

2. Çevre Düzeni Planının sektörel öncelikleri ve nüfus projeksiyonuna yönelik iddialar bakımından:
Davacı iddiası: “Planda Bozcaada’da hizmet sektörünün birinci ve öncelikli sektör olarak ele alındığı, oysa adanın ekonomik kimliğinin temel öğelerinin bağcılık ve üzüme dayanan şarapçılık olduğu, hizmet sektörünün adadaki önemli unsurunun turizm olduğu, belirtilen hizmet sektörünün sağlıklı ve uzun verimli olması için öncelikli sektörün bağcılığa dayanan tarım olduğu, bağların oluşturduğu tarımsal peyzajın adadaki turizmi başka yörelerden farklı kılarak turizm için önemli bir çekim öğesi olduğu, bu nedenle tarihsel olarak da adanın öncelikli sektörünün bağlar, özellikle Bocaada’ya özgü çavuş üzümü üretimine dayalı tarım sektörü olduğu, ancak plan incelendiğinde bağların büyük ölçüde yapılaşmaya açıldığı, bu durumun bağcılığı olumsuz etkilediği; Bozcaada’ya yönelik nüfus projeksiyonunun adanın kimliğini yok edecek boyutlarda olduğu, planlarda 2040 yılındaki ada nüfusu için 11.000 kişilik bir sayı öngörüldüğü, oysa son yirmi yılda 2000 dolayında seyreden ve ciddi bir artış göstermeyen ada nüfusunun günümüzde 2643 dolayında olduğu, son yıllardaki küçük artışların da sosyal ve ekonomik etkenlerden çok nüfus kaydını adaya aldıran ve çoğu adadaki konutlarını ikinci konut gibi kullanan kişilerden kaynaklandığı, ada nüfusunun kış aylarında 500-600’lere düştüğü, yaz aylarında ise 5000-6000 lere varan nüfusuyla ada yaşamında ulaşım, alt yapı, temizlik, sağlık koşulları gibi pek çok açıdan büyük güçlüklerle karşılaşıldığı, ada niteliği nedeniyle ana kara ile bağlantının bir noktadan gerçekleşmesinin adanın ölçeği, ada kimliğini oluşturan bağ ve diğer tarım alanları dikkate alındığında öngörülen 11.000 kişilik nüfusun ada taşıma kapasitesinin çok üzerinde olduğu, böyle bir yüklenmenin doğal sit olarak tescil edilmiş olan adanın bağlarını, doğal plajlarını, endemik bitkilerle kaplı kırsal alanlarını yok edeceği, turizm kalitesine ve ada ekonomisine zarar vereceği, Bozcaada’nın 1927 nüfusu 1600 civarında iken 87 sene sonra şu anki nüfusunun 2643 olduğu, yani son 87 senede nüfus artış oranının yaklaşık yıllık %1.16 civarında olduğu, hal böyle iken 2040 yılı projeksiyonu ile yapılan planda önümüzdeki 26 senede beklenen nüfus artışının yaklaşık %4,16 olarak görüldüğü ve öngörülen nüfusun 11000 kişi olarak planlandığı, oysa aynı süreçte Türkiye geneli için öngörülen nüfus artışının %1.2-1.32 arasında olduğu, bu projeksiyonda adanın nüfus artış profili incelendiğinde gerçek dışı ve çok yüksek olduğu, adanın sınırlı tarım alanları, alt yapısı ve taşıma kapasitesi öngörülerinin burada bir nüfus patlamasını işaret etmediği, turizme dayalı yaz nüfusunun ise hizmet ve yapı sektöründe birkaç aylık sınırlı bir artış gösterdiği, bu nedenle nüfus projeksiyonlarında TÜİK öngörülerine uygun bir değer olarak kabul edilmeyeceği” yönündedir.
Davalı idare savunması: “20.08.2014 tarihinde onaylanan çevre düzeni planında ada genelinde önerilen özellikle “kentsel gelişme alanı” kullanımında tanımlı alanların ve diğer kullanım kararlarının Bakanlığa iletilen itirazlar ve plan bütününde Bakanlık tarafından yapılan değerlendirmeler doğrultusunda, planın yerleşim birimi için yeniden düzenlenen hedef yılı nüfus kabulleri de göz önünde bulundurularak dönemin mevzuatına uygun olarak onaylanmış 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı (1993 tarihli) plan kararlarının yerleşimin ihtiyaçları için yeterli olacağı değerlendirilerek, özellikle adanın güney kısmında yer alan “kentsel gelişme alan” kararlarının tamamına yakınının 16.02.2015 tarihli onama işlemi kapsamında iptal edilerek yürürlükten kaldırıldığı, bununla birlikte 16.02.2015 tarihinde onaylanan çevre düzeni planının 8.41.7. numaralı hükmü uyarınca alt ölçekli planlar ve uygulamalardan önce ada bütününde hazırlanması zorunlu olan kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulmasının zorunlu olduğu, bu doğrultuda, Bozcaada tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmediği, bu alanlardaki diğer yapılaşma koşullarının ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirleneceğinin hüküm altına alındığı, 8.41.8. numaralı hüküm uyarınca da yerel kalkınmanın sağlanabilmesi için, tarım alanlarında yer alan zeytin, üzüm gibi özel ürünlerin işlenmesine yönelik küçük ölcekli tarımsal amaçlı entegre tesislerin; tarımsal faaliyetin bütünlüğünü bozmadan, kentsel tasarım rehberinde bu yapılaşmalara ilişkin belirlenecek koşullar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının vereceği izinler doğrultusunda yapılabileceğinin hüküm altına alındığı, belirtilen hükümler doğrultusunda ada içerisinde hem yasal statülü alanların hem de tarım alanlarının korunmasına yönelik kararlar getirildiğinden davacının bu konudaki iddialarının mesnetsiz kaldığı, nüfus projeksiyonlarına yönelik iddialar bakımından; 20.08.2014 tarihinde tarihinde onaylanan Balıkesir-Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planının amaç ilke ve hedefleri doğrultusunda güncellenen sektörel plan kararları üzerinden, yerleşmelerin nüfus, sosyo-ekonomik ve mekânsal gelişim eğilimlerinin, planlama ilke ve esaslan çerçevesinde değerlendirilmesi gerekliliğinin göz önünde bulundurulduğu, nüfus projeksiyonu yöntemleri ile elde edilen nüfus değerlerinin ortalaması alınmak üzere nüfus kabullerinin yapıldığı, gerek plan açıklama raporu gerekse plan hükümlerinde yer alan plan kabul nüfuslarına ilişkin bölümler incelendiğinde TÜİK verilerinin kullanıldığının açık olduğu, bu kapsamda yapılan hesaplamalar sonucu Bozcaada için 2040 yılı projeksiyon nüfusu ortalaması üzerinden, plan kabul nüfusunun 3780 kişi olarak belirlenmiş olduğu, bu doğrultuda davacının iddialarının mesnetsiz kaldığı” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: “Kent Planlama çalışmalarının, üst ölçekli sektörel plan kararları esas olmak üzere Mekânsal Projeksiyonlar, Sektörel Projeksiyonlar ve Nüfus Projeksiyonları hesaplamalarının birlikteliğine dayandığı, bu çerçevede, Balıkesir–Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Plan Açıklama