Danıştay Kararı 5. Daire 2022/6397 E. 2023/1574 K. 23.02.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2022/6397 E.  ,  2023/1574 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/6397
Karar No : 2023/1574

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalı) : … Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Somut olayda kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir suçlama bulunduğu için ceza hukukuna ilişkin tüm ilkelerin, insan haklarının ve adil yargılanma hakkının tüm gereklerinin uygulanması gerektiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24 Haziran 2008 tarihli kararında ”hizmet hareketi” olarak bilinen oluşumun bir terör örgütü veya suç örgütü olmadığı kesin hükümle saptandığı ve yeni bir yargı kararıyla aynı oluşumun terör örgütü olduğu saptanıncaya kadar yasal olduğu, 26 Mayıs 2016 tarihinden önceki yasal faaliyetlerin terör örgütü üyeliği suçlamasına dayanak yapılamayacağı, işlendiği tarihte kanunen suç olarak sayılmayan eylemler nedeniyle cezalandırılmasının Anayasa’ya aykırı olduğu, 15 Temmuz 2016 tarihinden önceki fiillerinden dolayı sorumlu tutulamayacağı, suç ve cezaların ancak kanunla tanımlanabileceği, iltisak ve irtibat kavramlarının son derece geniş ve muğlak kavramlar olduğu, irtibat ve iltisak kavramlarının 23 Temmuz 2016 tarihinde hukuk literatürüne yeni girdiği ve bu tarihten itibaren oluşacak eylemlerde uygulanması gerektiği, yürütme organının düzenleyici işlemleriyle suç ve ceza konulamayacağı, AİHS’nin Ek 7. Protokolünün 4. maddesine göre aynı eylem ya da suçlamalar nedeniyle bir kişi hakkında iki ayrı yargılama yapılamayacağı gibi iki ayrı cezaya da hükmedilemeyeceği, bir kişinin yatırım amacıyla bir bankaya para yatırmasının ve bu yatırımdan kar elde etmesinin mülkiyet hakkının kapsamında olduğu, örgüt liderinin talimatıyla Bank Asya’ya para yatırdığını gösteren hiçbir somut delilin olmadığı, söz konusu bankaya para yatırma ve bankacılık işlemlerinin kamu görevinden çıkarılma işleminden sonra elde edildiği, ByLock’un münhasıran FETÖ/PDY’nin bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olduğu iddiasının temelsiz olduğu, ByLock verilerinin delil olarak kullanılamayacağı, çelişmeli yargılama, silahların eşitliği ve bağımsızlık ilkelerinin ihlal edildiği,ByLock programının suç olabilmesi için yazılan mesajların örgütsel faaliyet kapsamında ve suç teşkil eden içerikte olması gerektiği, haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği, Birleşmiş Milletler Keyfi Tutuklamalar Çalışma Grubu 21/08/2018 tarihli “Mestan Yayman” kararında OHAL sürecinde görülen yargılamaların pek çok yönden açık hak ihlallerine neden olduğu hususunun belirtildiği, illegal eylemlere katılanlarla, sempati duyan ve destekleyenlerin ayrıma tabi tutulması gerektiği, ceza yargılamasının sonucuna bakılmamasının isabetli olacağı, anılan “Mestan Yayman” kararı ışığında ByLock kullanımının düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, yasal olarak faaliyet gösteren basın yayın kuruluşlarına yapılan ödemenin suç olmadığı,Devletin izin verdiği bir özel okula çocuğunu göndermenin suç olmadığı, tanık beyanlarının gerçeği yansıtmadığı, kişisel verilerin yasa dışı şekilde elde edildiği, kamu görevinden çıkarıldıktan sonra elde edilen delillerin önceki kararı hukuka uygun yapmayacağı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan bir çok temel hakkının ihlal edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği iddia edilmektedir.
Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Dava Dairesi kararının gerekçe eklenmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, sonra işin gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığı halinde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.
Her ne kadar İdare Mahkemesi kararının gerekçesinde, davacı hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan hapis cezası ile cezalandırıldığı belirtilerek hüküm kurulmuş ise de, davacının mahkumiyet kararı henüz kesinleşmemiş olduğundan, yargılama süreci devam eden ceza davasının davacı aleyhine bir durum olarak değerlendirilmesi; bu ceza yargılamasının konusunun davacının terör örgütü üyeliği ile ilgisi olması nedeniyle masumiyet karinesi gereğince mümkün değildir.
Bununla birlikte, dava dosyasında yer alan davacı hakkındaki tespitler ile davacı hakkında yürütülen ceza yargılaması neticesinde, … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında yer alan;
“…ByLock tespit ve değerlendirme tutanağında adının “…”, şifresinin “…” olarak gözükmesi, sanığın 1975 doğumlu olması, adının bir kısmının sanığın doğum yılının son iki hanesinden, şifresinin ise kızının adı ve doğum yılından oluşması, ayrıca sanığı ByLock listelerinde ekleyenlerin, ekleme anında sanığa … ismini vermeleri, sanığın ByLock listesinde kayıtlı … ile çok sayıda telefon görüşmesinin bulunması karşısında sanığın suçtan kurtulmaya yönelik bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Sanık, tanık …’yi tanımadığını savunmuş ise de; tanığın sohbet adı altında görüştükleri ve sanığın ikamet ettiği eski evi yer göstermesiyle tespit etmesi, dosyada mübrez Başkent Elektrike ait belgeler incelendiğinde bu evin kira kontratının sanığın üzerine olması, yine tanığın sanığın örgüt içerisindeki kod isminin Alper olduğunu belirtmesi, bylock listesinde sanığı ekleyen kişilerin de sanığa Alper ismini vermeleri karşısında, sanığın bu savunmasına da değer verilmemiştir….” tespitleri dikkate alındığında davacının örgütün gizli haberleşme programı olan ByLock programını kullandığı ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin eklenmesi suretiyle ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, davacının adli yardım istemi kabul edildiğinden, adli yardım kararından dolayı tahsili ertelenmiş olan temyiz aşamasındaki yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesi, 1. fıkrası uyarınca, davacıdan tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 23/02/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.