Danıştay Kararı 6. Daire 1997/4439 E. 1998/5786 K. 24.11.1998 T.

6. Daire         1997/4439 E.  ,  1998/5786 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 1997/4439
Karar No: 1998/5786

Davacı :TMMOB Mimarlar Odası
Vekili :Av….
Davalı :Kültür Bakanlığı
İstemin Özeti :Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 16.6.1997 günlü, 539 sayılı ilke kararının, kararın 21 sayılı ilke kararını işlevsiz bırakmaya yönelik olduğu, kanuna karşı hile olduğu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun amacına aykırı olduğu öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :21 sayılı ilke kararının 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 27/1.maddesi ile çeliştiği, bu çelişkinin giderilmesi amacıyla dava konusu kararın alındığı davanın yasal dayanaktan yoksun bulunduğu öne sürülerek reddi gerektiği savnulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, 4.3.1988 günlü, … sayılı ilke kararının açılan davalar sonucu hukuka uygun olduğunun saptanmış olmasına karşın, davalı idarece anılan kararın etkisiz kılınarak daha önce yargı kararları ile iptal edilen işlemlerle aynı sonucu doğuracak nitelikte işlem tesis edildiği anlaşıldığından, işlemde amaç yönünden hukuka uyarlık bulunmadığı nedeniyle iptali gerektiği düşünülmektedir.
Savcı Habibe Ünal’ın Düşüncesi: Dava, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3386 sayılı Kanunla değişik 57. maddesi ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 14. maddesine istinaden koruma kurulu kararlarına karşı Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde açılan davalar süresince koruma kurullarının, İdari Yargılama Usulü Kanunun 27. maddesinin 1. fıkrasındaki “Danıştay’da ve idari mahkemelerde dava açılması, dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz” hükmünü uygulacakları yolundaki Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 16.6.1997 günlü, 539 sayılı ilke kararının iptali isteğiyle açılmıştır.
Anayasanın 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdari Yargı denetiminin amacı idarenin kanunların verdiği yetkiyi aşması veya kütüye kullanması ya da hukuka ve mevzuata aykırı eylem veya işlem tesis etmesi hallerinde bunları denetlemek suretiyle idareyi hukuk alanı içinde kalmaya zorlamaktır.
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları için öncelikli amaç onların korunması ve gelecek kuşaklara en iyi şekilde aktarılmasının sağlanmasıdır. Bu amacın gerçekleştirilebilmesi için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından ilke kararları alınması mevzuat gereğidir.
Olayda, davalı idare tarafından 21 sayılı ilke kararının 2577 sayılı Yasanın 27. maddesinin 1. fıkrasıyla çeliştiği, bu aykırılığın düzeltilmesi amacıyla dava konusu ilke kararının alındığı öne sürülmektedir.
Koruma kurulu kararlarına karşı İdare Mahkemelerinde açılan davaların sonuçlandırılmasından önce kurula yapılan başvuruların değerlendirilmemesini öngören Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararı aynı kurul tarafından daha sonra alınan 9.2.1993 günlü, 305 sayılı; 19.4.1996 günlü, 415 sayılı; 23.8.1996 günlü, 466 sayılı ilke kararlarıyla iptal edilmişse de, bu işlemlere karşı açılan davalar sonucunda Danıştay Altıncı Dairesinin 27.12.1993 günlü, 5891 sayılı; 17.12.1996 günlü, 5820 sayılı; 8.5.1998 günlü 2403 sayılı kararlarıyla, 21 sayılı ilke kararının iptal edilmesi durumunda korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları hakkında yeni bir kurul kararı alınması suretiyle mahkeme kararlarının etkisiz hale gelebileceği gerekçesiyle söz konusu işlemler iptal edilmiş ve böylece 21 sayılı ilke kararının hukuka uygun bulunduğu kültür ve tabiat varlıklarını koruyucu nitelikte olduğu saptanmıştır.
Bu davaya konu olan işlemin de kamu yararının sağlanması amacıyla değil kesinleşen yargı kararlarıyla iptal edilen işlemlerle aynı sonucu doğuracak şekilde mahkeme kararlarını etkisiz hale getirmek, 21 sayılı ilke kararını ortadan kaldırmak amacıyla tesis edildiği açık olup, bu nedenle amaç yönünden hukuka aykırı düşen işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince önceden belirlenen 24.11.1998 gününde davacı kurumu temsilen gelen olmadığı, davalı Kültür Bakanlığı’nı temsilen Hukuk Müşaviri Av….ın geldiği görülmekle, Savcı …ın katılmasıyla duruşma yapıldı. Aynı gün Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3386 sayılı Kanunla değişik 57. maddesi ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ile Koruma Kurulları Yönetmeliğinin 14. maddesine istinaden koruma kurulu kararlarına karşı Danıştay’da ve İdare Mahkemelerinde açılan davalar süresince koruma kurullarının, İdari Yargılama Usulü Kanununun 27. maddesinin 1. fıkrasındaki “Danıştay’da veya idari mahkemelerde dava açılması, dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz” hükmünü uygulayacakları yolundaki 16.6.1997 günlü, 539 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa’nın 125. maddesine göre idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu açıktır. İdarenin yargısal denetime tabi tutulması ile her türlü eylem ve işleminin hukuka uygunluğunun sağlanması amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda, iptal davaları ile idari işlemler yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden denetlenmek suretiyle idarenin hukuk alanı içerisinde kalması sağlanmaktadır.
