Danıştay Kararı 6. Daire 2014/383 E. 2018/2201 K. 14.03.2018 T.

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2014/383 E.  ,  2018/2201 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2014/383
Karar No : 2018/2201

Davacılar : 1- … 66- …
Vekili : Av. …

Davalılar : 1. …-…
Vekilleri : …-Hukuk Hizmetleri Başkanı-(Aynı yerde)
… – Hukuk Müşaviri-(Aynı yerde)
2. … Bakanlığı-…
Vekili : Huk. Müş. … (Aynı yerde)
3- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı-…
Vekili : Av. …-(Aynı yerde)

Davanın Özeti : Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 31.10.2013 tarihli, 6858 sayılı yazısı üzerine 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesine göre, Samsun İli, Tekkeköy İlçesinde “Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edilmesine ilişkin 4.11.2013 tarihli, 2013/5629 sayılı 15.12.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmektedir.

Savunmaların Özeti : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …

Düşüncesi : Uyuşmazlığa konu alanın lojistik köy olarak avantajlı bir konumda olmasına rağmen alanın lojistik köy merkezi olarak kullanılmasının doğal yapıya, tarım arazisine ve tarımsal üretime etkilerinin yanısıra toplumsal maliyetler kapsamında burada yaşayan ve çalışan nüfusa etkilerinin olumsuz olacağı, kaldı ki Samsun İlinin avantajlı konumunun kullanıldığı Gelemen Lojistik Köyünün faaliyetlerine devam ettiği, uyuşmazlığa konu alanın tarım toprağı vasfının üst düzeyde olduğu sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı : …

Düşüncesi : Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 31.10.2013 günlü, 6858 sayılı yazısı üzerine 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesine göre, Samsun İli, Tekkeköy İlçesinde “Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edilmesine ilişkin 15.12.2013 günlü, 28852 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 04.11.2013 günlü, 2013/5629 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi’nce yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda özetle; Lojistik Merkez ifadesi 5393 sayılı yasada özel olarak belirtilmemişse de, alanın ticaret kullanımı kapsamında görülmesinin yanıltıcı olmayacağı; uyuşmazlığa konu alanın da içinde olduğu en üst plan niteliğindeki Yeşilırmak Havzası Gelişim Projesi Bölgesel Gelişme Ana Planında(YHGP) dava konusu alanın planda korunması gereken hassas bölgeler içinde yer aldığı, Lojistik Merkez veya köy projesine yer verilmediği, Lojistik Merkez projesinin bu alanda gerçekleştirilmesi durumunda Bölge Planında saptanan kırsal alandan kentsel alanlara nüfus göçü yaşanmasına ve tarımsal alanın amaç dışı kullanımına yönelik sorunlara katkı yapılarak Bölge planının sakınılması gereken ilkelerine aykırı davranılmış olunacağı; bölgede yapılmış olan ikinci üst ölçek plan olan Samsun- Çorum- Tokat Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında, bölgenin toprak yapısının niteliği, büyüklüğü ve dağılımına bakarak tarımsal açıdan önemine vurgu yapıldığı ve bu bağlamda Samsun Bafra ve Çarşamba ilçelerinin İyi Tarım Uygulamaları için “Öncelikli Bölgesel Tarım Merkezi” olarak kabul edildiği, planda genel olarak Tekkeköy İlçe bütününde tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerine öncelik verileceği belirtilmekte iken, dava konusu alanın bulunduğu yerin “nitelikli tarım alanı” lejantı ile gösterildiği; Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen 1/50.000 ölçekli çevre düzeni planında uyuşmazlığa konu alanın “tarımsal niteliği korunacak alan” sınırları içinde kaldığı, bu alanlarla