Danıştay Kararı 6. Daire 1995/5023 E. 1996/2558 K. 28.05.1996 T.

6. Daire         1995/5023 E.  ,  1996/2558 K.
T.C
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No:1995/5023
Karar No:1996/2558

Davacı :… Preslenmiş Katı Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti.
Vekilleri :Av…., Av…
Davalı :Çevre Bakanlığı
Davanın Özeti :Isınmada petrol koku kullanımının yasaklanmasına ilişkin 13.1.1995 günlü, 0175-0098-353 sayılı genelgenin, Resmi Gazetede yayımlanmadığı, davalı bakanlığın 24.5.1995 günlü, 1089-3554 sayılı yazısı ile genelgenin şirketlerine tebliğ edildiği, petrol koku veya petrokokun petrol rafinerilerinden elde edilen bir ürün olduğu, petrol koku kullanımının yasaklanmasının tek gerekçesinin petrol kokunun sözde kanserojen özelliklerinden dolayı ısınmada soba ve kaloriferlerde kullanımının önlemeye çalışılması olduğu, kokun kükürt içeriğinin doğrudan elde edildiği ham petrole bağlı olduğu ve petrokokun yakıt olarak kullanılabilirliği konusunda kükürt oranının önemli kısıtlamalar getirdiği, petrol kokunun kömüre oranla en önemli avantajının yüksek ısı değeri ve yok denecek kadar az olan kükürt miktarı olduğu ve kükürt oranının petrokokta diğer kömürlere göre daha düşük miktarda bulunduğu, petrol kokunun yanması sonucunda önemli oranda katı atık (kül) kalmadığı için toplam kükürdün tamamını yanar kükürtün oluşturduğu, petrokok ve bütün fosil yakıtların oluşumları sırasında polisiklik aromatik hidrokarbonların meydana geldiği, organik malzemelerin tam olarak gerçekleşmeyen yanmaları veya pirolizleri sırasında birkaç yüz tane farklı polisiklik aromatik hidrokarbonların oluşabildiği, konunun sadece polisiklik aromatik hidrokarbonlar açısından bile irdelendiğinde petrol kokunun linyitlere oranla çok daha az orana sahip olduğu, Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği uyarınca hava kirliliğiyle mücadelede kükürt oranı, partikül miktarı gibi kriterler esas alındığında kömür ve petrokok içinden çok daha iyi seçim yapılabileceği, Fresenius Enstütüsünden Arjantin petrol koku ve Türk Linyiti numunelerinin analizinin istenildiği ve çıkan sonuçlarda Linyit numunesindeki nikel konsantransyonunun alışılmamış derecede yüksek olduğu, Arjantin petrol koku numunesindeki miktarın ihmal edilecek kadar düşük olduğu, Türkiye’de petrokokun yanacağı bir sobanın olmadığı iddia edilmekte ise de; belirli bir yakıt için ortaya konmuş soba standartının vebunun bilimsel temelinin bulunmadığı, petrokokun yakılma ortamlarında sıcaklığın 800 derecenin üstünde tutulması gerektiği, bu sıcaklığın altındaki yanma koşullarında petrokoktan yeterince enerji elde edilemeyeceği, sobada yanma incelenmelerinin sonucuna göre petrol kokunun Türkiyede Linyitlere göre atık (kül) miktarı, havaya attığı kükürt miktarı ve şehircilik açısından daha uygun olduğu, bütün bunlar değerlendirildiğinde petrokukun kanserojen bir özelliği bulunmadığının anlaşıldığı, petrokokun mevcut yakıtların hepsinden çok daha yüksek ısı değerine sahip olduğu, yok denilecek kadar da az kül oluşturduğu, büyükşehirlerdeki kül ve cüruf sorununun petrokok kullanımıyla tamamen ortadan kalktığı, bu özelliği nedeni ile daha az tonajlarda daha çok haneyi ısıtacağı için kükürt, kül gibi oranlara sahip kömürlerin daha az kullanılmasına neden olacağından dolayı çevre ve sağlık açısından, kanser ve kirlilikle mücadelenin denetlenmesi için çok önemli bir yakıt olduğu öne sürülerek bilirkişi incelemesi yaptırılarak iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Davanın süresi içerisinde açılmadığı, Bakanlıklarınca yaptırılan inceleme ve çeşitli kuruluşlardan alınan raporlar sonucunda, petrokokun bazı kimyasal özelliklerinin bir arada gözlenmesi nedeni ile