Danıştay Kararı 6. Daire 2002/6451 E. 2003/3684 K. 13.06.2003 T.

6. Daire         2002/6451 E.  ,  2003/3684 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 2002/6451
Karar No: 2003/3684

Temyiz İsteminde Bulunanlar :1-Maliye Bakanlığı
2-Davalı İdare Yanında Davaya Katılan :… Spor Kulübü
Vekili :Av….
Karşı Taraf :T.M.M.O.B. Mimarlar Odası … Şubesi
Vekili :Av….
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi …’nun Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden, … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı ve … ada, … parsel sayılı taşınmazların denizden doldurulmak suretiyle elde edildiği ve tapuda Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, bu taşınmazların 5.10.1993 tarihinde imzalanan irtifak hakkı sözleşmesi ile 29 yıl süre ile ve spor tesisleri yapılmak üzere … Spor Kulübüne tahsis edildiği, anılan tahsis sözleşmesinin çevrenin korunması ve kullanılması başlıklı 8.maddesinde, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın çevresindeki Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin(özellikle kıyıların ve kumsalların) kamunun kullanımına açık tutulacağının ve geliş geçişin kesinlikle engellemeyeceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan raporun sonuç kısmında da yerinde yapılan incelemede saptanan yapıların ve kullanım amaçlarının, Kıyı Yönetmeliğinden dolgu alanlarında işlevi tanımlanan yapılardan olduğu,: ancak yapıların Kıyı Yönetmeliği ve imar koşullarına uygun olmadığının belirtildiği, temyize konu kararda da uyuşmazlık konusu parsellerin çevresinin tel örgü ile çevrili olmasının mevzuatta öngörülen şekilde kıyının kullanımını engellediği belirtilmektedir.
Dava konusu işlem, denizden dolgu suretiyle elde edilen mülkiyeti hazine adına kayıtlı taşınmazların irtifak hakkı suretiyle 29 yıl süre ile spor tesisleri yapılmak amacıyla … Spor Kulübüne tahsisine ilişkin işlem olduğuna göre bu davada, uyuşmazlık konusu tahsisin mevzuatımızda öngörülen şekilde yapılıp yapılmadığının incelenmesi gerekmektedir. Gerek dosyada mevcut bilgi ve belgeler, gerekse bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun incelenmesinden ise denizden dolgu suretiyle kazanılan alanın spor tesisleri yapılmak amacıyla tahsisinin Anayasanın 43.maddesine, Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı olmadığı sonucuna varılmaktadır
Bu itibarla, uygulamadan kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle, mevzuatta öngörülen şekilde yapılan dava konusu tahsis işleminin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediğinden temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’un Düşüncesi : TMMOB Mimarlar Odası (… Şubesi) tarafından, … ili, … İlçesi, … Mahallesi, … Yarımadası, … pafta, … ada, …,… ve … parsel sayılı ve kısmen denizden dolgu suretiyle elde edilmiş bulunan taşınmazlar üzerinde 29 yıl süreyle irtifak hakkı tesisine ilişkin işlemi iptal eden …İdare Mahkemesinin … günlü E:…, K:… sayılı kararı davalı idare ve yanında davaya katılan … Spor Klubu tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden, denizden dolgu suretiyle kazanılan alanın spor tesisleri yapılmak amacıyla Anayasanın 43.maddesi veKıyı Kanunu, Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine uygun olarak … Spor Kulubüne tahsis edilmesinde mevzuata aykırılık olmadığı anlaşıldığından temyiz isteminin kabulü ile temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu’ na 3619 sayılı kanunla eklenen Ek-1 inci madde hükmü uyarınca oluşan Danıştay Altıncı ve Onuncu Daireleri müşterek kurulunca Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacı T.M.M.O.B. Mimarlar Odası … Şubesinin dava konusu işlemin iptalini isteme hususunda dava açma ehliyeti bulunduğuna Başkan … ve Üye …’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verilerek, işin gereği görüşüldü:
Dava, … İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Yarımadası, … pafta,…,.. ada, …,…ve … parsel sayılı taşınmazlar üzerinde … Spor Kulübü lehine 29 yıl süre ile İrtifak hakkı tesisine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden Kıyı Kanununun 6.maddesinin, kıyının herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olduğuna ve buralarda hiçbir yapı yapılamayacağına, duvar, çit, parmaklık ve tel örgü gibi engeller oluşturulamayacağına ilişkin hükmüne rağmen gerek … sayılı parselin gerekse … sayılı parselin etrafının tel çit ile çevrili olmasının kıyı kullanımını engellediği; öte yandan irtifak taahhüt senedinde bu yerde yapılacak tesislerin niteliği ile ilgili bir hükme de yer verilmediği anlaşıldığından, mevzuat gereği sahil şeritlerinde doldurma ve kurutma yolu ile kazanılan araziler üzerinde yapılacak yapı ve kullanım esasları gözönüne alınarak kamunun kullanımına açık bulundurulması gereken Sahil dolgu alanının özel amaçla da kullanılmasına olanak sağlayacak şekilde belli bir özel hukuk tüzel kişisi lehine irtifak hakkı tesisine ilişkin işlemde kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare ile davalı idare yanında davaya katılan tarafından temyiz edilmiştir.
2709 sayılı kanun ile 18.10.1982 tarihinde kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 43. maddesinde, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu hükmü yer almaktadır.
