Danıştay Kararı 5. Daire 2022/15854 E. 2022/10462 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2022/15854 E.  ,  2022/10462 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/15854
Karar No : 2022/10462

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı istinaf isteminin süre aşımı nedeniyle reddi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptaline ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile ile en az irtibat derecesinde bağının olduğu anlaşıldığından, dava konusu Komisyon kararında hukuka aykırılık görülmediği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Davacının istinaf başvurusunda bulunması üzerine … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın davacıya usulüne uygun olarak 22/02/2021 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davacı vekili tarafından bu karara karşı 30 (otuz) günlük istinaf süresi geçirildikten sonra 30/03/2021 tarihinde istinaf talebinde bulunulduğu anlaşıldığından, istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından; Mahkeme kararının 20/03/2021 tarihinde haricen öğrenildiği, karar evrakının hem MERNİS adresi olmayan, hem de hiç oturmadığı bir adrese tebliğ edildiği, usulüne uygun tebligat yapılmadığı, kararın öğrenildiği 20/03/2021 tarihinin tebliğ tarihi sayılması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
Davacı, davalı idare bünyesinde görev yapmakta iken, 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılmıştır. Göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvuru, anılan Komisyonun … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı maaşlarının en yüksek mevduat faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 1. fıkrasında, “İdare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda farklı bir kanun yolu öngörülmüş olsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. ….” düzenlemesi yer almaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Bilinen adrese tebligat” başlıklı 10. maddesinde, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; aynı Kanun’un “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasında, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.”; aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükümlerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen Kanun hükümlerinin değerlendirilmesinden, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak, öncelikle muhatabın bilinen (dilekçesinde bildirdiği) adresine tebligat yapılması gerektiği; bu adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adresi olması arasında fark bulunmadığı, her iki adresin de Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adres olarak kabul edilmesi gerektiği; bu tebligatın yapılamayarak iade edilmesi halinde, ikinci tebligatın muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine (Mernis adresine) Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılması gerektiği anlaşılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından dava dilekçesinde, “… Mah. … Sok. … Apt. Kat:… D:… Birecik/Şanlıurfa” adresinin bildirildiği, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davacı tarafından bildirilen anılan adrese tebligata çıkarıldığı, tebliğ mazbatasında adresin kapalı olduğunun belirtildiği ve PTT görevlisinin kaşesinde yer alan “Teb.K.M.21/2” (Tebligat Kanunu 21/2. maddesi) ibaresinde bulunan “21/2” maddesi elle düzeltilmek suretiyle “21/1” maddesinin yazıldığı, ancak Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule uygun olarak tebligat yapılmadığı, nitekim davacının ya da tebliğe ehil kimselerin adreste bulunup bulunmadığının, bulunmuyor ise neden bulunmadığının araştırılmadığı, haber verilen komşu, yönetici veya kapıcının isminin yazılmadığı, mazbatada mahalle muhtarının mührünün bulunmadığı, mazbata üzerinde bulunan imzanın dağıtıcının mı yoksa mahalle muhtarının mı imzası olduğu, tebligatın muhtara bırakılıp bırakılmadığı hususunda tereddüte neden olunduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacının bilinen en son adresine yapılacak tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule uygun olarak yapılması gerekmekte iken, anılan maddede belirtilen usule uyulmadan yapılan tebligatın usulsüz olduğu sonucuna varılmış olup, istinaf başvuru dilekçesinde öğrenme tarihi olarak belirtilen 20/03/2021 tarihinden itibaren 30 günlük yasal süre içerisinde yapılan istinaf başvurusunun süresinde olduğunun kabulüyle istemin esası hakkında karar verilmesi gerekirken “istinaf isteminin süre aşımı nedeniyle reddi” yolunda verilen temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.