Danıştay Kararı 5. Daire 2021/11776 E. 2023/4379 K. 25.04.2023 T.

Danıştay 5. Daire Başkanlığı         2021/11776 E.  ,  2023/4379 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/11776
Karar No : 2023/4379

Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

Karşı Taraf (Davalı) : …
Vekili : Av. …

İstemin Özeti : 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki listede ismine yer verilmek suretiyle kamu görevinden çıkarılan davacı tarafından, göreve iade talebiyle OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna yaptığı başvurunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı özlük haklarının iadesine, parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…., K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Temyiz İsteminde Bulunan Davacının İddialarının Özeti: Anayasa’nın 15 ve 121. maddeleri uyarınca OHAL döneminde sadece OHAL’in gerektirdiği ölçüde ve OHAL’e neden olan konularla ve OHAL süresiyle sınırlı geçici tedbirlerin alınabileceği, kendisinin OHAL döneminde alınan tedbirler çerçevesinde kamu görevinden çıkarıldığı ve 19 Temmuz 2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verildiğinden hakkında uygulanan kamu görevinden çıkarma işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, OHAL KHK’larının Resmi Gazetede yayımlandıkları gün TBMM’nin onayına sunulması ve en geç 30 gün içerisinde görüşülüp karara bağlanmasının zorunlu olduğu, ilgili TBMM onayına sunulduktan sonra 30 gün içerisinde onaylanmadığı, dolayısıyla yok hükmünde olduğu, bu sebeple dava konusu işlemin dayanaksız kaldığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, bir kamu görevlisinin uzunca bir süre bazı meslekleri icra etmekten men edilmesini ceza hukuku anlamında bir ceza olarak nitelendirdiği ve bu türden bir cezaya Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesindeki tüm güvencelerin uygulanacağına hükmettiği, somut olayda kendisi hakkında ceza hukuku anlamında bir suçlama bulunduğu için ceza hukukuna ilişkin tüm ilkelerin ve adil yargılanma hakkının tüm gereklerinin uygulanması gerektiği, yürütme ve yasama organlarının kişileri yargılama, suçlu ilan edip cezalandırma yetkisinin bulunmadığı, aksi uygulamanın fonksiyon gaspına yol açacağı, Anayasanın 13., 37., 70., 129., 138., 142. maddelerinin ihlal edildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 24 Haziran 2008 tarihli kararında ”hizmet hareketi” olarak bilinen oluşumun bir terör örgütü veya suç örgütü olmadığı kesin hükümle saptandığı ve yeni bir yargı kararıyla aynı oluşumun terör örgütü olduğu saptanıncaya kadar yasal olduğu, 26 Mayıs 2016 tarihinden önceki yasal faaliyetlerin terör örgütü üyeliği suçlamasına dayanak yapılamayacağı, işlendiği tarihte kanunen suç olarak sayılmayan eylemler nedeniyle cezalandırılmasının hukuka aykırı olduğu, Anayasa’ya aykırılık iddiasının Mahkemece bu hususun karşılanmadığı, ByLock programının münhasıran FETÖ/PDY mensupları tarafından kullanıldığı iddiasının temelsiz olduğu, program verilerinin yasadışı delil olduğu, hiçbir yargılamada kullanılamayacağı, Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından elde edilen istihbari nitelikteki bilgilerin delil niteliğinin bulunmadığı, ByLock verilerine ilişkin tespitlerin tarafına bildirilmemesi nedeniyle çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkesinin ihlal edildiği, ByLock uygulamasını kullanmanın haberleşme, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, örgüt liderinin talimatı üzerine Bank Asya’ya para yatırmadığı, talimat doğrultusunda para yatırdığına ilişkin herhangi bir veri bulunmadığı, söz konusu bankanın Devletin verdiği izin çerçevesinde faaliyette bulunduğu, bir kişinin yatırım amacıyla bir bankaya para yatırması ve bu yatırımdan kar etmesinin mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ve denetimine tabi olan bir okula çocuğunu göndermiş olmasının örgüte veya örgütün amacına sağladığı herhangi bir katkı olarak değerlendirilemeyeceği, devlet desteği kapsamında bir okul olduğu için çocuğunu bu okula gönderdiği, AİHS’nin Ek 7. Protokolünün 4. maddesine göre aynı eylem ya da suçlamalar nedeniyle bir kişi hakkında iki ayrı yargılama yapılamayacağı gibi iki ayrı cezaya da hükmedilemeyeceği, dava konusu işlemin Anayasa’nın 129. maddesine aykırı olarak savunma hakkı tanınmaksızın ve adil bir disiplin soruşturma süreci işletilmeksizin tesis edildiği, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında isnadı öğrenme ile savunma hakkının ve hak arama hürriyetinin ihlal edildiği, OHAL KHK’sı ile kamu görevinden çıkarılmasının geçici, ölçülü ve orantılı bir tedbir mahiyetinde olmadığı, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan temel hak ve hürriyetlerin ihlal edildiği iddia edilmektedir.

Davalı İdarenin Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İdare Dava Dairesi kararının gerekçe eklenmek suretiyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 334. maddesi uyarınca adli yardım talebi İdare / Bölge İdare Mahkemesince kabul edilmiş olan davacının, aynı Kanun’un 335. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “adli yardım, hükmün kesinleşmesine kadar devam eder.” düzenlemesi gereğince temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek gereği görüşüldü:
Bölge idare mahkemesi idare dava daireleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür.
Bununla birlikte; davacı hakkında yürütülen ceza yargılaması sürecinde verilen … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararında yer alan: ”… Sanığın babası olan … adına kayıtlı bulunan GSM hattından bylock kullandığı tespit edilmiştir (dosya içerisinde bulunan bylock içerikleri, sanığın bu hattı kullandığına ilişkin beyanları ve 19/04/2018 tarihli araştırma tutanağına göre, söz konusu bylock kullanıcı adının …, … olduğu, diğer bylock kullanıcılarının şahsı … Hanım olarak kaydettikleri, yazışmalarda genel olarak kendisine … olarak hitap edildiği, … ID nolu kullanıcı ile konuşmasında “… hasta, hastaneye götüreceğim” dediği, sanığın aile bireyleri sorgulandığında 2008 doğumlu … isminde çocuğunun olduğu, bylock kullanıcısının sanık … olduğunun değerlendirildiği bildirilmiştir… ” tespitleri, bakılmakta olan dava dosyasında yer alan diğer tespitler ile birlikte değerlendirildiğinde, davacının FETÖ/PDY ile iltisak ve irtibatının bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin eklenmesi suretiyle ONANMASINA, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, adli yardım talebinin daha önce kabul edilmiş olması nedeniyle temyiz aşamasında tahsil edilmeyen yargılama giderinin davacıdan tahsili için Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de belirtilen İdare Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine, 25/04/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.