Danıştay Kararı 5. Daire 2022/6805 E. 2023/7212 K. 30.05.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2022/6805 E.  ,  2023/7212 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/6805
Karar No : 2023/7212

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Gümrük Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının kesinleşmiş mahkeme kararı ile terör örgütü FETÖ/PDY ile üyelik düzeyinde ilişkisinin varlığı tespit edilmiş olduğundan, kamu görevinden çıkarılmasını gerektiren diğer delillerin incelenmesine gerek kalmaksızın, kamu görevine iadesi istemiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine dair dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacının istinaf başvurusunda bulunması üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacı hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün bulunmadığı, dava konusu işlemin sebebini oluşturan delil ve tespitlerin ayrı ayrı irdelenmesi gerektiği belirtildikten sonra, davacının Bank Asya hesabına örgüt liderinin talimat tarihinden sonra talimat tarihleri ile uyumlu olarak para yatırmış olması, FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneği’ne para göndermesi, ayrıca davacının çocuğunun FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan özel öğretim kurumları arasında yer alan kurumda 2014-2015 ve 2015-2016 eğitim-öğretim döneminde kaydının bulunması, FETÖ/PDY’ye müzahir şirketlere ödeme bilgisinin bulunması, son görev yaptığı birim tarafından FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde değerlendirme yapılması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat ve iltisakı olduğu anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan gerekçe ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından; istinaf başvurusunun yeterli gerekçe gösterilmeksizin soyut ve kalıplaşmış ifadelerle reddedildiği, terör örgütüne yardım etme suçundan hakkında yürütülen ceza yargılamasında beraat kararı verildiği ve anılan kararın kesinleştiği, idare mahkemelerinin ceza yargılamasında verilen beraat kararı ile bağlı olduğu, aksi durumun hukuk devleti, hukuki güvenlik ve hukuki belirlilik ilkelerinin ihlali anlamına geleceği, terör örgütü ile iltisak ve irtibatını gösteren somut hiçbir delil bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davalı idare tarafından; Bölge İdare Mahkemesi kararında usul ve esas bakımından hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY ve İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye’de 15 Temmuz 2016 gecesi, kendilerini “Yurtta Sulh Konseyi” olarak isimlendiren bir grup Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubu tarafından, demokratik biçimde halk tarafından göreve getirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini (TBMM), Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ve Cumhurbaşkanı’nı devirmek ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak amacıyla darbe teşebbüsünde bulunulmuş, bu teşebbüs Türk Milleti tarafından akamete uğratılmıştır.
Anayasa’nın olay tarihinde yürürlükte bulunan 118. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından 20/07/2016 tarihli toplantıda yapılan değerlendirmede, darbe teşebbüsünün TSK içindeki Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensupları tarafından başlatıldığı, bu örgütün kuruluş aşamasından itibaren etkisi altına aldığı eğitim kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, medya kuruluşları, ticari kuruluşlar ve kamu görevlileri aracılığıyla Milleti ve Devleti kontrol altında tutmayı amaçladığı belirtilmiştir.
MGK’nın anılan toplantısında “demokrasinin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla” Hükûmete olağanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması hususu kararlaştırılmıştır. Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu 20/07/2016 tarihinde, ülke genelinde 21/07/2016 Perşembe günü saat 01.00’den itibaren geçerli olmak üzere doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Anılan karar 21/07/2016 tarih ve 29777 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve aynı gün TBMM tarafından onaylanmıştır.
06/01/2017 tarih ve 29940 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 679 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkına Kanun Hükmünde Kararname’nin yayımı tarihinde yürürlüğe giren ”Kamu personellerine ilişkin tedbirler” başlıklı 1. maddesinde, “(1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara (İptal ibare: Anayasa Mahkemesinin 9/11/2022 Tarihli ve E: 2018/79, K: 2022/135 Sayılı Kararı ile) iltisakı yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Davalı idare bünyesinde Gümrük Müdür Yardımcısı olarak görev yapmakta iken 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, kamu görevine iade edilmesi talebiyle Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvuru, anılan Komisyonun 09/08/2018 tarih ve 2018/29255 sayılı işlemi ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
Diğer yandan, davacı hakkında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan yürütülen ceza yargılaması sonucunda; … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile esastan reddedildiği, Dairemizin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucunda anılan kararın (temyiz kanun yoluna başvurulmadan) 20/02/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
679 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca terör örgütlerine veya MGK’ca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen kamu görevlilerinin, “meslekten veya kamu görevinden çıkarılmasına” ilişkin kararlar, adli suç veya disiplin suçu işlenmesi karşılığında uygulanan yaptırımlardan farklı olarak terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapıların kamu kurum ve kuruluşlarındaki varlığını ortadan kaldırmayı amaçlayan “olağanüstü tedbir” niteliğindedir.
