Danıştay Kararı 6. Daire 1997/4497 E. 1998/5629 K. 19.11.1998 T.

6. Daire         1997/4497 E.  ,  1998/5629 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 1997/4497
Karar No: 1998/5629

Davacı :… Çevre Koruma Derneği
Vekili :Av….
Davalı :Çevre Bakanlığı
Davanın Özeti :23 Haziran 1997 günlü, 23028 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin, 4,5,6,17,27 ve 28.maddelerinde yer alan “ÇED Olumlu Görüşü ve ÇED Olumsuz Görüşü” kavramları ile 15/a ve 24/a maddesinin 2.cümlesi, 16’ıncı madde,17’inci maddenin son fıkrası ve 35’inci maddeler ile geçici I,II ve III maddelerinin ve hassas yörelerin de ÇED uygulanacak faaliyetler listesinde yer almaması yolundaki eksik düzenlemenin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istenilmektedir.
Çevre Bakanlığı’nın Savunmanın Özeti : Dava konusu Yönetmeliğin hukuka uygun olduğu, gerekçesiyle davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi:Dava konusu Yönetmeliğin 4,5,6,17,27 ve 28 maddelerinde yer alan “Görüş” kavramları ile 15/a, 17,24/a maddelerinin 2.cümleleri ve geçici I,II ve III. maddelere ve hassas yörelerin de ÇED uygulanacak faaliyetler listesinde yer almaması yolundaki eksik düzenleme için hukuka aykırı oldukları gerekçesiyle işlemin iptaline 16. ve 35. maddeler için ise davanın reddine karar verilmesinin uygun düşünülmektedir.
Savcı …’un Düşüncesi : Dava;23 Haziran 1997 günlü, 23028 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4,5,6,17,27 ve 28.maddelerinde yer alan “ÇED Olumlu Görüşü ve ÇED Olumsuz Görüşü” kavramları ile aynı Yönetmeliğin 15/a ve 24/a maddelerinin 2.cümlesi, 16.17.maddenin son fıkrası 35 ve geçici I.II.III üncü maddeleri ve ÇED uygulanacak faaliyetler listesinde hassas yörelerin yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.
İdari işlemler,idari organ ve makamların idare alanındaki irade açıklamalarından oluşan ve kişisel hukuki durumlar yaratan,değiştiren veya kaldıran işlemlerdir.Bu tür işlemler yargısal denetime tabidir.İdarenin belli bir konu veya sorunla ilgili olarak görü,düşünce,niyet ve tasarımlarının açıklanmasına ilişkin hukuki etki ve sonuç doğurmayan,yargısal denetime tabi olmayan nitelikte işlemleri ise görüş bildiren işlemlerdir.Bu nitekilteki işlemlerin idari yargı denetimi dışında olduğu kuşkusuzdur.
Dava dosyasının incelenmesinden;dava konusu yönetmelikte ÇED Raporu faaliyet sahibince yönetmelikte belirtilen hususlara uygun olarak hazırlanıp diğer belgelerle birlikte Bakanlığa sunulduktan sonra Bakanlıkça olumlu ve olumsuz görüş bildirilmesi ve anılan faaliyetler için görüşün olumlu olması şartı arandığı,bu durumda söz konusu “görüş”kavramıyla belirtilen işlemin bağlaycı nitelikte olmasının amaçlandığı anlaşılmakta ise de “görüş” sözcüğünün yönetmeliğin düzenleyici olma niteliğine ve idare hukuku esaslarına aykırı düştüğü, anılan Yönetmeliğin 4,5,6,7,27 ve 28.maddelerinde yer alan görüş kavramlarının tamamı ile 15/a ve 24/a maddelerinin ikinci cümleleri ve Geçici Madde 3.maddesinin Kamu Yararına Çevre Yasasına, Uluslararası sözleşmelere ve Çevre Bakanlığı Kuruluşu Hakkındaki Kanun Hükmündeki Kararnameye aykırı olduğu anlaşıldığından davanın anılan maddelere ilişkin Kısmının kabulü gerekeceği,Yönetmeliğin 16.maddesinde yer alan İnceleme Değerlendirme Komisyonunun ilk toplantısını müteakiben halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak üzere faaiyet sahibi tarafından bir toplantı düzenleneceği, Toplantı tarihinin faaliyet sahibi ile Bakanlık arasında varılacak mutabakat sonucu belirleneceği Toplantı, mahallinin en büyük mülki idare amirince gerekli görülen yerlerde en az beş iş günü süreyle askıda ilan edileceği ayrıca yerel iletişim araçlarıyla duyurulabileceği” yolundaki hükümde hukuka aykırılık bulunmadığı,faaliyet sahibinin,ÇED olumlu görüşü verilen faaliyet için,diğer mevzuat uyarınca ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinleri alarak dört yıl içinde yatırıma başlamadığı takdirde ÇED Olumlu Görüşü geçersiz sayılacağı yolundaki hükmü ülkemiz koşullarında kuruluşların işleyiş niteliği yapılacak çalışmaların önemi ve büyüklüğü yatırımın gerçekleştirilme aşamaları ve eleman, sermaye, ekipman temini gibi unsurları ve kapsamı gözönüne alındığında daha önce 2 yıl olarak belirlenen bu sürenin dört yıla çıkarılmasında da hukuka aykırılık görülmediği;
