Danıştay Kararı 6. Daire 2001/2332 E. 2003/1487 K. 11.03.2003 T.

6. Daire         2001/2332 E.  ,  2003/1487 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 2001/2332
Karar No : 2003/1487

Davacı : … “…” Gemisi Kaptanı …
Vekilleri : Av…., Av….
Davalılar : 1- Çevre Bakanlığı
2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili: Av….
İstemin Özeti : Deniz kirliliğine neden olunduğu için 2872 sayılı Çevre Kanununun 22 ve 24.maddeleri uyarınca 46.624.734.000.-lira para cezası verilmesine ilişkin 11.1.2001 günlü, 02/0005 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı işleminin ve 3.11.1987 günlü, 19623 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Gemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik”in 24.maddesinin; deniz kirliliğine neden olunmadığı, tek taraflı tutanak tutulduğu, numunenin doğru yerlerden alınmadığı, yetki devri mümkün olmadığı halde belediye başkanınca ceza yetkisinin devredildiği, para cezası işleminin mevzuata aykırı olduğu; Yönetmeliğin 24.maddesinin de 21.madde ile çeliştiği, suçun tespiti için gerekenlerin 21.madde de açıkca düzenlendiği halde 24.maddede suçun tesbiti için tutanak tanziminin yeterli olduğunun belirtildiği, bunun da yasaya aykırlık oluşturduğu ileri sürülerek iptali ile ödenen para cezasının yasal faizi ve yabancı para cinsinden Türk Lirasına çevrilmesi sırasında karar tarihi itibariyle uğranılacak kur farkı ile birlikte iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
Davalı Çevre Bakanlığının Savunmasının Özeti: İptali istenilen yönetmelik hükmünde yasaya aykırılık bulunmadığı, para cezası işeminin de mevzuat hükümlerine uygun tesis edildiği ve ceza miktarının bakanlık genelgesi doğrultusunda saptandığı, dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti: Davanın süresinde açılmadığı, mevzuat hükümlerine uygun olarak para cezası işlemi tesis edildiğinden dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Deniz vasıtalarının özellikleri kirletme olayının meydana gelmesinden hemen sonra gemi veya teknenin olay mahallinden uzaklaşabileceği, denize dökülen atığın dağılabileceği veya benzeri nedenlerle analiz, fotoğraf, video çekimi gibi işlemlerin yapılmasının mümkün olamayacağı göz önüne alındığında tutanak tanzimi ile yetinilmesinde ve bu amaçla tutanak tanziminin yeterli olduğu yolunda düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
İptali istenilen yönetmelik hükmünde suçun tespiti için tutanak tanziminin yeterli olduğu belirtilmiş ise de, aynı Yönetmeliğin 21.maddesinde suçun tespiti ile ilgili usuller öngörülmüş olup deniz kirliliğine neden olduğu ileri sürülen geminin bulunduğu duruma göre bu maddede belirtilen şekilde tespit yapılarak alınan numunelerin analiz sonuçları dikkate alınarak deniz kirliliğine neden olunduğunun saptanması halinde para cezası verilebilecektir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 11.7.2002 günlü, E:2002/178, K:2002/639 sayılı kararında belirtildiği üzere; 2872 sayılı Yasanın “İdari Cezalarda Yetki” başlıklı 24/a ve “Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik” in 12.maddesi; 1580 sayılı Belediye Kanununun 107.maddesi; Belediye Zabıta Personel Yönetmeliğinin 3.maddesi ve 3030 sayılı Yasanın büyükşehir belediye başkanının görevlerini düzenleyen 14.maddesinin f ve p bentlerinde yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 2872 sayılı Yasanın ve “Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik” in 12.maddesinde yer alan büyükşehir belediye başkanlıkları ifadesinin bütün bir belediye teşkilatını içine alan tüzel kişiliği ifade ettiği, belediye başkanının ise bu tüzel kişiliği temsil etmeye yetkili olan kişi olduğu anlaşılmaktadır.