Raporuna göre nüfus hesaplamaları için; 2040 hedef yılı esas olmak üzere beklenen Bozcaada kentsel nüfus değerinin tamamının kentsel nüfus olmak üzere 3.780 kişi olacağının öngörüldüğü, sektörel hesaplamaları için; 2040 hedef yılı esas olmak üzere sektörel faaliyetler bağlamında tarım sektörünün ilk sırada yer aldığı, ikinci sırada hizmetler, üçüncü sırada ise sanayi sektörünün olacağı, tarım sektörü alt sektör faaliyetleri kapsamında balıkçılık, sebze, meyve üretimi, bağcılık ve hayvancılık faaliyetlerinin destekleneceği, ilave olarak yenilebilir enerji (RES) yatırımlarının desteklenebileceğinin ifade edildiğinin görldüğü, bu verilere göre; Bozcaada ilçesinin tarım odaklı sektörel kimlik esas olmak üzere kırsal art bölge ve idari yönetim merkezi olarak gelişeceği, hizmet sektörünün turizm ağırlıklı, sanayi sektörünün ise tarımsal üretimi destekleyici işlev üstleneceği, yenilebilir enerji yatırımlarının desteklenebileceği, bu yönüyle, kentsel nüfus gelişimi açısından mevcut dinamikler eşliğinde hızlı bir artış beklenmemesi gerektiği, TR22 Güney Marmara Bölgesi (2014–2023) Bölge Planı bağlamında gerçekleştirilen Nüfus Analizleri Bozcaada İlçesi bakımından incelendiğinde nüfus büyüklüğü açısından; 0–20.000 kişi nüfus aralığında, nüfus yoğunluğu açısından; 48–99 kişi/km2 aralığında, kentsel nüfus oranları açısından; %70–%88 aralığında, nüfus artış hızı açısından; (+) %0–%10 aralığında olduğunun görüldüğü, bu verilere göre, Bozcaada ilçesi nüfus büyüklüğü ve nüfus yoğunluğu değerleri açısından 0–20.000 nüfus aralığında sınırlı düzeyde/durağan nüfus hareketlerine konu olabileceğinin düşünebileceği, nitekim Bozcaada ilçesi nüfus artış hızı incelendiğinde, nüfus gelişme eğilimlerinin artış oranı bakımından % 0–%10 oranında gerçekleştiği, dolayısıyla, nüfus artışının durağan–statik olduğunun görüldüğü, dolayısıyla, Bozcaada ilçesinin mevcut nüfus gelişme eğiliminin 0–20.000 kişi aralığı içinde olabileceğinin söylenebileceği, bu çerçevede, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı uyarınca öngörülen 3.780 kişi nüfus projeksiyon değerinin makul olarak kabul edilebileceği, buna göre Bozcaada nüfus projeksiyon öngörülerinin fiili durum–mevcut nüfus dinamikleri ve gelişme eğilimleri bakımından uygun olduğu; dava konusu Balıkesir–Çanakkale Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kapsamında Bozcaada ilçesi için öngörülen 3.780 kişi nüfus projeksiyon değerinin, üst ölçekli plan niteliğindeki TR22 Güney Marmara Bölgesi (2014–2023) Bölge Planı Nüfus Gelişme Analizi verilerine göre “…Bozcaada İlçesinin kentsel nüfus artışının durağan–statik olduğu, %0–%10 oranında kentsel nüfus artışına konu olduğuna…” ilişkin bilimsel ve teknik veriler ile sektörel projeksiyon öngörülerinde tarım sektörünün birinci sektör olduğu, alt sektörler olarak Bozcaada tarımsal ürün desenine uygun olarak balıkçılık, sebze, meyve üretimi, bağcılık ve hayvancılık faaliyetlerinin öngörüldüğü, bu çerçevede, sektörel projeksiyonlar ile nüfus projeksiyonları bakımından –dava konusu talebin– gerek planlama esasları–şehircilik ilkeleri gerekse kamu kaynaklarının etkin ve yerinde–gereğince kullanımı bağlamında kamu yararı ve hizmet gereğinin karşılanması ilkesi bakımından uygun–tutarlı olmadığı” yönündedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: Davalı idarenin savunması ve bilirkişi raporundaki tespitlerin değerlendirilmesinden adanın güney kısmında yer alan kentsel gelişme alan kararlarının tamamına yakınının 16.02.2015 tarihli Çevre Düzeni Planı kapsamında kaldırıldığı, böylelikle adanın kimliğini oluşturan bağların zarar görmesinin önüne geçildiği, davacının iddiasının aksine Bozcaada için öngörülen nüfusun 2040 yılında 3780 kişi olarak belirlendiği, nüfus artış oranının durağan olarak seyredeceğinin belirlendiği, sektörel faaliyetler bağlamında adada öncelikli sektörün tarım olarak kabulü ile sonrasında hizmetler ve sanayi sektörüne yönelik düzenlemeler yapıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla bu kısım yönünden mevzuata aykırılık bulunmadığından, iptal kararı verilebilmesinin koşullarının oluşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

3. Tarım arazileri, ikinci konutlar, tatil konutlarına yönelik iddialar bakımından:
Davacı iddiası: “03.07.2005 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5403 ve 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kanunu çerçevesinde değerlendirildiğinde, Kanunun 3. maddesinin tanımlar bölümü incelendiğinde Bozcaada’nın tarımsal arazilerinin mutlak ve dikili tarım arazisi” kapsamında olduğu, aynı kanunun 13. maddesinde “dikili tarım, mutlak tarım, sulu tarım ve özel ürün arazilerin tarımsal üretim amacı dışında kullanılamayacağının belirtildiği, adada bağ tarımını tehlikeye sokan bir gelişme olarak tarımsal amaçlı yapı kapsamında inşa edilen ama ikinci konut-tatil konutu olarak yaz aylarında çok kısa bir süre kullanılan konutlar olduğu, son yıllarda hızlanan bu gelişmenin bağların oluşturduğu tarım arazilerini inşaat arsasına dönüştürdüğü, bu koşullarda yeni bağ tesis etmek ya da yaşlanan bağları yenilemenin mümkün görülmediği, Çevre Düzeni Planının bu konuda bir önlem getirmediği, 1/25000 ölçekli plan kararlarının 1/100 000 ölçekli çevre düzeni planında kabul edilmesinin de bu sakıncalı gelişmeyi sürdüreceği, çözüm olarak kanunun öngördüğü doğrultuda ancak gerçek bir tarımsal işletme olabilecek boyutlardaki arazilerde, yalnız tarım amacıyla kullanılabilecek yapılaşmaya izin verilmesi gerektiği, tarım amaçlı binalara öncelikle bağ evi ve çiftçi tanımının yapılması koşulu ile izin verilmesi gerektiği, planın geneline yönelik hükümler içinde olan ancak Bozcaada için de geçerli olan tarım arazileri yapılaşma koşullarının Bozcaada için çok yüksek olduğu ve mutlaka Bozcaada için tekrar düzenlenip tarım arazilerini ve bağcılığı koruma amaçlı kısıtlanması gerektiği ya da belediyeye alt ölçekli planlardan ve uygulamalardan önce yapılması zorunlu olduğu bildirilen kentsel tasarım rehberinde almayı düşünülen kısıtlama kararlarına saygı gösterilerek uygulanması gerektiği” yönündedir.