işçileri ve petrokok ile direkt teması olan insanları yoğun tehlike altında bıraktığı, petrokokta bulunan Benzo(a)piren, Benzo(a)antrasen, Dibenzo(a,h)antrasen v.b. gibi maddelerin kanserojenliği araştırılmış önemli Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar diye isimlendirilen kanserojen maddelerden olup 2 Kasım 1986 tarihli Hava Kalitesinin Koruması Yönetmeliğinde belirtilen kanser yapıcı maddeler listesinde bulunduğu, ısınma amaçlı kullanılan petrokok yanma ürünlerinde kükürtdioksit emisyonlarının yanı sıra ham petrolün işlenmemiş durumda ihtiva ettiği tüm uçucu parametreleri ve kirleticileri içermesinden dolayı insan sağlığı açısından zararlı emisyonlar oluşturduğu, petrokokların yakılma ortamları sıcaklığının 800 derecenin üstünde tutulmasının ekonomik açıdan önem taşıdığı, bu sıcaklığın altındaki yanma koşullarında petrokoktan tümüyle yararlanılabilecek bir enerji elde edilmesinin mümkün olamayacağı, evlerdeki eski cihazların yüksek kalorili yakıtların kullanımı için gerekli havayı sağlayamadığı, bunun sonucunda kokusu olmayan fakat çok gelirli karbonmonoksitin dışarı verildiği, bu gazın hava kirliliği problemi olan şehirlerde emisyon faktörlerinin en tehlikelilerinden olduğu, tüm bu bulgular ışığında petrokokun evsel yakıt olarak kullanılmasının önemli çevresel riskler getireceğinin saptandığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Sağlık Bakanlığı, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü ve Türk Standartları Enstitüsü temsilcileri ile yapılan toplantı ve kurumların yazılı görüşleri doğrultusunda petrol kokunun ısınmada kullanımının yasaklandığı, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı öne sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi …’ın Düşüncesi :Dava, ısınmada petrol koku kullanımının yasaklanmasına ilişkin 13.1.1995 günlü, 95/1 sayılı Çevre Bakanlığı Genelgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dosyada mevcut bütün bilgi ve belgelerle, raporların birlikte değerlendirilmesinden, petrokokun petrol rafinerilerinden elde edilen bir ürün olduğu, en az 800 derecedeki bir sıcaklıkta kullanılması gereken petrol kokunun konutlardaki sobalarda ısınmak amacıyla kullanılması halinde hava kirliliğine neden olacağı, bu sıcaklığın altında yakılması durumunda kanserojen etkili ve Polisiklik Aromatik Hidrokarbon olarak tamınlanan bir dizi organik maddenin atmosfere verileceği, petrokokun sadece teknik bakış açısından klasik yakıtlara göre bazı üstünlükleri (yüksek ısı değeri, kükürt ve uçan ağır metallerin azlığı gibi) görülüyorsa da; yeterli çevre koruyucu tedbir almadan ve petrokok ile çalışan ve kullananların gerekli önlemleri almadan kullanmamaları için uyarılması gerektiği,zira kişileri yoğun tehlike altında bıraktığı,az miktardaki avantajlarına karşı yüksek oranda zehirli meddeler içerdiği, bu nedenle kullanımının toksikolojik nedenlerden dolayı sorumluluğu altına girilemeyecek derecede tehlikeli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, ısınmada petrokokun kullanılmasının insan ve çevre sağlığı açısından riskler taşıdığından bahisle yasaklanmasına ilişkin dava konusu genelgede mevzuata aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı …’in Düşüncesi : Dava, ısınmada petrol koku kullanımının yasaklanmasına ilişkin 13.1.1995 günlü ve 95/1 sayılı Çevre Bakanlığı Genelgesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu genelge ile, petrol kokunun kanserojen özelliklerinden dolayı özellikle ısınmada soba ve kaloriferlerde kullanımının yasaklanması hakkında davalı idareye çeşitli kurum ve kuruluşlardan intikal eden rapor ve görüşler doğrultusunda ısınma amaçlı petrol koku kullanımının yasaklanmasına karar verilmiştir.
