Danıştay Kararı 5. Daire 2022/9669 E. 2023/1908 K. 27.02.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2022/9669 E.  ,  2023/1908 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/9669
Karar No : 2023/1908

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … İnşaat Taah. Eğt. Dan. Enerji Ürt. Mob. San. Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirket tarafından; işletme ve kiralama hakkı kendisinde bulunan Erzurum ili, Aziziye ilçesi, … mahallesi, …mevkii,…ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan yapının kiralandığı …Özel Eğitim Öğretim ve Sağlık Hiz. İnş.Tar. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca kapatılması ve kiralanan taşınmazın bu sebeple mühürlenmesi nedeniyle yoksun kalınan kira bedeli ile eski hale getirme maliyetine karşılık toplam 537.881,25-TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının kiracısı bulunduğu ve mülkiyeti …’e ait Erzurum ili, Aziziye ilçesi, …mahallesi, …mevkii, …ada, …parsel sayılı taşınmazda bulunan yapının alt kiracı olarak kapatılan …Özel Eğitim Öğretim ve Sağlık Hiz. İnş.Tar. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne 01/06/2013 tarihinde kiralandığı ve 667 sayılı KHK uyarınca anılan eğitim kurumunun kapatılması nedeniyle kapatma ile taşınmazın kendilerine devri arasındaki dönemde kira gelirinden yoksun kaldığı, yoksun kalınan kira bedeli, kapatılan kurum tarafından yapıya verilen zarar tutarı ile eski duruma getirme maliyeti olmak üzere toplam 830.762,00-TL alacağın ödenmesi istemiyle Kayseri Defterdarlığına 06/09/2016 tarihinde başvuru yapıldığı, anılan başvuruya cevap verilmediğinden bahisle, söz konusu şirketin 667 sayılı KHK uyarınca kapatılması ve kiralanan taşınmazın bu sebeple mühürlenmesi nedeniyle yoksun kalınan kira bedeli ile eski hale getirme maliyetine karşılık toplam 537.881,25-TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı, Mahkemelerinin ara kararı üzerine dava dosyasına ibraz edilen cevabi yazıda, davacı tarafından yapılan başvurunun inceleme aşamasında olduğunun, inceleme ve değerlendirme komisyonunun raporu doğrultusunda gerekli işlemlerin yapılacağının bildirildiği, bu halde henüz başvuru hakkında verilmiş bir kararın bulunmadığı, bu durumda, 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin 4. fıkrası gereğince idari yargıda dava açılabilmesi için “idari merci tarafından verilmiş karar” niteliğinde tesis edilmiş bir işlem bulunmadığından, davacının yoksun kalınan kira bedeli ile eski hale getirme maliyetine karşılık toplam 537.881,25-TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin bu aşamada incelenmesine imkan olmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-b maddesi uyarınca davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacının istinaf başvurusunda bulunması üzerine …Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davacı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı vekili tarafından; davanın incelenmeksizin reddine ilişkin kararın idari yargılama hukukunun temel ilkelerine, tazminat hukuku ilkelerine, Anayasa Mahkemesi içtihatlarına ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinde; ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılarak altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açılabileceği düzenlemesine yer verildiği, idari yargılama usulünde genel hüküm niteliğinde olan söz konusu kuralın amacının, idarenin bireylerin talepleri ile ilgili iradesini davaya konu edilebilecek bir forma büründürmek ve bu suretle bireylerin mahkemeye erişim hakkından yararlanabilmelerini temin etmek olduğu, anılan düzenleme ile idarenin ilgililerin taleplerini sürüncemede bırakmasının önlenmesi ve idarenin belli bir süre içinde cevap vermemesi halinde işlemin olumsuz olarak kurulduğunu kabul etmek suretiyle ilgilinin iptal davasına konu edebileceği bir idari işlemin oluşmasının hedeflendiği, Anayasa’da belirtilen istisnalar dışında idari işlemlerin yargı denetimi dışında bırakılmasının mümkün olmadığı, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesindeki zımni ret müessesinin mahkemeye erişim hakkının devlete yüklediği pozitif yükümlülüklerden ve Anayasa’nın 125. maddesinde hüküm altına alınan özel güvenceden bağımsız olarak düşünülemeyeceği, davalı idarece dosyaya sunulan savunma dilekçesinde zımnen davanın kabulü anlamına gelen ifadelere yer verildiği, ayrıca tazminat miktarını belirlemek için çalışmalar yapıldığı ve bu konuda “kesin rapor” hazırlanarak mahkemeye sunulduğu, bir anlamda üstü örtülü olarak bu konudaki çalışmaların tamamlandığı ifade edilerek mahkemeden tazminata karar verilmesinin talep edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacı şirketin kiracısı bulunduğu ve mülkiyeti …’e ait Erzurum ili, Aziziye ilçesi, … mahallesi, … mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazda bulunan yapı, 01/06/2013 tarihinde alt kiracı olarak … Özel Eğitim Öğretim ve Sağlık Hiz. İnş. Tar. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne kiralanmıştır. 667 sayılı KHK uyarınca anılan eğitim kurumunun kapatılması nedeniyle, kapatma ile taşınmazın davacı şirkete devri arasındaki dönemde yoksun kalınan kira bedeli, yapıya kapatılan kurum tarafından verilen zarar tutarı ile eski duruma getirme maliyeti olmak üzere toplam 830.762,00-TL’nin ödenmesi istemiyle davacı şirket tarafından Kayseri Defterdarlığına 06/09/2016 tarihinde başvuru yapılmıştır. Anılan başvuruya cevap verilmemesi nedeniyle davacı şirket tarafından 27/08/2019 tarihli dilekçe ile başvurunun akıbetinin sorulması üzerine, Kayseri Defterdarlığının … tarih ve … sayılı işlemi ile “…Kapatılan kurumdan olan alacağınızı talep ettiğiniz dilekçeniz kayıt altına alınmış olup konuyla ilgili işlemler devam etmektedir. İşlemler tamamlandığında tarafınıza bilgi verilecektir…” şeklinde cevap verilmiştir.