Yönetmeliğin dava konusu 35.maddesi ile 7 Şubat 1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi yönetmeliği… yürürlükten kaldırılmıştır yolundaki hükmünün ise daha önce yürürlükte olan yönetmelik hükümleriyle çelişkiler doğmaması ve uygulamada doğacak karışıklığın önlenmesi amacıyla sevkedildiğinin anlaşıldığı,
7 Şubat 1993 günhlü, 21489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin geçici 1.maddesinde, daha önce bu konuda çıkarılmış bir yönetmelik bulunmadığı için ÇED Raporu hazırlanmadan uygulanmasına başlanılmış(….yetkili mercilerden izin ve /veya onay alınmış)faaliyet ve yatırımlar yönetmelik kapsamı dışında bırakılmış,ancak dava konusu Yönetmeliğin geçici 1.maddesi ile de durum gözönüne alınmak suretiyle Yönetmeliğin yürürlüğe girmeden önce başlamış faaliyetlere hak tanınması amaçlanmış olduğundan anılan madde hükmünde hukuka aykırılık bulunmadığı
“Bu Yönetmeliğin yayımından önce güzergah belirlenmesini gerektiren faaliyetlerden ilgili mevzuat gereğince güzergahı belirlenen veya yatırım programına alınan petrol ve gaz boru hatları, enerji nakil hatları, otoyolları, ekspres yollar, devlet yolları ve il yolları faaliyetlerine bu yönetmelik hükümleri uygulanmaz.”hükmünün kazanılmış hakları korumaya yönelik olduğu;7.2.1993 günlü, 21489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliğine göre, başvuru yapılmış veya ÇED Formatı veya ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesi verilmiş olması Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin yalnızca başlangıcı olup, bu konuda hak sağlayıcı bir durum yaratmadığı, ortada eski yönetmeliğe göre kazanılmış bir hak bulunmadığı,, başvuru yapılmış veya ÇED Formatı veya ÇED Ön Araştırma Kontrol listesi verilmiş faaliyetler için yeni yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Çevresel Etki değerlendirmesi Ön araştırma süresine tabi faaliyetlerin ek I ve Ek II sayılı listelerde sınıflandırıldığı, davacının bu listelere ek olarak ÇED süresine tabi tutulması gerektiğini öne sürdüğü “Hassas Yöreler” in öncelikli olarak özel yasalarla koruma altına alınmış olduğu anlaşıldığından anılan yerlerin ayrıca adı geçen dava konusu Yönetmelikte yer almamasında herhangi bir sakınca bulunmadığı, ayrıca yönetmeliğin 8.maddesinde yer alan “….Valilik…planlanan faaliyetin belirtilen yerde gerçekleştirilmesinin mevzuat açısından uygun olup olmadığına karar verir.” hükmü ile mülki amirlere geniş bir yetki tanındığından “Hassas Yöreler”e ilişkin sakıncalı durumlar yaratılması riskinin de ortadan kaldırıldığı dava dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 23 Haziren 1997 günlü, 23028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 4,5,6,17 ve 28.maddelerinde yer alan “Görüş” kavramlarının tamamı ile 15/a ve 24/a maddelerinin ikinci cümleleri ve Geçici Madde 3.maddesine ilişkin davanın kabulü, 16.17.maddenin son fıkrası, 35 ile Geçici madde 1 ve Geçici Madde 2 maddeleri ve anılan yönetmelikte ÇED Uygulanacak Faaliyetler listesinde “Hassas Yöreler” in yer almaması yolundaki eksik düzenlemeye ilişkin davanın ise reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, 23 Haziran 1997 günlü, 23028 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4,5,6,17,27 ve 28.maddelerinde yer alan “ÇED Olumlu Görüşü ve ÇED Olumsuz Görüşü” kavramları ile aynı Yönetmeliğin 15/a ve 24/a maddelerinin 2.cümlesi, 16,17.maddenin son fıkrası 35 ve geçici I,II,III üncü maddeleri ve ÇED uygulanacak faaiyetler listesinde hassas yörelerin yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.