Davalı idare savunması: “16.02.2015 tarihinde onaylanan çevre düzeni planının 8.41.7. numaralı hükmü uyarınca alt ölçekli planlar ve uygulamalardan önce ada bütününde hazırlanması zorunlu olan kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulmasının zorunlu olduğu, bu doğrultuda, Bozcaada’da tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmediği, bu alanlardaki diğer yapılaşma koşullarının ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirleneceğinin hüküm altına alındığı, 16.02.2015 tarihinde onaylanan çevre düzeni planının “Bozcaada ve Gökçeada İlçeleri – Özel Hükümler ” başlığı altında yer alan hükümler ile de adalardaki yapılaşma koşullarının ilgili kurum kuruluşların uygun görüşleri ve belediyesince hazırlanacak kentsel tasarım rehberi ile belirlenebileceğinin hüküm altına alındığı, bu kapsamda da belediyesince yapılaşma koşullarında kısıtlamalar getirilmesinin mümkün olduğu” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: “Plan Hükümlerinin 8.41. Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümleri, 8.41.7. Plan Hükmü irdelenirse; “…Kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulması zorunludur. Tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmez. Bu alanlardaki diğer yapılaşma koşulları ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirlenecektir…” biçiminde olduğu, bu çerçevede mutlak tarım, özel ürün ve dikili tarım arazileri için E:0,05, marjinal tarım alanları için ise E:0,30 yapılaşma hakkı getirildiğinin görüldüğü, buna karşılık, Bozcaada ve Gökçeada ilçelerinin kendine özgü jeo–morfolojik ve coğrafi yapısı esas olmak üzere özel hükümlerin belirlendiği, bu çerçevede, tarım alanları için özel hükümler oluşturulmasının zorunlu olduğu vurgulanarak, plan bütününde tarım alanları için öngörülen emsal değerleri aşılmamak üzere kentsel tasarım rehberleri belirleneceğinin ifade edildiğinin görüldüğü, dolayısıyla, tarımsal alanlar için tarımsal sürdürülebilirlik esas olmak üzere yapılaşma koşullarının tespitinde kentsel tasarım rehberleri esas olmak üzere alt ölçekli plan kararlarına vurgu yapıldığını söylemenin mümkün olduğu, kaldı ki; Plan Hükümleri, 8.41.8 kapsamında “…Yerel Kalkınmanın sağlanabilmesi için, tarım alanlarında yer alan zeytin, üzüm gibi özel ürünlerin işlenmesine yönelik küçük ölçekli tarımsal amaçlı entegre tesisler; tarımsal faaliyetin bütünlüğünü bozmadan, kentsel tasarım rehberinde bu yapılaşmalara ilişkin belirlenecek koşullar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın vereceği izinler doğrutulsunda yapılabilir…” hükmü ile tarımsal üretim faaliyetlerine yönelik yapıların; kentsel tasarım rehberleri esas olmak üzere yapılabileceği, dolayısıyla, tarımsal üretime yönelik mekânsal gereksinimler açısından yetersizlik–eksiklik olmayacağı, dolayısıyla; 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, Plan Hükümlerinin 8.41 Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümler, 8.41.7 hükmünde ifade edilen tarımsal kullanım içerikli kararların tarımsal sürdürülebilirlik esas olmak üzere belirlendiğini, kaldı ki; Çevre Düzeni Planı bütününde tarımsal alanlar için öngörülen yapılaşma koşullarının en çok E:0,05 olduğu, diğer yapılaşmalar başlığı altında kentsel tasarım rehberleri ile alt ölçekli plan kararlarına vurgu yapıldığı, bu çerçevede, –dava konusu talebin– gerek ilgili mevzuat gerekse planlama esasları–şehircilik ilkeleri bakımından uygun olmayacağı” yönündedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: Dava konusu planın 8.40 sayılı Bozcaada ve Gökçeada İlçelerine ilişkin özel hükümlerinin 8.41.7 sayılı maddesinde; kentsel tasarım rehberinde; tarım alanlarında doğal zemin yapısının ve bitki örtüsünün bozulmasını önleyici tedbirler ile tarım arazilerinin korunmasına yönelik özel hükümlerin oluşturulması zorunludur. Tarım arazilerinin sürdürülebilirliğini sağlamak üzere; barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmez. Bu alanlardaki diğer yapılaşma koşulları ise, bu planın tarım alanlarına ilişkin yapılaşma koşulları aşılmamak üzere, hazırlanacak kentsel tasarım rehberleri ile belirleneceği, 8.41.8 sayılı maddesince; yerel kalkınmanın sağlanabilmesi için, tarım alanlarında yer alan zeytin, üzüm gibi özel ürünlerin işlenmesine yönelik küçük ölçekli tarımsal amaçlı entegre tesisler; tarımsal faaliyetin bütünlüğünü bozmadan, kentsel tasarım rehberinde bu yapılaşmalara ilişkin belirlenecek koşullar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının vereceği izinler doğrutulsunda yapılabileceği, 8.41.9 sayılı maddesinde; Bozcaada ve Gökçeada İlçelerinde, hangi kullanıma ayrılmış olursa olsun, münferit tescilli yapıların kullanımına yönelik olarak kültür varlıklarını koruma bölge kurulu müdürlüğünün uygun göreceği avan proje ve restorasyon projesi doğrultusunda yapı fonksiyonu değiştirilebileği düzenlemelerine yer verilmiştir.
Kensel Tasarım Projesi imar mevzuatında yeni bir kavram olup,ilk defa Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin tanımlar başlıklı 4. maddesinin, 1 bendinin, g fıkrasında: ” Doğal, tarihi, kültürel, sosyal ve ekonomik özellikler ile arazi yapısı dikkate alınarak, tasarım amacına göre kütle ve yapılanma düzeni veya açık alan düzenlemelerini içeren; taşıt ulaşımı, otopark ve servis ilişkileri ve yaya dolaşım ilişkilerini kuran; yapı, sokak, doku, açık ve yeşil alanların ilişkisini ve kentsel mobilya detaylarını gösteren; altyapı unsurlarını bütüncül bir yaklaşımla disiplinler arası olarak ele alan; imge, anlam ve kimlik özelliklerini ifade eden; tasarım ilke ve araçlarını içeren uygun ölçekteki projeyi ifade eder” şeklinde tanımlanmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Onaylanacak Kentsel Tasarım Projelerinin Hazırlanmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönergenin tanımlar başlıklı 3. maddesinde 1. fıkrasının (f) bendinde Kentsel Tasarım Rehberi: Tasarım mekânının imge, anlam ve kimlik kazanmasını, var olan kimliğin korunması ve kimliğe değer kazandırılmasını, estetik ve sanat değerinin yükseltilmesini, yapıların bir uyum içerisinde ve bütünlük oluşturacak şekilde düzenlenmesini ve bütünde kentsel mekanın kalitesini artırmayı amaçlayan, tasarım ilkeleri ve uygulamaya yönelik alternatifleri ve yazılı-görsel detayları barındıran, uygulamayı yönlendiren belge olarak tanımlanmış olup, yönergede kentsel tasarım rehberinin amacı, nasıl hazırlanacağı konularında gerekli düzenlemeler yapılmıştır.
Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 4. maddesinin (g) fıkrasında, kentsel tasarım projesinin, doğal, tarihi, kültürel, sosyal ve ekonomik özellikler ile arazi yapısı dikkate alınarak, tasarım amacına göre kütle ve yapılanma düzeni veya açık alan düzenlemelerini içeren; taşıt ulaşımı, otopark ve servis ilişkileri ve yaya dolaşım ilişkilerini kuran, yapı, sokak, doku, açık ve yeşil alanların ilişkisini ve kentsel mobilya detaylarını gösteren; altyapı unsurlarını bütüncül bir yaklaşımla disiplinler arası olarak ele alan; imge, anlam ve kimlik özelliklerini ifade eden; tasarım ilke ve araçlarını içeren uygun ölçekteki proje olduğu belirtilmiş; Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca Onaylanacak Kentsel Tasarım Projelerinin Hazırlanmasına ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönergenin tanımlar başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde; Kentsel Tasarım Rehberi: Tasarım mekânının imge, anlam ve kimlik kazanmasını, var olan kimliğin korunması ve kimliğe değer kazandırılmasını, estetik ve sanat değerinin yükseltilmesini, yapıların bir uyum içerisinde ve bütünlük oluşturacak şekilde düzenlenmesini ve bütünde kentsel mekanın kalitesini artırmayı amaçlayan, tasarım ilkeleri ve uygulamaya yönelik alternatifleri ve yazılı-görsel detayları barındıran, uygulamayı yönlendiren belge olarak tanımlanmıştır.
Diğer taraftan, Yönetmeliğin 30. maddesinin 1. fıkrasındaki, “Kentsel tasarım projesi yapılacak alanın sınırları imar planında gösterilebilir. Ancak kentsel tasarım projelerinin imar planından önce yapılmış olması halinde, bu projelerdeki gerekli ayrıntılar imar planı kararlarında yer alır” hükmündeki “yer alır” ibaresinin, Danıştay Altıncı Dairesinin 23.02.2016 tarihli, E:2014/7316 sayılı kararıyla, “düzenleme ile getirilen “yer alır” ibaresi ile plandan önce mevcut olan kentsel tasarım projesinde yer alan verilerin, her hâlükârda plan kararlarında zorunlu olarak yer almasının öngörüldüğü, kentsel tasarım projesinin veri olarak işlenebilmesine olanak sağlayacak şekilde düzenleme yapılabilecekken, planların kademeli birlikteliği ilkesine aykırı olarak, imar planı niteliği bulunmayan kentsel tasarım projesinin plan kararı olarak yer alma zorunluluğu getirildiği, planlamanın tek boyuta indirgenmesi sonucunu doğuran söz konusu ibarede hukuki isabet bulunmadığı, bu durumun kentsel mekânların, kentsel tasarımdan bağımsız olarak imar planı ile belirlenmesi ilkesine aykırı olacağı” gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği; karara yapılan itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 19.12.2016 tarihli, YD İtiraz No:2016/1249 sayılı kararıyla, “söz konusu düzenleme ile mekansal planlama kademelenmesi içinde yer almayan kentsel tasarım projesindeki verilerin zorunlu olarak imar planına yansıtılmasının öngörülmesi nedeniyle normlar hiyerarşisine de aykırılık teşkil ettiği” açıklaması ile reddedildiği; bu yargı kararları uyarınca Yönetmelikte yapılan ve 17.05.2017 tarihli, 30069 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan değişiklikle anılan ibarenin “yer alabilir” şeklinde değiştirildiği; yine bu yönde düzenleme getiren plan hükmünün 8.41.6 sayılı maddesinin ve Bozcaada İlçesini de kapsayan tarım alanlarının doğal zemin yapısı ve bitki örtüsünün korunmasına yönelik ilkelerin kentsel tasarım rehberi ile oluşturulmasını öngören 8.41.7 sayılı dava konusu plan hükmü ile 8.41.8 sayılı maddesinin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Altıncı Dairesince verilen 16.10.2018 tarihli E:2015/10908, K:2018/7812 sayılı karar ile 8.41.7 sayılı plan hükümlerinin kentsel tasarım rehberiyle ilgili bölümü yönünden iptaline hükmedilmiştir.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler ve yargı kararları gözönünde bulundurulduğunda, imar planları yapılmadan önce hazırlanması mümkün olan kentsel tasarım projeleri ile öngörülen verilerin imar planlarında yer almasının zorunlu olduğu yolunda düzenleme getirilerek, imar planlarının yerine geçecek bir uygulama öngörülmesinde, imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesi ve normlar hiyerarşisine uyarlık görülmediğinden; dava konusu 8.41.7 sayılı plan hükmünün, tarım arazilerinin korunmasına yönelik olarak bu alanlarda barınma amaçlı yapı yapılmasına izin verilmemesine ilişkin bölümünde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, doğal, tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve bunların sürdürülebilir nitelikte kullanılmasının sağlanmasına yönelik ilkelerin mekansal planlarla ortaya konulması gerekmesine karşın, Bozcaada İlçesini de kapsayan tarım alanlarının doğal zemin yapısı ve bitki örtüsünün korunmasına yönelik ilkelerin kentsel tasarım rehberi ile oluşturulmasını öngören plan hükmünün bu bölümünde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

4. Güney sahillerine yönelik iddialar bakımından:
Davacı iddiası: “Adanın güney sahilinin yoğunluk ve tarım dışı nüfus artışı düşüncesiyle, eşitlik kuralları dikkate alınmadan projelendirildiği, bu bölgenin coğrafik koşulları ve ada koruma kararları ile çelişkili olarak parsel bazında tasarlandığı, bazı parsellerin imara açılırken aynı koşullardaki bazılarının parsel hudutları bağlamında imar dışı bırakıldığı, 1/100 000 Çevre Düzeni Planı notları madde 8.12.8’de yer alan “Güney sahil kesiminde düşük yüzdeli yapılaşma kararı zorunludur” kararının nedeninin anlaşılmadığı, doğu sahilinde Tuz Burnuna kadar olan kesimde daha önce onaylanmış mevzii imar planları ile belirli gelişim alanlarının tesis edilmiş olduğu, bu gelişme alanlarının henüz minimum yoğunluğa bile ulaşmamışken, adanın gelişme bölgesinde tanımlanmış toplu konut alanları bulunmasına rağmen güney sahillerinde mevcut yapılaşmayı aşırı artıran plan kararlarının sakıncalı olduğu, adanın gelişme bölgesinin alt yapısı olamayan güney sahillerine sarkması yerine kentsel gelişme alanı olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile bütünlük arz eden altyapı hizmetlerinin ulaştığı belediyece hizmetin rahat ulaştırılabileceği ve tarımsal alan olarak değerlendirilmesi mümkün olmayan adanın kuzeydoğusunda bulunan bazı arazilerin belirlenmesi, belirlenen bu alanlardaki yapılaşmanın mümkün olan en düşük yoğunluk ve en düşük ölçekte planlanması, güney sahillerinin kentsel gelişme alanlarından çıkartılarak tarımsal niteliği korunacak ve bugünkü arazi kullanımı devam ettirilecek alanlar olarak ayrılması ve bu alanların kentsel tasarım rehberinde belirlenecek yapılaşma koşullarına göre düzenlenmesinin adanın gelecek kuşaklara aktarılmasında çok büyük önem teşkil ettiği” yönündedir.