ilgili olarak çevre düzeni planı raporuna göre; birinci ve ikinci sınıf tarım topraklarının ilgili yasa ve yönetmelikler uyarınca korunacağı ve yapılaşmaya hiçbir surette açılmayacağı ilkesinin belirlendiği ve bu doğrultuda herhangi bir yapılaşma önerilmediği, ancak anılan 1/50.000 ölçekli çevre düzeni planında dava konusu işlem ile birlikte 2013 yılında yapılan değişiklikle, bir yandan planlama alanı sınırı dava konusu alanın tümünü içine alacak biçimde genişletilirken, diğer yandan da bu alanın tümü “lojistik köy ve çevresi düzenleme alanı” gösterimi ile yapılaşmaya açılarak yürürlükteki plan raporundaki temel koruma ilkesine aykırı bir uygulama yapıldığı, üst ölçek plan kararları açısından, planların kademeli birlikteliği ilkesi doğrultusunda, dava konusu alanda yapılan plan değişikliği ile alanın tarımsal kullanımdan çıkartılarak yapılaşmaya açılmasına yönelik düzenlemenin üst ölçek plan kararları ile uyumlu olmadığı; Samsun kentinin coğrafi konumu itibariyle farklı ulaşım modlarının çakıştığı bir alan olarak bir Lojistik Köyün yer seçimi için uygun bir il olduğu, nitekim bu özellikleri nedeniyle kurulan Gelemen’in Türkiye’deki ilk Lojistik Köy olma unvanını taşıdığı, ancak dava konusu projenin gerekçe raporunda bu işletmeden hiç söz edilmediği, yeni önerilen Lojistik Merkezin bu alandaki hangi yetersizlik ve eksiklikleri gidermek amacıyla planlandığına ilişkin hiçbir analitik veri ve değerlendirmenin yapılmamış olduğu, sonuç itibariyle, bir lojistik merkez geliştirilmesi projesinde dava konusu alanın ulaşım olanakları açısından sunduğu konumsal avantajlar olsa da, böyle bir merkezin planlanmasında karayolu, demiryolu, denizyolu ve havalimanı ulaşım odaklarına yakınlığın tek ölçüt olmadığı, doğal yapıya, tarım arazisine ve tarımsal üretime etkilerin yanısıra toplumsal maliyetler kapsamında burada yaşayan ve çalışan nüfusa etkiler değerlendirildiğinde, salt ulaşım olanakları nedeniyle bu bölgede lojistik merkez yapımının gerekçelendirilmesinin söz konusu olamayacağı; uyuşmazlığa konu alan ve çevresinin, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu uyarınca 1.sınıf sulu tarım arazisi niteliğine sahip “Mutlak Sulu Tarım Arazisi” niteliğinde olduğunun tespitinin yapıldığı, ancak 4342 sayılı Mera Kanununun ve 5403 sayılı yasanın emredici hükümlerine uyulmadığı için, Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişme Projesine ilişkin yapılaşma kararlarının mevzuata aykırı olduğu, ayrıca dava konusu işlemin tesisi öncesinde arazilerin tarımsal niteliğine ilişkin olarak hiçbir uzman kişi ve kuruluşun görüşüne başvurulmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğu, alanda oluşturulacak lojistik köyün, uzun erimde yalnız proje alanının değil, diğer verimli tarım arazilerinin de amaç dışı kullanımına neden olacağı; alternatif alanlarla ilgili olarak tek yönlü, yalnız amacına yönelik olarak, “arazi fiyatları yüksek”, “arazinin topoğrafyası meyilli”, “arazi sahipleri arasında hukuki anlaşmazlıklar var” gibi nedenlerle değerlendirmeler yapılmasının önemli bir zafiyet unsuru olarak değerlendirildiği, bu tür tanım ve tutumların doğal kaynakların korunması düşüncesinin tamamıyla göz ardı edildiğini gösterdiği kanaatine varıldığı; uyuşmazlığa konu alanın dava konusu proje için, tarım verileri ve 1.sınıf tarım topraklarının korunması temel ilkesi göz önüne alındığında uygun bir yer olmadığı, hazırlanan planlardaki teknik eksiklikler ile birlikte değerlendirildiğinde dava konusu işlemin şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olmadığı belirtilmiştir.
