Danıştay Kararı 5. Daire 2022/10286 E. 2022/10548 K. 21.12.2022 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2022/10286 E.  ,  2022/10548 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/10286
Karar No : 2022/10548

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

Karşı Taraf (Davalı) : … Bakanlığı
Vekili : Hukuk Müşaviri …

İstemin_Özeti : Davalı idare bünyesinde öğretmen olarak görev yapmakta iken, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf isteminin reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: OHAL sürecinde alınan tedbirlerin OHAL’in gerektirdiği ölçüde ve OHAL süresince sınırlı olacağı, OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, bir kamu görevlisinin uzunca bir süre bazı meslekleri icra etmekten men edilmesini ceza hukuku anlamında bir ceza olarak nitelendirdiği, somut olayda kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir suçlama bulunduğu için ceza yargılamasına ilişkin tüm güvencelerden yararlandırılması gerektiği, bu konuda MGK kararına dayanılarak hüküm kurmanın Anayasaya aykırı olduğu, söz konusu kararların bağlayıcı olmadığı, bir an için bağlayıcı olduğu kabul edilse dahi FETÖ/PDY terör örgütünün ilk olarak 26 Mayıs 2016 tarihli MGK kararıyla terör örgütü olduğunun kabul edilmesi nedeniyle bu tarihten önceki yasal faaliyetlerin terör örgütü üyeliği suçlamasına dayanak yapılamayacağı, hiçbir yargılama yapılmadan yasama ve yürütme organlarınca FETÖ ile iltisaklı kabul edilerek kamu görevinden çıkarılmak suretiyle cezalandırıldığı, herhangi bir disiplin soruşturması yapılmadan ve savunması alınmadan kamu görevinden çıkarıldığı, dava konusu işlemde somut hiçbir delil ve gerekçenin gösterilmediği, FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatı veya iltisakına dair kişiselleştirme yapılmadığı, Devlete karşı olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği, hakkındaki mahkumiyet kararının kesinleşmediği, terör örgütü üyeliği suçlamasıyla iki kez yargılama yapılmasının hukuka aykırı olduğu ve tek fiile tek ceza ilkesine aykırılık oluşturduğu, ByLock isimli programı kullanmadığı, hakkında düzenlenmiş olan ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağının çelişkili ve hatalı bilgiler içerdiği, ByLock kullanıcısı olduğunun her türlü şüpheden uzak ve kesin delillerle ispatlanması gerektiği, ByLock’un münhasıran FETÖ/PDY’nin bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olduğu iddiasının temelsiz olduğu, bu uygulamanın herkese açık telefon uygulama marketlerinden indirilebildiği,
MİT tarafından istihbari çalışmalar çerçevesinde ele geçirilen ByLock’a ilişkin verilerin yasa dışı delil olduğu ve hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, talep dahi olmadan ByLock’a ilişkin hard disk ve flaş belleğin birer kopyasının mutlak şekilde kendisine verilmesi gerektiği, dijital materyaller üzerinden alınan bir imaj kopyanın incelenmek üzere kendisine verilmediği, hiçbir somut delile dayanmayan fişleme niteliğindeki bilgilerin dava konusu işleme dayanak teşkil edemeyeceği, hakkındaki tanık beyanının çelişkili olduğu ve gerçeği yansıtmadığı, Bank Asya’da talimatla hesap açtırmadığı ve para yatırmadığı, söz konusu hesabı 2006 yılında açtığı, … isimli sendikaya sendikal vaatleri ve sunduğu ekonomik avantajlar nedeniyle üye olduğu, savunma, adil yargılanma, mahkemeye erişim, özel hayata ve aile hayatına saygı, eğitim, mülkiyet haklarının, suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, suçta ve cezada kanunilik, ölçülülük, silahların eşitliği, çelişmeli yargılama, non in bis idem ilkelerinin ifade, örgütlenme, barışçıl toplanma özgürlüklerinin, ayrımcılık yasağının, masumiyet karinesinin ihlal edildiği belirtilerek Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Davacının temyiz iddialarının 2577 sayılı Kanun’un 49. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uymadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca adli yardım talebi daha önce ilk derece mahkemesince kabul edilmiş olan davacının, aynı Kanun’un 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.” düzenlemesi gereğince temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
… Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 21/12/2022 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.