Danıştay Kararı 6. Daire 2008/8715 E. 2009/2077 K. – T.

6. Daire         2008/8715 E.  ,  2009/2077 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 2008/8715
Karar No: 2009/2077

Temyiz İsteminde Bulunan : … İnşaat Taahhüt San. ve Tic. A.Ş.
Vekili: Av….
Karşı Taraf : … Belediye Başkanlığı
Vekili : Av….
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : … İli, … İlçesi, …, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan yapıların imar planında kamuya ait yeşil alanda kaldığından bahisle 775 sayılı kanun uyarınca yıkılması sonucunda oluşan zararın tazmini istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare mahkemesi kararını davacı temyiz etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince; uyuşmazlık konusu taşınmaz ile kadastral yol arasında bulunan kamuya ait yeşil alana tecavüz edilerek işgal edildiği, yapıların ruhsat ve yapı kullanma izinlerinin bulunmadığı, idarece söz konusu işgalin sona erdirilmesi amacıyla 775 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca işlem tesis edildiği, oluşan zararın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, yıkılan yapıların davacının maliki olduğu taşınmaz üzerinde yer aldığı, imar planında yeşil alan olarak ayrılmış olsa da taşınmazın kamulaştırıldığına ilişkin herhangi bir işlemin bulunmadığı, ayrıca taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan parselasyon işleminin …. idare mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla iptal edilldiği, imar planında söz konusu yapıların tamamının yeşil alan sınırları içerisinde bulunmadığı anlaşılmakta olup, bu haliyle davacının maliki olduğu taşınmaz üzerinde bulunan yapılar nedeniyle işgalci olarak kabul edilemeyeceğinden 775 sayılı Kanunun uygulama şartlarının oluşmaması karşısında 775 sayılı Kanunun uyarınca yıkılması sonucu oluşan zararda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi, kararının bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, …, … Mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan binaların herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın hukuka aykırı şekilde yıkıldığından bahisle maddi ve manevi tazminat istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmaz ile kadastral yol arasında bulunan kamuya ait yeşil alana tecavüz edilerek işgal edildiğinin belirlendiği, yapıların ruhsat ve yapı kullanma izinlerinin bulunmadığı, idarece söz konusu işgalin sona erdirilmesi amacıyla 775 sayılı Kanunun 18. maddesi uyarınca işlem tesis edildiği, oluşan zararın meydana gelmesinde hizmet kusuru bulunmadığı, dolayısıyla idarenin tazmin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 18. maddesinde “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra, belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, Hazineye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapılar, inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya Devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılır.
Yıkım sırasında lüzum hasıl olduğunda, belediyeler ilgili mülkiye amirlerine başvurarak yardım istiyebilirler. Mülkiye amirleri, Devlet zabıtası ve imkanlarından faydalanmak suretiyle, izinsiz yapıların yıkım konusunda yükümlüdürler.
Özel kişilere veya bu maddenin 1 inci fıkrasında sözü geçenler dışındaki tüzel kişilere ait arazi ve arsalar üzerinde yapılacak izinsiz yapılar hakkında, arsa sahiplerinin yazılı müracaatları üzerine ve mülkiyet durumlarını tevsik etmeleri şartiyle bu madde hükümleri, aksi halde genel hükümler ve 3194 sayılı İmar Kanunu* hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesinde ise “Bu Kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç; ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı ilgili idarece tespiti, fenni mesulce (…) tespiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, belediye veya valiliklerce o andaki inşaat durumu tespit edilir. Yapı mühürlenerek inşaat derhal durdurulur.
Durdurma, yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılır. Bu tebligatın bir nüshası da muhtara bırakılır.
Bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibi, yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, belediyeden veya valilikten mühürün kaldırılmasını ister.
Ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mühür, belediye veya valilikçe kaldırılır ve inşaatın devamına izin verilir.
Aksi takdirde, ruhsat iptal edilir, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan bina, belediye encümeni veya il idare kurulu kararını müteakip, belediye veya valilikçe yıktırılır ve masrafı yapı sahibinden tahsil edilir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait yapıların imar planında kamuya ait yeşil alanda kaldığından bahisle 775 sayılı kanun uyarınca yıkılması sonucunda oluşan zararın tazmini istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, ancak söz konusu yapıların davacının maliki olduğu taşınmaz üzerinde yer aldığı, imar planında yeşil alan olarak ayrılmış olsa da taşınmazın imar planındaki amacı doğrultusunda kamulaştırıldığına ilişkin herhangi bir işlemin bulunmadığı, diğer taraftan taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan parselasyon işleminin …. idare mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararıyla kapanan kadastral yollardan belediye adına hisse oluşturulduğu, düzenleme ortaklık payı oranının belirlenmesinde kamuya ayrılan yerler miktarından düşülmediği gerekçesiyle iptaline karar verildiği, anılan kararın Dairemizin 04.4.2006 günlü, E:2004/2086,K:2006/1568 sayılı kararıyla onandığı, söz konusu parselasyonun iptal edilmesi sonucunda davacıya kadastral parseline karşılık olarak farklı bir alandan tahsis yapılmasının da mümkün olmadığı, bu anlamda anılan yapıların davacının maliki olduğu taşınmaz üzerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Olayda, uyuşmazlık konusu yapıların davacıya ait taşınmaz üzerinde yer alması karşısında davacının işgalci olarak kabul edilemeyeceği, imar planında yeşil alan kulllanımına ayrılmış olmasına rağmen taşınmazın öncelikle yapılacak kamulaştırma veya parselasyon uygulamalarıyla kamuya kazandırılması gerektiği, kaldı ki yıkıldığı ifade edilen yapıların dosyadaki plan örneği uyarınca tamamının yeşil alan sınırları içerisinde bulunmadığı, bu itibarla mevcut durumu itibariyle davacıya ait yapılara yönelik olarak 775 sayılı Kanunun uygulama şartlarının oluşmadığı, söz konusu ruhsatsız yapılar nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanunu hükümlerinin uygulanabileceği, bu husus gözetilmeden tesis edilen işlem sonucu oluşan zararda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu açıktır.
Bu durumda, idare mahkemesince, davacıya ait yıkıldığı belirtilen yapıların bulunduğu alanın imar planında hangi fonksiyona ayrıldığının belirlenmesi, davalı idarece, davacıya ait taşınmazda yer alan ruhsatsız yapılar nedeniyle 775 sayılı Kanunun uygulanması sonucu oluşan zararda idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, ayrıca yapıların ruhsatsız olduğu hususu da gözönünde bulundurulmak suretiyle gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak tazminine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, …. İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 04.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.