3621 sayılı Kıyı Kanununun 5. maddesinde de Anayasanın anılan hükmüne paralel bir düzenleme ile, kıyıların, devletin hüküm ve tasarrufu altında, herkesin eşit ve serbest olarak yararlanmasına açık olduğu; aynı Yasanın 7. maddesinde ise kamu yararının gerektirdiği hallerde, uygulama imar planı kararı ile deniz, göl ve akarsularda ekolojik özellikler dikkate alınarak doldurma ve kurutma suretiyle arazi elde edilebileceği; bu arazilerin devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu, özel mülkiyete konu olamayacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, denizden doldurulmak suretiyle kazanılan taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğu ve özel mülkiyet konusu olamayacağı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 6. maddesi ile Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 13. ve 14. maddelerinde kıyılarda ve dolgu alanları üzerinde yapılabilecek yapı ve tesisler ayrıntılı olarak belirlenmiştir.
Anılan Yasa ve Yönetmelik kuralları uyarınca, herkesin eşitlik ve serbestlikle yararlanmasına açık olan kıyıda iskele, liman, barınak gibi kıyının kamu yararına kullanılmasına ve kıyının korunması amacına yönelik alt yapı ve tesisler ile, faaliyetlerinin özelliği gereği kıyıdan başka yerde yapılmaları mümkün olmayan tersane, gemi söküm yeri gibi özelliği olan tesisler yapılabileceği; doldurma ve kurutma suretiyle kazanılan arazilerde ise, kara, deniz, hava ulaşımına yönelik alt yapı tesisleri, yeşil alan düzenlemeleri kapsamında park, çocuk bahçesi, açık spor alanları ile açık alan ağırlıklı olmak üzere takılıp sökülebilir eleman ile inşa edilen lokanta, gazino, çay bahçesi,sergi üniteleri ve idare binalarını içeren fuar, piknik, eğlence alanları yani toplum yararına açık olmak şartıyla konaklama hariç günübirlik turizm yapı ve tesisleri yapılması mümkündür.
178 Sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 13.maddesinin (b) fıkrasında; Devletin özel mülkiyetindeki taşınmaz malların satışı, kiraya verilmesi, trampası ve mülkiyetin gayri ayni hak tesisi, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin gerekli görülen hallerde kiraya verilmesi, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi, ormanlar ve Devletin hüküm ve tassarrufu altındaki diğer yerler ile Devletin özel mülkiyetindeki yerlerde bulunan su ürünleri üretim yerleri, kaynak suları ve taş, kum, çakıl ve toprak ocaklarının kiraya verilmesi işlemlerini yapmak Milli Emlak Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul ili, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … ve … parsel sayılı ve … ada, … parsel sayılı taşınmazların denizden doldurulmak suretiyle elde edildiği ve tapuda Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, bu taşınmazların 5.10.1993 tarihinde imzalanan irtifak hakkı sözleşmesi ile 29 yıl süre ile ve spor tesisleri yapılmak üzere … Spor Kulübüne tahsis edildiği, anılan tahsis sözleşmesinin çevrenin korunması ve kullanılması başlıklı 8.maddesinde, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın çevresindeki Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin(özellikle kıyıların ve kumsalların) kamunun kullanımına açık tutulacağının ve geliş geçişi kesinlikle engellemeyeceğinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan raporun sonuç kısmında da yerinde yapılan incelemede saptanan yapıların ve kullanım amaçlarının, Kıyı Yönetmeliğinden dolgu alanlarında işlevi tanımlanan yapılardan olduğu,: ancak yapıların Kıyı Yönetmeliği ve imar koşullarına uygun olmadığının belirtildiği, temyize konu kararda da uyuşmazlık konusu parsellerin çevresinin tel örgü ile çevrili olmasının kıyının kullanımını engellediği belirtilmektedir.
Dava konusu işlem, denizden dolgu suretiyle elde edilen ve mülkiyeti hazine adına kayıtlı taşınmazların irtifak hakkı kurulması suretiyle 29 yıl süre ile spor tesisleri yapılmak amacıyla … Spor Kulübüne tahsisine ilişkin işlem olduğuna göre bu davada, tahsisin konusunun yukarıda anılan yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir. Gerek dosyada mevcut bilgi ve belgeler, gerekse bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporun incelenmesinden ise denizden dolgu suretiyle kazanılan alanın spor tesisleri yapılmak amacıyla tahsisinin Anayasanın 43.maddesine, Kıyı Kanunu ve Kıyı Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik hükümlerine aykırı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtilen bazı yapıların niteliği ve parsellerin çevresinin tel örgü ile çevrilmiş olmasının tahsis işleminin iptalini gerektirmeyeceği, bu durumun kıyı ve imar mevzuatında öngörülen yetkili idarenin, kıyının kullanımını engelleyen unsurları kaldırmasını gerektirdiği açıktır. Ayrıca dava konusu tahsis sözleşmesinde de kıyının ve kumsalın mevzuatta öngörülen şekilde kullanımının kesinlikle engellenmeyeceğine ilişkin bir hükme yer verilmiştir.
Bu itibarla, uygulamadan kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle, mevzuatta öngörülen şekilde yapılan dava konusu tahsis işleminin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ….İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, ….- lira karar harcı ile fazladan yatırılan … lira harcın temyiz isteminde bulunan müdahile iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 13.6.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY : Teyize konu İdare Mahkemesi kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi yerinde görülmeyerek mahkeme kararının onanması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.