Diğer taraftan, dava konusu projeye ilişkin ilave imar planı yapılabilmesi için 127,8549 hektar yüzölçümlü arazinin tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun bulunması yolundaki 14.05.2013 günlü, 40037 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının, Danıştay Onuncu Dairesinin 07.12.2015 günlü, E:2015/2203, K:2015/5600 sayılı kararı ile keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle karar verilmek üzere bozulduğu anlaşılmaktadır.
Bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; uyuşmazlığa konu bölgenin konumu itibariyle lojistik köy yapılmasına elverişli olmasına karşın, alanın nitelikli tarım arazisi olduğu, bu vasfı nedeniyle üst ölçekli planlarda tarımsal niteliği korunacak alan olarak belirlendiği ve yapılaşmaya açılmadığı anlaşılmakla, projenin üst ölçekli planlara aykırı olduğu, ayrıca Samsun İlinde Gelemen Lojistik Köyünün faaliyetlerine devam ettiği, davalı belediye başkanlığı tarafından, Gelemen lojistik köyünün Devlet Demiryollarına ait olup, sadece bu alanda hizmet verdiği, uyuşmazlığa konu projenin ise hava, kara, deniz ve demiryolları alanlarının tamamına yönelik hizmet vereceği, proje ile Samsun İlinin ulusal ve uluslararası ticaret, finans ve üst düzey hizmetlerin sunumunda söz sahibi olması, teknoloji kullanan ve üreten, yüksek katma değerli sanayiye sahip bir bölge merkezi haline getirilmesinin öngörüldüğü, bu kapsamda bir lojistik köyün Samsun’da bulunmadığı öne sürülmekte ise de; alternatif alanların ve bu kapsamda Gelemen lojistik köyünün yeterince değerlendirilmediği de gözönünde bulundurulduğunda, projenin nitelikli tarım alanı olan arazinin doğal yapısını bozacağı ve çevreye olumsuz etkilerinin olacağı tartışmasız olup, proje nedeniyle tarım alanlarının korunması ilkesinin gözardı edilebilmesine olanak bulunmadığı, dava konusu işlemde, planlama esaslarına, şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına, hukuka ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 04.11.2013 günlü, 2013/5629 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince önceden belirlenen 14/03/2018 tarihinde yapılan duruşmada usulüne uygun olarak tebligat yapılan davacıları temsilen Av. …’un geldiği; davalı idareleri temsilen gelenin olmadığı görülerek Danıştay Savcısı …’ın katılımı ile duruşma yapıldı. Aynı gün Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 31.10.2013 tarihli, 6858 sayılı yazısı üzerine 5393 sayılı Belediye Kanununun 73. maddesine göre, Samsun İli, Tekkeköy İlçesinde “Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edilmesine ilişkin 4.11.2013 tarihli, 2013/5629 sayılı 15.12.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
5393 sayılı Belediye Kanununun “Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı” başlıklı 73. maddesinde “Belediye, belediye meclisi kararıyla; konut alanları, sanayi alanları, ticaret alanları, teknoloji parkları, kamu hizmeti alanları, rekreasyon alanları ve her türlü sosyal donatı alanları oluşturmak, eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek, kentin tarihi ve kültürel dokusunu korumak veya deprem riskine karşı tedbirler almak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir. Bir alanın kentsel dönüşüm ve gelişim alanı olarak ilan edilebilmesi için yukarıda sayılan hususlardan birinin veya bir kaçının gerçekleşmesi ve bu alanın belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde bulunması şarttır. Ancak, kamunun mülkiyetinde veya kullanımında olan yerlerde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilebilmesi ve uygulama yapılabilmesi için ilgili belediyenin talebi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca bu yönde karar alınması şarttır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilan edilecek alanın; üzerinde yapı olan veya olmayan imarlı veya imarsız alanlar olması, yapı yükseklik ve yoğunluğunun belirlenmesi, alanın büyüklüğünün en az 5 en çok 500 hektar arasında olması, etaplar halinde yapılabilmesi hususlarının takdiri münhasıran belediye meclisinin yetkisindedir. Toplamı 5 hektardan az olmamak kaydı ile proje alanı ile ilişkili birden fazla yer tek bir dönüşüm alanı olarak belirlenebilir.
Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projesi alanı ilan etmeye büyükşehir belediyeleri yetkilidir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi halinde ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabilir.
Büyükşehir belediyeleri tarafından yapılacak kentsel dönüşüm ve gelişim projelerine ilişkin her ölçekteki imar planı, parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni ve benzeri tüm imar işlemleri ve 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmaya büyükşehir belediyeleri yetkilidir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma yolu esastır. Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamında bulunan gayrimenkul sahipleri ve belediye tarafından açılacak davalar, mahkemelerde öncelikle görüşülür ve karara bağlanır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim alanları içinde yer alan eğitim ve sağlık alanları hariç kamuya ait gayrimenkuller harca esas değer üzerinden belediyelere devredilir. Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında yıkılarak yeniden yapılacak münferit yapılarda ilgili vergi, resim ve harçların dörtte biri alınır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarındaki gayrimenkul sahipleri ve 24/2/1984 tarihli ve 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanuna istinaden, hak sahibi olmuş kimselerle anlaşmaları halinde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanında hakları verilir. (Ek cümle: 10/9/2014 – 6552/122 md.) Anlaşma sonucu belediye mülkiyetine geçen gayrimenkuller haczedilemez. 2981 sayılı Kanun kapsamına girmeyen gecekondu sahiplerine enkaz ve ağaç bedelleri verilir veya belediye imkanları ölçüsünde kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı dışında arsa veya konut satışı yapılabilir. Bu kapsamda bulunanlara Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ile işbirliği yapılmak suretiyle konut satışı da yapılabilir. Enkaz ve ağaç bedelleri arsa veya konut bedellerinden mahsup edilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde belediyelere ait gayrimenkuller ile belediyelerin anlaşma sağladığı veya kamulaştırdıkları gayrimenkuller üzerindeki inşaatların tamamı belediyeler tarafından yapılır veya yaptırılır. Belediye ile anlaşma yapmayan veya belediyece kamulaştırılmasına gerek duyulmayan gayrimenkul sahiplerinden proje alanında kendilerine 3194 sayılı Kanunun 18 inci maddesine göre ayrı ada ve parselde imar hakkı verilmemiş olanlar kamulaştırmasız el atma davası açabilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında yapılacak alt yapı ve rekreasyon harcamaları, proje ortak gideri sayılır. Belediyelere ait inşaatların proje ortak giderleri belediyeler tarafından karşılanır. Kendilerine ayrı ada veya parsel tahsis edilen gayrimenkul sahipleri ile kamulaştırma dışı kalan gayrimenkul sahipleri, sahip oldukları inşaatın toplam metrekaresi oranında proje ortak giderlerine katılmak zorundadır. Proje ortak gideri ödenmeden inşaat ruhsatı, yapılan binalara yapı kullanma izni verilemez; su, doğalgaz ve elektrik bağlanamaz.
