Danıştay Kararı 6. Daire 2009/6686 E. 2009/10260 K. 23.10.2009 T.

6. Daire         2009/6686 E.  ,  2009/10260 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 2009/6686
Karar No: 2009/10260

Temyiz İsteminde Bulunan : …
Vekili: Av….
Davacı:… Turizm Tic.İth.İhr.San.Tic.Ltd.Şti.
Vekili: Av….
Karşı Taraf: 1-… Belediye Başkanlığı
Vekili : Av….
2-Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı
Vekili : Av….
3-Kültür ve Turizm Bakanlığı
İstemin Özeti : …İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …’in Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazların 25.11.2005 tarihinde satın alındığından bahisle … tarafından verilen 22.2.2006 günlü dilekçeyle 2577 sayılı Yasa’nın 26. maddesi uyarınca davanın adına yürütülmesi talebinde bulunulduğu, nitekim davacı vekili tarafından verilen ve 13.4.2006 gününde kayda geçen dilekçede de anılan hususun mahkemenin bilgisine sunulduğu ancak İdare Mahkemesince davacının davadan feragat etmemesi gerekçesine dayanılarak taşınmazın yeni maliki olan anılan kişinin davacı sıfatının kabul edilmediği ve uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, imar planı değişikliğine konu taşınmazları satın alan kişinin mülkiyetin el değiştirmesi üzerine davayı takip hakkının kendisine geçtiğinden bahisle yaptığı başvurunun 2577 sayılı Yasa’nın 26.maddesi uyarınca dikkate alınması suretiyle idare mahkemesince yeniden taraf teşkil ettirilmesi gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, imar planları gibi mülkiyet ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda malikin dava sonuna kadar taşınmazla olan hukuki bağını dolayısıyla dava ehliyetini koruyup korumadığı hususuda önem arzetmektedir.
Bu itibarla, yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmaksızın verilen idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : … İli, … İlçesi, … Mevkii, … ada, … ve … sayılı parsellere yönelik olarak imar planına yapılan itirazın reddine ilişkin 22.12.2004 günlü, 41 sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasa’nın 26/1. maddesinde “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” kuralı bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazların 25.11.2005 tarihinde satın alan … tarafından verilen 22.2.2006 günlü dilekçesiyle 2577 sayılı Yasa’nın 26. maddesi uyarınca davanın adına yürütülmesi talebinde bulunulmasına rağmen idare mahkemesince davacının davadan feragat etmemesi gerekçesine dayanılarak anılan kişinin davacı sıfatı kabul edilmediği ve uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşılmakta olup, imar planı değişikliğinde konu taşınmazları satın alan kişinin davayı takip hakkının kendisine geçtiğinden bahisle yaptığı başvurunun 2577 sayılı Yasa’nın 26.maddesi uyarınca dikkate alınarak taraf olarak kabul edilmesi gerekirken, uyuşmazlık konusu taşınmazlarla mülkiyet ilişkisi sona eren davacı şirketin bu davada taraf olma ehiyetinin sürdüğü kabul edilerek karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz edilen İdare Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … Mevkii, … ada, … ve … sayılı parsellere yönelik olarak imar planına yapılan itirazın reddine ilişkin 22.12.2004 günlü, … sayılı belediye meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare mahkemesince, dava konusu 1/1000 ölçekli imar planıyla getirilen kullanım kararlarının 1/5000 ölçekli nazım imar planlanına uygun olduğu anlaşıldığından, itirazın reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, diğer taraftan uyuşmazlık konusu gayrimenkülleri satın almış olan …’in davacı sıfatını kendisi almak istemişse de; davayı açmış olan … Turizm Tic. İtr. San. Tic. Ltd. Şti.’nin dava ehliyetinin yeterli olduğu gibi, davadan da feragat etmemesi karşısında …’in davacı olarak kabulüne hukuken olanak görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar, … tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasa’nın 26/1. maddesinde “Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.” hükmüne yer verilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazların 25.11.2005 tarihinde satın alındığından bahisle … tarafından verilen 22.2.2006 günlü dilekçeyle 2577 sayılı Yasa’nın 26. maddesi uyarınca davanın adına yürütülmesi talebinde bulunulduğu, nitekim davacı vekili tarafından verilen ve 13.4.2006 gününde kayda geçen dilekçede de anılan hususun mahkemenin bilgisine sunulduğu ancak İdare Mahkemesince davacının davadan feragat etmemesi gerekçesine dayanılarak taşınmazın yeni maliki olan anılan kişinin davacı sıfatının kabul edilmediği ve uyuşmazlığın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
Olayda, imar planı değişikliğine konu taşınmazları satın alan kişinin mülkiyetin el değiştirmesi üzerine davayı takip hakkının kendisine geçtiğinden bahisle yaptığı başvurunun 2577 sayılı Yasa’nın 26.maddesi uyarınca dikkate alınması suretiyle idare mahkemesince yeniden taraf teşkil ettirilmesi gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, imar planları gibi mülkiyet ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda malikin dava sonuna kadar taşınmazla olan hukuki bağını dolayısıyla davada taraf olma ehliyetini koruyup korumadığı hususu da önem arzetmektedir.
Bu itibarla, taşınmazla mülkiyet ilişkisi sona eren ilk malikin davada taraf olma ehliyetinin devam ettiğinin kabulü suretiyle yukarıda belirtilen hususlar gözönünde bulundurulmaksızın verilen idare mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, …İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.10.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.