2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinde büyükşehir belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanlığının tüzel kişiliği ifade edilmiş ve bu cezanın büyükşehir belediye başkanlıkları tarafından verilmesi amaçlanmıştır.
Yetki devri yasal düzenlemelerin açıkça öngördüğü veya yasaklamadığı konularda bir görev yerine ait yetkinin başka bir görev yerine aktarılmasıdır. Bu tüzel kişilik içinde yetki devri yapılması sonucunda yapılan işlem ve eylemler o tüzel kişiliğe mal edilir. Eğer yasa belli bir konuda idari makamı değil de o kamu hizmetini yürüten kişiyi yetkili kılmışsa yetkinin doğrudan doğruya bu kişi tarafından kullanılması gerekir.
Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, büyükşehir belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanı kastedilmediğinden büyükşehir belediye başkanına bağlı olan genel sekreter yardımcısı tarafından büyükşehir belediye başkanının devrettiği yetkiye dayanarak 2872 sayılı Yasanın 22. ve 24.maddeleri uyarınca para cezası verilmesi işleminde yetki yönünden mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda geminin olay yerinde bağlı olduğu dikkate alındığında, Yönetmeliğin 21.maddesinin A fıkrasında belirtilen usulde tespit yapılması gerekmekte olup, 24.madde hükmü de dava konusu olayda 21.maddenin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Ancak, deniz kirliliğine neden olunduğu için para cezası verilebilmesi için tespitlerin usulüne uygun şekilde yapılması ve numunelerin de usulüne uygun şekilde alınması gerektiğinden, dava konusu olayda deniz kirliliğine neden olunduğu ileri sürülen durumu kesin olarak saptamaya yönelik Yönetmelikte belirtildiği şekilde usulüne uygun olarak tespit yapılıp numuneler alınmadığından para cezası verilmesi yolundaki işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın iptali istenilen yönetmelik hükmüne ilişkin bölümünün reddine; para cezası işleminin iptaline ve mevzuata aykırı işlemden dolayı ödenen para cezasının da yasal faizi ile birlikte iadesine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı …’ın Düşüncesi : Dava, deniz kirliliğine neden olunduğu için 2872 sayılı Çevre Kanununun 22. ve 24.maddeleri uyarınca 46.624.734.000.-lira para cezası verilmesine ilişkin 11.1.2001 günlü, 02-0003 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı işleminin ve dayanağı olan Gemi ve Deniz Adamlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmeliğin 24.maddesinin iptali ile tahsil olunan para cezasının faizi ve yabancı para cinsinden Türk Lirasına çevrilmesi sırasında karar tarihi itibariyle uğranılacak kur farkı ile birlikte iadesine karar verilmesi isteğiyle açılmıştır.
T.C. Anayasası’nın 124.maddesinde Başbakanlık, Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere bunlara aykırı olmamak şartıyla Yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır.
2872 sayılı Yasanın 8.maddesinin 1.fıkrasında, her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili Yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzeri faaliyetlerde bulunmanın yasak olduğu belirtilmiş, aynı Yasanın 3301 sayılı Yasa ile değişik 22.maddesinde de bütün sahillerimizde, karasularımız ile iç sularımız olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, liman ve körfezlerimiz, tabii ve suni göllerimiz ile akarsularımızda bu Yasanın 8.maddesinin 1.fıkrasındaki kirletme yasağına uymayan gemiler ile deniz araçlarına, tankerler dahil diğer gemilerden her türlü atık ve artığı döken, sintine tahliyesi yapanlara para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.
Diğer taraftan yine aynı Yasanın 3301 sayılı Yasa ile değişik 24.maddesinin son fıkrasında, gemi ve deniz araçlarına verilecek cezalarda suçun tespiti, cezanın kesilmesi usulleri ile ceza uygulamasında kullanılacak makbuzların şekli, dağıtımı ve kontrolu hususundaki esasların yönetmeliklerle belirleneceği öngörülmüş olup, anılan Yasa hükmü uyarınca hazırlanan Gemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik 3.11.1987 günlü, 19623 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe grimiştir.