Dosyada mevcut, Almanya’da bulunan Petrol ve Çevre Analizi laboratuvarının, “Petrokokun çevreye zararlı etkilerinin analizine ilişkin raporunda” hampetrolün işlenmemiş durumda ihtiva ettiği tüm uçucu olmayan metallerin ve kükürt bileşimlerinin önemli bir bölümünün petrokokta zenginleşmiş olarak mevcut olduğu; kullanımı sırasında büyük termik santrallerde uygulanan duman yıkama işlemi olmadan büyük miktarlarda kükürtdioksidin havaya verildiği, havaya verilen kirliliğin yakım ortamının soğukluğu ve düşük hava cereyanında süratle tehlikeli yoğunluğa ulaşacağı belirtilmiş; yine … Çevre Kimyası Enstitüsünün, “Petrokokun evlerde yakıt olarak kullanılması ile ilgili raporunda”; Petrokokun,taş kömürü veya linyitin evlerdeki yakımında olduğu gibi kullanıldığından hareket edildiği ve eski cihazların yüksek kalorili yakıtların kullanımı için gerekli yeterli havayı sağlayamadığı, yarım yanma hadisesinin gerçekleşebileceği ve bu durumda kokusu olmayan fakat çok zehirli olan karbonmonoksidin dışarı verileceği, bu nedenle linyit ve taşkömürü yerine petrokok kullanılacağı zaman bu şekilde sonucun ortaya çıkmayacağının garanti altına alınması gerektiği, yarım yanma hadisesinde daha tehlikeli olan nikelkarbonilin ve PAK (polisiklik aromatlar) emisyonlarını da arttıracağı; yine petrokokun bileşiminde bulunan PAK’ların kanser oluşturan maddeler içerdiği ve petrokokun kürekle sobaya ve kazana atılması halinde işlemi yapan kişilerin tozu solunum ve cilt yolu ile almalarının kaçınılmaz olduğu; sonuç olarak petrokokun, sadece teknik bakış açısından klasik yakıtlara göre bazı üstünlükleri (yüksek ısı değeri, kükürt azlığı, uçan ağır metallerin azlığı gibi) görülüyorsa da; yeterli çevre koruyucu tedbir almadan ve petrokok ile çalışan ve kullananların gerekli önemleri almadan kullanmamaları için uyarılmaları gerektiği, zira kişileri yoğun tehlike altında bıraktığı, az miktardaki avantajlarına karşı yüksek oranda zehirli maddeler içerdiği, bu nedenle kullanımının, toksikolojik nedenlerden dolayı sorumluluğu altına girilemiyecek derecede tehlikeli olduğu açıklanmıştır.
… Üniversitesi Kimya Metalurji Fakültesi Kimya Mühendisliği öğretim üyeleri tarafından Çevre Bakanlığına sunulan görüşte de; yine petrokokun yapısı itibariyle ağır ve kömüre göre çok daha kararlı moleküllerden oluşması nedeniyle çevreye zarar vermeden yakılabilmesinin ancak özel şartlar sağlandığında mümkün olabileceği, yüksek Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar içeriği nedeniyle kesinlikle tehlikeli atık sınıfında değerlendirilmesinin gerektiği belirtilmiştir.
Dosyada mevcut yukarıda içeriği belirtilen raporlar ve ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri karara esas alınabilecek nitelikte görüldüğünden, ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ısınmada Petrol koku kullanımının insan ve çevre sağlığı açısından riskler taşıdığından bahisle yasaklanmasına ilişkin dava konusu genelgede kamu yararına aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince duruşma için önceden belirlenen 28.5.1996 gününde davacı vekili Av…. ile davalı idareyi temsilen Hukuk Müşaviri … ve Çevre Kirliliği Önleme ve Kontrol Genel Müdürlüğü Personeli Kimya Mühendisi …’nin geldikleri görülerek Savcı …’in katılmasıyla duruşma yapıldıktan ve Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten sonra dosyada yer alan belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü. Davalı idarenin süre def’i yerinde görülmedi.