Dönüşüm alanı sınırı kesinleştiği tarihte, bu sınırlar içindeki gayrimenkullerin tapu kütüğünün beyanlar hanesine kaydedilmek üzere tapu sicil müdürlüğüne, paftasında gösterilmek üzere kadastro müdürlüğüne bildirilir. Söz konusu gayrimenkullerin kaydında meydana gelen değişiklikler belediyeye bildirilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen yerlerde; ifraz, tevhit, sınırlı ayni hak tesisi ve terkini, cins değişikliği ve yapı ruhsatı verilmesine ilişkin işlemler belediyenin izni ile yapılır. (İptal ikinci , üçüncü, dördüncü cümleler: Anayasa Mahkemesi’nin 18/10/2012 tarihli ve E.: 2010/82, K.:2012/159 sayılı Kararı ile) (…)
Belediye, kentsel dönüşüm ve gelişim projelerini gerçekleştirmek amacıyla; imar uygulaması yapmaya, imar uygulaması yapılan alanlardaki taşınmazların değerlerini tespit etmeye ve bu değer üzerinden hak sahiplerine dağıtım yapmaya veya hasılat paylaşımını esas alan uygulamalar yapmaya yetkilidir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinin uygulanması sırasında, tapu kayıtlarında mülkiyet hanesi açık olan veya ayni hakları davalı olan taşınmazlar doğrudan kamulaştırılarak bedelleri mahkemece tayin edilen bankaya belli olacak hak sahipleri adına bloke edilir. Belediye kentsel dönüşüm ve gelişim projelerinin uygulama alanında bulunan taşınmazların kamulaştırılması sırasında veraset ilamı çıkarmaya veya tapudaki kayıt malikine göre işlem yapmaya yetkilidir.
(Ek fıkra: 16/5/2012-6306/17 md.) Büyükşehirlerde büyükşehir belediye meclisinin, il ve ilçelerde belediye meclislerinin salt çoğunluk ile alacağı karar ile masrafların tamamı veya bir kısmı belediye bütçesinden karşılanmak kaydıyla kentin uygun görülen alanlarında bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları yapılabilir. Cephe değişikliği yapılacak binalarda telif hakkı sahibi proje müelliflerine talep etmeleri hâlinde, değiştirilecek cephe veya cephelerin beher metrekaresi için bir günlük net asgari ücret tutarını geçmemek üzere telif hakkı ödenir. Büyükşehir belediye meclisince uygun görülmesi hâlinde, büyükşehir belediyesi içindeki ilçe belediyeleri kendi sınırları içinde bu fıkrada belirtilen iş ve işlemleri yapabilir.
(Ek fıkra: 16/5/2012-6306/17 md.) Bina cephelerinde değişiklik ve yenileme ile özel aydınlatma ve çevre tanzimi çalışmaları için yapılması gereken iş, işlem ve yetkilendirmeler, kat maliklerinin arsa payı çoğunluğu ile verecekleri karara göre yapılır.
(Ek fıkra: 16/5/2012-6306/17 md.) Büyükşehir belediyelerince, kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilen alanlar ile 5366 sayılı Kanuna göre yenileme alanı ilan edilen alanlarda veya bu Kanunun 75 inci maddesine göre kamu kurum ve kuruluşları ile protokol yapmaları hâlinde, büyükşehir belediye meclisi kararı ile, yıkılan ibadethane ve yurtların yerine veya ihtiyaç duyulan yerlerde ibadethane ve yurt inşa edilebilir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi kapsamındaki işler, kamu idareleriyle 75 inci madde çerçevesinde ortak hizmet projeleri aracılığıyla gerçekleştirilebilir.