Anılan Yönetmeliğin 21.maddesinde suçun tespitine ilişkin bazı düzenlemeler getirilmiş, 22.maddesinde, tespit tutanağının kirlenmenin sebebi, kirlenme sahası, kirlenmenin yoğunluğu, kirlenmeye sebep olan gemi ve deniz aracı, kirlenmeden sorumlu olanlar ve olay tarihi belirtilmek suretiyle düzenleneceği, dava konusu edilen 24.maddesinde de kirletme ve kirlenmelere ilişkin olarak, numune alınması, fotoğraf, film ve video çekimi gerekli olmakla birlikte, suçun tespiti için tutanak tanziminin yeterli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafından, yönetmeliğin 21.maddesinde suçun tespiti için bir usul öngörüldüğü, 21.maddeye göre tutanak tutulmasının suçun tespitinde yapılacak işlemlerden en son aşama olduğu, bu nedenle 24.maddede yer alan tutanak tanziminin yeterli olduğu yolundaki hükmün 21.madde ile çeliştiği öne sürülerek iptali istenilmekte ise de, deniz vasıtalarının özellikleri, kirletme olayının meydana gelmesinden hemen sonra gemi veya teknenin olay mahallinden uzaklaşabileceği, denize dökülen atığın dağılabileceği veya benzeri nedenlerle analiz,fotograf,video çekimi gibi işlemlerin yapılmasının mümkün olamayacağı gözönüne alındığında tutanak tanzimi ile yetinilmesinde ve bu amaçla tutanak tanziminin yeterli olduğu yolunda düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden söz konusu Yönetmelik hükmüne yönelik davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Davanın para cezasına yönelik bölümüne gelince;
2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinde Büyükşehir Belediye Başkanlıkları tabiri ile Büyükşehir belediye Başkanlığının tüzel kişiliği ifade edilmiş Büyükşehir belediye Başkanı kastedilmemiş olduğundan Büyükşehir belediye Başkanı adına yetkili sıfatıyla Genel Sekreter Yardımcısı tarafından ceza uygulanmasına ilişkin işlem de yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığından, bu konudaki davacı savı yerinde görülmemiştir.
İstanbul Büyükşehir Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü deniz ekiplerince 11.1.2001 gününde yapılan kontrollerde … Bandıralı … adlı kuru yük gemisinin Marmara denizi … açıklarında demirli bulunduğu sırada şaftından yağ kaçırması sonucu yoğun deniz kirliliği olduğu görüldüğünden fotograf çekilip,numuneler alınmış,laboratuvar analiz raporuyla da numunelerin yağ içerdiği, Yasa ve Yönetmelikte istenen değer, 15 ppm olduğu halde gemiden alınan numunede 110 pmm, denizden alınan numunede ise 145 ppm yağ oranı tespit edilerek geminin deniz kirliliğine neden olduğunun belirlenmiş olması karşısında 2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 22/b maddesi ne göre para cezası uygulanmasına ilişkin işlem tesisi mevzuata uygun bulunmakta ise de, dosyanın incelenmesinden para cezası miktarının hesaplanmasında hata yapıldığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki;
2872 sayılı Yasanın 20. maddesinde Yasanın 8. maddesinin 1. fıkrasındaki yasağa uymayanlara ve 2. fıkrasındaki yükümlülüğü yetkili mercilerce usulüne göre yapılan bildirime rağmen yerine getirmeyenlere verilecek para cezalarının miktarı belirlenmiş, 19.6.1986 tarihinde yürürlüğe giren Ek 1. maddesinde de bu Yasanın 18. maddesinin a, b, c ve d fıkralarında öngörülen katılma payları ile 20,21 ve 22. maddelerinde belirtilen ceza miktarlarını on katına kadar artırmaya Bakanlar kurulunun yetkili olduğu kurala bağlanmış, anılan yetkiye dayanılarak 1.8.1998 günlü, 23420 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 98/11415 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 2872 sayılı Yasada öngörülen cezaların beş katına çıkarılmasına karar verilmiştir.