Dava, ısınmada petrol koku kullanımının yasaklanmasına ilişkin 13.1.1995 günlü, 0175-0098-353 sayılı genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.
vatandaşların ortak varlığı olan çevrenin korunması, iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin doğal kaynakların en uygun şekilde kullanılması ve korunması; su, toprak ve hava kirlenmesinin önlenmesi, ülkenin bitki ve hayvan varlığı ile doğal ve tarihsel zenginliklerinin korunarak, bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlık, uygarlık ve yaşam düzeyinin geliştirilmesi ve güvence altına alınması için yapılacak düzenlemeleri ve alınacak önlemleri, ekonomik ve sosyal kalkınma hedefleriyle uyumlu olarak belirli hukuki ve teknik esaslara göre düzenlemek” olduğu hükme bağlanmış ve yukarıda sayılan hususlarda Çevre Bakanlığı’na 443 sayılı Çevre Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile düzenleme yapma yetkisi verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Petrol kokunun kanserojen özelliklerinden dolayı özellikle ısınmada soba ve kaloriferlerde kullanımının yasaklanması hakkında davalı idareye çeşitli kurum ve kuruluşlardan intikal eden rapor ve görüşler doğrultusunda konunun değerlendirilmesi amacıyla Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü ile Türk Standartları Enstitüsü Başkanlığı temsilcilerinin katıldığı bir toplantı düzenlendiği, toplantı sonucunda ısınma amaçlı petrol koku kullanımının yasaklanmasına karar verilerek dava konusu genelgenin yayınlandığı anlaşılmaktadır.
Dosya içerisinde mevcut olan Almanya’da bulunan Petrol ve Çevre Analizi laboratuvarının, “Petrokokun çevreye zararlı etkilerinin analizine ilişkin” raporunda; Petrokokun rafinerilerin kok tesislerinde kuvvetli termik etki verilerek elde edilen katı madde olduğu ve ana madde olarak karbon ihtiva ettiği, ham petrolün işlenmemiş durumda ihtiva ettiği tüm uçucu olmayan metaller ve kükürt bileşimlerinin önemli bir bölümünün petrokokta zenginleşmiş olarak bulunduğu, hava kirliliği açısından linyit ve yüksek kükürtlü petrokokun kullanımının aynı oranda sakıncalı olduğu, bu kullanım sırasında büyük termik santrallerde uygulanan duman yıkama işlemi olmadan büyük miktarlarda kükürtdioksiti havaya vereceği, havaya verilen kirliliğin yakım ortamının soğukluğu ve düşük hava cereyanında süratle tehlikeli yoğunluğa ulaşacağı belirtilmiş; yine … Çevre Kimya Enstitüsünce, düzenlenen “Petrokokun evlerde yakıt olarak kullanılması ile ilgili raporda, Petrokokun,taş kömürü veya linyitin evlerdeki yakımında olduğu gibi kullanıldığından hareket edildiği ve evlerdeki eski cihazların yüksek kalorili yakıtların kullanımı için gerekli yeterli havayı sağlayamadığı, bu durumda, yarım yanma hadisesinin gerçekleşebileceği ve kokusu olmayan fakat çok zehirli olan karbonmonoksitin dışarı verilebileceği, bu gazın hava kirliliği olan şehirlerdeki emisyon faktörlerinin en tehlikelisi olduğu, bu nedenle linyit veya taşkömürü yerine petrokok kullanılacağı zaman bu şekilde sonucun ortaya çıkmayacağının garanti altına alınmış olmasının gerektiği, yarım yanma hadisesinin daha tehlikeli olan nikelkarbonilin ve polisiklik aromatik hidrokarbon emisyonlarını arttıracağı; petrokokun bileşiminde bulunan Polisiklik aramotik hidrokarbonların kanser oluşturan maddeler içerdiği ve petrokokun kürekle sobaya ve kazana atılması halinde işlemi yapan kişilerin tozu solunum ve cilt yolu ile almalarının kaçınılmaz olduğu; sonuç olarak petrokokun, sadece teknik bakış açısından klasik yakıtlara göre bazı üstünlükleri (yüksek ısı değeri, kükürt ve uçan ağır metallerin azlığı gibi) görülüyorsa da; yeterli çevre koruyucu tedbir alınmadan ve petrokok ile çalışan ve kullananların gerekli önemleri almadan kullanmamaları için uyarılmaları gerektiği, zira kişileri yoğun tehlike altında bıraktığı, az miktardaki avantajlarına karşı yüksek oranda zehirli maddeler içerdiği, bu nedenle kullanımının, toksikolojik nedenlerden dolayı sorumluluğu altına girilemiyecek derecede tehlikeli olduğu belirtilmiştir