İdari işlemin maksat unsuru yönünden yargısal denetimi yapılırken, işlemin tesisinde güdülen amacın saptanması gerekmektedir,ki bu amaç her idari işlemde genel olarak kamu yararıdır. Bu kapsamda, idareyi işlemin tesisine yönelten nedenler ve görünürdeki amaç dışında gerçek niyetin araştırılması, idareye işlem tesisinde tanınan görev ve yetkinin konusundan saptırılıp saptırılmadığı, yetkinin amaç dışı kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi önem taşımaktadır. Maksat yönünden hukuka aykırılık subjektif işlemler kadar düzenleyici işlemlerde de ortaya çıkabilir. Düzenleyici işlemlerin maksadı, dayandığı normların (kanun, tüzük gibi) amacı doğrultusunda uygulanmasını sağlamak olmalıdır. Buradaki amacın da kamu yararı olduğu tartışmasızdır.
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlıklarının tespit ve tescil edilmelerinde temel amaç bu varlıkların çeşitli nedenlerle gelecekte kaybolmalarını önlemek ve mevcut görünümleri ile gelecek kuşaklara aktarılmalarını sağlamaktır. 2863 sayılı Yasa ile öngörülen bu amacın gerçekleştirilmesi doğrultusunda Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından Yasa ile genel çerçevesi belirlenen ve bu varlıkların korunması, geliştirilmesine yönelik gerekli uygulama esaslarını kapsayan ilke kararlarının alınması mevzuat gereğidir.
Olayda, davalı idare tarafından, 21 sayılı ilke kararının 2577 sayılı Yasanın 27. maddesinin 1. bendi ile çeliştiği, bu aykırılığın düzeltilmesi amacıyla dava konusu ilke kararının alındığı öne sürülmektedir.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 4.3.1988 günlü, 21 sayılı ilke kararı ile kurul kararlarına karşı idare mahkemelerinde açılan davaların sonuçlandırılmasından önce kurula yapılan başvuruların değerlendirilmemesi yolunda bir düzenleme getirilmiştir. Bu ilke kararının iptali yolundaki 9.2.1993 günlü, 305 sayılı ve 19.4.1996 günlü, 415 sayılı ilke kararları Danıştay Altıncı Dairesinin 27.12.1993 günlü, K:1993/5891 sayılı ve 17.12.1996 günlü, K:1996/5820 sayılı kararları ile iptal edilmiş, daha sonra Yüksek Kurul’un 23.8.1996 günlü, 466 sayılı ilke kararına karşı açılan davada da Danıştay Altıncı Dairesinin 8.5.1998 günlü, K:1998/2403 sayılı kararıyla anılan ilke kararı 21 sayılı ilke kararını ortadan kaldırıcı nitelikte görülerek iptaline karar verilmiştir.
Sözkonusu Yargı kararları ile 21 sayılı ilke kararının 2863 sayılı Yasanın kültür ve tabiat varlıklarının korunması amacı doğrultusunda uygulama yapılmasını sağlayıcı nitelikte bir karar olduğu saptanmıştır. Böylece, koruma kurulu kararlarının iptali istemiyle idari yargıda dava açılması halinde bu konularda koruma kurullarında yeniden bir karar alınması engellenerek idarenin hukuka uygun davranması ve Mahkeme kararının uygulanma olanağı sağlanmış olmaktadır.
Bu durumda,yukarıda anılan Yargı kararları ile 21 sayılı ilke kararının hukuka uygun bulunduğunun saptanmış olması karşısında, dava konusu işlemin davalı idarece belirtildiği üzere kamu yararının sağlanması amacıyla değil, mahkeme kararlarının etkisiz kılınarak daha önce yargı kararları ile iptal edilen işlemlerle aynı sonucu doğuracak nitelikte ve 21 sayılı ilke kararını ortadan kaldırmak amacıyla tesis edildiği sonucuna varıldığından, işlemde amaç yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı bulunan dava konusu ilke kararının İPTALİNE, aşağıda dökümü yapılan ….lira yargılama giderleri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ….lira avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine 24.11.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.