Bu Kanunun konusu ile ilgili hususlarda Başbakanlık Toplu Konut İdaresine 2985 sayılı Kanun ve diğer kanunlarla verilen yetkiler saklıdır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacılar tarafından uyuşmazlık konusu alanın 127,8549 ha özel ürün tarım arazisi olarak kullanıldığı ve %85’inde yem bitkileri, %15’de buğday, arpa ve çeltik tarımı yapıldığı, 49,2936 ha mera vasfında olduğu, Samsun Valiliği Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün 15/08/2014 tarihli, 7803 sayılı yazısıyla 5403 sayılı Yasanın 13. maddesinin (d) bendi uyarınca tarım dışı kullanımının uygun görüldüğü, yine Başbakanlık Ekonomik Sosyal ve Kültürel İşler Başkanlığının 25/12/2012 tarihli, 12852 sayılı yazısıyla mera vasfı kaldırılarak tahsis amacının değiştirildiği, ancak anılan taşınmazın 1/100.000 ölçekli Samsun-Çorum-Tokat Çevre Düzeni Planında nitelikli tarım alanında kaldığı, davacılar tarafından da tarım amaçlı kullanımının devamı gerektiği iddiasıyla bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin 06/05/2015 tarihli, E:2014/383 sayılı kararı ile uyuşmazlık konusu taşınmazın “Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edilmesine ilişkin dava konusu Bakanlar Kurulu kararı hakkında keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu alındıktan sonra yeni bir karar verilinceye kadar dava konusu planların yürütülmesinin durdurulmasına karar verilerek, anılan taşınmazın kullanım niteliğinin değiştirilmesi yolundaki dava konusu kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilanına ilişkin olarak; söz konusu alanın kullanım biçiminin, yukarıda belirtilen yasal amaçlardan hangisi veya hangilerinin gerçekleştirilmesine yönelik olduğunun tespiti, bölgenin fiziksel çevresiyle olan ilişkisi, niteliği, özellikleri ve yer seçimi itibariyle kentin gelişme yön ve potansiyeli ile uyumlu olup olmadığı, lojistik merkez niteliğinin değerlendirilmesi, uyuşmazlığa konu alanın tarımsal niteliğinin ortaya konulması, uyuşmazlığa konu alanın mera vasfının ortaya konulması, toprağın koruma kullanma dengesindeki rasyonel amacın sağlanıp sağlanmadığının tespiti, uyuşmazlığa konu alana ait tüm imar planı kararlarının şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygunluğunun ortaya konulması, sonuç olarak alanın Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi için uygun bir bölge ve belirlenen kullanımın da şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun bulunup bulunmadığının davacıların iddiaları ve davalı idarelerin savunması ile dosyadaki bilgi ve belgeler de dikkate alınmak suretiyle incelenerek belirlenmesinin teknik bir bilgiyi gerektirmesi nedeniyle, Naip Üye Emin Sınmaz tarafından re’sen seçilen Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Doç. Dr. …’nin katılımıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda özetle;
Dava konusu alanı da kapsayan bölgede yaptırılan ve yürürlükte olan üst ölçekli planlarda Tekkeköy ve çevresi ile ilgili olarak geliştirilen planlama kararları yönünden; dava konusu alanın da içinde olduğu en üst plan niteliğindeki Yeşilırmak Havzası Gelişim Projesinde (YHGP) dava konusu alanın planda korunması gereken hassas bölgeler içinde yer aldığı, Lojistik Merkez projesinin bu alanda gerçekleştirilmesi durumunda Bölge Planında saptanan iki soruna yani, kırsal alandan kentsel alanlara nüfus göçü yaşanmasına ve tarımsal alanın amaç dışı kullanımına katkı yapılarak Bölge planının sakınılması gereken ilkelerine aykırı davranılmış olunacağı tespiti yapılırken, bölgede yapılmış olan ikinci üst ölçek plan olan Samsun- Çorum- Tokat Planlama Bölgesi 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında, bölgenin toprak yapısının niteliği, büyüklüğü ve dağılımına bakarak tarımsal açıdan önemine vurgu yapıldığı ve bu bağlamda Samsun Bafra ve Çarşamba İlçeleri İyi Tarım Uygulamaları için “Öncelikli Bölgesel Tarım Merkezi” olarak kabul edildiği, planda genel olarak Tekkeköy İlçe bütününde tarım, sanayi ve hizmetler sektörlerine öncelik verileceği belirtilmekte iken, dava konusu alanın bulunduğu yerin “nitelikli tarım alanı” lejantı ile gösterildiği, bunun yanı sıra yine uyuşmazlığa konu alanı da kapsayan Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından kabul edilen 1/50000 ölçekli çevre düzeni planında yapılan “Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” değişikliği öncesi planlama alanı sınırları dava konusu alanın “tarımsal niteliği korunacak alan” sınırları içinde kaldığı, bu alanlarla ilgili olarak da 1/50.000 ölçekli çevre düzeni plan raporuna göre; birinci ve ikinci sınıf tarım topraklarının ilgili yasa ve yönetmelikler uyarınca korunacak ve yapılaşmaya hiçbir surette açılmayacağı ilkesinin belirlendiği ve bu doğrultuda herhangi bir yapılaşma önerilmediği, ancak anılan 1/50.000 ölçekli çevre düzeni planında dava konusu işlem ile birlikte 2013 yılında yapılan değişiklikle, bir yandan planlama alanı sınırı dava konusu alanın tümünü içine alacak biçimde genişletilirken, diğer yandan da bu alanın tümü “lojistik köy ve çevresi düzenleme alanı” gösterimi ile yapılaşmaya açılarak yürürlükteki plan raporundaki temel koruma ilkesine aykırı bir uygulama yapıldığı, planların kademeli birlikteliği ilkesi bağlamında özetle, dava konusu alanı da kapsayan bölge için yapılan üç ayrı üst ölçek plan olan YHGP Bölge Planı, 1/100.000 ölçekli plan ve 1/50.000 ölçekli planların tümünde bölge için tarımsal üretimin önemi vurgulanmış ve dava konusu alanı da kapsayan alüvyonlu delta arazilerinde bulunan 1. ve 2. derece tarım topraklarının hassas alanlar olarak yapılaşmaya açılmayarak korunması temel ilkeler arasında yer almıştır. Dolayısıyla, üst ölçek plan kararları açısından, planların kademeli birlikteliği ilkesi doğrultusunda, dava konusu alanda yapılan plan değişikliği ile alanın tarımsal kullanımdan çıkartılarak yapılaşmaya açılmasına yönelik düzenlemenin üst ölçek plan kararları ile uyumlu olmadığı tespitlerine yer verilmiştir.
Lojistik köy vasfının değerlendirilmesinde, Samsun kentinin coğrafi konumu itibariyle farklı ulaşım modlarının çakıştığı bir alan olarak bir Lojistik Köyün yer seçimi için uygun bir il olduğu, bu genel saptama il bütününde belirlenecek her alanın tartışmasız bu amaç için doğru seçim olduğu anlamına gelmeyeceği, ayrıca, dava konusu Lojistik Merkezin Gerekçe Raporunda Türkiye’de kurulan ilk Lojistik Köy olan mevcut Gelemen işletmesinden hiç söz edilmediği, yeni önerilen Lojistik Merkezin bu alandaki hangi yetersizlik ve eksiklikleri gidermek amacıyla planlandığına ilişkin hiçbir analitik veri ve değerlendirmenin yapılmamış olduğu, sonuç itibariyle, bir lojistik merkez geliştirilmesi projesinde dava konusu alanın ulaşım olanakları açısından sunduğu konumsal avantajlar olsa da, böyle bir merkezin planlanmasında karayolu, demiryolu, denizyolu ve havalimanı ulaşım odaklarına yakınlık tek ölçüt olmadığı, doğal yapıya, tarım arazisine ve tarımsal üretime etkilerin yanısıra toplumsal maliyetler kapsamında burada yaşayan ve çalışan nüfusa etkiler değerlendirildiğinde, salt ulaşım olanakları nedeniyle bu bölgede lojistik merkez yapımının gerekçelendirilmesinin söz konusu olamayacağı yönünde değerlendirmelere yer verilmiştir.
Bölgenin tarımsal niteliğinin değerlendirilmesinde, uyuşmazlığa konu alan ve çevresinin, 1.sınıf tarım toprağı özelliğine sahip olduğu, 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu uyarınca dava konusu alanın, 1.sınıf sulu tarım arazisi niteliğine sahip “Mutlak Sulu Tarım Arazisi” niteliğinde olduğunun tespiti yapılmıştır. Buna göre; ne ilgili 4342 sayılı Mera Kanununun ne de 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanununun emredici hükümlerine uyulmadığı için, Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişme Projesine ilişkin yapılaşma kararlarının mevzuata aykırı olduğu, ayrıca dava konusu işlemin tesisi öncesinde arazilerin tarımsal niteliğine ilişkin olarak hiçbir uzman kişi ve kuruluşun görüşüne başvurulmamış olmasının büyük bir eksiklik olduğu, alternatif alanlarla ilgili olarak tek yönlü, yalnız amacına yönelik olarak, “arazi fiyatları yüksek”, “arazinin topoğrafyası meyilli”, “arazi sahipleri arasında hukuki anlaşmazlıklar var” gibi nedenlerle değerlendirmeler yapılmasını önemli bir zafiyet unsuru olarak değerlendirildiği, bu tür tanım ve tutumların doğal kaynakların korunması düşüncesinin tamamıyla göz ardı edildiğini gösterdiği, kanaatine varılmıştır.