… Üniversitesi Çevre Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan “Fosil yakıtlar ve bazı çevresel riksleri” isimli raporda da; petrokokunun petrol rafinerlerinden elde edilen bir petrol yan ürünü olduğu, yakıt kalitesini orjinal malzemenin belirlediği, petrol hammaddesi ve işlemlerin petrol kokunun en önemli kalite belirleyicisi olduğu, kokun kükürt içeriğinin doğrudan elde edildiği ham petrole bağlı ve kokun yakıt olarak kullanabileceği konusunda önemli kısıtlamalar getireceği, yapılan yanma deneylerine göre 780 dereceye kadar bağıl olarak inert davranan petrokok örneklerinin 800 derecenin üstündeki sıcaklıklarda son derece ve reaktif bir şekilde reaksiyona girdiği ve hemen hemen hiç artık bırakmadan yandığı, buna göre petrokokların yakılma ortamlarının sıcaklığının 800 derecenin üstünde tutulması gerektiği sonucuna varıldığı belirtilmiş ve… Üniversitesi Kimya-Metalurji Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü Proses ve Reaktör Tasarımı Anabilim Dalı öğretim üyeleri tarafından Çevre Bakanlığı’na sunulan görüşte de; petrokokun koklaşma reaksiyonları sonucunda oluşan yüksek Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar içeriği nedeniyle kesinlikle tehlikeli atık sınıfında değerlendirilmesi gerektiği, polisiklik aromatik hidrokarbon ürünlerinin kömürün yanması sonucunda da ortaya çıktığı, ancak petrokok yakıt olmadığı için yapısı itibari ile ağır ve kömüre göre çok daha kararlı moleküllerden oluşması nedeniyle çevreye zarar vermeden yakılabilmesinin ancak özel şartlar sağlandığında mümkün olduğu ve sonuç olarak da, petrokokun evsel yanma verim ve sıcaklığı düşük olan sistemlerde yanmasına izin verilmemesini teminen ithalatının kontrol altında tutulmasının şart olduğu belirtilmektedir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, en az 800 derecedeki bir sıcaklıkta kullanılması gereken petrol kokunun konutlardaki sobalarda ısınmak amacıyla kullanılması halinde hava kirliliğine neden olacağı, bu sıcaklığın altında yakılması durumunda kanserojen etkili ve Polisiklik Aromatik Hidrokarbon olarak tamınlanan bir dizi organik maddenin atmosfere verileceği, bu maddelerin ise 2 Kasım 1986 tarihli Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliğinde belirtilen kanser yapıcı maddeler listesinde bulunduğu, petrokokun kürekle sobaya ve kazana atılması halinde işlemi yapan kişilerin tozu solunum ve cilt yolu ile almalarının kaçınılmaz olduğu; bütün bunlar gözönüne alındığında petrokokun teknik bakış açısından klasik yakıtlara göre bazı üstünlükleri (yüksek ısı değeri, kükürt ve uçan ağır metallerin azlığı gibi) görülüyorsa da; yeterli çevre koruyucu tedbir alınmadan ve petrokok ile çalışan ve kullananların gerekli önlemleri almadan kullanmamaları gerektiği, az miktardaki avantajlarına karşı yüksek oranda zehirli maddeler içerdiği, bu nedenle kullanımının da toksikolojik nedenlerden dolayı sorumluluğu altına girilemeyecek kadar tehlikeli olması yanında Türkiye şartlarına da uymadığı sonucuna varıldığından dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Dosya içerisinde mevcut olan bütün raporlar, ilgili kurum ve kuruluşların yazılı görüşleri karara esas alınabilecek nitelikte görüldüğünden, ayrıca bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine, peşin alınan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 28.5.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.