Bunun üzerine, alt kiracı şirketin 667 sayılı KHK uyarınca kapatılması ve kiralanan taşınmazın bu sebeple mühürlenmesi nedeniyle yoksun kalınan kira bedeli ile eski hale getirme maliyetine karşılık toplam 537.881,25-TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle 10/02/2020 tarihinde temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari makamların sükutu” başlıklı 10. maddesinde, “1. İlgililer, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilirler.
2. Otuz gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer otuz günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Otuz günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgili bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebilir. Bu takdirde dava açma süresi işlemez. Ancak, bekleme süresi başvuru tarihinden itibaren dört ayı geçemez. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, otuz günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabilirler” hükmüne yer verilmiştir.
17/08/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Devir işlemlerine ilişkin tedbirler” başlıklı 5. maddesinde, “(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(2) Bu madde kapsamında devralınan varlıklardan nakit ve diğer hazır değerler emanet, diğer varlıklar ise nazım hesaplarda izlenir. Nazım hesaplarda izlenen varlıklardan elden çıkarılanların tutarı emanet hesaplarına alınır. Ödenmesine karar verilen borçlar bu emanetlerden ödenerek kalan tutar bütçeye gelir kaydedilir.
(3) Kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetleri sonlandırılarak ticari sicil kayıtları resen terkin edilir. Bunların devralınan varlıkları dışındaki varlıkları da Hazineye bedelsiz devredilmiş sayılır. Bu durumda şirketlere daha önce atanmış kayyımlar tasfiye memuru olarak görevlendirilebilir veya bu şirketlere tasfiye memuru atanabilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye ve birinci fıkrada yer alan hususları bu şekilde devralınan varlıklar için de uygulamaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
(4) Birinci fıkra kapsamında tespite konu edilebilecek borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlarca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış günlük hak düşürücü süre içerisinde ilgili idaresine kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle müracaat edilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılacak kapatma işlemlerinde ise altmış günlük süre kapatma tarihinden itibaren başlar…” hükmüne yer verilmiştir.
29/10/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin, yayımı tarihinde yürürlüğe giren “Dava ve takip usulü” başlıklı 16. maddesinde, “(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.
(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; 17/08/2016 tarihinde yürürlüğe giren 670 sayılı KHK’nın 5. maddesinin (4) numaralı fıkrasıyla, olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan KHK’lar gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne veya Hazine’ye devredilen kurum ve kuruluşlara ait borç ve yükümlülüklere ilişkin olarak hak iddiasında bulunanlar için idari başvuru yolunun getirildiği; 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarında belirtilen kararların, (diğer bir ifadeyle 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle ret ve düşme kararlarının) 670 sayılı KHK’nın yürürlüğe girdiği 17/08/2016 tarihinden önce açılan davalar hakkında verileceği; 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (4) numaralı fıkrasının da anılan maddenin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca verilen kararlara ilişkin olduğu; aynı maddenin 17/08/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar bakımından dava şartının bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verileceğine ilişkin (3) numaralı fıkrasındaki düzenlemenin ise 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında başvuru yapılmadan açılan davalar bakımından geçerli olduğu; öte yandan 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (4) numaralı fıkrasında yer alan düzenlemede 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesine istisna getirildiğine dair açık bir hükme yer verilmediği, Anayasa Mahkemesince de belirtildiği üzere (AYM Kararı: B.No:2017/32445, 19/11/2020, § 51-66), Kanun koyucu tarafından zımni ret müessesesi ile; idarenin ilgililerin taleplerini sürüncemede bırakmasını önlemek için söz konusu taleplere belli bir süre içinde cevap vermemesi halinde işlemin olumsuz olarak kurulduğunu kabul etmek suretiyle ilgililerin iptal davasına konu edebileceği bir idari işlemin oluşmasını sağlamak ve bu suretle mahkemeye erişim hakkının, hukuk devleti ve hukuk kurallarının öngörülebilirliği ilkeleri ile idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğuna ilişkin Anayasa’nın 125. maddesinin kişilere sağladığı özel güvencenin temininin hedeflendiği, zımni ret müessesesinin söz konusu getiriliş amacı da dikkate alındığında 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası kapsamında yapılan başvuruları kapsamadığından bahsedilemeyeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Nitekim 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin gerekçesinde; anılan madde ile, 670 sayılı KHK’nın 5. maddesiyle getirilen idari başvuru yoluna ilişkin yürürlük tarihi esas alınarak, 17/08/2016 tarihinden önce açılan davalarda, davacıya ilgili idari makama başvuru için 30 günlük hak düşürücü süre getirilerek davanın reddine; 17/08/2016 tarihinden sonra açılan davalarda ise 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi gereğince dava şartı bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin öngörüldüğü belirtilmiştir.