Daha önce, Türk Ceza kanununa 3506 sayılı Yasayla eklenen Ek 2. madde hükümleri uyarınca para cezaları Bütçe Kanununda gösterilen memur maaş katsayıları dikkate alınarak her yıl yeniden belirlenmekte ise de, 1.8.1999 günlü, 23773 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4421 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair kanunun 4. maddesinin b bendinin 7 numaralı alt bendi uyarınca 1.8.1981 tarihinden 21.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş Kanunlardaki para cezaları 393 misline çıkarılmış ve bu cezaların her yıl Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenecek yeniden değerleme oranında arttırılması öngörülmüştür.
Daha sonra çıkarılan bir Kanunla Türk Ceza Kanununda değişiklik yapılmış olması karşısında daha önce Türk Ceza Kanununda değişiklik yapan 3506 sayılı Kanunla çevre para cezalarının artırılmasını öngören Bakanlar Kurulu kararı uygulanamayacağından dava konusu olayda verilen para cezasının, 2872 sayılı Yasada öngörülen para cezası miktarının yukarıda anılan Türk Ceza Kanunu ile 4421 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 393 kat ve yeniden değerleme oranında arttırılarak hesaplanan bölümünde mevzuata aykırılık bulunmaması nedeniyle bu miktara yönelik davanın reddine; para cezasının 98/11415 sayılı Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak beş kat artırılmak suretiyle fazla hesaplanan bölümünde ise mevzuata uyarlık bulunmadığından iptaline ve fazla tahsil edilen bu miktarın davacıya iadesine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince yapılan tebligat üzerine önceden belirlenen 11.3.2003 gününde davacı vekili Av….’ın, davalı Çevre Bakanlığı temsilcisi Hukuk Müşaviri …’ın geldiği, davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin gelmediği görüldü. Danıştay Savcısı …’ın katılmasıyla duruşma yapıldı. Aynı gün Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Deniz kirliliğine neden olunduğu için 2872 sayılı Çevre Kanununun 22.ve 24.maddeleri uyarınca 46.624.734.000.-lira para cezası verilmesine ilişkin 11.1.2001 günlü, 02/0005 sayılı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı işleminin ve 3.11.1987 günlü, 19623 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Gemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik”in 24.maddesinin iptali ile ödenen para cezasının yasal faizi ve yabancı para cinsinden Türk Lirasına çevrilmesi sırasında karar tarihi itibariyle uğranılacak kur farkı ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2872 sayılı Yasanın 24.maddesi uyarınca hazırlanan, Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tesbiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik’in iptali istenilen 24. maddesinde, “Kirletme ve kirlenmelere ilişkin olarak, numune alınması, fotoğraf, film ve video çekimi gerekli olmakla birlikte, suçun tesbiti için tutanak tanzimi yeterlidir” hükmü yer almıştır.
Davacı tarafından anılan yönetmeliğin 21.maddesinde suçun tesbiti için bir usul öngörüldüğü, 21.maddeye göre tutanak tutulmasının suçun tesbitinde yapılacak işlemlerden sonraki en son aşama olduğu, bu nedenle 24.maddede yeralan tutanak tanziminin yeterli olduğu yolundaki hükmün 21.madde ile çeliştiği, dava konusu ceza uygulamasında da geminin şaftından denize yağ sızıntısı olduğu için numune alınarak fotoğraf çekildiğini belirtir şekilde tek taraflı tesbit tutanağı tanzim edildiği, analiz sonuçlarının beklenmediği, geminin şaftından yağ sızmasının mümkün olmadığı, soğutmanın deniz suyuyla yapılarak aynı suyun hiç bir katkı yapılmaksızın yeniden denize verildiği ileri sürülerek anılan madde hükmünün iptali istenilmektedir.