Davalı idare savunması: “Bozcaada’nın güneyinde yer alan “kentsel gelişme alanı” kullanımında tanımlı alanların, Bakanlığa iletilen itirazlar ve plan bütününde Bakanlıkça yapılan değerlendirmeler doğrultusunda, planın yerleşim birimi için yeniden düzenlenen hedef yılı nüfus kabulleri de göz önünde bulundurularak, dönemi mevzuatına uygun olarak onaylanmış 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı (1993 tarihli) plan kararlarının yerleşimin ihtiyaçları için yeterli olacağının değerlendirilerek ada genelindeki plan kararlarının yeniden düzenlendiği, bu kapsamda da özellikle ada güneyinde yer alan “kentsel gelişme alanı” kullanımında tanımlı bölgelerin büyük bir kısmının kaldırılarak iptal edildiği, ayrıca 16.02.2015 tarihinde onaylanan planda 8.12.8 sayılı hükmün yürürlükten kaldırıldığı” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: “Çevre Düzeni Planı Hükümleri 8.12.8. sayılı hükmünün yürürlükten kaldırıldığı, nitekim Plan Hükümlerinin Turizm Bölgeleri başlığı içinde 8.12.1., 8.12.2., 8.12.3. ve 8.12.4. sayılı hükümlerinin bulunduğu, Ancak, 8.12.8. sayılı hükmün bulunmadığı, dolayısıyla, dava konusu 8.12.8. sayılı Plan Hükmünün değerlendirilmesinin mümkün olmadığı” yönündedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: Adanın güney kısmında yer alan kentsel gelişme alan kararlarının tamamına yakınının 16.02.2015 tarihli Çevre Düzeni Planı kapsamında kaldırıldığı, 8.12.8. sayılı “Güney sahil kesiminde düşük yüzdeli yapılaşma kararı zorunludur” hükmünün plan hükümleri kapsamında bulunmadığı, anılan hükmün 16.02.2015 tarihinde onaylanan planla kaldırıldığı gözetildiğinde bu kısım yönünden mevzuata aykırılık görülmemiştir.

5. Günübirlik ve kentsel yeşil alanlara yönelik iddialar bakımından:
Davacı iddiası: “Günübirlik ve kentsel yeşil alanların, eğimli arazi, yeşil alanlar doğal sit alanı olan adaya özgü ve özel koşullarına uygun olarak yeniden tanımlanması gerektiği, Çevre Düzeni Planındaki günübirlik alanları adanın doğu ve güneydeki sahillerin restoran, kafe, büfe ve benzeri yapılarla dolmasına ve doğal yapısının ve değerlerin bozulmasına neden olacağı Bozcaada’nın doğal plajlarının olduğu gibi korunması ve yapılaşma olmadan erişilebilir olmasının adayı özgün kılan ve nitelikli turizmi yaratan en önemli özelliklerinden birisi olduğu, ayrıca adanın günübirlik sezonunun kısa olduğu ve böyle bir gereksinmenin de sınırlı olduğu, bu planda öncelikle güney sahillerinde günübirlik alanların önünde ve ikinci bir günübirlik alan yaratılarak yer alan mütemadi bir şerit halindeki kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanlarının doğal yapıyı ve endemik florayı tahrip ettiği, bu alanlardaki planlamanın ada ölçeğine ve adanın özel koşulları ve kıyı kenar çizgisi ve Kıyı Kanunu dikkate alınarak alt ölçeklerde ele alınması gerektiği” yönündedir.
Davalı idare savunması: “16.02.2015 tarihinde onaylanan çevre düzeni planının Bozcaada İlçesine yönelik plan kararları incelendiğinde ada bütününde ne “kentsel yeşil alan” gösteriminde ne de plan lejantında ilgili kullanımla örtüşen “kentsel ve bölgesel yeşil spor alanı” kullanımında tanımlı bir bölgenin bulunmadığı, bu kapsamda davacı tarafından, iptali talep edilen başka bir planın ilgili hükmünün, sanki 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında varmış gibi algılandığı, diğer taraftan ise adaya ilişkin getirilen özel hükümler kapsamında adanın mevcut kimliğini oluşturan doğal, kültürel, mekansal ve sosyal değerlerinin nicelik ve niteliklerini ortaya çıkararak, ada kimliğinin korunması ve değer kazandırılmasını, yapıların birbirleriyle ve çevresiyle uyum içerisinde, ada ile bütünlük oluşturmasını sağlayacak biçimde ve detayda (ada bütünündeki tüm arazi kullanım kararlarına yönelik olmak üzere; parsel tipolojileri, yapılaşma koşulları, yapı malzemeleri, mimari proje vb. nitelikleri tanımayan) alt ölçekli planlara ve uygulamalara esas kullanılacak belge niteliğinde hazırlanacak kentsel tasarım rehberi ile ilgili kurum kuruluş görüşleri doğrultusunda plan kararlarının netleşmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: Bilirkişi heyeti tarafından bu kısma yönelik inceleme yapılmamıştır.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: Davacı iddiasının aksine Bozcaada üzerinde dava konusu planla kentsel ve bölgesel yeşil spor alanı kullanımının önerilmediği, ada üzerinde böyle bir kullanım kararının bulunmadığı ğörülmüştür. Öte yandan günübirlik alanlara ilişkin iddialar yönünden incelemek gerekirse, Çevre Düzeni Planı Açıklama Raporunun Günübirlik Turizm Alanları başlıklı 9.2.6.1. sayılı maddesinde ve Plan Uygulama Hükümlerinin 4.25. sayılı maddesinde Günübirlik Turizm Alanları başlıklı “Yeme-içme, dinlenme, eğlence ve spor imkânlarından birkaçını günübirlik olarak sağlayan, konaklama yapılmayan tesislerin yer aldığı alanlardır.” olarak günübirlik turizm alanlarının tanımlandığı, Plan Uygulama Hükümlerinin 8.13. sayılı Günübirlik Turizm Alanları başlığı altında ise 8.13.1. sayılı maddede “Bu alanlarda kamping ve konaklama ünitelerini içermeyen, duş, gölgelik, soyunma kabini, wc gibi altyapı tesislerinin yanı sıra yeme-içme, eğlence ve spor tesisleri ile yerel özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesisleri yer alabilir.” 8.13.2. sayılı maddede “Bu alanlarda konaklama tesisi yapılamaz.” 8.13.3. sayılı maddede “Bu alanlarda yapılanma koşulları, ilgili mevzuat (kıyı kanunu vb.) ile bulunduğu bölgenin çevre karakteristiklerine uyularak alt ölçekli planlarda belirlenecektir.” hükümlerinin bulunduğu görülmüştür.