AİHM “demokratik bir devletin, memurlarından anayasal prensiplere sadakat göstermesini isteme hakkı bulunduğunu” belirtmektedir (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 52; Volkmer/Almanya (k.k.), B. No: 39799/98, 22/11/2001; Petersen/Almanya, B. No: 39793/98, 22/11/2001). AİHM’e göre “kamu çalışanlarının devlete sadık kalmaları genel yararı korumakla ve güvence altına almakla yükümlü devlet otoriteleri ile çalışmalarının doğasında bulunan bir şarttır.” (Sidabras ve Džiautas/Litvanya, B. No: 55480/00 ve 59330/00, 27/07/2004, § 57; Žičkus/Litvanya, B. No: 26652/02, 07/04/2009, § 28).
Terör örgütleri ile millî güvenliğe karşı faaliyette bulunduğu kabul edilen yapılara iltisak veya bunlarla irtibat, kamu görevlilerinin devlete sadakat yükümlülüğünü yitirildiğini ortaya koyan ve bahse konu olağanüstü tedbirin uygulanmasını gerektiren hâllerdir.
Anayasa Mahkemesi 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ”kavuşan, bitişen, birleşen”, irtibatlı kavramını ise ”bağlantılı” olarak tanımlamıştır. Bu kavramlar ile kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hal ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterli olacaktır.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında, davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının göstergelerinden biri olarak; davacının Bank Asya hesabına örgüt liderinin talimatından sonra 03/04/2014 tarihinde 2.000,00-TL para yatırdığı, 29/01/2014 tarihinde ise 10.000,00-TL tutarlı 31 günlük katılım hesabı açtığı tespitlerine yer verilmiş ve söz konusu hesap hareketlerinin FETÖ/PDY terör örgütünün Bank Asya’ya mali destek yapılmasına dair talimatıyla uyumlu olduğu, davacı tarafından anılan Banka’ya finansal destek sağlandığı değerlendirmesinde bulunulmuştur.
Bu tespitlerle ilgili olarak davacı tarafından tüm dosya kapsamındaki beyanlarında özetle; Bank Asya hesabını çocuğunu gönderdiği okulun ödemelerinin anılan Banka aracılığıyla yapılması dolayısıyla 2008 yılında açtığı, daha sonra rutin bankacılık işlemlerini Bank Asya üzerinden gerçekleştirdiği, 29/01/2014 tarihinde Deniz Bank hesabından 10.000,00-TL tutarındaki parayı Bank Asya hesabına havale ettiği, ancak katılım hesabı açma iradesinin bulunmadığı, katılım hesabının Banka tarafından resen açıldığı, örgüte yardım etme amacının bulunmadığı, böyle bir amacı olsaydı tüm işlemlerini Bank Asya aracılığıyla yapabileceği ileri sürülmüştür.
Davacı hakkında yürütülen ve kesinleşen ceza yargılaması sonucunda verilen … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:…. sayılı kararında; her ne kadar davacı hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne yardım etmek suçundan cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmış ise de davacının suçlamayı kabul etmediği, iddianamede bu suçlamaya dayanak yapılan katılım hesaplarının açılış tarihi, hesabın kapatıldığı tarih, sanığın gelir durumu ve yapmış olduğu rutin bankacılık hareketleri hep birlikte değerlendirildiğinde iddiaya dayanak bankacılık işlemlerini talimat doğrultusunda ve Bank Asya’ya destek vermek kastıyla yaptığına dair her türlü şüpheden uzak, mahkumiyete yeterli açık ve kesin delil elde edilemediği gerekçeleri ile davacının beraatine karar verildiği görülmüştür. Anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi … Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında Bank Asya hesabı ile ilgili olarak, “….Sanığın savunması, idari soruşturma aşamasında CD halinde dosyaya getirtilen Bank Asya hesap hareketleri ve dosya içerisinde bulunan diğer deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde, suçlamayı kabul etmeyen ve örgüt ile iltisakını ortaya koyan dernek, sendika vs. üyeliği tespit olunmayan sanığın Bankasya hesabındaki hesap hareketlerinin örgüt liderinin talimatından önceki tarihler ile talimatından sonraki tarihler arasında benzerlik gösterdiği, MASAK raporuna göre sanığın Denizbank’taki hesabında Aralık 2013’de 52.515 TL, Mayıs 2014’de 86.627 TL parasının bulunduğu, buna rağmen bu paranın tamamının veya önemli bir kısmının Bankasya hesabına yatırılmadığı, keza sanığın örgüt liderinin talimatından sonraki günlerde 22/10/2014 tarihinde katılım hesabındaki parasını çekerek hesabını kapattığı, bu nedenle Bankasya’daki işlemlerinin rutin bankacılık faaliyetleri kapsamında kaldığı…” yönünde tespitlerde bulunulmuştur.