Deniz vasıtalarının özellikleri, kirletme olayının meydana gelmesinden hemen sonra gemi veya teknenin olay mahallinden uzaklaşabileceği, denize dökülen atığın dağılabileceği veya benzeri nedenlerle analiz, fotoğraf, video çekimi gibi işlemlerin yapılmasının mümkün olamayacağı göz önüne alındığında tutanak tanzimi ile yetinilmesinde ve bu amaçla tutanak tanziminin yeterli olduğu yolunda düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
2872 sayılı Yasanın 8.maddesinde,her türlü atık ve artığı,çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermenin, depolamanın, taşımanın,uzaklaştırmanın ve benzeri faaliyetlerde bulunmanın yasak olduğu,hükme bağlanmış; İdari Cezalarda Yetki başlıklı 24/a ve ilgili Yönetmeliğin 12.maddesinde ise,Büyükşehir Belediye hudutları içinde kalan sahillerimiz, boğazlarımız ile liman ve körfezlerimizde; göl ve akarsularımızda yapılan kirletmeler için cezalar Büyükşehir Belediye Başkanlıkları tarafından verilir.” hükmü yer almıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, “…” Gemisinin … açıklarında bağlı iken denize geminin şaftından yağ sızıntısı olduğundan deniz kirliliğine neden olunduğunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Kontrol Müdürlüğü deniz ekiplerince yapılan kontrol sonucu tesbiti üzerine ceza uygulanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
2872 sayılı Yasanın “İdari Cezalarda Yetki” başlıklı 24/a ve “Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik” in 12.maddesi; 1580 sayılı Belediye Kanununun 107.maddesi; Belediye Zabıta Personel Yönetmeliğinin 3.maddesi ve 3030 sayılı Yasanın büyükşehir belediye başkanının görevlerini düzenleyen 14.maddesinin f ve p bentlerinde yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 2872 sayılı Yasanın ve “Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik” in 12.maddesinde yer alan büyükşehir belediye başkanlıkları ifadesinin bütün bir belediye teşkilatını içine alan tüzel kişiliği ifade ettiği, belediye başkanının ise bu tüzel kişiliği temsil etmeye yetkili olan kişi olduğu anlaşılmaktadır.
2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinde büyükşehir belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanlığının tüzel kişiliği ifade edilmiş ve bu cezanın büyükşehir belediye başkanlıkları tarfından verilmesi amaçlanmıştır.
Yetki devri yasal düzenlemelerin açıkça öngördüğü veya yasaklamadığı konularda bir görev yerine ait yetkinin başka bir görev yerine aktarılmasıdır. Bir tüzel kişilik içinde yetki devri yapılması sonucunda yapılan işlem ve eylemler o tüzel kişiliğe mal edilir. Eğer yasa belli bir konuda idari makamı değil de o kamu hizmetini yürüten kişiyi yetkili kılmışsa yetkinin doğrudan doğruya bu kişi tarafından kullanılması gerekir.
Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, büyükşehir belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanı kastedilmediğinden büyükşehir belediye başkanına bağlı olan genel sekreter yardımcısı tarafından büyükşehir belediye başkanının devrettiği yetkiye dayanarak 2872 sayılı Yasanın 22. ve 24.maddeleri uyarınca para cezası verilmesi işleminde yetki yönünden mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin “Suçun Tespiti” başlıklı 21.maddesinin A fıkrasında, Kirleten gemi ve deniz vasıtasının olay mahallinde bulunduğu durumlarda kontrol ve tespit ekiplerince kirlenme mahallinde yapılacak tespitlere ilişkin hususlar düzenlenerek, kirlenen mahallin ve kirleticinin yeteri kadar fotoğraf, film ve video çekimi ile tespit edileceği; kirlenen mahalden ve kirleticiden yeteri kadar numune alınacağı; alınan numunelerin özel kaplarına konularak üzerlerinin mühürleneceği; geminin ve deniz vasıtasının tonajına göre form doldurulacağı; alınan numunelerin en yakın yetkili standart labaratuvara tahlil için vakit geçirmeksizin iletileceği; alınan numunelerin standart labaratuvarda derhal değerlendirilerek sonucun bir rapor ile bildirileceği tespit tutanağının düzenleneceği belirtilmiştir.
