Danıştay Kararı 6. Daire 1996/2577 E. 1997/828 K. 19.02.1997 T.

6. Daire         1996/2577 E.  ,  1997/828 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No: 1996/2577
Karar No: 1997/828

Temyiz İsteminde Bulunan :… Belediye Başkanlığı
Vekili : Av….
Karşı Taraf : …
İstemin Özeti : ….İdare Mahkemesinin … günlü, E:… K:… sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda etap etap yapılan imar planı doğrultusunda düzenleme sınırları belirlenerek parselasyon yapıldığı, her düzenleme alanı içerisinde düzenleme ortaklık paylarının eşit oranda alındığı, davacı parsellerinden de parselin bulunduğu düzenleme alanı için öngörülen % 18 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra aynı yerde oluşturulan müstakil imar parselinin davacıya tahsis edildiği anlaşıldığından dava konusu parselasyon işleminde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle işlemin iptali yolundaki temyize konu … İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Savcı …’ün Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, …, … mevkii, … ve … parsel sayılı taşınmazın da bulunduğu alanda 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden planlanan bölgenin 6 etap halinde düzenlendiği, 1,2,3,ve 4 no’lu düzenleme sahalarında % 35 oranında düzenleme ortaklık payı, %4-%8 oranında kamu tesis alanlarına tahsis olarak alındığı, 5 ve 6 nolu düzenleme sahasında ise % 18 oranında düzenleme ortaklık payı alınacak şekilde düzenleme sınırlarının belirlendiği, 6 nolu düzenleme alanında kalan davacı parsellerinden düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra aynı yerden aynı fonksiyon ve yapılaşma koşulları ile uygulama yapılarak müstakil yer verildiğinin anlaşıldığı ancak dengeli bir düzenleme ortaklık payı dağılımı sağlanmadan düzenleme sınırları saptandığından düzenleme ve dağıtım tekniği ile ilgili mevzuata aykırı olduğu gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiş, karar davalı vekillerce temyiz edilmiştir.
İmar Kanununun 18. maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (a) bendinde düzenleme sahasının, sınırı tespit edilerek düzenlenmesine karar verilen saha olduğu aynı maddenin (b) bendinde, dÜzenleme sınırının, düzenlenecek imar adalarının imar planına göre yol, meydan, park, genel otopark, yeşil saha gibi umumi hizmelere ayrılan ve tescile tabi olmayan alanlar ile cami ve karakol yerlerini çevreleyen sınır olduğu; 5. maddesinde ise, belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyelerin, belediye encümen kararı ile; dışında valıliklerin, il idare kurulu kararı ile; 5 yıllık imar proğramlarında öncelik tanımak ve beldenin inkişaf ve ihtiyaç durumuna göre, yeterli miktarda arsayı, konut yapımına hazır bulunduracak şekilde düzenleme sahalarını tesbit etmek ve uygulamasını yapmak mecburiyetinde oldukları, konut yapımına hazır arsa sayısının, bir önceki yıl verilen inşaat ruhsatından az olmamasına dikkat edileceği, belirlenen düzenleme sahasının bir müstakil imar adasından daha küçük olamayacağı, ancak, imar adasının büyük bir kısmının imar mevzuatına uygun bir şekilde teşekkül etmiş olması nedeniyle, yeniden düzenlemesine ihtiyaç bulunmaması ve diğer kısmında bir kaç taşınmaz malın tevhid ve ifraz yoluyla imar planı ve imar mevzuatına uygun imar parsellerinin elde edilmesinin mümkün olduğu hallerde, adanın geri kalan kadastro parsellerinin müstakil bir imar düzenlemesine konu teşkil edebileceği, düzenlemeye tabi tutulması gerektiği halde İmar Kanununun 18. maddesi hükmünün tatbiki mümkün olmayan hallerde, müstakil inşaata elverişli olan kadastro parsellerine plana göre inşaat ruhsatı verileceği; aynı yönetmeliğin 10.maddesinde düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere tahsisinin sağlanacağı; 11.maddesinde de bir düzenleme sahasında tespit edilen düzenleme ortaklık payı miktarının bu saha içindeki kadastro veya imar parsellerinin yüzölçümü miktarına oranı olduğu hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazların bulunduğu bölgenin 6 etap halinde planlandığı ve bu etaplarda 18.madde uygulaması yapılmadan inşaat uygulamasına geçilemeyeceği notu getirildiği, bu nota uygun şekilde 1/1000 ölçekli imar planı üzerinde numaralanmak ve sınır çizgileri işaretlenmek suretiyle belirtilen etap sınırlarının uygulama sınırı olarak ele alınıp 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca uygulama yapıldığı, 1,2,3 ve 4 no’lu düzenleme sahalarında % 35 oranında düzenleme ortaklık payı, %4-%8 arasındaki oranda da Kamu Tesis alanlarına tahsis olarak alındığı, 5 ve 6 nolu düzenleme sahasında ise % 18 oranında düzenleme ortaklık payı alındığı, 6 nolu düzenleme sahasında kalan davacı parsellerinden % 18 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kalan miktarın aynı yerde oluşturulan ve aynı fonksiyon ve yapılanma koşulu ile uygulaması yapılmış müstakil imar parseli olarak davacıya tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda etap etap yapılan imar planı doğrultusunda düzenleme sınırları belirlenerek parselasyon yapılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, altı bölge halinde belirlenen düzenleme alanlarının her birinden farklı oranlarda düzenleme ortaklık payı alınmasının bu alanların niteliğinin farklı olmasından kaynaklandığı, kaldı ki aynı düzenleme sahası içinde düzenleme ortaklık paylarının eşit olarak alındığı görüldüğünden mahkemece bu hususlar gözönünde bulundurulmadan verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle ….İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,…- lira karar harcının temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine,19.2.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.