Ayrıca, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünün 19/11/2020 tarih ve 2017/32445 başvuru numaralı kararında, … isimli şahsın bireysel başvurusu ile ilgili olarak; anılan şahsın görev yaptığı okulun 667 sayılı KHK uyarınca Hazine’ye devredilmesi sonrasında iş akdinin feshedildiği, şahsın ihbar ve kıdem tazminatı ile ücret alacaklarının ödenmesi talebiyle 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında 31/08/2016 ve 04/10/2016 tarihlerinde OHAL Bürosuna başvurduğu, bu başvurusuna 60 gün içerisinde cevap verilmemesi nedeniyle başvurunun zımnen reddedildiğini kabul ederek İdare Mahkemesinde tam yargı davası açtığı, İdare Mahkemesinin 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verdiği, bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge İdare Mahkemesince, 675 sayılı KHK’nın 16. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca “başvuru üzerine idari merci tarafından verilmiş karar” niteliğinde bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddedildiği, başvurucunun bu karar nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulunduğu belirtilmiş ve kararın gerekçesinde; başvurucunun 17/08/2016 tarihinden sonra 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında OHAL Bürosuna müracaat ettiği ve davanın 17/08/2016 tarihinden sonra açıldığı değerlendirildiğinde, başvurucunun durumunun 675 sayılı KHK’nın 16. maddesi kapsamında olmadığının anlaşıldığı, Bölge İdare Mahkemesince başvurucunun zımni ret işlemine karşı dava açamayacağına ilişkin başka bir kanuni dayanak gösterilmemiş olması karşısında uyuşmazlığın esası hakkında inceleme yapılmadan yargılamanın sona erdirilmesi nedeniyle yargılama sonucunda verilen kararın kanunilik unsurunu taşımadığı değerlendirilmesinde bulunurak Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirket tarafından, işletme ve kiralama hakkı kendisinde bulunan Erzurum ili, Aziziye ilçesi, … mahallesi, … mevkii,… ada, … parsel sayılı taşınmazda yer alan yapının kiralandığı şirketin 667 sayılı KHK uyarınca kapatılması ve kiralanan taşınmazın bu sebeple mühürlenmesi nedeniyle yoksun kalınan kira bedeli ile eski hale getirme maliyetine karşılık toplam 830.762,00-TL’nin ödenmesi istemiyle Kayseri Defterdarlığına 06/09/2016 tarihinde başvuru yapıldığı, sonrasında başvurunun akıbetinin 27/08/2019 tarihli dilekçe ile idareye sorulduğu, idarenin … tarih ve … sayılı işlemiyle, konuyla ilgili işlemlerin devam ettiği yönünde cevap verildiği, bakılan davanın ise 10/02/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu uyuşmazlık, yukarıda yer verilen mevzuat, karar ve açıklamalar ışığında incelendiğinde; davacının davalı idareye 17/08/2016 tarihinden sonra 670 sayılı KHK’nın 5. maddesi kapsamında başvuruda bulunmuş ve davanın 17/08/2016 tarihinden sonra açılmış olması karşısında, davacının durumunun 675 sayılı KHK’nın 16. maddesi kapsamında bulunmadığı, ayrıca davacının zımni ret üzerine dava açamayacağına ilişkin herhangi bir düzenlemenin mevcut olmadığı, dolayısıyla uyuşmazlıkta idari davaya konu edilebilir kesin ve icrai bir işlemin mevcut olduğu anlaşıldığından, Mahkemece uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu itibarla, davanın incelenmeksizin reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin reddine ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi İdare Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın incelenmeksizin reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan …-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi halinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 27/02/2023 tarihinde, oybirliğiyle, kesin olarak karar verildi.