İdari işlemler, idari organ ve makamların idare alanındaki irade açıklamalarından oluşan ve kişisel hukuki durumlar yaratan, değiştiren veya kaldıran işlemlerdir.Bu tür işlemler yargısal denetime tabidir. İdarenin belli bir konu veya sorunla ilgili olarak görüş, düşünce, niyet ve tasarımlarının açıklanmasına ilişkin hukuki etki ve sonuç doğurmayan, yargısal denetime tabi olmayan nitelikte işlemleri ise görüş bildiren işlemlerdir.Bu nitelikteki işlemlerin idari yargı denetimi dışında olduğu kuşkusuzdur.
Dava Konusu Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 4.maddesinde “ÇED Olumlu Görüşü: ÇED Raporuna tabi faaliyetler için inceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmelerin sonuçları esas alınarak faaliyetin çevre üzerinde olumsuz etkilerinin bulunmadığının veya alınacak tedbirler sonucu olumsuz etkilerin ilgili mevzuat ve bilimsel esaslara göre kabul edilebilir düzeylerde olduğunun tesbiti halinde faaliyetin gerçekleşmesinde sakınca bulunmadığını belirten Bakanlık Görüşü; Çevresel Etki Değerlendirmesi olumsuz Görüşü: ÇED Raporuna tabi faaliyetler için İnceleme Değerlendirme Komisyonunca yapılan değerlendirmelerin sonuçları esas alınarak faaliyetin çevre üzerinde olumsuz etkilerinin bulunduğunu ve yapılmasında sakınca görüldüğünü belirten bakanlık görüşünü ifade eder.” hükmü, 6.maddesinde “Yönetmelik kapsamına giren bir faaliyeti gerçekleştirmeyi planlayan gerçek ve tüzel kişiler her türlü teşvik, onay, izin ve ruhsat almadan önce; kamu yatırımları Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından yatırım programına alınmadan, özel kesim faaliyetlerinde uygulama projeleri onaylanmadan veya mevzi imar planı onaylanmadan önce, Ek I’deki faaliyetler için ÇED Raporu, Ek II’deki faaliyetler için ise ÇED Ön Araştırma Raporu hazırlamak, ilgili makamlara sunmak ve verilecek “görüş”e göre hareket etmekle yükümlüdürler. Ek I’deki faaliyetler için ÇED Raporu hazırlanıp Bakanlıktan faaliyet hakkında olumlu görüş… alınmadıkça bu faaliyetler için hiçbir teşvik, onay, izin ve ruhsat verilemez” hükmü anılan Yönetmeliğin 5,17,27 ve 28.maddelerinde de ÇED Raporu sürecinde Bakanlıkça verilecek “ÇED Olumlu veya Olumsuz Görüşü”ne ilişkin hükümler yer almaktadır.
Anılan madde hükümleri yukarıdaki açıklamalarla birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu Yönetmelikte ÇED Raporu faaliyet sahibince Yönetmelikte belirlenen formata uygun olarak hazırlanıp diğer belgelerle birlikte Bakanlığa sunulduktan sonra Bakanlıkça olumlu ve olumsuz bir görüş bildirilmesi ve bu faaliyetler için teşvik, onay, izin ve ruhsat alınabilmesi için bu görüşün olumlu olması şartı arandığı, bu durumda söz konusu “görüş” kavramıyla belirtilen işlemin bağlayıcı nitelikte olmasının amaçlandığı anlaşılmakta ise de “görüş” şeklindeki ifade biçimi işlemin etkisini ortadan kaldıran (denetime tabi olmayı gerektiren idari işlemin aksine) ve yargısal denetimin yapılmasını engelleyen bağlayıcı nitelikte olmayan bir kavramı ifade ettiğinden anılan maddeleride yer alan “görüş” sözcükleri yönetmeliğin düzenleyici olma niteliğine ve idare hukuku esaslarına aykırı düşmektedir.
