Danıştay Kararı 5. Daire 2021/3149 E. 2023/539 K. 31.01.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2021/3149 E.  ,  2023/539 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/3149
Karar No : 2023/539

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …
Vekilleri : Av…, Av….

Karşı Taraf (Davalı) : … Bakanlığı / Ankara
Vekilleri : Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri…

İstemin Özeti : Davalı idare bünyesinde Ebe olarak görev yapmakta iken, 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Bakanlar Kurulunca Anayasa ve yasaların kendisine vermediği bir yetki kullanılmak suretiyle işlem tesis edildiği, kamu hizmetinden çıkarmaya dair usul ve esasların Anayasa ve kanunlarda düzenlendiği, bu usul ve esaslara uyulmaksızın kamu görevinden çıkarma işlemi yapıldığı, soruşturma açılmadan ve savunma hakkı tanınmadan kamu görevinden çıkarıldığı, dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiği, FETÖ/PDY ile bağını gösteren hiçbir somut delil olmadığı, haberleşme özgürlüğünün ihlal edildiği, mahkumiyetine ilişkin ceza mahkemesi kararının kesinleşmediği, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ile masumiyet karinesine aykırı hareket edildiği, gerek Komisyon kararında ve gerek ilk derece mahkemesi kararında, Devlete sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğine ilişkin somut bir gerekçe ortaya konulamadığı, olağanüstü hal sürecinde alınan tedbirlerin olağanüstü hal süresiyle sınırlı olacağı, ömür boyu kamu görevinde çalışamama gibi son derece ağır bir ceza verilmesinin hukuka aykırı olduğu, meslekten çıkarılmasına dayanak olan Kanun Hükmünde Kararnamenin amaç, konu ve süre bakımından hukuka ve Anayasaya aykırı olduğu, kamu görevinden çıkarılma işleminin Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde güvence altına alınan temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiği, Mahkemece, temel hak ve özgürlükler açısından hukuki bir denetimin yapılmadığı, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu, OHAL döneminde uygulanan kamu görevinden çıkarma cezasının Ceza Hukuku anlamında bir ceza olduğu, davacı tarafından, OHAL döneminde OHAL süresiyle sınırlı olarak alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verilmesi nedeniyle işlemin Anayasal dayanağının kalmadığı, OHAL döneminde durumun gerektirdiği ölçüde geçici tedbirler alınması gerekirken kalıcı sonuçlar doğuran kamu görevinden çıkarılma işleminin uygulandığı, Anayasaya göre OHAL döneminde dahi ihlal edilmeyecek türden bir hak olan masumiyet karinesinden yararlanma hakkının OHAL KHK’sı ile terör örgütü üyesi olarak suçlanmak suretiyle cezalandırılarak ihlal edildiği, kamu görevinden çıkarılma işleminin ceza hukuku anlamında bir ceza niteliğinde olması nedeniyle adil yargılanma hakkına ilişkin tüm güvencelerin korunması gerektiği, ceza hukuku ilkelerinin ihlal edildiği, yürütme ve yasama organının kişileri ya da grupları suçlu ilan edip cezalandırma yetkisinin bulunmadığı, kamu görevinden çıkarılma tedbirinin ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği gibi yargılamanın temel ilkelerini referans almayan Anayasa Mahkemesi kararlarının davanın reddine gerekçe alınamayacağı, FETÖ/PDY’nin 26 Mayıs 2016 tarihinde terör örgütü olarak ilan edilmesi nedeniyle bu tarihten önce ilan edilmiş bir terör örgütü olmadığı için geçmişteki fiilleri nedeniyle terör örgütü üyeliğinden ceza verilemeyeceği, kamu görevinden çıkarılma işleminin ceza hukuku anlamında niteliğinin olması nedeniyle tek fiile tek ceza verilmesi ilkesinin ihlal edildiği, Devlete ve Anayasaya olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmediği, geçmişteki yasal faaliyetlerin gerekçe gösterilerek kamu görevinden çıkarılmasının suç ve cezaların geçmişe yürümezliği, kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesi ve hukuk devleti ilkesi gibi en temel hukuk ilkelerini ihlal ettiği, kamu görevinden çıkarılmada iltisak ve irtibat bağlamında FETÖ/PDY ile bağın bulunmasının yeterli görülmesinin kanun yazma tekniğine aykırı olduğu ve öngörülebilirlik ilkesini ihlal ettiği, gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği, ByLock verilerinin yasadışı delil olduğu ve hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından elde edilen istihbari nitelikteki bilgilerin delil olarak kullanılamayacağı, ByLock verilerine ilişkin tespitlerin tarafına bildirilmemesi nedeniyle çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği, Bylock uygulamasını kullanmanın haberleşme, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, Devlet izni ile kurulmuş sendikaya üye olmasının örgütle iltisak olarak görülmesinin Anayasanın 51. maddesine AİHS’in 7. ve 11. maddelerine aykırı olduğu, Devletin izin verdiği bir özel okula çocuğunu göndermenin suç olmadığı, yasal izinle kurulmuş bir okula çocuğunu göndermesinin terör örgütü üyeliği için yeterli bir hukuki delil olmadığı, terör örgütü üyeliği suçlamasıyla iki kez yargılama (adli ve idari) yapılmasının hukuka aykırı olduğu ve tek fiile tek ceza ilkesine aykırılık oluşturduğu iddia edilmektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Dava dosyasında yer alan belgeler ve UYAP kayıtlarının incelenmesinden; “silahlı terör örgütüne üye olma” suçunu işlediği gerekçesiyle davacı hakkında hapis cezası verildiği ve anılan cezanın Yargıtayca onanarak kesinleştiği, hükümlü olarak cezaevinde bulunan davacının 31/10/2022 tarihinde tahliye edildiği, bu nedenle hali hazırda kısıtlılık halinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
… Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin yukarıda belirtilen kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 31/01/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.