Bu saptamalar ışığında bilirkişi kurulu, dava konusu alanın Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Projesi için tarım verileri ve 1.sınıf tarım topraklarının korunması temel ilkesi göz önüne alındığında uygun bir yer olmadığı, hazırlanan planlardaki teknik eksiklikler ile birlikte değerlendirildiğinde dava konusu işlemin şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olmadığı yönünde tespit ve değerlendirmelerde bulunmuşdur.

Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davalı idarelerden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmiş ise de, söz konusu raporun ayrıntılı bir inceleme ürünü olması ve karar vermeye yeterli tespit ve açıklamaları içermesi karşısında itiraz yerinde görülmeyerek, rapor Dairemizce karar oluşturulmasına esas alınabilecek nitelikte görülmüştür.
Öte yandan, uyuşmazlığa konu alan olan Samsun İli, Tekkeköy İlçesi, Aşağıçinik Mahallesi sınırları içerisinde yapılması planlanan Lojistik Köy Projesi için ilave imar planı yapılabilmesi için 127,8549 hektar yüzölçümlü arazinin tarım dışı amaçla kullanılmasının uygun bulunmasına ilişkin 14/05/2013 tarihli, 40037 sayılı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işleminin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, …. İdare Mahkemesince; keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmaksızın davanın reddi yolunda verilen … tarihli, E:…, K:… sayılı kararının, Danıştay Onuncu Dairesinin 07/12/2015 tarihli, E:2015/2203, K:2015/5600 sayılı kararı ile bozulduğu görülmüştür.
Bu durumda; bölgenin üst ölçekli planlamalar ile tarımsal niteliğinin korunduğu, mevcut toprak kalitesinin üst düzeyde olduğu, uyuşmazlığa konu alanın lojistik köy olarak avantajlı bir konumda olmasına rağmen alanın lojistik köy merkezi olarak kullanılmasının doğal yapıya, tarım arazisine ve tarımsal üretime etkilerinin yanısıra toplumsal maliyetler kapsamında burada yaşayan ve çalışan nüfusa etkilerinin olumsuz olacağı, kaldı ki Samsun İlinin avantajlı konumunun kullanıldığı Gelemen Lojistik Köyünün faaliyetlerine devam ettiği, uyuşmazlığa konu alanın tarım toprağı vasfının üst düzeyde olduğu sonucuna ulaşıldığından Samsun İli, Tekkeköy İlçesinde “Lojistik Köy Projesi Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı” ilan edilmesine ilişkin 4.11.2013 tarihli, 2013/5629 sayılı 15.12.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu kararında, imar mevzuatına, şehircilik ve planlama ilkeleri ile kamu yararına uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda ayrıntısı yer alan …-TL yargılama giderleri ile davacılar vekili lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekalet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacılara verilmesine, artan …-TL posta giderinin davacılara iadesine, keşif masrafı olan …-TL’nin davalı idarelerden alınarak Maliye Hazinesine yatırılmasına, keşif masrafının hazine adına yatırılmasını teminen kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ile Muhakemat Genel Müdürlüğüne tebliğine, artan …-TL keşif avansının Maliye Bakanlığına iadesine, bu kararın tebliğini izleyen otuz gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz isteminde bulunulabileceğinin duyurulmasına, 14/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.