Plan paftasının incelenmesinden ise kıyılarda öngörülen turizm alanlarının tamamının günübirlik turizm tesis alanları olarak planlandığı görülmüştür. Bu durumda Plan Uygulama Hükümleri ile Plan Açıklama Raporu ile plan paftasının birlikte değerlendirilmesinden ada üzerinde öngörülen turizm alanlarında konaklama yapılmayan tesislerin bulunacağı, sadece günübirlik turizme yönelik duş, gölgelik, soyunma kabini, wc gibi altyapı tesislerinin yanı sıra yeme-içme, eğlence ve spor tesisleri ile yerel özellik taşıyan el sanatları ürünlerinin sergi ve satış ünitelerini içeren yapı ve tesislerin yapılabileceği, ayrıca bu alanlara ilişkin yapılaşma koşullarının ise ilgili mevzuat (kıyı kanunu vb.) ile bulunduğu bölgenin çevre karakteristiklerine uyularak alt ölçekli planlarda belirleneceği, ayrıca kıyıların belirli bölümlerinin günübirlik turizm alanı olarak belirlendiği ve konaklama yapılmayan tesislerin yer aması hasebiyle kıyıların yapılaşma baskısı altına girmeyeceği gözetildiğinde bu kısım yönünden mevzuata aykırılık görülmemiştir.

6. Plan Uygulama Hükümlerinin 8.4.1.1.10. sayılı bölümüne yönelik iddialar bakımından:
Davacı iddiası: “Adanın neredeyse her yere yürünebilen büyüklüğü, vadilerle bölünmüş topoğrafik yapısı, bu vadilerin kenarında, peyzajda yatay şeritler oluşturan ormanlarının ölçek kavramını öne çıkardığı ve ölçeği planlamanın vazgeçilmez bir unsuruna dönüştürdüğü, bu dengeli, küçük ve parçalanmış boyutların ada siluetinin ve peyzajının temel öğeleri olduğu, bağların yer yer menengiç, kekik gibi bitki kümeleri ile bölündüğü, bu ölçekle kesintisiz uzayıp gitme yerine parçalı, olağanüstü kırsal bir estetik oluştuğu, aynı ölçeğin adanın sokaklarında ve her iki mahalledeki konut kümelerinde de bulunduğu, bağların ve kentsel dokunun oluşturduğu bu özgün tipolojinin ada kimliğini tamamladığı, bu özgün kimliğin herhangi bir Akdeniz adasında, beyaz evlerin oluşturduğu kümülatif bir kitleden çok farklı olduğu, bu nedenle ada mimarisinin ve kırlarının birlikte oluşmuş olan bu ölçeğinin korunması gerektiği, bu ölçeğin öncelikle taşıttan çok yayaya, kitleden çok bireye öncelik verdiği, aksi bir yaklaşımın adada yabancılaşmaya neden olacağı, bu bağlamda 8.4.1.1.10. sayılı maddesinin adaya uygulanmasının sakıncalı olacağı, böyle bir uygulamanın yapılaşma emsallerini %50 dolayında artıracak nitelikte olduğu” yönündedir.
Davalı idare savunması: “Bozcaada ve Gökçeada ilçelerine ilişkin özel hükümlere bakıldığında ilgili belediyesince hazırlanacak olan kentsel tasarım rehberinde adalardaki yapılaşma koşullarının tanımlanacağı, bu kapsamda kentsel tasarım rehberinde yer alan koşullar doğrultusunda bu alanlarda yapılaşmaların gerçekleştirilebileceği, dolayısıyla da ada bütününe yönelik kentsel tasarım rehberi hazırlanmadan ve tarım alanına ilişkin yapılaşma koşulları belirlenmeden bu hükmün adaya uygulanacağı sonucuna ulaşılmasından bahsedilemeyeceği” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: “Plan Hükümleri kapsamında 8.12. sayılı Turizm Bölgeleri başlığı altında 8.4.1.1.10. sayılı maddesinin plan hükmünün kaldırıldığı, bu hükmün 8.20.1.7. sayılı plan hükmü kapsamında ele alınarak değerlendirildiğinin anlaşıldığı, bu çerçevede, 8.4.1.1.10. sayılı plan hükmü bağlamında Bozcaada özgün mimari ve doğal yapısının bozulacağının ifade edildiği gözönüne alındığında Çevre Düzeni Planı Plan Hükümleri, 8.41. sayılı Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümler ile Bozcaada ve Gökçeada ilçelerinin özgün kırsal ve kentsel morfolojisinin korunmasına yönelik hükümler getirildiği, bu çerçevede, uygulama süreçlerine ilişkin olarak alt ölçekli planlara ilişkin kentsel tasarım rehberleri hazırlanması gerekliliğinin ifade edildiğinin görüldüğü, nitekim 8.4. sayılı Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümleri, 8.41.4, 8.41.5 ve 8.41.7. sayılı plan hükümleri irdelenirse; kentsel tasarım rehberlerinin; yapı tipolojileri, parsel kullanımı, yapılaşma koşulları ve mimari özellikleri ile doğal yapısı–bitki örtüsü vb. esas olmak üzere ayrıntıda bilgileri–verileri içereceği, bu niteliği ile alt ölçekli plan ve uygulamaları yönlendireceğinin ifade edildiğinin görüldüğü, 8.4.1.1.10. sayılı plan hükmünün kaldırıldığı, bu hükmün 8.20.1.7. sayılı plan hükmü kapsamında ele alınarak değerlendirildiği, ancak; dava konusu talebin Bozcaada özgün mimari ve doğal yapısının bozulacağına ilişkin olduğu gözönüne alındığında 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı hükümleri 8.41.4, 8.41.5 ve 8.41.7. sayılı maddeleri kapsam–içeriğinde Bozcaada özgün doğal ve mimari kimliğinin korunmasına yönelik kentsel tasarım rehberleri hazırlanması gerekliliğine vurgu yapıldığı, devamla, kentsel tasarım rehberlerinin doğal ve fiziksel/yapısal bütünlük ve uyum esas olmak üzere ada kimliğinin korunması ve değer kazandırılmasına yönelik alt ölçekli plan ve uygulamalar için esas olacağı, bu çerçevede, –dava konusu talebin– gerek planlama esasları–şehircilik ilkeleri gerekse kamu kaynaklarının etkin ve yerinde–gereğince kullanımı bağlamında kamu yararı ve hizmet gereğinin karşılanması ilkesi bakımından uygun–tutarlı olmadığı” yönündedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: Davacının iddia ettiği 8.4.1.1.10. sayılı plan hükmünün kaldırıldığı, bu durumda bu kısma ilişkin iddiaların 8.41. sayılı madde uyarınca Bozcaada ve Gökçeada Özel Hükümler yönünden değerlendirilmesi gerektiği, anılan hükümlerin incelenmesinden adanın kendine has değerleri, özgün niteliği ve kimliğinin korunmasına, çevresel önlemlerin alınmasına, tarımsal arazilerin korunmasına yönelik düzenlemelerin yer aldığının görüldüğü, buradan hareketle planın davacı iddia ettiğinin aksine adanın kimliğini koruyan ve özgün değerlerine sahip çıkan bir niteliğinin bulunması karşısında bu kısım yönünden mevzuata aykırılık görülmemiştir.

