Danıştay Kararı 5. Daire 2023/2490 E. 2023/779 K. 14.02.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2023/2490 E.  ,  2023/779 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2023/2490
Karar No : 2023/779

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili : Av. …

Karşı Taraf (Davalı) : … Başkanlığı
Vekili : Av. …

İstemin_Özeti :25/12/2021 tarihinde yapılan Adalet Bakanlığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılı yarışma sınavında, soru kitapçığının Adli Yargı testinde yer alan 17 numaralı soru ile Ortak Alan Bilgisi testinde yer alan 22 numaralı sorunun iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B ve 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Kuruluş Kanunun’un 2. maddesinin (f) fıkrasında; “Ölçme: Belirlenmiş usul ve esaslara göre adayların bilgi ve yetenek seviyelerinin, sorulara verdikleri cevapların puanlanması suretiyle tespit edilmesi işlemlerini, (…) ifade eder” düzenlemesi, aynı Kanunun 7. maddesinin 1. fıkrasında; “Sınav, ölçme, değerlendirme ve yerleştirme işlemleri, güvenilirlik, gizlilik, tarafsızlık, bilimsellik ilkeleri çerçevesinde ve adaylara fırsat eşitliği sağlayacak biçimde yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır. Yine ÖSYM Soruların Hazırlanması, Soru Havuzunun Oluşturulması ve Soruların Güvenliğinin Sağlanmasına İlişkin Yönetmeliğinin 6. maddesinin 6. fıkrasında; “a) Sorunun soru hazırlama kurallarına uygun yazılıp yazılmadığı, b) Sorunun bilimsel açıdan tartışmaya gerek olmayacak netlikte olup olmadığı, c) Soru kökünün veya çeldiricilerin yanlış bilgilendirmeye veya anlamaya yol açıp açmadığı, ç) Soruda kullanılan terim, sembol ve kelimelerin literatüre uygun olup olmadığı, d) Kökte ve seçeneklerde kullanılan kelimelerin, ifade biçimlerinin, noktalama işaretlerinin, tabloların, grafiklerin veya şekillerin soruda verilmek istenenden farklı bir algılamaya yol açıp açmadığı, e) Soru ile ölçülmek istenen kazanım varsa bu kazanıma uygunluğu, f) Sorunun herhangi bir grubu, meslek grubunu ve kamuoyunu rencide etmeyecek nitelikte olup olmadığı, g) Sınavın konusu, türü ve özelliğine göre Başkanlıkça başka kriterler belirlenmişse bu kriterlere uygunluğu gibi esaslar göz önünde bulundurulur.” şeklindeki düzenlemeler ile anılan sınavlarda bilimsel denetimin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; ÖSYM tarafından gerçekleştirilen Adalet Bakanlığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılı yarışma sınavında, Adli Yargı Kitapçığının 17. sorusunun taraflar arasında ihtilaflı olan “Cumhuriyet savcısı ve Kanun’da belirtilen suçlarda adli kolluk amiri tarafından yer gösterme işlemi yaptırılabilir.” şeklindeki 3. önermesine ilişkin olarak; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun’un 85. maddesinde yer gösterme müessesi düzenlenmiştir. Anılan madde metninde. CMK m. 250 delaletiyle kolluk amirine tanınan bir yetki söz konusu iken CMK’nın 250. maddesinin 02/07/2012 tarih ve 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında kanun’un 105. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Anılan Kanun’un geçici 2.maddesiyle Terörle Mücadele Kanun’un 10. maddesine atıf yapılmış ise de, anılan 10. madde 21/02/2014 tarih ve 6526 sayılı Kanun ile ilga edilmiş olup, aynı Kanunun 1. maddesiyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’na eklenen geçici 14. maddenin 7. fıkrasında yer alan, “Mevzuatta Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesinin birinci fıkrasına göre kurulan ağır ceza mahkemelerine yapılmış olan atıflar, Terörle Mücadele Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen ağır ceza mahkemelerine yapılmış sayılır.” şeklindeki düzenlemeye uyarınca; lafzi yorum yöntemi ile soru köküne göre, Ceza Muhakemesi Kanun’un mülga 250. maddesinde yer alan suçlar ile ilgili soruşturma ve kovuşturmayı genel yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinin yapacağı ve yer gösterme ile ilgili kolluk amirinin bu yetkisinin sona erdiğinin kabulü gerekmektedir. Dolayısyla yalnızca soruşturma evresinde yapılması mümkün olan yer gösterme işleminin gerçekleştirilmesinde artık Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacağı izahtan varestedir.
Kaldı ki; sorunun soruluş şekli bakımından soru kökünde, sadece Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında değerlendirilmesinin istenildiği halde diğer özel düzenlemeler olan Terörle Mücadele Kanunu’nun ve/veya Geçici maddelerin ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nun soruyu cevaplarken dikkate alınmasına ilişkin tereddüte yer bırakmayacak şekilde açık ve anlaşılır bir yönlendirme bulunmadığından; anılan sorunun soru kökünün veya çeldiricilerin yanlış bilgilendirmeye veya anlamaya yol açtığı sonucuna varılmıştır. Zira dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin değerlendirilmesinden; CMK 85. maddesinde düzenlenen yer göstermede yetkili kişilerin yukarıda açıklandığı üzere mülga Kanun maddeleri ve yapılan atıflar nedeniyle öğretide ve uygulamada dosya bilirkişisinden farklı görüşler olduğu ve tartışmalı hale geldiği anlaşılmıştır.
Aynı şekilde; dava konusu Adalet Bakanlığı Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı yazılı yarışma sınavında, soru kitapçığının Ortak Alan Bilgisi testinde yer alan 22 numaralı sorunun kökünde “davalardan hangileri sulh hukuk mahkemesinin görev alanına girer?” şeklinde soru yöneltilmiş olup, sorunun 3. önermesinde de “Haksız el atmanın önlenmesi davası” seçeneği verilmiştir. Davalı idarece ve dosya bilirkişisince anılan önermenin yanlış olduğu belirlenmiş ise de, “haksız el atmanın önlenmesi” davasının hem asliye hukuk mahkemesinde hem de sulh hukuk mahkemesinde görülebileceğine ilişkin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevi” başlıklı 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) ve( ç) bentlerinde yer alan düzenlemeler ile 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun “Görevli mahkeme” başlıklı Ek 1. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca ikili bir düzenleme bulunmaktadır. Anılan soru kökünde hangi düzenleme esas alınarak cevaplandırılacağının açık şekilde belirtilmediği, dolayısıyla Kat Mülkiyeti Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve Türk Medeni Kanunu birlikte değerlendirildiğinde sorunun olması gereken cevap anahtarının açıklanan cevap anahtarına göre değiştiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; dava konusu soru kökünün ve önermelerin yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine aykırı şekilde yanlış bilgilendirmeye veya anlamaya yol açtığı ve hatalı hazırlandığı sonucuna varıldığından; İdare Mahkemesi kararının bozularak İYUK 20/B maddesinin 1. fıkrasının (h) uyarınca dava konusu soruların iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 20/B maddesi uyarınca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır.
… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerine bırakılmasına, posta gideri avansından artan tutarın davacıya iadesine, dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 20/B maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 14/02/2023 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.