Danıştay Kararı 5. Daire 2021/448 E. 2023/3246 K. 29.03.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2021/448 E.  ,  2023/3246 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/448
Karar No : 2023/3246

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri V. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idare bünyesinde Sağlık Memuru olarak olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarihli ve … sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararında; davacının ceza mahkemesince silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmesi, örgüte iltisaklı Bank Asya isimli banka hesabındaki mevduatında 2014 yılından itibaren artış meydana getirmesi, örgüte müzahir dernekte üyelik kaydının olması, bu verilerin yanı sıra, örgüte müzahir yayın organına muhtelif ödemelerde bulunması, örgüte müzahir derneğe para göndermesi eylemlerinin davacının FETÖ/PDY ile normal bir vatandaştan beklenebilecek olandan daha yoğun bir ilişki içerisine girdiğini ortaya koyduğu, bu durumun davacının FETÖ/PDY ile bağı olduğu şeklinde değerlendirilmesinin makul ve hakkaniyete uygun düştüğü, böyle bir durumda Anayasayla kurulmuş hür demokratik düzeni ortadan kaldırmayı amaçlayan terör örgütüyle bağı bulunduğu konusunda somut verilere ulaşılan davacının Anayasa’ya sadakat yükümlülüğünü de ihlal ettiği gerekçesiyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan davacının özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının ödenmesine karar verilmesi talebinin de reddi gerektiği belirtilmiştir. Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla; istinafa konu Mahkeme kararına ilişkin davanın 17/09/2018 tarihinde açıldığı, davacının daha önce 07/09/2018 tarihinde aynı işlemin iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi istemiyle (aynı taleple) … İdare Mahkemesinin … sayılı esasına kayıtlı olarak açtığı davada, anılan Mahkemenin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine dosyanın Dairelerinin 2020/873 sayılı esasına kaydedildiği ve davanın derdest olduğu, bu itibarla, dava konusu işleme karşı davacının daha önce 07/09/2018 tarihinde dava açmış olduğu anlaşıldığından, davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilmek suretiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek istinaf başvurusunun gerekçe değiştirerek reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Hukukun üstünlüğü ilkesine ve Anayasa’nın 129. maddesine aykırı olarak savunma hakkı tanınmadan ve disiplin süreci işletilmeden tesis edilen işlem ile adil yargılanma hakkının ve mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği, FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantısı ortaya konulmadan, önceden hazırlanan listelere göre haksız karar verildiği, emeklilik hakkının elinden alınması suretiyle mülkiyet hakkının da ihlal edildiği, işlemin dayanağı KHK’nın süresi içerisinde TBMM tarafından onaylanmadığı, bu nedenle idari işlem teorisi kapsamında incelenmesi gerektiği, OHAL KHK’ları başlığı altında yapılan genel düzenleyici işlemleri nitelendirmenin Mahkemenin görevi olduğu, Bakanlar Kurulu’nun Anayasa’nın ve yasaların kendisine vermediği yetkiyi kullandığı, tesis edilen işlemin bireysel, kesin ve yürütülebilir olduğu, işlem tesisinde kamu hizmetinden çıkarma usul ve esaslarının uygulanmadığı, Mahkemelerce Anayasa’ya aykırılık iddiasının ve OHAL KHK’sının itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesi taleplerinin değerlendirilmediği, dava konusu işlemin idari işlemin unsurları yönünden hukuka aykırı olduğu, Anayasa’ya aykırılık iddiasının Anayasa Mahkemesi’ne götürülmesine karar verilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …’İN DÜŞÜNCESİ : Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca adli yardım talebi İdare Mahkemesince kabul edilmiş olan davacının, aynı Kanun’un 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.” düzenlemesi gereğince temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildikten sonra, gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Davalı idare bünyesinde Sağlık Memuru olarak olarak görev yapmakta iken 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacının, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurusu, Komisyonun … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedilmiştir.
Bunun üzerine, anılan işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 17/09/2018 tarihinde temyizen incelenen davayı açmıştır.
Öte yandan, UYAP kayıtları üzerinde yapılan incelemede; davacı tarafından bakılan bu davadaki aynı taleple, yani … tarihli ve … sayılı OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle … İdare Mahkemesinin E:… sayısına kayıtlı olarak … tarihinde açılan davanın, anılan Mahkemenin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın Danıştay Beşinci Dairesinin 29/03/2023 tarihli ve E:2021/4036, K:2023/3241 sayılı kararıyla gerekçe eklenmek suretiyle onanmasına karar verilerek kesinleştiği görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin 1. fıkrasında, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır. …” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması”, aynı fıkranın (i) bendinde ise “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” hükmüne yer verilmek suretiyle, “derdestlik” ve “kesin hüküm”, dava açma şartları arasında sayılmış; 115. maddesinde, mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davayı usulden reddedeceği kurala bağlanmış; 303. maddesinin 1. fıkrasında ise, “Bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle değişik 45. maddesinin 2. fıkrasında ise, istinafın temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu; 3. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, “derdestlik” ve “kesin hüküm” müesseseleri düzenlenmemiş ve anılan Kanun’un 31. maddesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve onun yerine çıkarılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ilgili maddelerine atıfta bulunulmamış olmakla birlikte, tarafları ve konusu aynı olan bir davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açıldığının ve görülmekte olduğunun saptanması halinde, usul hukukunun temel kavramlarından olan derdestlik müessesesinin temelinde yatan, ilk davanın aynısı olan ikinci davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı olgusundan hareketle, ikinci davanın derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddine, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hükme karşın tarafları, konusu ve sebepleri aynı olan ikinci bir dava açılmış olması durumunda ise bu davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği yargısal içtihatlarla kabul edilmiştir.
Bakılan davanın, Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun … tarihli ve … sayılı kararının iptali ile davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine ve parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı, İdare Mahkemesince işin esasına girilmek suretiyle davanın reddine karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf incelemesinde ise Bölge İdare Mahkemesince; aynı istemle açılmış derdest dava bulunduğu saptandığından bakılan davanın “derdestlik nedeniyle incelenmeksizin reddi” gerektiğinin belirtildiği, ancak İdare Mahkemesi kararı “davanın reddi” yönünde olduğundan istinaf başvurusunun gerekçe değiştirilerek reddine karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, aynı konuda açılmış derdest dava bulunduğuna ilişkin usul hukuku bakımından aykırılığın Mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle giderilebilmesi mümkün olmadığından, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, ilk derece mahkemesinin esastan verdiği kararı hukuka uygun bulmayan Bölge İdare Mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını kaldırması ve yukarıda zikredilen “derdestlik” ve “kesin hüküm” müesseselerini dikkate alarak yeniden bir karar vermesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçe değiştirerek reddi yolundaki temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarihli ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
2. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi …. İdare Dava Dairesine gönderilmesine, 29/03/2023 tarihinde, oybirliğiyle, kesin olarak karar verildi.