7. Bozcaadayı çevreleyen yollara yönelik iddialar bakımından:
Davacı iddiası: “Nüfus artışı düşüncesi üzerine planlanan güney sahilleri ve Ova Mevkiindeki yolların doğal topografyayı bozduğu, adanın özgün bitki örtüsünü tehlikeye soktuğu, mevcut yolların ada ölçeği dikkate alınarak kendi ölçeğinde bırakılarak ancak tanımlı kalite standartlarına getirilmesinin yeterli olacağı, bireysel turizm bağlamında, yürüyüş yolları ve bisiklet yollarına öncelik verilmesi gerektiği” yönündedir.
Davalı idare savunması: “Çevre düzeni planlarının uygulamaya esas olacak ölçekte planlar olmayıp alt ölçekli planlara ve genel arazi kullanım kararlarına yön verici nitelikte olan planlar olduğu, bu kapsamda üzerinden ölçü alınarak işlem tesis edilemeyeceği, yapılacak alt ölçekli planlama çalışmaları sırasında ilgili kurum ve kuruluş görüşleri uyarınca kullanım kararları ve yapılaşma şartlarının netleşeceği, bu kapsamda plan üzerinde gösterilen ulaşım bağlantılarının şematik olduğu, diğer taraftan adaya özgü geliştirilen hükümler doğrultusunda daha önce belirtildiği üzere hazırlanacak olan kentsel tasarım rehberi doğrultusunda alt ölçekli plan çalışmaları ve uygulamalar yapılacağından adaya ilişkin ulaşım kararları, yaya yolları ve diğer kentsel ölçekte tasarım öğeleri de hazırlanacak rehberde belirlenecek olup çevre düzeni planında gösteriminin mevzuat gereği mümkün olmadığı” yönündedir.
Bilirkişi heyeti görüşü: “Bozcaada ilçesinin belirli düzeyde nüfus büyüklüğüne sahip olacağı, özellikle turizm faaliyetlerine öncelik verilmesi ile ziyaretçi nüfus bağlamında dönemsel olarak nüfus hareketlerine maruz kalacağının düşünülebileceği, bu çerçevede, Bozcaada için kurgulanacak ulaşım sistemi için coğrafi büyüklük ve morfolojik yapısı esas olmak üzere ulaşılabilirlik–erişilebilirlik olanakları bakımından nüfus–ulaşım talepleri ve ulaşım araçları göstergeleri esas olmak fiili mekânsal ve teknik altyapısının bilimsel ve teknik yöntemler eşliğinde değerlendirilmesinin yerinde olacağı, kaldı ki; Ulaşım Planlaması Literatürü incelediğinde özellikle kıyı kentlerinde ve adalarda kara ulaşımı yerine deniz ulaşımının geliştirilmesi yanısıra ekolojik duyarlı ulaşım araç ve sistemlerinin özendirilmesi gerekliğinin vurgulandığının görüldüğü, dolayısıyla, Bozcaada için birinci derece karayolu kararının özellikle morfolojik yapı/ada formu esas olmak üzere trafik sayım ve ölçümleri ile anket verilerine dayalı bilimsel yöntemler ile belirlenmesi, ada bütününde gerek kara gerekse deniz ulaşımının entegrasyonuna dayanan Ulaşım Master Planına vurgu yapılması, ulaşım sistemi kararlarının, kentsel tasarım rehberleri ile eşgüdüm içinde alt ölçekli planlama çalışmaları ile belirlenmesinin uygun olacağı, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı plan paftası, plan lejandı ile Plan Hükümleri bağlamında Bozcaada bütününde belirlenen ring yolu niteliğindeki birinci derece karayolu güzergahının; Bozcaada’ya özgün coğrafi ve morfolojik yapısı ile yerel halkın sektörel faaliyetleri ile turizme yönelik ziyaretçi potansiyeli esas alınarak, trafik sayım–ölçüm ve anket çalışmalarına dayalı bilimsel araştırma teknikleri eşliğinde ele alınarak, kentsel tasarım rehberleri ile eşgüdümlü değerlendirilmesi, bu çerçevede, 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı kapsamında öngörülen birinci derece karayolu güzergahının, Gökçeada özgün konumsal/morfolojik niteliği ile ekolojik kaynak ve değerleri esas olmak üzere bilimsel–teknik araştırma sonuçlarına dayalı ziyaretçi analizleri ve taşıma kapasitesi hesaplamalarına dayanması gerekliliği bakımından –dava konusu talebin– uygun–tutarlı olacağı” yönündedir.