Dava konusu Yönetmeliğin 15/a maddesinin ikinci cümlesinde İnceleme Değerlendirme Komisyonu toplantısına katılmayan üyelerin, dolayısıyla temsil ettikleri kurum ve kuruluşların ÇED Raporu Hakkındaki görüşlerinin olumlu olduğunun kabul edileceği, 24/a maddesinin ikinci cümlesinde de Ön İnceleme Değerlendirme komisyonu toplantısına katılmayan üyelerin temsil ettikleri kurum ve kuruluşların ÇED Ön Araştırma Raporu hakkındaki görüşlerinin olumlu olduğunun kabul edileceği hükmü yer almaktadır. İnceleme ve Ön Önceleme Değerlendirme Komisyonu ÇED Raporu ve ÇED Ön Araştırma Raporunu incelemek ve değerlendirmek üzere oluşturulan bir komisyondur.Bu komisyonun inceleme, değerlendirme çalışmaları bittikten sonra gerekçeli olarak hazırlayacağı rapor Bakanlıkça ve Valilikçe esas alınmakta ve ÇED sürecine tabi faaliyet için olumlu ya da olumsuz bir karar verilmektedir.
Anılan komisyonlarda yapılan toplantılar sonucu sağlıklı bir karar alınabilmesi için bu kararın yalnızca toplantıya katılanların görüş ve müzakereleri sonucunda verilmesi gerekir.Toplantıya katılmayan üyelerin, temsil ettikleri kurum ve kuruluşların ÇED Raporu hakkındaki görüşlerinin olumlu olduğunun kabul edilmesi hukukun genel esaslarına aykırı bulunmaktadır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin dava konusu edilen ÇED Sürecine Halkın Katılımı başlıklı 16.maddesinde yer alan “ÇED Raporunun Bakanlığa sunulmasından sonra, İnceleme Değerlendirme Komisyonunun ilk toplantısını müteakiben halkı yatırım hakkında bilgilendirmek, görüş ve önerilerini almak üzere faaliyet sahibi tarafından bir toplantı düzenlenir, Toplantı tarihi, faaliyet sahibi ile Bakanlık arasında varılacak mutabakat sonucu belirlenir… faaliyet sahibi toplantı yerini, gününü ve saatini belirleyen bir ilanı o yörede yayımlanan yöresel bir gazetede ve Türkiye genelinde yayımlanan tirajı en yüksek beş gazeteden birinde toplantı tarihinden en az üç gün önce bir kez yayımlatır.Toplantı, mahallin en büyük mülki idare amirince gerekli görülen yerlerde en az beş iş günü süreyle askıda ilan edilir. ayrıca yerel iletişim araçlarıyla duyurulabilir…” Mahalli Çevre Kurulunun “Çevresel Etkileri Önemlidir” kararı üzerine hazırlanan ÇED Raporları için halkın katılımı toplantısı yapılmaz.” hükmünde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Diğer taraftan sözkonusu Yönetmeliğin 25 ve 26.maddelerinde “Çevresel Etkileri Önemlidir” kararının verilmesi aşamasında halkın katılımı sağlandığından, bu karar üzerine Mahalli Çevre Kurulunca hazırlanan ÇED Raporları için tekrar halkın katılımı toplantısı yapılmasına gerek bulunmadığı kuşkusuzdur.
Davacı, Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin 17.maddesinde yer alan “faaliyet sahibi “ÇED Olumlu Görüşü” verilen faaliyet için, diğer mevzuat uyarınca ilgili kurum ve kuruluşlardan gerekli izinleri alarak dört yıl içinde yatırıma başlamadığı takdirde ÇED Olumlu Görüşü geçersiz sayılır” hükmünün “dört yıl içinde yatırıma başlamadığı takdirde” kısmının da iptalini istemekte ise de ülkemiz koşullarında kuruluşların işleyiş niteliği yapılacak çalışmaların önemi ve büyüklüğü yatırımın gerçekleştirilme aşamaları ve eleman, sermaye, ekipman temini gibi unsurları ve kapsamı gözönüne alındığında daha önce 2 yıl olarak belirlenen bu sürenin dört yıla çıkarılmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Yönetmeliğin dava konusu 35. maddesi ile 7 Şubat 1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği…. yürürlükten kaldırılmıştır yolundaki hükmünün daha önce yürürlükte olan yönetmelik hükümleriyle çelişkiler doğmaması ve uygulamada doğacak karışıklığın önlenmesi amacıyla sevkedildiği anlaşıldığından hukuka aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Kaldıki tamamı kaldırılan yönetmeliğin yerine yeni bir yönetmelik’te yürürlüğe konulmuştur.
Yönetmeliğin geçici Madde 1 maddesinde “7 Şubat 1993 tarihinden önce uygulama projeleri onaylanmış veya çevre mevzuatı ve diğer ilgili mevzuat uyarınca yetkili mercilerden izin, ruhsat veya onay ya da kamulaştırma kararı alınmış veya ilgili mevzuat gereğince yer seçimi yapılmış veya yatırım programına alınmış veya mevzi imar planları onaylanmış faaliyetlere bu yönetmelik hükümleri uygulanmaz” hükmü yer almaktadır.