Anılan Ceza Mahkemesi ve Ceza Dairesi kararlarındaki tespitler ile davacının yukarıda aktarılan beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafından Bank Asya’daki bankacılık işlemlerinin terör örgütü liderinin talimatı doğrultusunda örgütsel amaçla yapıldığına dair somut bir tespitin bulunmadığı anlaşıldığından, Bank Asya hesap hareketlerinin, davacının FETÖ ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, temyize konu Daire kararında, davacının, FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatı bulunduğu sonucuna ulaşılırken; FETÖ/PDY’ye aidiyeti, iltisakı veya irtibatı gerekçesiyle kapatılan Özel Kaynak Eğitim ve Sosyal Hizmetleri San. Tic. A.Ş.’ye 23/01/2014-23/03/2014 tarihleri arasında toplam 2.082,04-TL, Özel Menba Eğitim İşletmeleri San. ve Tic. A.Ş.’ye 04/01/2014-16/04/2015 tarihleri arasında toplam 2.726,00-TL ödemede bulunduğu tespitlerine yer verilmiş ise de, FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan şirketlere davacı tarafından yapılan söz konusu ödemelerin mahiyetinin bilinmediği, devamlılığı konusunda da dosyada herhangi bir bilgi bulunmadığı, anılan ödemelerin örgüte yardım veya örgüte müzahir yayınlara abonelik amacıyla yapıldığına yönelik somut bir bilgi ve belgenin bulunmadığı anlaşıldığından, söz konusu ödemelerin davacının FETÖ/PDY terör örgütüne irtibat ve iltisakının tespiti açısından yeterli delil niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bununla birlikte, temyize konu Daire kararında; davacının çocuğunun FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti, iltisakı ve irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan özel öğretim kurumları arasında yer alan Özel Erkul Tunagür Ortaokulunda 2014-2015 ve 2015-2016 eğitim-öğretim döneminde kaydının bulunduğu hususunun davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan bir delil olarak değerlendirildiği görülmüş ise de, davacının çocuğunu bu okula gönderirken eğitim saikiyle değil örgütsel saikle hareket ettiğini ortaya koyabilecek somut bir tespit, tanık beyanı ya da başkaca bir bilgi ve belgenin dava dosyasında yer almadığı anlaşıldığından, anılan hususun davacının FETÖ/PDY ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Ayrıca, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisakı veya irtibatı olduğu gerekçesiyle kapatılan Kimse Yok Mu Derneğine 12/01/2014-10/10/2014 tarihleri arasında toplam 18 SMS ile para gönderdiği ve son görev yaptığı birim tarafından, davacı hakkında FETÖ/PDY terör örgütü ile ilişkisi olduğu yönünde değerlendirme yapıldığı hususları temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat veya iltisakı noktasında hükme esas alınmış ise de, Kimse Yok Mu Derneği’ne SMS ile gönderilen paraların insani duygularla bağış amacı dışında örgüte mali destek sağlamak amacıyla yapıldığına dair dava dosyasında herhangi bir somut tespit bulunmadığı; davacı hakkında kurumu tarafından yapılan ve somut herhangi bir tespit veya veri içermeyen değerlendirmenin ise salt bu haliyle, davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibat veya iltisakı bulunduğuna ilişkin başkaca somut bilgi ve belge ile desteklenmedikçe anılan örgüt ile irtibat ve iltisakını ortaya koyan nitelikte bir delil olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, dosyanın incelenmesinden, yukarıda belirtilen hususlar dışında, davalı idarece dava dosyasına davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve iltisaklı olduğuna dair başkaca bir bilgi ve belgenin sunulmadığı, davacı hakkında silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kesinleşmiş beraat kararı bulunduğu görülmüştür.
Bu durumda, yukarıdaki tüm tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesi kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli olarak reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 30/05/2023 tarihinde, oyçokluğuyla, kesin olarak karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Dava dosyasındaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ile temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.