Danıştay Kararı 6. Daire 1997/7130 E. 1999/3313 K. 15.06.1999 T.

6. Daire         1997/7130 E.  ,  1999/3313 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 1997/7130
Karar No: 1999/3313

Temyiz İsteminde Bulunan : Maliye Bakanlığı
Karşı Taraf : … Holding A.Ş.
Vekilleri : Av. Dr. …-Av. Dr. …
İstemin Özeti : …. İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi : Maden Yasası uyarınca verilen maden ruhsatı, ruhsat sahibine sadece taşınmazı ruhsat süresi içerisinde kullanma hakkı vermesi nedeniyle, İdare Mahkemesince maden ruhsatı sahibine taşınmazın kiralanması veya satılması gerektiği yolunda karar verilmesinde isabet bulunmadığından mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı …’nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, …, …, … ve … Mahallelerinde, davacı şirkete ait maden ruhsatı alanını kapsayan hazineye ait 580.000 m2 taşınmazın kiralanması veya satılması yolundaki 20.3.1997 günlü başvurunun yanıt verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazlar üzerinde faaliyet gösteren davacı şirkete bağlı … Çimentoları A.Ş.’ne 26.1.1966 tarihli Bakanlar kurulu Kararıyla 40 yıl süre ile maden işletme imtiyazı verildiği, Maden Kanununun yürürlüğe girmesiyle de ruhsatın 1987 yılından itibaren 20 yıl süre ile yenilendiğinin anlaşıldığı, devlet malından yararlanmak niteliğini de taşıyan ve kamu hizmetinin sürekli ve düzenli yürütülmesini sağlayarak, genel ve ortak, aynı zamanda zorunlu bir ihtiyacın görülmesi amacıyla davacı şirkete verilmiş olan maden işletme imtiyazına dayanılarak yürütülen faaliyetlerin yer aldığı taşınmazların, davalı idarece ecrimisil gibi işgal tazminatı niteliğinde bir karşılık da alınamayacağı ve tahliye edilemeyeceğine ilişkin mahkeme kararları gözönünde tutulduğunda ve 1966 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla şirketin yürüttüğü faaliyetlere tahsis edilmiş olan taşınmazların hukuki statüsü gereği davacı şirkete kiralanması veya satılması gerekirken aksine tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Anayasanın 35. maddesinde, herkesin, mülkiyet ve miras haklarına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır.
734 sayılı Türk Medeni Kanununun 618. maddesinde de, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyde kanun dairesinde dilediği gibi tasarruf etmek hakkını haiz olduğu, haksız olarak o şeye vaziyed eden herhangi bir kimseye karşı istihkak davası ikame ve her nevi müdahaleyi menedebileceği hükmü yer almaktadır.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 3. maddesinde, işletme ruhsatının işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen yetki belgesini ifade ettiği 4. maddesinde, madenlerin devletin hüküm ve tasarrufu altına olup, içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi olmadığı 8. maddesinde, yürürlükte olan arama, ön işletme veya işletme ruhsatı verilmiş maden sahası üzerinde başka ruhsat verilmeyeceği, 14. maddesinde maden sahasından çıkarılacak cevherlerden işletmenin yıllık brüt karının % 5’in Devlet hakkı olarak, % 5’inin de Madencilik Fon İştiraki şeklinde her yıl alınacağı,33. maddesinde de, arama, ön işletme ve işletme ruhsatının fesholunması, yürürlük sürelerinin bitmesi veya terk sebebiyle sonra ermesi hallerinde ruhsat sahibine tazminat verilmeksizin kuyular, galeriler ve bunların muhafazası için yapılmış olan iksa tesislerin Devlete intikal edeceği, bunlar dışında kalan tesis, vasıta, alet ve malzemenin ruhsat sahibine ait olduğu kuralları yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, … İli,… İlçesi,… ve … Mahallelerinde uyuşmazlık konusu taşınmaz mallar üzerinde faaliyet gösteren davacı şirkete bağlı … Çimentoları T.A.Ş.’ne 26.1.1966 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 40 yıl süreyle maden işletme imtiyazı verildiği, 3213 sayılı Maden Kanununun yürürlüğe girmesi ile işletme ruhsatının 1987 yılından itibaren 20 yıl süreyle yenilendiği, anılan şirketin başka bir şirketin Menkul Kıymetler Tanzim Fonuna olan borcunu üstlenmesi üzerine kendisine ait sözkonusu taşınmazların 1989 yılında Fon’a devredildiği ve taşınmazların 3.8.1983 tarihinde Maliye Hazinesi adına tapuda tescil edildiği, davacı şirket tarafından 20.3.1997 günlü başvuru ile, maden işletme ruhsatına sahip oldukları sahayı kapsayan uyuşmazlık konusu 580.000 m2 hazine arazisinin, şirkete kiralanması veya satılmasının istendiği, ancak bu başvuruya yanıt verilmemek suretiyle dava konusu işlemin tesis edildiği, istem yanıt verilmeyerek zımnen reddedilmişse de, uyuşmazlık konusu taşınmazlardan satılması istenilenlerin kapalı teklif usulü ile satılmasının 20.6.1995 gününde, 21516 sayılı Bakanlık oluru ile uygun görüldüğü, ancak yapılan ihalelere katılan olmaması nedeni ile satışın gerçekleşemediği, bu arada taşınmazların kiralanmasının sağlanması amacıyla işlemlere başlanıldığı, bu konuda uygun görüşünün bulunması gerekli olan idarelerle yazışmalar yapıldığı, ancak henüz kiralama ile ilgili işlemlerin sonuçlanmadığı ve taşınmazların tamamının halen hazinenin mülkiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu taşınmazların hazinenin mülkiyetinde olduğu hususu çekişmesiz olduğundan, hazine, Yasalar çerçevesinde bu mülkiyet hakkından kaynaklanan tasarruf etme yetkisine sahip bulunduğu gibi maliki olduğu taşınmazlara ilişkin herhangi bir tasarrufu gerçekleştirme ya da gerçekleştirmeme yolunda zorlanmasına da olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, taşınmaz maliki Yasalar çerçevesinde dilediği gibi tasarruf yetkisine sahip olmakla birlikte bu yetkinin kamu yararı amacıyla kanunlarla sınırlanabilmesi de mümkündür. Nitekim Anayasa ve Maden Kanunu hükümleri uyarınca medenlerin aranması, işletilmesi, değerlendirilmesi ve ekonomiye kazandırılmaları esas olduğundan, maden işletmesi konusunda üstün kamu yararının varlığı nedeniyle madenlerin anılan amaç doğrultusunda işletilebilmesinin sağlanabilmesi için Yasalarla mülkiyet hakkına sınırlandırmalar getirilmiştir. Bu doğrultuda, Maden Kanunu uyarınca, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerin işletilmesi amacıyla verilen maden ruhsatlarına konu olan arazilerde maden işletilmesini olumsuz etkileyecek faaliyetlere izin verilmemekte ve maden ruhsatı süresince ruhsat sahibine araziyi kullanma, arazi özel mülkiyette ise irtifak ve/veya intifa hakkı tesisi için kullanma amacına münhasır olarak kamulaştırılmasını isteme yetkisi tanınmış bulunmaktadır.
Her ne kadar Maden Kanunu ile maden ruhsatına konu arazilerde taşınmaz malikinin tasarruf yetkisine bazı sınırlandırmalar getirilmiş ise de, bu husus ancak Yasada sayılan durumlar ile sınırlı olup, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerin işletilmesi konusunda işleticisine bu alanda ruhsat süresince faaliyette bulunma ve işleticinin kullanım hakkının engellenmemesi şeklinde belirlenmiş olduğundan, Yasada yer almayan bir sınırlandırmanın yorum ve kıyas yolu ile mülkiyet hakkının özünü zedeleyen bir biçimde yargı kararı ile getirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, olayda, uyuşmazlığa konu taşınmazları kapsayan alanda maden işletilmesi amacıyla davacı şirkete verilmiş olan maden ruhsatı ile Yasa gereği sadece ruhsatın geçerlilik tarihi olan 4.3.2007 yılına kadar faaliyette bulunma hakkı tanınmış olması taşınmazların davacı şirkete satılması veya kiralanması sonucunu doğurmayacağından, idarenin bu yönde işlem tesisine zorlanmasına ilişkin idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Ayrıca, yerleşik içtihatlar uyarınca, maden ruhsatına dayanılarak faaliyette bulunulan taşınmazlardan ecrimisil alınmasına ve tahliyesine olanak bulunmamakta ise de, ruhsat sahibinin Maden Yasasından kaynaklanan intifa hakkı nedeniyle fuzuli şagil olarak nitelendirilemeyeceği, bu faaliyet dolayısıyla devlet hakkı ve madencilik fon iştiraki adı altında devlete bedel ödenmesi nedeniyle de ayrıca arazinin kiralanmasının sözkonusu olmaması gerekçeleriyle bu sonuca varılmış olması karşısında, bu durumun maden ruhsatı sahibi lehine taşınmazın kiralanması ya da satılması gerektiği yolunda bir sonuç yaratmayacağı açıktır.
Belirtilen hususlar gözönünde bulundurulduğunda, hazineye ait uyuşmazlığa konu taşınmazların kiralanması yada satış yoluyla mülkiyetin devri konusunda zorlanmasının Anayasa ve Yasalar ile korunan mülkiyet hakkının özüne aykırı bulunması nedeniyle İdare Mahkemesince aksi yönde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle …. İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 15.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.