7 Şubat 1993 günlü, 21489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin geçici 1.maddesinde, daha önce bu konuda çıkarılmış bir yönetmelik bulunmadığı için ÇED Raporu hazırlanmadan uygulanmasına başlanılmış (….yetkili mercilerden izin ve/veya onay alınmış) faaliyet ve yatırımlar yönetmelik kapsamı dışında bırakılmış, dava konusu edilen Yönetmeliğin geçici 1.maddesi ile de anılan yönetmelikle tanınan halleri gözönüne alınmak suretiyle 7.2.1993 tarihinden önce başlamış faaliyetlerede aynı hakların tanınması amaçlanmış olduğundan anılan madde hükmünde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin Geçici 2.maddesinde yer alan, “Bu Yönetmeliğin yayımından önce güzergah belirlenmesini gerektiren faaliyetlerden ilgili mevzuat gereğince güzergahı belirlenen veya yatırım programına alınan petrol ve gaz boru hatları, enerji nakil hatları, otoyolları, ekspres yollar, devlet yolları ve il yolları faaliyetlerine bu yönetmelik hükümleri uygulanmaz.” hükmü kazanılmış hakları korumaya yönelik olduğundan anılan maddede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Yönetmeliğin geçici 3.maddesinde “Bu yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce başvurusu yapılmış veya ÇED Raporu Formatı veya ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesi verilmiş faaliyetlere bu yönetmeliğin lehde olan hükümleri ve 7.2.1993 tarih ve 21489 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Çevresel Etki Değerlendirmesi yönetmeliği hükümleri uygulanır.” hükmü yeralmaktadır.
7.2.1993 günlü, 21489 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yönetmeliğine göre, başvuru yapılmış veya ÇED Formatı veya ÇED Ön Araştırma Kontrol Listesi verilmiş olması Çevresel Etki Değerlendirmesi sürecinin yalnızca başlangıcı olup, bu konuda hak sağlayıcı bir durum yaratmamaktadır.Ortada eski yönetmeliğe göre kazanılmış bir hak bulunmadığından, başvuru yapılmış veya ÇED Formatı veya ÇED Ön Araştırma Kontrol listesi verilmiş faaliyetler için yeni yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiğinden dava konusu Yönetmeliğin Geçici 3.maddesinde hukuka uyarlık görülmemektedir.
Davacının, dava konusu Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin ÇED uygulanacak faaliyetler listesinde hassas yörelerin yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin iptali yolundaki istemine gelince; anılan Yönetmelikte, Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Çevresel Etki değerlendirmesi Ön araştırma sürecine tabi faaliyetlerin Ek I ve Ek II sayılı listelerde sınıflandırıldığı, davacının bu listelere ek olarak ÇED sürecine tabi tutulması gerektiğini öne sürdüğü “Hassas Yöreler”in öncelikli olarak özel yasalarla koruma altına alınmış olduğu anlaşıldığından anılan yerlerin ayrıca adı geçen dava konusu Yönetmelikte yer almamasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.Diğer taraftan sözkonusu yönetmeliğin 8.maddesinde yer alan “….Valilik…planlanan faaliyetin belirtilen yerde gerçekleştirilmesinin mevzuat açısından uygun olup olmadığına karar verir.” hükmü ile mülki amirlere geniş bir yetki tanındığından “Hassas Yöreler”e ilişkin sakıncalı durumlar yaratılması riski de ortadan kaldırılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 23 Haziran 1997 günlü, 23028 sayılı Resmi Gazetede yayılanarak yürürlüğe giren Yönetmeliğin 4,5,6,17,27 ve 28.maddelerinde yer alan “Görüş” kavramlarının tamamı ile 15/a ve 24/a maddelerinin ikinci cümleleri ve Geçici Madde 3.maddesinin iptaline, 16,17.maddenin son fıkrası, 35 ile Geçici madde 1 ve Geçici Madde 2 maddeleri ve anılan yönetmelikte ÇED Uygulanacak Faaliyetler listesinde “Hassas Yöreler”in yer almaması yolundaki eksik düzenlemeyenin iptaline ilişkin isteminin ise reddine dava kısmen işlem iptal, kısmen ret şeklinde sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan ve peşin alınan yargılama giderleri toplamının yarısı olan 3.808.300 liranın davacı üzerinde bırakılmasına, … liranın ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre … lira avukatlık ücretinin yarısı olan … liranın ise davalı idareden alınıp davacıya verilmesine artan ….- lira posta pulu ücretinin isteği halinde davacıya iadesine 19.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.