Dairemizce yapılan değerlendirmede: “Anılan kısma ilişkin olarak Dairemizin 03/05/2018 tarihli, E:2015/732 sayılı ara kararı ile Çevre Düzeni Planına ilişkin olarak, Bozcaada bütününde öngörülen karayollarının kaçıncı derece olduklarının (birinci, ikinci, üçüncü derece karayolu) bildirilmesine, bu yolların sınıf, nitelik ve derecelerinin ayrı ayrı plan paftası üzerinde işaretlenerek, nereden nereye kadar hangi yol derecesinin devam ettiğinin tereddüte yer bırakmayacak açıklıkta plan paftası üzerinde gösterilmesine, dava konusu çevre düzeni planının plan açıklama raporu ve plan hükümlerinde Bozcaada genelindeki yollara ilişkin açıklama ve hükümlerin olup olmadığına ilişkin bilgi ve belge gönderilmesi istenilmiş, ara kararına davalı idare tarafından verilen cevapta ada üzerinde yer alan karayollarının ikinci derece yol ve üçüncü derece yol kademelendirilmesinde önerildiğinin belirtildiği, cevap ekinde gönderilen karayollarının işaretlenerek ve sınıflandırılarak gösterildiği paftadan da ada üzerindeki karayollarının bir kısmının ikinci derece bir kısmının da üçüncü derece yol olarak öngörüldüğü, ada üzerinde birinci derece karayolunun öngörülmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda, ada üzerinde öngörülen yolların bilirkişilerin tespit ettiklerinin aksine bilimsel–teknik araştırma sonuçlarına dayalı ziyaretçi analizleri ve taşıma kapasitesi hesaplamalarına dayanması gerekliliğinin bulunmadığı, ada üzerinde öngörülen anılan yolların ada içi ulaşımı sağlamaya gerekli yollar olduğu, davacının mevcut yolların ada ölçeği dikkate alınarak kendi ölçeğinde bırakılarak ancak tanımlı kalite standartlarına getirilmesinin yeterli olacağı, bireysel turizm bağlamında, yürüyüş yolları ve bisiklet yollarına öncelik verilmesi gerektiği şeklindeki iddialarının tavsiye niteliğinde olduğu anlaşıldığından bu kısım yönünden mevzuata aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan davacı tarafından dava dilekçesinde “kitle turizmi yerine bireysel turizme öncelik verilmesi, turizm konaklama yatırımları için öncelikle planlanmış mevcut alanların değerlendirilmesi, birinci derecede anıtsal yapı olarak tescil edilmiş tarihi binaların yeniden kullanımlarındaki fonksiyon değişikliği kararlarının da alt ölçekteki koruma planları ve kentsel tasarım rehberlerinde ele alınması, anıtsal yapı dışında hangi kullanıma ayrılmış olursa olsun, münferit tescilli yapıların kullanımına yönelik olarak Kültür Varlıklarını Koruma Kurullarının uygun göreceği avan proje ve restorasyon projesi doğrultusunda yapı fonksiyonunun değiştirilebilir olması, aynı şekilde “tarımsal arazi cins tanımlaması” kararlarının da alt ölçekli planlarda yer alması, Toprak ve Arazi Koruma Kanunu’nda tanımlanan “tarım amaçlı binalar” için arazi bütünlüğünü koruyan, tarımsal işletme rasyonelliğini dikkate alan sınırlamalar getirilerek tasarım kriterlerinin tasarım rehberinde gösterilmesi gerektiği, plajlar ve doğal alanlardaki günübirlik tesislerin Kıyı Kanunu, tarımsal alan kullanım ve arkeolojik sit kararları doğrultusunda, doğaya en az müdahale edecek tarzda, tasarlanması, bu tesislerin cins, büyüklük, mimari özellik, malzeme kullanımı gibi kararlarının Kentsel Tasarım Rehberinde yer alması, Kentsel Tasarım Rehberi hazırlanırken özellikle bu konularda adanın tüm gerçeklik ve sorunlarına hakim belediye yönetiminin mümkün olduğunca özgür kılınması, çok az sayıda kalmış harap haldeki bağ evleri ve kentsel belleğin bir parçası olan şapellerin tescil edilmesi, korunmalarına İlişkin kararla kentsel tasarım rehberinde yer alması, planlama notlarında belirtilen zeytinyağı, pekmez, reçel gibi ürünlerin işlenmesine yönelik küçük ölçekli ve tarımsal amaçlı entegre tesislerin imar planında belirtilen sanayi bölgelerinde yer alması, tarımsal niteliği korunacak alanlarda yapılacak küçük ölçekli tarımsal amaçlı entegre tesislerin, tarımsal faaliyetin bütünlüğünün bozulmaması kaydıyla 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kanunu’nda Bozcaada için belirlenen yeter gelirli tarım arazisi kavramına (arazi büyüklüğünün 10000 m2 den küçük olmamak kaydıyla) uymak koşuluyla izin verilmesi, kamu yararı adına yapılacak olan tüm tesis ve alt yapı ünitelerinin projelendirilmesi, hazırlanacak alt ölçekli planlara ve kentsel tasarım rehberinde yer alacak ilkelere ve esaslara uygun olması gerektiği, doğal sit, tarihi sit ve kentsel sit bölgesi olan Bozcaadanın genel hükümlerdeki kurallarla olan çelişkiden dolayı korunamaz hale gelebileceği, 7.11 sayılı maddedeki “Bu planın bütünlüğünü bozan yönde noktasal sanayi, konut ve İkinci konut alanları vb., kullanım kararı oluşturulamaz” kararı ile Bozcaada’ya ait hükümlerde bulunan 8.12.10 sayılı maddesi ile çeliştiği, 8.6.9.1, 8.6.9.2, 8.6.9.3, 8.6.9.4 8.6.9.5 sayılı maddelerinde belirtilen sit alanları ile ilgili koruma planlarının yapılması gereğinin alt ölçekli koruma planları yapımını zorunlu kıldığı, 1/100 000 ölçeğindeki bir planın alt ölçekteki planlarda ele alınması uygun olacak olan detayları, örneğin parsel düzeyinde plan kararlarını içermesinin sakıncalı olduğu, …ada, …, …ve …parsel sayılı taşınmazlarda yer alan günübirlik tesisler, rekreasyon alanı ile aynı yöredeki …ada, …parsel sayılı taşınmazın da bu amaç doğrultusunda plana işlenmesi gerektiği, …ada …parsel sayılı taşınmazda bulunan akaryakıt istasyonunun işlenmesi, …ada …parsel sayılı taşınmazda yer alan mezarlık yerinin, …ada …parsel sayılı taşınmazda yer alan çöp depolama yerinin, …ada …parsel sayılı taşınmazda yer alan hayvan barınağı yerinin, …ada …parsel sayılı taşınmazda yer alan depolama alanının, …ada …, …, …ve …parsel sayılı taşınmazlar ile …ada …parsel sayılı taşınmazda yer alan üniversitede alanının, …ada …, …ve …parsel sayılı taşınmazlarda bulunan alternatif arıtma yerinin, …ada …parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan rüzgar enerji santralinin plana işlenmesinin, …ada …, …ve …parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki yel değirmenlerinin, …ada …ve …parsel sayılı taşınmazlarda bulunan küçük sanayi sitesinin, 1/25000 ölçekli planda işlenen ağaçlandırılacak alanların aynı 1/100000 ölçekli plana aktarılması” yönünde iddialarda bulunulsa da bu iddiaların somutlaştırılmadan dava dilekçesinde öne sürüldüğü ve planın eleştirisi niteliğinde bulunduğu, dava konusu planı kusurlandırmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Dava konusu 8.41.7 sayılı plan hükmünün kentsel tasarım rehberiyle ilgili bölümü yönünden dava konusu işlemin İPTALİNE,
2.Diğer kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
3.Dava kısmen iptal, kısmen ret şeklinde sonuçlandığından, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin yarısı olan …-TL’nin davacı, diğer yarısı olan …-TL’nin davalı idare üzerine bırakılmasına,
4.Maliye Bakanlığı tarafından yatırılan keşif avansından harcanan …TL’nin 1/2’si olan …TL oranında taraflardan alınarak hazine adına Maliye Bakanlığına yatırılmasına, artan …- TL’nin davalıya iadesine, harcanan keşif avansının taraflardan alınıp Hazine adına yatırılması için kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı Başhukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü’ne tebliğine
4.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5.Posta giderinden artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacının göstereceği hesap numarasına iadesine,
6.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.