Her ne kadar Yönetmeliğin 24.maddesinde suçun tespiti için tutanak tanziminin yeterli olduğu düzenlenmiş ise de, bu hüküm maddenin tamamı dikkate alındığında 21.madde hükmünün uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Dava konusu olayda geminin Yenikapı açıklarında bağlı olduğu ve olay mahallinde bulunduğu açık olduğundan, anılan geminin deniz kirliliğine neden olduğu yolundaki iddanın Yönetmeliğin yukarıda içeriği yazılı 21.maddesi hükmü uygulanmak suretiyle 21.maddede belirtildiği şekilde usulüne uygun olarak tespitlerin yapılması, numunelerin, analiz sonuçlarının alınması ve bu sonuçlara göre deniz kirliliğine neden olunduğunun kesin olarak saptanması gerekmekterdir.
Deniz kirliliğine neden olunduğu ileri sürülen durumun kesin olarak belirlenmesine yönelik olarak da Yönetmeliğin 21.maddesinde öngörülen usule uygun şekilde tespit yapılıp kirlenen mahalden ve kirleticiden yeteri kadar numune alınmadığından para cezası verilmesi yolundaki işlemde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Mevzuata aykırı işlem nedeniyle davacı tarafından ödenen para cezasının da davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığınca davacıya yasal faizi ile birlikte iadesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davanın yönetmelik hükmünün iptali istemine ilişkin kısmının REDDİNE; para cezası verilmesine ilişkin işlemin İPTALİNE, ödenen para cezasının davacıya yasal faizi ile birlikte iadesine, aşağıda dökümü yapılan ….-lira yargılama giderinin yarısı olan ….-liranın davacı üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı ile avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca ….-lira avukatlık ücretinin davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından alınarak davacıya verilmesine 11.3.2003 gününde, kararın davanın reddine ilişkin kısmında oybirliğiyle, para cezası işleminin iptali ve ödenen para cezasının yasal faizi ile birlikte iadesine ilişkin kısmında oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY : 2872 sayılı Yasanın 8.maddesinde,her türlü atık ve artığı,çevreye zarar verecek şekilde ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermenin, depolamanın, taşımanın,uzaklaştırmanın ve benzeri faaliyetlerde bulunmanın yasak olduğu,hükme bağlanmış; İdari Cezalarda Yetki başlıklı 24/a ve ilgili Yönetmeliğin 12.maddesinde ise,Büyükşehir Belediye hudutları içinde kalan sahillerimiz boğazlarımız ile Liman ve Körfezlerimizde; göl ve akarsularımızda yapılan kirletmeler için cezalar Büyükşehir Belediye Başkanlıkları tarafından verilir.” hükmü yer almıştır.
Dosyasının incelenmesinden; “…” adlı geminin … açıklarında bağlı iken geminin şaftından yağ sızdırarak deniz kirliliğine neden olduğunun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Kontrol Müdürlüğü deniz ekiplerince yapılan kontrol sonucu tesbiti üzerine ceza uygulanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İlgili Yönetmelikte belirtilen usule uygun olarak yapılan tespit üzerine alınan numunelerin analizi ile numunelerde mevzuatta belirlenen değerlerin üzerinde yağ oranının saptanması sonucunda davacıya para cezası verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından, davanın para cezasına ve ödenen para cezasının yasal faizi ile birlikte iadesi istemine yönelik kısmının da reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyoruz.